Oyuncaklarla darbe yapmak: Çarşı Davası

Fazlaca izahat yapmadan, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs" eden terör örgütünün bugüne kadar gerçekleştirdiği eylemlere bir göz atalım...

Google Haberlere Abone ol

UTKU CAN AKYOL

Çarşı Davası olarak tabir ettiğimiz dava, iddianamede tanımlandığı üzere "Beşiktaş'ın Çarşı taraftar grubunun kitlesinden" otuz beş kişinin Gezi Parkı Olayları sırasında "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Toplantı ve Gösteri Yürüşünde Görevlendirilenlerin Görevlerini Yapmalarına Engel Olma, Kanuna Aykırı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Düzenleme Yönetme Bunların Hareketlerine Katılma, Ruhsatsız Ateşli Silahlarla Mermileri Satın Alma veya Taşıma veya Bulundurma, Suç İşlemek Amacıyla Kurulan Örgüte Üye Olma, Görevi Yaptırmamak İçin Direnme, Terör Örgütü Kurmak veya Yönetmek" suçlarıyla isnat olunduğu davada, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen beşinci duruşmanın ardından suçlamaların büyük çoğunluğundan beraat etmeleri, bir kısım sanıkların ise "Tehlikeli Maddelerin İzinsiz Olarak Bulundurulması veya El Değiştirmesi Suçu"ndan hüküm giymeleriyle sonuçlanmıştı.

Davaların birleştirilmesi düşüncesi ilk olarak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, 22/01/2021 T., 2020/573 E., 2021/54 K., sayılı kararında; "Tüm sanıklar bakımından ayrıca istinafa konu hükmün gerekçesinde değerlendirilen ve sanıkların eylemleri arasında belirtilip iddianamede isnad olunan "Beşiktaş'taki Başbakanlık Çalışma Ofisine, "Çarşı" ve diğer bazı marjinal gruplarca taş ve molotofla saldırılması olaylarını da organize edip yönlendirmeleri" şeklindeki eylemleri ile bir kısım başka sanıklar hakkında İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2014/201 esas sayılı dava dosyasında kovuşturma aşaması devam eden "Beşiktaş'taki Başbakanlık Çalışma Ofisine "Çarşı" ve diğer bazı gruplarca taş ve molotofla saldırılması eylemleri" arasında ... bağlantı bulunduğu..."na hükmettiği kararıyla dile getirilmişti. Ardından Yargıtay 16. Ceza Dairesi ise 18/03/2021 T., ve 2020/2703 E., 2021/2819 K. sayılı bozma kararında; "Taksim Gezi Olaylarına ilişkin İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2019/74 Esas sayılı dosyasında kapsamlı bir dosyanın bulunması, adı geçen dosya ile bu dosya arasında hukuki ve fiili irtibat bulunması, örgüt üyeliği suçunun (terör ve suç örgütü yönünden) özelliği, nazara alınarak; her iki dosyanın birleştirilmesi cihetine gidilmesi, sanıkların hukuki durumlarının buna göre takdir ve tayini gerekirken yazılı şekilde eksik araştırma neticesinde beraatlerine dair karar verilmesi..." şeklindeki tespitini bozma gerekçelerinden biri olarak göstermişti. Diğer gerekçeler ise usûle dayanan, örgütün "terör örgütü olup olmadığının" yeterince irdelenmediği gibi şeylerdi.

Beraat ve cezalandırma kararlarının bozulmasıyla dosya yeni bir esas numarası aldı ve yeni yargılama başlamış oldu. Pazartesi günkü duruşma hakkında kanaatimiz, yargılamanın yükümlülüksüz devam edeceği, birleştirme hususundaki öneri ve hatta telkinlere rağmen birleştirme kararının bir sonraki celse alınacağı yönünde.

Çarşı, 1982'de Beşiktaş Çarşısı önünde toplanan gençlerden oluştu ve bir tarih öğretmeni olan Mehmet Işıklar'ın (Optik Başkan) fikirleri liderliğinde toplumsallaştı. İdeolojisi insan ve vicdan olan, içerisinde hiyerarşi barındırmayan bir reflekse dönüştü. Anarşi A'sı da zaten, hiyerarşiyi reddetmekti. Muhalif, bağımsız ve kendine has bir mizah anlayışına sahip pankartları, şairane tezahüratları alışılmışın dışındaydı. Beşiktaş'a gönül veren, sınıfsız, bulutsuz bir kimlik, hatta kimilerince kimliksiz bir özgürlük alanı. Pankart yapmaya ilk kez giden heyecanlı genç çocuklara, Hüsnü Savman Sokak'tan maça gitmek için semte inen yalnız bir adama, köy okuluna giden küçük kız çocuklarının forma heyecanına dönüştü. Tabi kötü günde, "hep omuz omuza" olan, bedene indirgenemeyecek bir şeye, bir fikre, bir hisse, bir tavra dönüştü.

Beraat kararlarının yanında hükmolunan mahkumiyet kararlarında stat taşınırken sanıkların evlerine götürdüğü, kırtasiyelerden rahatlıkla, hatta makbuzlandırılarak satın alınabilecek meşale ve sis bombalarının (adı abartılı bir biçimde bomba olarak yükseltilen) mahkemece hükümeti devirmek için kullanılmaya elverişli, gerçek bombalara dönüşmesi absürt ve dikkat çekiciydi. Sanık vekillerince başvurulan özel uzman mütalaası bu maddeler için "Bunlar Türkiye'de üretilen ve alttaki eklenen web sayfalarında da görüldüğü gibi 18 yaş üstü yaşta herkese satılan meşale, maytap ve adı büyütülerek ilgi çekmek için bomba denilen piretic maddeler tanımına giren OYUNCAK MADDELERDİR." (İng. pyretic) tanımlaması yapılıyordu. (Fotoğraf -1, darbe yapmaya teşebbüs edilen bombalar.)

Öyle ki ilk davanın savunmasında sanık vekilleri, taraftarların bir tribün organizasyonuna benzer biçimde (otuz beş kişiyle), "haydi sen şuraya, haydi sen de şu tarafa" diye kuvvet komutanlıklarını, bakanlıkları ele geçirdiği bir mizansen dahi çizmişlerdi ki, gerçekten, en mantıklı ve hukuk aklına dayanır savunma artık bizlerce de bu. Ya da şöyle söyleyebiliriz "biz dünyanın en kötü insanlarıyız", "her şeyin suçlusu biziz." Sizce işe yarar mı?

"Darbeler" bitmiyor, medya darbesi, faiz lobisi darbesi, toplantı ve gösteri yürüyüşlerine muhalefet darbeleri, vazifesi başında bize maske cezası yazan polisi eleştirmek suretiyle darbe yapmak. Mesela bir siyasi parti kurup, seçimlere katılıp, milyonlarca oy alarak barajı geçmek suretiyle yapılan darbe. Hatta belki de geçtiğimiz günlerde Türkiye Milli Futbol Takımı'na, Avrupa Şampiyonası'nda gol atılmak suretiyle yapılmaya çalışılan bir darbeye maruz kaldığımızı dahi söyleyecek noktaya geldik. Başarılı da oldular üstelik. O kadar ki, kendi sözde mizah dergileri dahi, onları "zam darbesi" yapmakla suçlayacak oldu.

Terör kelimesi ve terör örgütü tamamlaması ise iktidar ve saçakları dışındaki her örgütlenmenin sıfatı haline geldi. Öyle ki şimdi bu kelimeleri kaleme almak dahi birçok savcı için terör örgütü eylemi olarak tanımlanabilir. Biz böyle, yüzde ellilik, hatta yüzde elliden de fazla bir terör örgütüyken, artık hukuken endişelenmeye gerek görmüyoruz.

İddianameye göre asıl amaç Taksim Gezi Parkı'na alışveriş merkezi yapılması için ağaçların kesilmesine engel olmak değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin yasal olarak kurulmuş hükumetini devirmek ve hatta Ankara ve İstanbul'daki Başbakanlık ofislerini ele geçirerek, yabancı basın organlarına zafiyet görüntüleri servis etmek suretiyle dış destek alarak "amaca ulaşmak" olarak tanımlanıyor. Yeni yargılamada, müdafiler Çarşı'nın terör örgütü olmadığını, yeniden anlatmak zorunda kalacaklar.

Terör Örgütünün İcraatları; "Çarşı Köy Okullarına Koşuyor"

Öyleyse üzerine fazlaca izahat yapmadan, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs" eden terör örgütünün bugüne kadar gerçekleştirdiği eylemlere bir göz atalım.

https://www.youtube.com/watch? v=k4-X4n0t2LM

https://www.youtube.com/watch? v=QnFRpVNem2g

https://www.youtube.com/watch? v=ja16huvUT-Y

https://upload.wikimedia.org/ wikipedia/commons/thumb/3/3c/ Bjk_carsi.JPG/800px-Bjk_carsi. JPG