Özak’ta direnen kadın işçi: Erkeklere diyemediklerini bana diyorlar

Urfa’da Özak Tekstil işçileri hak talebi ile başlattıkları eylemi sürdürüyor. Hakları için mücadele eden işçilerden Funda Bakış, “Direniş sayesinde artık daha güçlü hissediyorum” dedi.

Funda Bakış
Google Haberlere Abone ol

Fatma Keber

URFA - Urfa bugünlerde önemli bir direnişe sahne oluyor. Özak Tekstil işçileri, hakları için 20 gündür, tazyikli su, biber gazı, soğuk hava demeden direniyor. Bu direnişi önemli kılan bir diğer nokta ise direnişin içerisinde yer alan kadın işçiler.

Özak Tekstil fabrikasında özellikle kadın işçilerin uğradığı baskı, taciz ve hak gaspları onları sendika değiştirmeye itti. HAK-İŞ’e bağlı Tüm Dokuma, İplik, Trikotaj ve Giyim Sanayii İşçileri Sendikası, (Öziplik-İş) fabrikada yetkili sendikaydı. Ancak işçiler sendikanın haklarını savunmadığı fikriyle Birleşik Tekstil ve Deri İşçileri Sendikası’na üye oldu. Bu hamle işçilerin fabrika içerisinde daha fazla baskı ve mobbing görmesini beraberinde getirdi. Baskı ile karşılaşan işçiler için bardağı taşıran son damla bir kadın işçinin işten çıkarılması oldu. Bu gelişmeler neticesinde işçiler hep bareber direnişe geçti.

Yaklaşık 5 yıldır Özak’ta çalışan Funda Bakış, hem direniş sürecinde hem öncesinde kadın işçi olmanın zorluklarını anlattı.

Özak Tekstil'in kadın işçileri, Emek Partisi Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca ile birlikte. 

'AİLELERİMİZİ ARAYIP TEHDİT EDİYORLAR'

Direnişle birlikte kendini daha güçlü hissettiğini ve hayatın her alanında haksızlıklara karşı çıkma refleksi kazandığını vurgulayan Bakış, kadın ve erkek eşitsizliğini canlı kanlı yaşadığını şu sözlerle dile getirdi: “Senin gücün erkek gücüyle bir değil. Erkeğe güç yetiremiyorlar ama kadına yettiriyorlar. Bana yüklendikleri gibi erkeklere yüklenmiyorlar. Erkekleri tehdit edemiyorlar, şantaj yapamıyorlar. Erkeklere 'zorla mesaiye kalacaksın' diyemiyorlar ama beni her defasında zorla mesaiye bırakıp sayısız hakaret edebiliyorlar. Mesela çalışırken ‘Bunlar körler, kör oğlu körler, balık hafızalılar, görmüyor musunuz’ gibi birçok hakaretle karşılaştım.”

Çalıştığı dönemde gecenin 3’üne kadar mesaiye bırakıldığı pek çok zaman olduğunu aktaran Bakış, “O saate kadar çalıştırıldıktan sonra bir iki saat uyuyup yine işe gelmeni ve aynı şekilde performans göstermeni bekliyorlar. ‘Beni ilgilendirmez, aynı performansı göstermek zorundasın’ diyorlar” ifadelerini kullandı.  Fabrikada kadın işçilere yönelik sömürü ve baskının bunlarla sınırlı olmadığını belirten Bakış, kadın işçilerin direniş sürecinde aileleri ile tehdit edildiğini söyledi: “Bazı arkadaşlarımızın aileleriyle iletişime geçip ‘sizin kızınızın ne yaptığını biliyor musunuz? Dışarıda şuraya çıkmış, buraya çıkmış, yanlış yolda, yanlış şekilde ilerliyor’ şeklinde şeyler diyorlar. 18 yaşımızı doldurmuşuz, kendi isteğimizle, irademizle hakkımızı savunuyoruz. Sadece kendi hakkımızı da değil bütün kardeşlerimizin hakları için ayaktayız.”

'İÇERİDE AYRI DIŞARIDA AYRI BASKIYA MARUZ KALDIK'

“Biz içeride ayrı dışarıda ayrı baskıya maruz kaldık” diyen Bakış, ailelerin bu süreçteki tutumuna dair şunları söyledi: “Ailelerimiz tarafından da ayrı bir baskıya maruz kaldık. Çünkü biz Doğu bölgesinde yaşıyoruz. Örf ve adetlerimiz farklı, bir bayanın bu tür konularda geri durmasını düşünen ailelerimiz çok fazla. Şu anda direnişte olan arkadaşlarımız gibi evde duran arkadaşlarımız da var. ‘Ailemiz izin vermiyor ama gönlümü sizinle’ diyen arkadaşlarımız var. Hakkımızı aradığımız için ‘sizin orada bulunmanız doğru değil, tamam, hakkınızı arıyorsunuz ama kimse sesinizi duymuyor, herkes kulağını kapatmış, nereye kadar böyle devam edeceksiniz’ gibi itirazları oluyor ailelerin. Çünkü biz burada gaz yiyoruz, su yiyoruz, şiddete de maruz kalıyoruz. Tabii ailelerimiz görünce onlar da kabul etmiyor ve bize şunu diyorlar “İçerde baskı yiyordunuz, şimdi de jandarma suyla size müdahale ediyor.'"

Direnişin kendisine olumlu yönde etkileri olduğunu belirten Bakış, “Öyle yürekli kardeşlerimiz var ki, ilk günden bugüne hiçbir şekilde safını değiştirmeden, hiçbir şekilde geri adım atmadan direniyorlar. Bütün zorluklara göğüs gererek duran arkadaşlarımız çok fazla. Bu durum bizleri daha da güçlendiriyor. Bu zorlukları atlatan insanlar normal hayatlarında inanın çok daha güçlü oluyorlar. Biz dik bir şekilde durabiliyoruz, halkımızı her yerde aramaya başladık, sadece burada değil; nerede haksızlık varsa artık arkasında duracağımızı biliyoruz” diye konuştu. 

'NEDEN BİZİ KİMSE DUYMUYOR?'

Daha önce de hak kaybı yaşadıkları için itiraz ettikleri zamanlar olduğunu belirten Bakış, o dönem Öziplik-İş'e geçmeleri için 500 liralık ikramiye verildiğini aktardı: “Öziplik-İş’e giriş yaptık. Ama sonrasında içeride birçok haksızlığa uğradık ve 'yetti artık' diyerek direnişe başladık. Tabiri caizse maymun gözünü açtı.”

Jandarmanın kendilerine tazyikli su sıktığı zaman işçilerin “En büyük asker bizim asker” diye slogan attığını söyleyen Bakış, “Bu haksızlığa maruz edilmemizin sebebini biz de bilmiyoruz, neden bu haksızlık yapılıyor? Neden bizi kimse duymuyor? Belediye başkanı olsun, valilik olsun, AK Parti üyeleri olsun; neden bizimle iletişime geçmiyor? Bir türlü çözememiş durumdayız bunu. Başkanımız Mehmet Türkmen sürekli bir çağrı içerisinde, ‘bütün partileri bekliyoruz, biz parti ayrımı da yapmıyoruz’ diyor. Adamın sesini neden duymuyorlar” diye sordu. 

'KADINLAR OLARAK MÜCADELENİN EN ÖNLERİNDEYİZ'

Direnişlerinin Urfa’da önemli bir yeri olduğunu vurgulayan Bakış, “Düşünün ben bir kadınım ve ona rağmen bu şartlarda devam ediyorum. İşçi arkadaşlarım adına da söyleyeyim; çok güçlüyüz. Kadın olarak hakkımızı aramaya başladık, bastırılmaya karşı geldik. Çoluk çocuğu olan arkadaşlarımız var, maddi durumu olmayan, kiracı olan arkadaşlarımız var” dedi. Kendilerine tazminatsız ve bildirimsiz işten çıkarılma yönünde tebligat gönderen patronun şu an "tazminatınızı vereceğim” dediğini hatırlatan Bakış, “Sadece tazminatı alıp gitmek gibi bir derdimiz yok. Bizim derdimiz, yaşam hakkımızı almak, hayatımıza devam etmek... Onlar tazminatı verip bizi göndermeyi çözüm olarak görüyor ve sendikanın hakkımızı savunmamasını istiyor ama kadınlar olarak bizler de mücadelemizde en ön safta devam ediyoruz. Sendikal haklarımızı istiyoruz. Bu tehditlere, bu şantajlara maruz kalmadan, insanca bir yaşam istiyoruz" diye konuştu.