Özel sektör öğretmenlerinin hak arayışları sürüyor

Kiraların, gıda, elektrik, ulaşım ve doğal gaz fiyatlarının anormal bir şekilde arttığı bir dönemde onbinlerce özel sektör öğretmeninin açlığa ve sefalete mahkûm edilmesi kabul edilemez.

Fotoğraf: Arşiv
Google Haberlere Abone ol

26 Mayıs’ta taban maaş hakkı ve diğer haklarının Öğretmenlik Meslek Kanunu’na dahil edilmesi talebiyle Ankara’da eylem başlatan ve daha sonraki günlerde bu eylemlerini başta Ankara, İstanbul, İzmir, Eskişehir olmak üzere Türkiye’nin yirmiye yakın ilindeki Milli Eğitim Müdürlükleri önünde “Eğitim Nöbetine” dönüştüren Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, kararlı mücadelesini sürdürmeye devam ediyor.

5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun ilgili maddesinin 2014 yılında yürürlükten kaldırılması ile taban maaş hakları ellerinden alınan ve sonraki süreçte asgari ücretle kölelik koşullarında çalışmaya mahkum edilen Özel Sektör Öğretmenleri, 2021 yılı Ağustos ayında kurulan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın öncülüğünde hak alma mücadelesini öne çıkardılar.

Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2023-2024 verilerine göre 179 bin 895 öğretmen özel okullarda çalışmaktadır. Özel okullarda çalışan sendikalı öğretmen sayısının ise şimdilerde 13 bine ulaştığı sendika yetkililerince ifade edilmektedir.

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, haksız yere işten çıkartılan, sindirilen, mobbinge uğrayan, ne ücret verilirse kabul eder görünen ve güvencesizliği iliklerine kadar hisseden öğretmenlerin sorunlarına bizzat kurumlara giderek sahip çıktıkça, kamuoyunda güven oluşturmayı başardı. Diğer yandan kurumlarında keyfi bir yönetim sergilemeyi ilke edinmiş olan bazı okul yöneticileri bu sahiplenilmeye tepki gösterdiler. Hatta Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası yöneticilerinden birkaçı İstanbul’da 13 Aralık 2023’te Kandilli Koleji’nde özel okul sahibinin şemsiyeli saldırısına uğradı. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası yöneticilerinin ısrarlı çalışmaları sonucu İzmir’de çalışan öğretmenlere indirimli ulaşım hakkı tanındı.

Özel Sektör Öğretmenleri, 26 Mayıs’ta MEB önünde yaptıkları basın açıklaması ile taleplerini haykırdılar. Daha sonra önlerine kurulan barikatları da aşarak Meclis Parkına yürüdüler. Burada bir konuşma yapan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Genel Başkanı Eren Edebali, belirli süreli iş sözleşmesinin kaldırılmasını, taban maaş hakkının geri getirilmesini, asgari ücretle çalıştırmanın son bulmasını ve eğitim, iş kolunun kurulmasını istedi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın bugüne kadar patronların isteklerini hayata geçirdiğini vurgulayan Edebali, “Üç yıllık tasarruf adı altında atama yapmayacaklar. Bu şu demek, yüzbinlerce eğitim emekçisinin, öğretmenin özel kurumlarda patronların insafına terk edilmesi demek. Taban maaş gelirse 5 bin tane kurum batar diyorlar. Kim bunlar? Öğretmenden değerli mi? Şiddete uğrayan, işten çıkartılan, 10 aylık sözleşmeler önüne koyulan arkadaşlarımızdan değerli mi?” dedi. Ankara’da MEB önünde ve İstanbul’da TÖZOK (Türkiye Özel Okullar Derneği) önünde gözaltına alma ve engellemelere rağmen oturma eylemlerini sürdüren Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, tüm dost kuruluşları nöbet alanına dayanışmaya çağırmaya devam etti.

Tüm bu gelişmelerin olduğu dönemde Özel Öğretim Dernekleri başkanlarının imzasıyla yapılan açıklamada ise 2024-2025 eğitim-öğretim dönemi öğretmen sözleşmelerinin yenilenme sürecinde tüm okulların öğretmenlerinin geçen yılki Eylül maaşlarına yüzde 100’ün üzerinde artış yapıldığı ifade edilirken, çıkacak ÖMK’ya her türlü katkıyı vermeye hazır olduklarını ve kendi öğretmenlerine devlet okulu öğretmenine göre yüzde 40 daha fazla kesinti ödediklerini ve devletin kayıt ücreti kısıtlamalarının kendilerini zora soktuğunu belirttiler. Yapılan bu açıklamaya günü kurtarmak için yapılmış bir metin diyerek yanıt veren Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Genel Başkanı Eren Edebali, özel okul dernek yöneticilerini, Milli Eğitim Bakanı’nın katılımıyla aynı masada konuşmaya davet etti. 2014’te özel teşvik, destek ve vergi indirimleri ile sayıları artan ve gelirlerini katlayan özel okulların, şimdilerde devletin vergi kesintilerinin fazlalığından bahsetmesi şaşırtıcıdır.

Sosyal güvenlik ve özlük hakları yönünden, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 4857 sayılı İş Kanunu’na; yetki, sorumluluk, ödül ve cezalar ile bunların uygulanması bakımından 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi olan özel okul öğretmenlerin yasal olarak 12 aylık sözleşmelerle çalıştırılması gerekirken, birçok kurum 10 ay üzerinden çalışma sözleşmeleri yapmaktadır.

Kiraların, gıda, elektrik, ulaşım ve doğal gaz fiyatlarının anormal bir şekilde arttığı bir dönemde onbinlerce özel sektör öğretmeninin açlığa ve sefalete mahkûm edilmesi kabul edilemez.

Büyük, gösterişli özel okullarda her yıl öğrenci öğretim fiyatlarını katlayarak arttıran özel okul sahipleri, eğitimin asıl yürütücüsü olan öğretmenleri üç kuruş maaşa razı etmeye çalışıyorlar. Düşük ücretle, gelecek güvencesi olmadan çalışan özel sektör öğretmenlerinin motive ve öğrencilerine yararlı olması mümkün olabilir mi?

Özel sektör öğretmenleri ile 5 Şubat’ta yapılan görüşmede, düzenlenecek Öğretmenlik Meslek Kanunu ile “özel okul öğretmenlerini bir statüde eşitleyeceğiz. Siz sadece taban ücretleri bahsediyorsunuz. Biz, yan hakları da Nisan ayında geçireceğiz ve bu uygulamaya da yeni eğitim-öğretim döneminde başlayacağız.” sözünü verip iki ay sonra sorulan bir soru üzerine “benim öyle bir yetkim yok, onlar özel sektöre çalışıyorlar.” denilmesinin mantığı var mı? Asgari ücret tespitine müdahil olan iktidar yetkilileri, bu konuda neden aktif bir rol almıyor?

Ara tatil, sömestr ve yaz tatillerinde takviye kursları açan, sosyal etkinlik, toplantı, etüt ve okul nöbetlerinde öğretmenlere ek ücret ödemeyen özel okulların sayısı da hiç de az değildir. İşten çıkarmalar veya haklı fesihlerle ayrılan öğretmenin kıdem tazminatı ödenmemektedir. Çıkarılacak ÖMK’ya özel sektör öğretmenlerinin emeğinin korunması ve güvence altına alınması için taban maaş hakkı eklenmeli, belirli süreli iş sözleşmesi uygulamasına son verilerek eğitim iş kolu kurulmalıdır. Ekonomik krizin acımasız ağırlığını diğer ezilen kesimler gibi üzerinde hisseden, özel sektör öğretmenlerinin haklı taleplerine, başta iktidar partisi ve diğer muhalif siyasi partiler, olumlu yaklaşmalı ve sorunların çözümü için acilen çaba sarf etmelidirler. Eğitimdeki emek sömürüsünün dişli çarkları altında ezilen genç eğitimcilerin ülkenin kalkınmasına yapacakları katkılar gözden kaçırılmamalıdır.

*Eğitimci-yazar