Özel’in Erdoğan’a anlattığı hasta tutuklular: Cezaevinden ölerek çıkıyorlar
CHP Genel Başkanı Özgür Özel hasta tutuklular sorununu 28 Şubat tutuklusu generaller ve 83 yaşındaki Makbule Özer üzerinden anlattı.
ANKARA - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel arasındaki görüşme geçtiğimiz haftaya damga vurdu. Görüşmenin oturma düzeninden süresine kadar her bir ayrıntısı konuşuldu, tartışıldı. Erdoğan’la temasın CHP içinde yaratması muhtemel krizler saatlerce televizyon ekranlarında masaya yatırıldı. Öyle ki görüşmenin bu "medyatik" yönleri, esası teşkil eden hasta tutuklular gibi bazı konu başlıklarını arka planda bıraktı. Erdoğan’ın Adalet Bakanı’na ilettiği sorunun çözümü için adım atılması bekleniyor.
ATK ‘CEZAEVİNDE KALAMAZ’ RAPORU VERMİYOR, VERSE DAHİ CEZAEVİ DİKKATE ALMIYOR
Cezaevlerindeki hak ihlalleri ve hasta tutukluların durumu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in milletvekili ve grup başkanvekili olarak mesai yaptığı yıllardan bu yana özel olarak ilgilendiği bir alan. Bu konuyu Erdoğan’la görüşmesinde de gündeme getirmesi sorunun bir türlü çözülememesinden kaynaklı. Zira İnsan Hakları Derneği’nin 2023 verilerine göre 651'i ağır olmak üzere bin 517 hasta ve/veya yaşlı tutuklu ve hükümlü cezaevinde tutuluyor. Bu tutuklu ve hükümlülere kanser, alzheimer gibi hastalıklara sahip olmalarına, yaşlı ve/veya yüksek düzeyde engelli olmalarına rağmen Adli Tıp Kurumu tarafından “cezaevinde kalamaz” raporu verilmiyor. Çok az bir kısmına bu rapor verilse dahi bu kişiler cezaevi idarelerince tahliye edilmiyor.
CEZAEVİNDE HAYATINI KAYBEDEN ONLARCA TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ VAR
Hızlıca bir haber taraması yapıldığında çıkan ilk sonuçlar, bu sorunun zaman içinde nasıl bir hak ihlaline dönüştüğünü ortaya koyuyor. Sol eli dirsekten, sağ eli ise bilekten itibaren olmayan bir kişi, yüzde 91 engelli raporu bulunan 83 yaşındaki bir kişi, mamayla beslenen, 44 kiloya düşen, ileri derece ALS hastası bir kişi, sedyeyle cezaevine götürülecek denli hasta bir kişi, kanser hastası pek çok kişi ve daha fazlası listede yer alıyor. Üstelik o listede yer alan onlarca kişinin, tedavi olmak için tahliye beklerken cezaevinde hayatını kaybettiği biliniyor.
ÖZEL, HASTA TUTUKLULARIN DURUMUNU ÖRNEKLERLE ANLATTI
Erdoğan’la görüşmesinde bu durumu anlatan Özel, bazı hasta tutuklu ve hükümlülerin durumunu da örnek olarak sundu. Bu isimler arasında 28 Şubat davası kapsamında cezaevinde tutuklu bulunan emekli askerler Fevzi Türkeri (82), Yıldırım Türker (82), Cevat Temel Özkaynak (78) ve Erol Özkasnak (77) ve Çetin Doğan (83) bulunuyor. Bu isimler, ATK tarafından ‘cezaevinde kalamaz’ raporu verilmesine rağmen tahliye edilmiyor.
ÖZEL, HASTA TUTUKLU MAKBULE ÖZER’İ DE ANLATTI
Özel'in, durumunu Erdoğan’a aktardığı bir diğer isim de 83 yaşındaki yüzde 63 engelli hasta tutuklu Makbule Özer. Van’ın Edremit ilçesinde "Örgüte yardım etmek" iddiasıyla Mayıs 2022’de tutuklanmış, Eylül 2022’de ‘cezaevinde kalamaz’ denilerek tahliye edilmiş ancak yeniden verilen ‘cezaevinde kalabilir’ raporuyla Nisan 2024’te bir kez daha tutuklanmıştı.
‘83 YAŞINDA BİR KADINI, BİRİNİ BİLMEDEN MUAYENE ETTİ DİYE HAPSE KOYMAK ÖRGÜTÜ GÜÇLENDİRİR’
Özel, geçtiğimiz hafta grup toplantısında da Özer’in durumunu gündeme getirmiş ve “Makbule Özer tutuklanmıştı, çok hasta diye evine yollanmıştı, hastaneye gitmişti. Bölgesel bir şifacı. Türkçe bilmiyor. Gecenin bir yarısında şifa bulur diye hasta getirmişler. O hasta sonradan bir terör örgütünün mensubu çıkmış. İfadesinde ben ‘tanımıyorum, bilmiyorum’dan başka bir şey demeyen, 83 yaşındaki bir kadını yeniden hapishaneye koydular. Bu güç değil. Bu adalet değil. Bu terörle mücadele değil. Bu aksine o terör örgütünü güçlendirir, senin yaptığın böyle uygulamalar güçlendirir" diye konuşmuştu.
CHP’DEN TUTUKLU GENERALLERE ZİYARET
Özel – Erdoğan görüşmesinde gündeme gelen hasta tutuklular konusu CHP Merkez Yönetim Kurulu’nun da önemli gündemlerinden. Geçtiğimiz haftalarda 28 Şubat Davası’ndan tutuklu bulunan 5 emekli askeri cezaevinde ziyaret eden CHP Milli Savunma Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, kendisinin sorumlu olduğu alan gereği 28 Şubat Davası tutuklularının durumunu yakından takip ettiğini ama Özel’in bütün hasta tutukluların durumunu Erdoğan’ın gündemine taşıdığını söyledi.
'SAĞLIKLARI KÖTÜ AMA DİRAYETLİLER'
Cezaevinde bulunan 5 generale yaptığı cezaevi ziyaretlerini anlatan Bağcıoğlu, “Hakikaten zor durumdalar. Sağlıkları kötü. Daha geçenlerde Çetin Doğan ciddi bir rahatsızlık atlattı. Artık belli bir yaşın üzerindeler. Biz o duruma gelsek nasıl dayanırız, bilmiyorum. Sağlık sıkıntılarının yanında uzun süredir hapishanede olmanın verdiği psikolojik zorluklar da var. Ayrıca hukuki bir kumpasa uğramanın psikolojisi var. Tüm bunlara rağmen hepsi çok dirayetliydi. Çünkü haklılar" diye konuştu.
Geçen sene emekli ve tutuklu askerlerden Vural Avar’ın cezaevinde hayatını kaybettiğini hatırlatan Bağcıoğlu, "Bu soruna bir an önce insanlık adına acil çözüm bulunması lazım" dedi.
28 Şubat tutuklusu askerlerin bir “FETÖ Kumpası” sonucu tutuklandıklarını da ifade eden Bağcıoğlu, “Generaller tahliye edilip sağlıklarına kavuştuktan sonra bu kumpası kuranlara hesap sorulması lazım. 28 Şubat sürecinde hakimi, savcısı, bilirkişisi, müşaviri hepsi ya FETÖ'den aranıyor ya cezaevinde ya da firari. Dosyada sayısız tutarsızlık var, sahte deliller var. Bu boyutu atlamamak gerek. Generaller de ziyaretlerde ısrarla bunu anlatıyorlar" ifadelerini kullandı.
‘ADLİ TIP KURUMU SİYASİ İRADEYE BAĞIMLI, RAPORLARI BAĞIMSIZ KURUMLAR VERMELİ’
Hasta tutuklular konusundaki en kapsamlı çalışmaları yapan İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı Eren Keskin, cezaevlerinde hasta tutuklu ve hükümlülere yönelik çok büyük hak ihlalleri olduğunun atını çizerek “Bakanlığa bu konuda defalarca başvuruda bulunduk. Ancak bugüne kadar bizimle görüşme yapılmadı” dedi.
Cezaevindeki hak ihlallerinin en önemli ayaklarından birinin de Adli Tıp Kurumu olduğunu ifade eden Keskin, "Gerek işkencenin belgelenmesinde gerekse hasta mahpusların durumlarının belgelenmesinde Adli Tıp Kurumu çok önemli bir yerde duruyor. Siz eğer bir hükümlü hasta mahpus için infaz ertelemesi istiyorsanız bu konuda tek rapor verecek makam Adli Tıp Kurumu. Oysa Adli Tıp Kurumu resmi bir bilirkişi ve tümüyle siyasi iradeye bağımlı. Biz bu konuda bağımsız heyetlerin rapor vermesi gerektiğini söylüyoruz" diye konuştu.
‘SİYASİ MAHPUSLARA RAPOR VERİLMİYOR, ÖLEREK ÇIKIYORLAR CEZAEVİNDEN’
Özellikle siyasi tutuklu ve hükümlüler söz konusu olduğunda Adli Tıp Kurumu’nun ‘cezaevinde kalamaz’ raporu vermediğini kaydeden Keskin, “Ölerek çıkıyorlar cezaevinden” dedi.
‘NİHAL CANDAN’DAN ÇOK DAHA AĞIR HASTA OLAN MAHPUSLAR VAR’
Tutuklu ve hükümlüler arasında büyük bir ayrımcılık olduğunu da söyleyen Keskin, "Geçtiğimiz günlerde Nihal Candan tahliye edildi. Eğer bir sağlık sorunu varsa tabii ki tahliye edilsin. Hiç karşı değilim. Ama adli tıp raporu bile almadan tahliye edildi. Ne tür ilişkiler döndü bilmiyoruz ama tahliye edilebildi. Gerçekten Nihal Candan'dan çok daha ağır durumda olan siyasi mahpuslar var” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı'nın sürekli hastalığı, sakatlığı bulunan veya yaşlılık sebebi ile cezaevinde kalamayacak mahpusların cezalarını hafifletme veya kaldırma yetkisi bulunduğunu hatırlattığımız Keskin, “Cumhurbaşkanı bu yetkisini sadece İslami davalarda kullandı. Siyasi mahpuslar böyle bir aftan yararlanmak istemez zaten” dedi.
‘BABAMA DOYAMADAN BU DÜNYADAN GÖÇTÜM’
Hasta tutuklular konusuyla yakından ilgilenen DEM Parti Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu da hasta tutukluların yaşadığı hak ihlallerinin giderilmesi gerektiğini söylerken ölüm döşeğindeki yakınlarını son kez göremeyen tutukluların durumuna da dikkat çekti. Gergerlioğlu, kemik kanseri ile mücadele ederken son isteği cezaevinde olan babasını görebilmek olan ancak babasını göremeden hayatını kaybeden 8 yaşındaki Ahmet Burhan Ataç’ın ağzından yazılan metni aktardı: “Ben Ahmet Burhan Ataç. Babama doyamadan bu dünyadan göçtüm. Onu benden aldılar. Çok üzülmüştüm. Evimize baskın yaptılar. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Sonra babamı hapse attılar. Baba hasreti yüreğimi dağladı. Yanımda baba lafı edildiğinde gözlerimden yaşlar döküldü her defasında. Ama babamı bırakmadılar. Kemiklerim çok ağrıyordu. Tedavim iyi gitmiyordu çünkü babasızdım, babamdan ayrıydım ve onu bana vermiyorlardı. Tek düşüncem oydu. Hasta halimle her yere gittim, her şeyi yaptım ama babamı bana vermediler. Tedavi için Almanya'ya gitmem bile büyük olay oldu. Çok gecikerek Almanya'ya gittim. Ama artık tedavinin bir faydası yoktu. Çocuk yaşta baba hasretiyle hayatını kaybeden OHAL mağduru bir çocuğum. Beni unutmayın.”