Özen gösterme yeteneği
Bihter Gönül şahsiyetinden vazgeçmeden doymayı ve kavgasız yaşamayı işaret ediyor. Daniel Chamovitz, çiçek açmış gül fidanına bakınca onda çok uzun zamandır görmediğimiz bir kuzenimizi görmemiz gerektiğini söylüyor, ortak genlere sahip olduğumuzu hatırlatıyor. Behçet Necatigil kapısı yüzümüze hiç kapanmayacak bir odada misafir ediyor bizi.
Kimimiz Bihter diye sesleniyor ona, kimimiz Gönül… Sonunda ismi Bihter Gönül olarak kaldı. Hali, edası ve yaprak yeşili iri gözlerini süzüşü güzelliğinin farkında olduğunu düşündürüyor. Tüylerinde gri ve beyazın muhteşem uyumu... Akşamüstü, mahallenin kedilerinin toplu yemek saatinde, o bu sofraya dahil olmuyor. Kalabalıklardan uzakta, tek başına yemeği tercih ediyor. Onu izlerken kedi ve insan âlemiyle işinin bittiğini hissediyorum. Bihter Gönül’ün bıçkınlıkla da işi yok. Sokağın hayatta kalma kurallarına uymuyor. Kendini bozmadan doyuyor, kavga etmeden yaşıyor. Kaldırımların tozu, kiri karnının altındaki beyaz tüyleri günden güne karartıyor. Beyazları kirlendikçe bir telaş kaplıyor içimi. Sait Faik’in Dülger balığını suyumuza alıştırdığımız gibi Bihter Gönül’ü de alıştırmaktan korkuyorum. Suyumuza… Boz bulanık suyumuza… Neyse ki, ne zaman aklımdan bunlar geçse, bakıyorum aşağıda, sokakta tek başına, beyaz tüyleri sakız gibi geziniyor. Kendini temizleyecek gücü hep var. Doğal bir direnç. Her şeyi, herkesi bırakıp Bihter Gönül’ün izinden gitmek, şahsiyetinden vazgeçmeden doymak, kavgasız yaşamak. Bugünün rüyası.
Dünyamızdaki yanılgılara, aşırılıklara, yıkıcılığa, sömürüye karşı Bihter Gönül’ün parlak tüyleri... Bizim dışımızdaki canlılarla temasın yüze tokat gibi çarpan yanı, insanın kötücül, bozan, dağıtan, yok eden yönlerini anında ortaya çıkarması. Biyologların işinin bu yüzden hep çok zor olduğunu düşünmüşümdür. Farklı türleri inceleyip insanlar arasına geri dönerler. Mesela begonyalarla ortak özelliklerimiz olduğunu söyleyen biyolog Daniel Chamovitz... Günü bitirip evine vardığında, sokaklarda yürüdüğünde neler düşünüyor kimbilir? Chamovitz, hepimizinkinden farklı bir dünyada yaşıyordur.
Onun dünyasında yaşatma ve kapsama daha çok yer kaplıyordur muhtemelen. Yoksa bize, çiçek açmış gül fidanına bakınca onda çok uzun zamandır görmediğimiz bir kuzenimizi görmemiz gerektiğini söyler miydi! Gül gibi karmaşık ortamların farkına vardığımız, onunla ortak genlere sahip olduğumuz gerçeğini hatırlatır mıydı! Daniel Chamovitz’in önerilerinden biri de “duvara tutunmuş sarmaşığa bakarken, çok eskiden gerçekleşmiş rasgele bir olay olmasaydı, onun yerinde kendimizin olabileceğini aklımızdan” geçirmemiz.
Daniel Chamovitz, bitkilerle insanların fiziksel dünyayı algılama ve onun farkında olma yeteneklerinin birbirine paralel olduğunu tespit ediyor. Ama evrimin bağımsız yollarının, insanda, bitkilerin sahip olmadığı bir yeteneğin gelişmesine sebep olduğuna da dikkat çekiyor. Biyoloğun kastettiği zekâ değil. Zekânın ötesinde bir şeyden bahsediyor: “özen gösterme yeteneği.”
Bu yeteneği heba etmeyenleri hatırlayın… Zeytin ağaçlarını kardeşi bilenleri... Onları koruyup kollayanları… Doğadan koptukça özen gösterme yeteneğimiz aşınıyor. Sonra mı? Yıktıkça yıkıyoruz…
NECATİGİL’İN ODASINDA GÜNLER, GECELER
Geçen Cuma, 13 Aralık, Behçet Necatigil’in ölümünün 45’inci yıldönümüydü.
Ve aynı gün Necatigil ailesinin hayata geçirdiği “bir edebiyat mirası” projesi olarak değerlendirebileceğimiz www.necatigilinodasi.com açıldı.
Kapıyı usulca açıp içeri adım atınca bir dünya… Yaşamaya, yazmaya, okumaya dair ne varsa hepsinin yaşandığı bir oda. Adıyla müsemma. 1930’lardan bugünlere ulaşan belgeler, şiir müsveddeleri, çalışma notları, objeler… Şairin masasına oturup çalışma düzeninin üzerinde süzülmek zevkinin yaşandığı bir site bu. Necatigil’in küçüle küçüle iyice ufalmış kurşunkalemleriyle, daktilosuyla bakışmak, kışın alınmış kömürün hesabının tutulduğu kâğıdı dâhi okuyabilmek insanı bir edebiyatçıya iyice yaklaştırıyor. Aniden boşalan yağmurdan korunmak için tek pardösüyü başlarına siper eden iki kişi gibi oluveriyorsunuz Necatigil’le.…
Necatigil’in edebiyatçı kimliğine ve sanat yaşamına ilişkin on ana kategorinin bulunduğu sitede şimdilik beş başlık aktif durumda. Şairin biyografisine ait ikinci bölüm (çocukluğu, öğrenciliği, öğretmenliği, ev-aile-yakın çevre, ölümü ve sonrası) önümüzdeki aylarda aktif olacak.
Necatigil arşivinin dijitalleştirme işlemlerini yaklaşık on yıldır sürdüren, ilmek ilmek çalışarak arşivden bulduğu belgelerle yeni kitaplar yayına hazırlayan Serenad Demirhan ve Necatigil ailesine, kapısı yüzümüze hiç kapanmayacak bir oda hediye ettikleri için sonsuz teşekkürler.
Arşivin dijitalleştirme sürecini merak edenler bu kısa belgeseli izleyebilir.
Notlar
Necatigil’in odasını gezerken onu okuma isteğiyle dolup taşacakların kitaplığında şairin kitapları yoksa eğer Behçet Necatigil’in eserlerini Yapı Kredi Yayınları’nın bastığını hatırlatayım.
Daniel Chamovitz Bitkilerin Bildikleri’nde bitkilerin dünyayı nasıl deneyimlediğini anlatıyor. Onlarla ortak geçmişimizi hatırlatıyor. Yeni akrabalar edinmek için mükemmel bir çalışma. Kitap, Gürol Koca’nın çevirisiyle Metis Yayınları tarafından yayımlanıyor.