Özgür Özel: Kürt sorununu inkar etmeyen demokratikleşme paketi üzerinde çalışıyoruz

DEM Parti ile CHP görüşmesi sonrası konuşan Özgür Özel, "Kürt sorununu inkar etmeyen demokratikleşme paketi üzerinde çalışıyoruz" dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan başkanlığındaki heyetin CHP ziyareti sona erdi.

2 saat süren görüşme sonrası yapılan açıklamada ilk olarak Hatimoğulları söz aldı. Hatimoğulları, Öcalan’ın çağrısıyla ilgili bilgilendirme ve birlikte değerlendirme yapmak için bir dizi görüşme başlattıklarını ifade etti.

Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan diyalog süreçlerinde İmralı’dan gelen çağrıyla birlikte yepyeni bir sayfa açıldığını söyleyen Hatimoğulları, “Bu çağrının muhatabı bir yandan Sayın Öcalan’ın kendi örgütü. Öte yandan Türkiye’deki bütün toplumsal ve siyasal dinamikler, siyasi partiler, iktidarı ve muhalefeti ile birlikte bütün siyasi partiler ve aynı zamanda devletin kendisidir" dedi.

YASAL VE HUKUKİ ZEMİN VURGUSU

Hatimoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu çağrının akabinde, bu sürecin özellikle yasal ve hukuki bir zemine kavuşması için elbette kimi ortamların hazırlanması çok kıymetli ve önemli olacaktır. Bugün Sayın Özgür Özel ve heyetiyle bunları da istişare ettik. Özellikle parlamentonun burada üstlenmesi gereken rol ve parlamentonun bu süreçte üstleneceği rolün parlamentoya ne kadar büyük katkı sağlayacağının altını buradan çizmek istiyorum."

'ÇATIŞMASIZLIK SÜRECİNİN BAŞLAMASI ÖNEMLİ'

Çağrının karşılık bulması için çatışmasızlık zemininin önemli olduğuna vurgu yapan Hatimoğulları, "Sayın Öcalan PKK’ye kendisini fesh etmesiyle ilgili bir çağrı yaptı. PKK de buna olumlu yönde karşılık verdi. Koşulların hazırlanması ile birlikte kendi kongrelerini toplayabilecekleri bir zeminin oluşmasıyla beraber bu süreci başlatacaklarına dair bilgi vermişlerdi açıklamalarında. Burada çatışmasızlık sürecinin özellikle altını çizmek isterim. Çünkü bu fesih sürecinin gerçekleşebilmesi bu demokratik dönüşümün gerçekleşebilmesinin zeminin güçlü bir biçimde hazırlanması gerekiyor. Başta çatışmasızlık sürecinin başlaması da önemli" diye konuştu.

'CHP VE TÜM MUHALEFET PARTİLERİNİN KATKILARI ÇOK ÖNEMLİ'

Başta ana muhalefet partisi olmak üzere muhalefetin bugüne kadar verdiği olumlu mesajları çok kıymetli bulduğunu kaydeden Hatimoğulları, "Bugün barışın toplumsallaşması için bugün barışa dair biz en geniş yelpazedeki toplumsal mutabakatı sağlayabilmemiz bakımından bugüne kadar başta CHP olmak üzere muhalefet partilerin verdiği mesajlar çok önemli çok kıymetli çok değerli bulduğumuzu bu sürece verdikleri katkılardan dolayı verdikleri olumlu mesajlardan dolayı kendilerine teşekkür ederim. Bu süreç çok önemli bir süreç. Barış sürecinin bu girişimlerin hiçbir şekilde heba edilmemesi çok kıymetli. O nedenle her kesim tarafından bu sürecin sahiplenilmesi ve bu çorbada herkesin emeğinin ve tuzunun olması çok önemli ve çok kıymetlidir" diye konuştu.

'DEVLET ZEMİNİN GÜÇLENMESİNE KATKI SUNMALI'

Devlete ve iktidara da çok önemli görev ve sorumluluklar düştüğünü belirten Hatimoğulları, "Demokrasiye, hepimizin barışa ekmek ve tuz kadar ihtiyacımız olan bir dönemde hali hazırda bu kadar geniş bir kesimden pozitif mesajlar verildiği bir zeminde burada başta iktidar ve devletin bu anlamıyla bu zemini güçlendirmesine katkı sağlamasının çok büyük bir önemi var" dedi.

'ANA MUHALEFETİN TUTUMUNU ÇOK ÖNEMSİYORUZ'

Cumhuriyet Halk Partisi’nin görüşmemizde Kürt sorununun çözümünü içeren demokratikleşme paketi hazırlıklarıyla ilgili bilgilendirildiklerini aktaran Hatimoğulları, şu ifadeleri kullandı:

"Ben bu kıymetli çalışma ve hazırlık için yine kendilerine teşekkürlerimizi sunuyorum. Çok önemli bir şey. Bu dönemde meclisin, siyasetin ve bütün demokratik zeminin inisiyatif alması gereken bir dönem. Bu bakımdan da atılan bu adımların güçlendirilmesi, bu sürecin heba edilmemesi ile ilgili vurgumu yenilemek isterim. Güçlendirerek için elbette bizler ana muhalefet partisinin tutumunu çok önemsediğimizin altını bir kez daha çizmek isterim."

ALEVİ KATLİAMI: BAŞTA TÜRKİYE OLMAK ÜZERE BİRÇOK DEVLETE SESLENİYORUM

Suriye’de Alevilere yönelik saldırılara da dikkat çeken Hatimoğulları, şunları söyledi:

"Biz buradan bugün HTŞ ile iletişim içinde olan başta Türkiye hükümeti olmak üzere birçok devlete seslenmek istiyorum. Katledilen Alevi canlarımızı hep beraber sahip çıkmalıyız oradaki Alevi katliamının ve diğer bütün azınlıklar üzerindeki katliam ve baskıların bir an önce durdurulmasıyla ilgili bütün bu yetkilileri görevlerini yerine getirmeye çağrılarını yapmaya bu konuda HTŞ ile iletişimlerini daha güçlü ve sonucu bir biçimde kurmaları önemlidir."

ÖZEL: BU SORUNUN ÇÖZÜLMESİ İÇİN GAYRET SARF EDECEĞİZ

Hatimoğulları’nın ardından söz alan Özel de sürece dair şu değerlendirmelerde bulundu:

"Çatışmalı bir süreç terk edilecekse terör örgütü silahlarını bırakacaksa, kendisini lağvedecekse artık hiçbir ana ağlamayacaksa, şehitler gelmeyecekse, Türkün annesi, Kürdün annesi ağlamayacaksa, kan duracaksa yetimler olmayacaksa milletin verdiği görev bu sürece katkı sağlamaktır. Zaten eğer milletvekili olup milletten bu yetkiyi alıp da böyle bir sürece ne olursa olsun karşı olmak demek akan kan ve gözyaşının devam etmesine benim bir çözümüm yok, ben orada yokum demektir. Biz bu siyasetin insanları değiliz. Biz bu ülkeyi düşman işgalinden kurtaran, Cumhuriyeti kuran, çok partili rejime geçilen ve sürekli demokratikleşme için adımlar atan bir siyasetin mensupları olarak bundan sonra Kürt sorununun ki varlığını hiç inkar etmedik. Bu konuda tarihsel bir tutarlılık ve son derece yapıcı bir tutum içindeyiz. Bu sorunun çözülmesi için gayret sarf edeceğiz."

ÖZEL’DEN KURTULMUŞ’A ÇAĞRI

Sorunun çözüm zemininin parlamento olduğunu kaydeden Özel, "Bu konuda geçtiğimiz hafta grup toplantısında da Sayın Numan Kurtulmuş’a inisiyatif alması noktasında bir çağrıda da bulunmuştum. Bunu da tekrar etmek isterim" dedi.

'BİZ KÜRT SORUNUNU İNKAR ETMEYEN DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUZ'

“Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunun neresindeyiz?” sorusuyla sözlerine devam eden Özel, şöyle devam etti:

"Biz Kürt sorununun inkar etmeyen, Kürt sorununun dışlamayan aksine Kürt sorununu da kapsayan ve çözecek olan bir demokratikleşme paketinin üzerinde çalışıyoruz. Ve parlamanto zeminine davet edildiğimizde, parlamentoda bu sorunla ilgili çalışmalar başladığında biz kendi görevimizi yerine getirmiş milletin bize verdiği görevi yerine getirmiş bir biçimde orada olacağız. Bunu da önümüzdeki süreç içerisinde kamuoyu önünde parlamentodaki muhataplarımızla da paylaşacağız. Bizim hedefimiz Türkiye’nin hem Kürtler hem Türkler hem Aleviler hem Sünniler etnik kimliği ya da inancı mezhebi ne olursa olsun herkes için tam demokrasi tam özgürlük ve herkesin kendisini eşit gördüğü bir toplum. Bunun için yapılması gereken yasal düzenlemelerin tamamının yapılması gerekiyor."

'BAŞTAN OLUMSUZLAMAK İSTEMEM AMA…'

Özel sürece dair yapılması gerekenlere ilişkin ise şunları söyledi:

"Bir eksik olan ve yapılması gereken yeni yasal düzenlemeler var muhakkak ikincisi mevcut yasaların adil ve demokratik uygulanması, kötüye kullanılmaması var. Bununla ilgili adımları kararlılıkla atılması gerekiyor. Buradan kim karlı çıkacak. Buradan bir bütün olarak Türkiye karlı çıkacak. Bu işi bir siyasi partinin karına ya da zararına siyasi ikbal hedeflerine bir takım ufak hesaplara alet edersek hepimiz kaybederiz. Daha önce kaybettik mi evet kaybettik. 2013-2015 süreci doğru yönetilmediği için ve o süreçte muhalefet dışlandığı için CHP dışlandığı için toplumun çok büyük kesimi dışlandığı için bu iş başarılı olursa ‘bundan siyaseten nemalanan ben olayım’ diyen kısır anlayış maalesef ve maalesef bugünlere getirdi bizi. Bugünle ilgili de baştan olumsuzlamak istemem ama görünen o ki ülkeyi yöneten iktidar partisi özellikle AKP, Cumhuriyet Halk Partisi’ni, muhalefeti dışlayarak ve onların görüşlerini değersizleştirerek yol alma niyetindeler. Buradan bir kez daha uyarıyorum ki kaybederiz, bütün Türkiye kaybeder."

2013- 2015 sürecini hatırlatarak uyarıda bulunan Özel, "Eğer 2013-2015 süreci olması gerektiği gibi yönetilseydi  günden bu güne akan gözyaşı ve kan akmayacaktı. O gün doğru yönetilseydi sonrasında hendek olayları olmayacaktı. Bu kadar yuvaya ateş, evladın, eşin, annenin, babanın yüreğine ateş düşmeyecekti. O yüzden geçmişte yapılan hatalardan ders çıkarmak gerekir. Türkiye Büyük Millet Meclisi dışında oluşturulan zeminlerde bir çözüm arayışı doğru bir arayış olmaz. Bunun için de şeffaf, samimi, mecliste ve toplumsal mutabakatı sağlayacak ve toplumsal rıza üretecek bir sürecin yürütülmesi ile ilişkili kararlılığımızı ifade ediyorum" diye konuştu.

ÜÇ ÖNERİMİZ VAR: DEMOKRASİ DEMOKRASİ DEMOKRASİ

Partisinin hazırlığını yaptığı demokratikleşme paketine ilişkin bilgi veren Özel, şöyle konuştu:

"Bizim 7-8 başlık ve ana tema üzerinde çalıştığımız, çok sayıda kanunda ve 20’den fazla kısımda çalışmalarını yaptığımız bir demokratikleşme paketi var. Bu paketin hayata geçmesi durumunda Kürt sorununda da çok önemli bir ilerlemenin kaydedileceği, hele hele Türkiye’nin dünyadaki algısı, ekonomisine yapacağı katkılar, şu anda en gerilerde olduğumuz endekslerde bizi çok daha ileriye götüreccek, Türkiye’yi demokratikleşme üzerinde yeniden bir kalkınma sürecine sokacak bir süreçten kimse mahrum kalmayacak. Ama bunlar reddedilir, yapılmazsa, hem sorunun çözümü mümkün olmayacak. Çünkü demokratikleşme içermeyen hiçbir çözüm kalıcı olmuyor. Ama Türkiye’de kimse bundan karlı çıkmayacak. Biz kendi iktidarımıza bunu adreslemeyi, bu sürece katkı sunmamayı da doğru bir yaklaşım olarak görmüyoruz. Biz dışlanırsak, süreç baltalanırsa, bu sorun bu dönemde çözülmezse, Adalet ve Kalkınma Partisi tarihe bu sorunu çözmeyi siyasete alet etmiş ama parti çıkarları için, kişisel çıkarları için bunu heba etmiş bir siyasi hareket olarak tarihin sayfalarındaki yerini alır. Türkiye de önüne bakar. Türkiye’nin önüne bakacağı süreci beklemek yerine bugün ortaya çıkabilecek bu süreci hep birlikte sahiplenmek gerekiyor. Biz bunun için 3 önerimiz var: Demokrasi, demokrasi, demokrasi."

'MEŞRU MUHATAP GÖRDÜĞÜNÜZ KİŞİLER ALEVİLERİ KATLİAMA TABİ TUTUYOR'

Özel Suriye’deki Alevilere yönelik saldırılara ilişkin de şu ifadeleri kullandı:

"CHP olarak 15 kişilik 5’i o bölgede ikisi önceki dönem milletvekilimiz 3’ü mevcut milletvekilimiz ve 10 tane CHP Genel Merkezimizce görevlendirilen milletvekillerimizle 15 kişilik bir heyetle arkadaşlarımız bölgede. Bugün de sınırın sıfır noktasında bir basın açıklaması da yapacaklar. Biz de bu konuyu dikkatle hassasiyetle endişeyle takip ediyoruz. Bu konuda da görüş alışverişi ve bilgi paylaşımlarımız oldu karşılıklı şekilde. Aylardır bu iktidara Suriye’nin önce askeri sonra siyasi istikrara kavuşması gerektiğini, bunun için de Suriye’deki bütün grupların Kürtlerin Türkmenlerin Arapların Dürzilerin Alevilerin Sünnilerin birlikte temsil edildikleri bir geçiş hükümeti ve birlikte temsil edilecekleri bir anayasa ve seçime dayalı birlikte yönetecekleri Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı demokratik bir Suriye öneriyoruz. Bunun için de gayret sarfetmeleri gerektiğini söylüyoruz. Onlar bunu kravat taktıkları bir aktöre yaptırmaya çalışıyorlar. Bunun sağlıklı ilerleyeceğini taahhüt ediyorlar. Bin tane veya yüzlerce doğru rakam nedir, keşke bu konuda herkesin itibar edeceği sağlıklı kaynaklar olsa ama yüzlerce binin üzerine çıktığı söylenen sivil kayıplar ortada ise bunun sorumlusu kim? Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak siz güvendiğiniz işbirliği içinde olduğunuz desteklediğiniz o aktöre emanet ettiğiniz Türkiye’deki akrabaları Hatay’daki akrabalarının endişe ile ‘can güvenlikleri yok’ dediler siz ‘merak etmeyin’ dediler. Katliam yaşanıyor. Bunun sorumlusu kim. Suriye’de aralık ayında büyük bir zafer elde etmişlerdi büyük bir başarıydı kimileri işte neredeyse uluslararası ödüllere layık görüyordu Erdoğan’ı. Bu mu sonuç? Alevilerin katledilmesi mi? Buna engel olunamaması mı. Orada meşru muhatap gördüğünüz kişilerin bugün Lazkiye’de Aleviler katliama tabii tutuluyorken buna engel olabildiklerini mi söyleyeceksiniz bize? Ne yaptıklarını söyleyeceksiniz. Bu konuda Suriye’de Suriye’de akan her gözyaşından Suriye’nin bugünkü rejimine tam destek veren ve bu rejime sanki meşru ve herkesi kapsayan bir geçiş hükümeti muamelesi yapanlar sorumludur. Bunun da altını çizmek isterim. Süreci yakından takip ediyoruz. Bundan sonra da hassasiyetle izlemeye ve oradaki Alevilerin daha fazla katliama uğramamalarına, kayıplara uğramamaları yönünde irademizi ortaya koymaya devam edeceğiz."

Özel, CHP’nin 23 Mart Ön Seçimi ve CHP’li belediyelere yönelik operasyonlarla ilgili de eş genel başkanları bilgilendirdiklerini söyledi.

'BAHÇELİ İLE BİR GÖRÜŞME TALEBİNİZ OLACAK MI?'

Soru: Sayın Eş Genel Başkanlar MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin açıklamasında hukuki bir ortaklık yoktur ifadesi dikkat çekiyor. Bununla ilgili yapılacak her teklif oyalamadır diyor. Hem sizin zemin Meclis'tir açıklamanız hem de sizin Meclis'te komisyon kurulması ve bu yöndeki çabalarınız, MHP lideri Bahçeli’nin Öcalan’a umut hakkını ilk gündeme getiren isim iken son yaptığı açıklamayı nasıl buluyorsunuz. Bu birinci sorum, ikinci olarak Bahçeli ile bir görüşme talebiniz olacak mı?

Tülay Hatimoğulları: Sayın Bahçeli’nin yaptığı son açıklamada siz de ifade ettiniz, bu konuda bir vurgusu var. Hukuki zemin ile ilgili bir vurgu. Ama bizler başından beri Sayın Öcalan yaptığı çağrıda da ifade etti, bizler de başından beri söyledik. Bu sürecin, bu diyalog sürecinin ilerleyebilmesinin en önemli zemini, yasal ve hukuki zeminin inşa edilmesidir, bu zeminin açılmasıdır. Ve parlamentonun burada rol üstlenmesi çok önemli. Bu bakımdan dün yapılan açıklamayı hep birlikte gördük, değerlendirdik. Biz aynı noktadayız, hukuki sürecin, yasal zeminin örgütlenmesi, yasal zeminin açılması, parlamentonun rol üstlenmesi, bu diyalog sürecinin daha ileri bir seviyeye taşınması açısından önemli. Sayın Öcalan’ın yaptığı çağrının da zeminin güçlenmesi bakımından bir nihai sonuca erişmesi bakımından da yine yasal, hukuki ve demokratik zemin çok önemli. Bizlerin MHP’den de bir görüşme talebimiz var. Sayın Bahçeli’nin sağlık durumundan dolayı, kuvvetle muhtemel kendisi olur mu bilemiyorum ama MHP’nin bir heyeti ile bizim görüşmemiz gerçekleşecek. 17 Mart’ta MHP ile bir görüşmemiz olacak.

Özel: Demokratikleşme yasal düzenlemelerle olur, bunun yapılacağı zemin de Meclis'tir. Teşekkür ediyorum. Sayın Bahçeli’ye bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletelim. Sayın Bahçeli kendi değerlendirmesini yapıyor. Sayın Bahçeli zaten kendi değerlendirmesiyle bu sorunun bu şekilde çözüleceğini düşünüyorsa ve toplumsal mutabakata gerek yok, muhalefete gerek yok meclise gerek yok diyorsa bu başka bir fas. O zaman bunun kaçırılmayacak bir fırsat olduğunu falan ifade etmemeleri gerekir. Onun için ben kendi sağlık durumunu da göz önünde bulundurarak polemik olabilecek bir şey söylemiyorum ama bu başka bir fas. Bizim Cumhuriyet Halk partisi olarak söylediğimiz şu. Biz ne gitmiş. bizim adımıza birileri ne biz doğrudan hiç kimseyle bu süreçle ilgili bir şeyler görüşmüş. Görüşmeler müzakereler yürütmüş değiliz ama bizim bildiğimiz bir şey var. bu ülkede bir sorun var ve bu sorunun çözülmesinin tek yolu demokratikleşme. Demokratikleşme yasal düzenlemelerle olur. Yasal düzenlemelerin yapılacağı zemin de Meclistir. Biz bunu söylüyoruz. Bunun dışında ne söylersek söyleyelim Sayın Bahçeli’inin ilk başlarda tarif ettiği zemin de bir hukuka muhtaç bir zemindir. Ama bugün gelinen noktada da Cumhuriyet Halk Partisi kimin ne dediğinden bağımsız Kürt sorununu da kapsayacak bir büyük demokratikleşme paketi önermektedir. Bu sorun demokratik yollardan mecliste çözülmesi için elinden gelen katkıyı esirgemeyecektir. Onun dışındaki polemik alanları için de biz yokuz. Bu meseleyi Adalet ve Kalkınma Partisi açısından hiçbir risk almadan büyük konfor alanı içinde götürmeye çalışıyorlar. Bunun dışında birileri bir sihirli değnek tarif ediyor. O sihirli değnek eliyle hiçbir şey yapmadan her şey hallolacak diye. Bu, ancak masallarda olur. Rüyalarda olur. Siyasette işin doğrusunu yapmak yerine masallara rüyalara inanmak isterseniz bunun sonu kabus olur. Türkiye bunu daha önce yaşadı. Bir daha yaşanmaması için benim ana muhalefet partisinin genel başkanı olarak ve son seçimlerin birinci partisinin genel başkanı olarak sorumluluğum bunu hatırlatmaktır. Zorla yanlış yapacağız diyenlere gidip de zor kullanarak o yanlıştan alıkoyacak halimiz yok. Ben doğrunun ne olduğunu tarif etmeye yükümlüyüm. Anlaşılan birileri de bu meseleyi adalet ve kalkınma partisi açısından hiçbir risk almadan, sorumluluk almadan, kendileri açısından bir büyük konfor alanı içinde götürmeye çalışıyorlar. Millet yönetsin dediklerinin yönetmekten kaçtıklarını görürse yönetecek olanı değiştirmeye karar verir. Karar kendilerinindir.

Soru: Genel Başkana yönelik bir başka sorum (Özel) Suriye’deki alevi katliamından bahsettiniz ama iktidara yakın medyaya baktığımızda bu katliamın SGD’nin ya da YPG’nin silah bırakmasını önlemeye dönük bilinçli bir provokasyon olduğu yönünde medya kuruluşları ve AKP iktidarı bir görüşü paylaşıyor. Siz muhalefet cephesi olarak Suriye’de yaşanan tabloda alevi katliamının Kürtlere silah bıraktırmayı önleyecek bir provokasyon çabası ihtimali görüyor musunuz?

Özel: Alevi katliamı ile ilgili ise bunun YPG’nin silah bırakıp bırakmaması, buna dair bir provokasyon öyle bir zemin oluşsun diye yapılan bir yorum son derece zorlama bir yorum, oradaki Alevi Katliamının üstünü örten bir yorum. Ve oradaki HTŞ yönetiminin azınlıklara dönük baskı ve katliamcı politikasını örten bir yorum. Böylesi devasa bir provokasyon olabilir mi? YPG sadece silah bırakmasın diye binlerce Alevinin katledilmesi provokasyonu akla aykırı bir yaklaşımdır. Orada gerçekleşen katliam, 3-5 Alevi’nin katledildiği bir katliamdan bahsetmiyoruz. Binlerin üzerinde bir katliamdan söz ediyoruz. Dolayısıyla oradaki bir gerçeğin üzerini, YPG ile ilgili bir tartışma ile örtmek doğru değil. Burada herkese düşen görev, oradaki kanayan yara ve acıları, katliamı durdurmak, herkesin bu konuda görev ve sorumluluk üstlenmesi lazım

 

Soru: Suriye’de yaşananlara değindiğiniz bunun için MİT Başkanı Sayın İbrahim Kalın ile olan bir görüşmeniz vardı. Bu görüşmede siz neler söylediniz karşı taraftan neler duydunuz. Paylaşabileceklerinizi aktarabilir misiniz. Sayın Bakırhan’a bir sorum var T24’e verdiğiniz bir röportajda, “biliyoruz ki bu sürecin başarısızlıkla sonuçlanması halinde günah keçisi yine biz olacağız, bizi oraya götürdüler kaydettiler yarın bu fotoğrafı neden çektirdiniz diye sorabilirler.” Bu açıklamaları biraz detaylandırabilir misiniz?

Tuncer Bakırhan: Ben röportajda yanıtlamıştım bunu.

Özgür Özel: Cumhuriyet gazetesinde yazılı olarak yanıtlamıştım o da ekranlara yansıdı. O kapsamın ötesinde vereceğim ilave bir bilgi yok. Sayın Başkan çok öneml bir kurumun başkanlığını yürütüyor ve şuan çok hassas bir süreçle karşı karşıyayız. Bir eksik bir fazla bir şey söylemek yerine Cumhuriyet Gazetesine yazılı olarak yer alan açıklamanın sınırlarıyla yetinelim.

'SGD BAĞIMSIZ BİR OLUŞUM OLARAK KENDİ KARARINI KENDİSİ ALIR'

Soru: Bu süreçle birlikte çağrının YPG’yi kapsayıp kapsamadığı belirsizliği var. Çok da tartışılıyor. Sayın Bakırhan siz bugün mecliste aslında açıklama yaptınız. Muhatabı biz değiliz bu konuda dediniz ama bu belirsizliğin ortadan kalkması için neler yapılabilir. Ya da 4’üncü bir İmralı ziyareti olur mu, Öcalan’dan bu belirsizliğin ortadan kalkması için bir çağrı gelir mi tekrar. Bu belirsizlik nasıl kalkar ortadan.

Tuncer Bakırhan: Ben de hepinizi selamlıyorum. SDG ile ilgili bir meselenin zaten biz muhatabı olamayız. SDG Suriye’de kurulmuş, Suriye denklemi içerisinde örgütlü bir yapı. Yaklaşık 12 yıldır orada diğer halklar ve inançlarla birlikte bir yönetim hali var. Dolayısıyla SDG’nin silah bırakmasına DEM Parti’nin söyleyecek hiçbir şeyi yok. Çağrının kimi kapsadığını zaten yapılan açıklamada net bir şekilde görüyoruz. Dolayısıyla bunlar önemli sorular ama 50 yıllık silah ve çatışmayı ortadan kaldıracak bir süreci tartışmak, ona yoğunlaşmak, Türkiye’de sayın Genel Başkan Özgür Özel’in söylediği gibi tekrar hiçbir karış toprağına cansız bedenlerin gitmemesi için uğraşmak en doğrusudur. SDG kendisi ile ilgili karar alır, kendisini bağımsız bir siyasi oluşum olarak değerlendiriyor. Kendisini bağımsız olarak değerlendiren siyasi bir zemine bizim birşey dememiz doğru değil.

Soru: DEM Parti’nin siyasi Partiler ile yapacağı 2. görüşmeden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mecliste grubu bulunan partilere liderlerin toplu halde Beştepe’de iftarda ağrılayacağı ifade ediliyor. Sorum Özgür Özel’e. Siz bu iftara davet edildiğiniz takdirde katılacak mısınız?

Özgür Özel: Zamanı belirsiz, yeri belirsiz, muhataplarından böyle bir davet gelmemiş olmamış bir davete gidip de iftar yapılmaz. Hangi zamanda, hangi zeminde, hangi mekanda, ne amaçla bir davet olduğu bilgisi bize ulaştırıldığı takdirde onu usulü dairesinde değerlendirip yanıtlarız.

Soru: AK Parti Grup Başkanı Muammer Güler biraz önce Mecliste bir açıklamada bulundu. Özgür Özel 20 Ağustos 2024’de Bursa'ya gittiğinde 3 haneli rakamlara varan birkaç günlük ağırlanması Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılandı. Bursa için yargıyı göreve davet eden Özgür Özel ne diyecek şeklinde bir iddiada bulundu. Sizler neler söylersiniz?

Özgür Özel: Ben tencere dibin kara seninkisi benden kara siyaseti hayatta yapmadım bundan sonra da yapmam. Bursa’daki savcıyı hem Bursa Büyükşehir Belediyesinin geçmiş dönemde benim açıkladığım kendi partisinin, Demokratik Sol Parti’nin, HÜDA PAR'ın, MHP’nin, Ülkü Ocaklarının, 16 bakanın ziyaretlerinde yaptığı harcamalarla ilgili savcılıklar harekete geçsin. Kendi söylediği ifade zaten savcılar AK Parti’nin her söylediğini talimat kabul ediyor. 3 rakam nedir onu bilmiyorum ama bildiğim tek birşey var. Bu kadar ahlaki kaybetmiş bir iktidarın siyasi iktidarını sürdürmesi mümkün değildir. Her taraflarından devraldığımız bütün belediyelerde dosya dosya yolsuzluk dosyalarını içişleri Bakanlığı geliyor el koyuyor. Süleyman Soylu döneminde el konmuş. Aldığı günden itibaren hiçbirisine bir işlem yapmamış. Gerçekten ahlaki üstünlüğünü bu kadar kaybettikten sonra siyasi bir üstünlük beklemesinler. Perişan durumdalar. Yarınki grup toplantımızı beklesin ona da yarından sonra yanıt vereceğim.

DEM PARTİ'NİN PROGRAMI

DEM Parti heyeti bugün EMEP temsilcileriyle Meclis'te bir araya geldi.

Partinin bugün son durağı DEVA Partisi Genel Merkezi olacak. DEM Parti heyeti saat 16.30'da DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile görüşecek. DEM Parti 12 Mart'ta, TİP, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi'ni, 17 Mart'ta ise AK Parti ve MHP'yi ziyaret edecek.