Özgür Özel'den Erdoğan'a: Kimsenin kimseyi tehdit ettiği yok

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip'in 'yargı' sözlerine yanıt verdi. Özel, "Kimsenin kimseyi tehdit ettiği yok" dedi.

Fotoğraf: ANKA
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ümit Özdağ’ın tutuklanması nedeniyle Zafer Partisi Genel Merkezi’ni ziyaret etti.

Ziyaret sonrası gazetecilere açıklamada bulunan Özel, "Türkiye’de hukuk devletinin çökertilmesi, yargı bağımsızlığının ayaklar altına alınması, yargının ve yargıda görevli olan kişilerin iktidar partisinin siyasi amaçlarına uygun hareket eden birer aparata dönüştürülmelerinin sonuçlarını yaşıyoruz" dedi.

'AYIPTIR, YAZIKTIR, GÜNAHTIR'

"Biz bütün Türkiye’ye şunu ifade etmek durumundayız" diyen Özel, "AK Parti dedi diye kimse terörist olmaz. AK Parti dedi diye kimse hırsız değildir. AK Parti dedi diye kimse halkı infiale sevk eden değildir. Bunları AK parti diyor. Gerçekte bunların tamamı, AK Partili değilsin diye sana yakıştırılanlar, atılan iftiralardır. Buradan AK Parti’ye ve MHP’ye oy veren çok değerli seçmenlere seslenmek isterim ki mesele mertçe mücadele etmek yerine, mesele rakibinle gerçekten siyasi bir mücadele vermek yerine arkadan çelme çakmak. Bir futbol müsabakasında hakeme kendi formasını giydirmek. Tarafsız olması gereken hakem, iki takım sahaya çıktığında takımlardan birinin formasını giyip çıkarsa ne hissederseniz, bugün Türkiye’de bu savcıların yaptıklarını, bu hakimlerin yaptıklarını gördüğümüzde bunu hissediyoruz. Ayıptır, yazıktır, günahtır" ifadelerini kullandı.

'KİMSENİN KİMSEYİ TEHDİT ETTİĞİ YOK'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘Yargı mensuplarının tehdit edilemeyeceği’ hakkındaki ifadelerine ilişkin soruya Özel, şu yanıtı verdi:

"Akın Gürlek İstanbul’a Ankara’dan giderken, Ankara’ya geldiğinde İstanbul’da siyasi davalarda, hem de hakimler bir mahkemede dururlar, bunu mahkeme mahkeme gezdirdiler. Dünyanın en mobilize hakimiydi. Hareketliliği en yüksek hakimiydi. Ben ona boşuna ‘seyyar giyotin’ demedim. Kızıyorlar ama tanımın tam yerine oturduğunu kendileri de biliyorlar. Uçaklarda yanımıza, arkadaşlarımızın yanına oturan AK Parti mensuplarının telefonları kapalıyken, uçaklar havadayken, AK Partililerin de bu durumdan ne kadar rahatsız olduğunu ya da bir yargı mensubunun bu kadar mobilize olmasının olağan dışı olduğunu herkesin gördüğünü AK Partililer de konuşuyor. Bir gün öncesinde işte hemen yanımda olan, bugün buraya gelen Gençlik Kolları Genel Başkanım sabah imza atıyor, öğleden sonra Ankara’ya gelip Gençlik Kolları Genel Başkanlığı denetimli serbestlikle bırakıldı. Ondan bir gün önce aynı gün Ekrem İmamoğlu‘na, bir hafta önce bana, yine dün benimle ilgili işte yolladıkları fezlekeler. Bir gün durmuyor. Yapılan iş yargı tacizidir, başka bir şey değildir. Muhalefete yargı tacizidir. O yüzden bir de ondan sonra ‘Kimse tehdit edemez.’ Kimsenin kimseyi tehdit ettiği yok. Hele hele aileyi karıştıran kimse yok. Biz bize yapılanı, biz size, ailelerimize yapılanı sizin ailelerinize yapmayacağız. ‘Cem bizim evladımız, sizin evlatlarınızın dahi bu muameleyle karşılaşmaması için bu düzen değişecek’ lafında ne aile tehdidi var? O aileye bir tehdit diye gördüğü kendi bilinç altındaki mesele, onu kendi kendi ile ve kendi vicdanıyla hesaplaşacak. İktidar değişirse aileme tehdit olur mu diye. Biz kimseye birinin ailesi diye hedefe koymadık, tehdit etmedik, etmeyiz."

'ALGI YÖNETİMİ BAŞKA, HAKİKATLER BAŞKA'

Kartalkaya faciası soruşturması hakkındaki soruya da yanıt veren Özel, şöyle devam etti:

"Diğer husus Bolu. Vallahi insan bakıyor da şunu söylüyor. ‘Olur da bu kadar mı pişkinlik olur’ diyor başka bir şey demiyor. Ruhsatı veren belli, ruhsatı verenin denetlemesi gerektiği belli. Belediyenin ilçe sınırlarında dahi değil. Kaldı ki ilçe sınırında da olsa mücavir alan sınırlarında olmadıktan sonra, yani bir milli parka. Örneğin dün Kadirli Belediye Başkanı geldi anlatıyor. ‘Kadirli‘deki milli parkta yangın çıktı, izinsiz giremedik’ diyor. Milli parka girmek izne tabii. Yangını söndürmeye gitmek bile iznine tabiidir. ‘Sen oteli niye denetlemedin?’ Kardeşim 2007 yılında AK Parti Belediyesi bu otele uygunluk vermiş. Bu haline, daha bile kötü haline. 2019’a kadar da yönetmişsiniz, 12 yıl. 12 yıl boyunca neden denetlememiş? Sorarsan, yetkisinde değil. O günden sonra, 2019’dan sonra ilçemizde olmayan otel nasıl gideceksin denetleyeceksin? Yanındaki oteli kim denetlemiş? AK Partili il belediyeleri hangi oteli şehirlerinde, illerinde, ilçe belediyeleri sınırları dışındaki hangi oteli denetlemiş? Böyle abuk sabuk iş mi olur? Algı yönetimi başka bir şey, hakikatler başka bir şey. Otelin dışında, otelle bağı olmayan 70 metrekarelik kafeteryanın başvuru üzerine verilmiş belgesini otelin dördüncü katındaki bütün katı kaplayan yangının çıktığı yerin belgesi gibi göstermeye çalışan bir algı yönetimi ile karşı karşıyayız. Doğrular er ya da geç ortaya çıkar. Yağıyor elime, Bolu’daki bilirkişilere. ‘Muğlak ifade yazın, dördüncü kat diye belirtmeyin.’ ‘Dördüncü katta yangın çıkmış’ yazıyor. ‘Kat diye belirtmeyin lokanta yazın’ diye mobbing, baskı yapıyorlar. ‘O bilirkişi heyeti eğer yazmazsa başka bilirkişi heyeti isteyelim’ diyorlar. O bilirkişi heyetini canlı yayına çıkartırım. Bu kadar söylüyorum size. Orada direnen namuslu bilirkişi, ‘Biz yazmak durumundayız, dördüncü kattan çıktı diye’ diyor. ‘Tamam sen lokanta yaz, kat yazma.’ Neden? Aşağıdaki kafeteryayı Bolu Belediyesi ya. Sanki oymuş gibi anlaşılsın. Ya bu kadar olmaz. O yüzden bu işlerde eninde sonunda bu rezillikler ortaya çıkacak, Bolu faciasına kimse sebebiyet verdi, kimin kusuru varsa cezasını çeksin, çekecek. Bu facianın üstüne AK Parti’yi bu işten sıyırmak için kim ne yapıyorsa onun davası da ayrı görülecek. Bunu da söyleyeyim. Onun davası bu iktidar değişince şahitleriyle, tanıklarıyla, yapılanlarla ayrı görülecek. Bolu otel yangını davası ayrı görülecek, Bolu otel yangını davasında adaleti karartma, vicdanları yakma davası ayrı görülecek. Bu kadar söylüyorum."

(HABER MERKEZİ)