YAZARLAR

Özgür Özel’i bekleyen iki kritik an

Özel’in genel başkan seçilmesinden itibaren yürüdüğü rota ‘mücadele/müzakere’ ile tarif edilecek olursa eğer ikisi için de iki günde üst üste iki fırsatı olacak. 1 Mayıs ve 2 Mayıs 2024 tarihlerinin, ileride Özgür Özel’in ve CHP’nin yürüyüşü için iki kritik durak olarak anılma potansiyeli yüksek!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in son genel seçimde Cumhur İttifakı içerisinde yer alan DSP, HÜDA PAR gibi partilerin genel başkanları ile birlikte 23 Nisan resepsiyonu sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte fotoğraf vermesi, üstelik bu görüşmede bir de ‘baş başa görüşme’ için randevulaşılması, iktidar ve muhalefet tarafında ‘karmaşık hisler’ yarattı. İktidara yakın medyadaki yorumlarda, “şimdi böyle ama durun bakalım gündem ısındığında neler yapacak” havası var. Muhalefet tarafındaki en net ses ise Özel’in halefi Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘müzakere edilmez mücadele edilir’ çıkışı oldu. CHP ve Özel tarafından gelen yanıtlar ise, “biriyle toplantı yapmak, onunla mücadele etmemek anlamına gelmiyor” eksenindeydi.

***

Özel’in ve CHP yönetiminin yeni bir rota tutturmaya çalıştığını gösteren gelişmeler bunlar. Son seçimin kazananı olarak ‘gündem belirleyici güç’ olmaları da doğal. Kılıçdaroğlu’nun hiç yakalayamadığı bu ‘şans’a verilen önem Kılıçdaroğlu’na verilen yanıtlarda da kendisini gösteriyor. 23 Nisan’da, Erdoğan’ın ‘başta’, Özel’in diğer genel başkanlarla birlikte ‘yanda’ oturmuş olması da belli ki bu gerçeğin yanında önemsiz görülüyor. İleride merkezi iktidarla gerilim durumuna gelindiğinde, “Oysa Erdoğan’ı böyle dinlemişti, ne hale geldi yazık” falan denilebileceği de göze alınarak: Özel, diğer genel başkanların da arkasına ya da kapının yanına oturtulsa ne olur ki?

CHP için 47 yıl sonra, mevcut iktidara karşı 22 yıl sonra gelen ‘birinci parti’ ünvanı herhangi bir fotoğraf karesi ile yok olmuyor. En azından bu noktada yüksek bir özgüven var. Son kurultayda ve sonrasında her zaman özenli bir dille seslenilen Kılıçdaroğlu’na karşı ‘akıl ve yürek’ vurgulu açıklamanın kaynağı da bu ‘özgüven’. Peki bu kadarı, bundan sonrası için yeterli olacak mı?

***

Elbette büyük bir genel seçim yenilgisinin ardından kazanılan kurultayla ve sonrasında gelen yerel seçim başarısı ile sadece CHP ya da Özgür Özel kazanmadı. Çorlu Tren Kazası Davası'nda verilen mahkumiyet kararlarının ardından Özel de buna işaret eden cümleler kurdu. Birlik ve dayanışmanın önemine dikkat çekti: “Türkiye'de yeni bir siyasi iklim vardır. Bu iklim bir siyasi partinin yarattığı, başardığı bir iklim değildir. Bu iklim, mağdurların, mazlumların, unutulanların, yok sayılanların ve hakkı yenip yok sayılmaya çalışanların mücadelesine omuz veren, nefes veren herkesin yarattığı bir iklimdir."

***

Zaferini ve yeni ortaya çıkan siyasi tabloyu bu şekilde kendisi dışındaki muhalefet güçlerini de kapsayacak sözlerle tarif etmesi önemliydi Özel’in. Ancak bunlar henüz ‘asıl sınav’a doğru gidilirken ön hazırlık aşamaları. Asıl sınav ne olacak peki? İlk aşamanın bugün İstanbul’da düzenlenecek/düzenlenmeye çalışılacak 1 Mayıs kutlamalarında yaşanacağını söyleyebiliriz. Dün grup toplantısında İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile görüşmelerini aktarırken, ‘kısıtlama’ denilen Taksim yasağının kaldırılmayacağı yönündeki kararın kendisine tekrarlandığını anlattı Özel. Yine de Anayasa Mahkemesi kararına rağmen uygulanmak istenen bu yasağı tanımayacaklarını ifade etti. Yerel seçim sonrası hem muhalefet hem de iktidar adına ilk büyük gerilim durağına gelinmiş gibi görülüyor. Ve hemen ardından, yarın, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşme…

Özel’in genel başkan seçilmesinden itibaren yürüdüğü rota ‘mücadele/müzakere’ ile tarif edilecek olursa eğer ikisi için de iki günde üst üste iki fırsatı olacak. 1 Mayıs ve 2 Mayıs 2024 tarihlerinin, ileride Özgür Özel’in ve CHP’nin yürüyüşü için iki kritik durak olarak anılma potansiyeli yüksek!

 Taksim Meydanı'na çıkan noktalara polis bariyerleri yerleştirildi. (Fotoğraf: AA)


1 Mayıs Taksim’de kutlanmalıdır…

Anayasa Mahkemesi kararına rağmen Taksim’de 1 Mayıs kutlamasının yine bir gerilim kaynağı haline getirildiğini görüyoruz. Bir gün öncesinden başlanarak İstanbul’a OHAL manzarası yaşatan polisiye tedbirlerin bugün asgari ücretle, emekli maaşıyla, işsizlikle sınanan milyonların taleplerinin bir kez daha güçlü şekilde yükselmesini engelleyememesi gerekir. Taksim’de kutlama yapılıp yapılmaması kadar, iktidar partisini yerel seçimde ikinci konumuna iten bu gerçeklerin konuşulması, taleplerin dile getirilebilmesi de önemli. Yoksa Anayasa Mahkemesi kararlarını yok saymak zaten çoktan bir ‘iktidar geleneği’ne dönüşmüş durumda…

Şike varsa cezası da olmalı…

Maçın son dakikaları, bir oyuncu rakip kaleye doğru atağa kalkıyor. Rakip takım savunması topu alıp atağı bitiriyor. Ancak sonra garip bir sahne izliyoruz: Atağa kalkan futbolcuya rakipleri kızıyor! 

Ankaraspor-Nazilli Belediyespor karşılaşması


90 dakika boyunca hiç şut çekilmeyen ve 0-0 berabere biten bu ‘müsabaka’ sonunda taraflardan biri kümede kalmayı diğeri de üst lige çıkmak için oynanacak maçlara katılmayı garantiliyor. Hemen her futbol sezonunun sonuna doğru farklı örneklerini gördüğümüz bu garip durumun bu defaki farkı herhalde maçın canlı yayınlanıyor olmasıydı.

Türkiye Futbol Federasyonu maçla ilgili soruşturma başlatmış. Şimdi soruşturmadan çıkacak sonuç bekleniyor. Bu maçın taraflarını da sonuçtan etkilenen diğer takımları da ikna edecek, şüpheye yer bırakmayan bir sonuca bu kez ulaşılabilir mi?

Süper Kupa maçını yapamayan, yapınca da taraflardan birini sahada tutamayan, kulüp başkanının saha ortasında hakem yumrukladığı, başka bir kulüp başkanının sahaya girip takımı sahadan çektiği, federasyon yöneticilerinin bunlar ve benzer onca vakaya rağmen halen koltuklarında oturabildikleri bir sezondan sonra üstelik…

Umarız olur!