Öztrak: Soylu, Peker'den ayda 10 bin dolar alan vekili koruyor ya da payını alıyor
İçişleri Bakanı Soylu'nun, Sedat Peker'den ayda 10 bin dolar alan siyasetçinin ismini açıklamamasını eleştiren CHP'li Öztrak, “Bu vekili ya koruyor ya da 10 bin dolardan payını alıyor” dedi.
DUVAR - CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, suç örgütü liderliyle hakkında soruşturma başlatılan Sedat Peker'in bir siyasetçiye ayda 10 bin dolar verdiği iddiasındaki ismi açıklamamasına tepki gösterdi.
Partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında konuşan Öztrak, “Bu milletvekilinin adını açıklamadı. Bu tam bir rezalet… Elinde makamı gereği elde ettiği bilgiler var. Bunu kendisi söylüyor. Ama konuyu yargıya taşımıyor. Bu vekili ya koruyor ya da zamanı gelince istediği gibi kullanmak için dosyasını sümen altında saklıyor. Ya da 10 bin dolardan kendisi de payını alıyor” ifadelerini kullandı.
Soylu'nun, kendisiyle Peker arasında aracılık yaptığı iddia edilen Hadi Özışık ve Süleyman Özışık hakkında suç duyurusunda bulunmasına da değinen Öztrak, “Siz kimi aldatıyorsunuz? Savcılar soruşturmayı kimin eliyle yürütecek? İçişleri Bakanı’na bağlı kolluk kuvvetleriyle. Allah aşkına, kuzu kurda emanet edilir mi?” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın korona virüsü (Covid-19) salgınına yönelik tedbirlerden etkilenen esnaftan helallik istemesini eleştiren Faik Öztrak, “Salgında millete destek vermek yerine, borca boğdular. Bu ülkenin insanları, esnafı, çiftçisi, onlarca işsiz müzisyeni hükümete canıyla ihtarname çekti. Onlar ise utanmadan sıkılmadan helallik istedi” diye konuştu.
Öztrak'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
İNSANLIK DRAMINDA HAYATINI KAYBEDEN ÇERKESLERİ ANIYORUZ: Bugün 21 Mayıs. Bundan tam 157 yıl önce, Kafkasya’da yaşayan Çerkeslerin, Çarlık Rusya’sı tarafından katledilmesinin ve topraklarından sürülmesinin yıldönümü. Katliamlardan kurtulanlar Anadolu’ya, Balkanlara ve Orta Doğu’ya dağıldılar. Vatan toprağı kaybetmenin acısını bilen Çerkesler, yeni vatanlarının kültürüne ve bağımsızlığına büyük katkılarda bulundular. Bu büyük insanlık dramında mezalime uğrayan, hayatını kaybeden her bir canı, saygıyla, rahmetle anıyoruz.
'BİTTİ' DEDİĞİNİZ AKTÖRLER, SAHNE GERİSİNDE OYUNDAYMIŞ: Vesayet rejimi milletimizi boğuyor. Siyaset- mafya-ticaret hattında kanalizasyon patladı. Pis kokular yayılıyor. Mızrak artık çuvala sığmıyor. Erdoğan şahsım hükümeti, medya ve yargı üç maymunu oynuyor. Koskoca ülke yay gibi geriliyor. Peki, bu yaşananların sebebi ne? Ülkeyi geren kim? Bu sorulara bir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı bundan çeyrek asır önce şöyle cevap vermişti: “Ülkeyi geren sizsiniz. Bu merkezi yönetimdeki anlayış. Çetelerle müşterek çalışan kafa. Mafyayla müşterek çalışan kafa. Bu ülkeyi geren bunlardır.” Sayın Erdoğan; hayat, insanı söylediğiyle sınarmış. Bir de sekiz yıl önce Başbakan Erdoğan’ın söylediklerine bakalım: “Artık bu ülkede çeteler dönemi bitmiştir. Mafya dönemi bitmiştir. Cunta dönemi geri gelmemek üzere bitmiştir.” Bitti dediğiniz o dönemin tüm aktörleri, meğer sahne gerisinde oyundaymış.
CUMHUR İTTİFAKI, ÇAMUR İTTİFAKINA DÖNÜŞTÜ: Ortağınız Bahçeli’yi kırmadınız. Bir mafya elebaşını hapisten çıkarmak için özel af çıkardınız. Daha önce size hakaretler eden o çete elebaşı da Sayın Genel Başkanımızı alenen tehdit etti. Sesiniz çıktı mı? Hayır. Ne demiş büyüklerimiz, sükût ikrardan gelir. Mafya ve çeteler ittifakınızın üçüncü ortağı olmuş. Cumhur İttifakı, cürüm ve çamur ittifakına dönmüş.
KILIÇ KENDİ KININI KESMEZKEN İYİYDİ: Zamanında sizi destekleyen bir diğer mafya elebaşı, şimdi, sosyal medya fenomeni oldu. Tefrika halinde, eski iplikleri pazara çıkarıyor. İçişleri Bakanı, bu iddiaların tam merkezinde. Bu atama Bakan, Meclis’e gelip hesap vermiyor. Ama yandaş gazetecilerle bir devlet kanalında ekrana çıkıp, müsamere düzenliyor. “Organize suç örgütleri, gayrinizami harbin en önemli aparatlarından biridir” diyor. İyi de beyefendi; kılıç kendi kınını kesmezken iyiydi. Kılıç kınından sıyrılıp elinizi kesince mi aparat oldu? İşin acısı, bir zamanlar basının amiral gemisi tabir edilen Hürriyet Gazetesi’nin basılmasıyla ilgili korkunç itiraflar var. Ama gazete, bunları bugün haber bile yapamıyor. Milletin haber alma ‘Hürriyet’i boğazlanıyor.
SOYLU'NUN RÜŞVET ALAN VEKİLİ AÇIKLAMAMASI REZALET: İçişleri Bakanı’nın konuşması, devlet krizinin korkunç boyutunu gözler önüne serdi. Bakan televizyon programında bu çete elebaşının, bir milletvekilini 10 bin dolar aylıkla, maaşa bağladığını söyledi. Ama bu milletvekilinin adını açıklamadı. Bu tam bir rezalet… Konuşan bir İçişleri Bakanı. Elinde makamı gereği elde ettiği bilgiler var. Bunu biz değil, kendisi söylüyor. Ama konuyu yargıya taşımıyor. Bu vekili ya koruyor ya da zamanı gelince istediği gibi kullanmak için dosyasını sümen altında saklıyor. Ya da 10 bin dolardan kendisi de payını alıyor.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MİLLETVEKİLLERİNE ŞANTAJ YAPMA MAKAMI MI?: Bu bakan daha önce de milletvekilleriyle ilgili mahrem bilgilere sahip olduğunu söylemiş ama bunları açıklamamıştı. Ortada bir suç varsa, İçişleri Bakanı’nın görevi, suçluyu yakalayıp adalete teslim etmektir. Türk polisinin, milletvekilleri hakkında ulaştığı suç teşkil eden bilgileri, “zamanı gelince kullanırım” diye çekmecede saklamak ne demek? Bu nasıl ülke yönetmek? Anayasa, kanun, hukuk, adalet nerede? İçişleri Bakanlığı milletvekillerine şantaj yapma makamı mı? Bu lafları eden İçişleri Bakanı, her çağdaş demokraside olacağı gibi, vakit kaybetmeden, Meclis soruşturma komisyonunda hesap vermelidir.
KUZU KURDA EMANET EDİLİR Mİ?: İçişleri Bakanı’nın kendisi göstermelik bir suç duyurusunda bulundu. Siz kimi aldatıyorsunuz? Savcılar soruşturmayı kimin eliyle yürütecek? İçişleri Bakanına bağlı kolluk kuvvetleriyle. Allah aşkına, kuzu kurda emanet edilir mi? Bakan sıfatını taşıyan kişi bu lafları ettiyse, yapılacak iki şey vardır. Önce koltuğundan kalkacaksın, sonra da TBMM’ye gelip, soruşturma komisyonunda hesap vereceksin. Önceki Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan hakkında, TBMM’ye verdiğimiz araştırma önergesi, AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Bu eski Bakan, Bakanlığına eşinin şirketinden dezenfektan satmış. Bunu kendi itiraf ediyor. Bu dezenfektanların ithalatı için de adrese teslim gümrük tarifeleri hazırlamış. Biz; tüyü bitmedik yetimin hakkını, kul hakkını TBMM sorsun diye önerge veriyoruz. Ama bunun üstü Saray vesayeti altındaki AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla kapatılıyor. Ucube başkanlık sisteminde TBMM, ‘dış kapının mandalı’ muamelesi görüyor. Devlette ahlaki ve kurumsal çürümenin böylesi hiç görülmedi.
SUSURLUK SKANDALINDAN ÇOK DAHA BETER: Ne acı değil mi? Bugün ülkemizde rahatlıkla, ‘böyle çeteler yoktur’ diyebilir miyiz? Bugün yaşanan her bir skandal, 1996’da kamyon kasasında patlayan, Susurluk skandalından çok daha beter. Susurluk kazasından 4 gün sonra, dönemin İçişleri Bakanı hakkında gensoru verilebilmişti. 5 gün sonra bakan istifa etmiş, 8 gün sonra soruşturma başlatılmış, 9 gün sonra TBMM’de araştırma komisyonu kurulmuştu. Bugün ortada ne işletilen bir yargı süreci ne işleyen bir parlamento denetimi ne de birkaç istisna dışında skandalları yazıp çizebilen bir medya var. Erdoğan şahsım hükümeti ve bu ucube sistem, eski Türkiye diyerek istiskal ettikleri 1990’lara bile artık rahmet okutuyor.
AKŞENER’E ÇİRKİN TEZGAH KURULDU: Dün de Sayın Meral Akşener’e Rize’de çirkin bir tezgah kuruldu. Bunu bir kez daha kınıyoruz. Erdoğan gerçek ötesi otoriter siyasette vites yükseltirken, ülkemizde demokratik meşru siyaset zemini giderek daralıyor, mafyokrasi sahne alıyor. Bahçeli’nin, ‘Madem Erdoğan hukuka uymuyor, hukuku Erdoğan’a uyduralım’ mantığıyla, işte bugünlere kadar geldik. Damadın dediği gibi “at izi it izine karıştı”. Güç yozlaştırıyor. Mutlak güç mutlaka yozlaştırıyor. Bugün Türkiye’de olan tam da budur.
SARAY, MİLLETE İKİNCİ SINIF MUAMELESİ YAPIYOR: Erdoğan şahsım hükümeti, turizmden 3-5 dolar gelir umuduyla milleti “Ben aşılandım, siz eğlenin” diye etiketlemeye cüret edebiliyor. ‘Benim işim ülkemi pazarlamak’ diyen saray, bu aziz millete, kendi öz vatanında ikinci sınıf insan muamelesi yapıyor. 128 milyar doları eriten AK Parti Genel Başkanı, ‘turistler gelsin de memlekete 3-5 dolar, avro girsin” diyerek bunu yapıyor.
ESNAF HESAP SORMAK İÇİN SANDIĞI BEKLİYOR: Salgında millete destek vermek yerine, borca boğdular. Şimdi sarayın kibirlisine göre dünya, Türkiye’nin verdiği desteklerin ‘ne kadar çok ne kadar etkin’ olduğunu konuşuyormuş. Bu konuşma metinlerini kimler yazıyor, okusun diye önüne kimler koyuyor bilemiyoruz ama Uluslararası Para Fonu verileri, Erdoğan’ın sözlerini yalanlıyor. Türkiye gelişmekte olan ekonomiler arasında vatandaşlarına milli gelire oranla bütçesinden en az doğrudan destek veren üçüncü ülke. Yine aynı verilere göre gelişmişlik düzeyine göre ayrım yapmadan listelenen toplam 59 ülke arasında Türkiye, vatandaşına doğrudan gelir desteği vermede sondan dokuzuncu sırada. Bu ülkenin insanları, esnafı, çiftçisi, onlarca işsiz müzisyeni hükümete canıyla ihtarname çekti. Onlar ise utanmadan sıkılmadan helallik istedi. Esnaf artık hakkını helal etmiyor. Hesap sormak için sandığı bekliyor. (ANKA)