Öztrak'tan Erdoğan'a: Altın varaklı tahtta oturan kaçak sarayın kibirlisi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Hepimiz aynı gemideyiz" sözlerine tepki gösteren CHP Sözcüsü Öztrak, "Bir tarafta ucuz yağ almak için soğukta saatlerce bekleyenler, diğer tarafta sarayın kibirlisi" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Merkezi’nde bugün basın toplantısı düzenledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Ülkenin kazancından hep birlikte istifade ettiğimize göre külfetine de beraberce katlanacağız" açıklamasını eleştiren Öztrak, "Bu nasıl bir beraber sırtlama. İnsafları kurusun. Ülkenin yiyip bitirdiler. Şimdi hesap ödemeden masadan kaçmaya, hesabı millete yüklemeye çalışıyorlar" diye konuştu.

Erdoğan’ın "Hepimiz aynı gemideyiz" sözlerine de değinen Öztrak, "Bir tarafta ucuz yağ almak için soğukta kuyruklarda saatlerce bekleyen Polatlılı hemşerilerimiz, diğer tarafta altın varaklı odalarda gezinen sarayın kibirlisi. Altın varaklı tahtta oturan kaçak sarayın kibirlisi. Bu nasıl bir aynı gemide olmak?" ifadelerini kullandı.

Öztrak’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

DÖVİZİ DE FAİZİ DE UNUTAN BİR TEK KENDİSİ: Sarayın kibirlisi geçen gün çıktı. Millet faizi ve dövizi unuttu dedi. Millet ne dövizi ne de faizi unuttu. Nasıl unutsun? Her gün ceremesini çekmeye devam ediyor. Dövizi de faizi de unutan bir tek kendisi. Ne döviz ne piyasa faizleri ne de hazine borçlanma faizleri ‘pas’ diyor. Hepsi uçmaya devam ediyor. Geçtiğimiz ağustosta; ihtiyaç kredisi faizi yüzde 23 idi, bugün yüzde 31. Hazine'nin iki yıllık borçlanma faizi yüzde 18 idi. Şimdi yüzde 21. Daha bu hafta Hazine uluslararası piyasalara dolarla kira sertifikası ihraç etti. İhalede, 5 yıllık borçlanmaya yüzde 7,25 faiz verdi.

20 YILDIR YİYİP İÇTİLER, ŞİMDİ HESABI MİLLETE YÜKLEMEYE ÇALIŞIYORLAR: Kaçak sarayın mukimi şu sıralar; ‘külfeti beraberce sırtlayacağız’ sözlerini dilinden düşürmüyor. Bu nasıl bir beraber sırtlama. İnsafları kurusun. Ülkenin tüm nimetlerini, beslemeleriyle, yanaşmalarıyla, yandaşlarıyla beraber yiyip bitirdiler. Şimdi hesap ödemeden masadan kaçmaya, hesabı millete yüklemeye çalışıyorlar. Hiç kimse kusura bakmasın. Öyle hesabı paylaşmak yok. 20 yıldır yiyip içtiniz. Milletimiz yiyecek kuru ekmek bulamazken, dana rozbifleri, pataşurları, ejder meyveli smoothiler eşliğinde, midenize indirdiniz. Daha yeni İstanbul Büyükşehir Belediyemizin, garibanlara yardım için topladığı, 6 milyon 200 bin liraya bile el koydunuz. Sarayın 1100 odasında ışıkları cayır cayır yakarken, ısıtıcıları fayrap ederken milleti kandile, battaniyeye mahkum ettiniz. Gençleri eve kapattınız. Şimdi hesap ödeme sırası sizde. Tüm bunların hesabını, sandıkta milletimize, çatır çatır vereceksiniz.

ALTIN VARAKLI TAHTTA OTURAN KAÇAK SARAYIN KİBİRLİSİ: Sarayın kibirlisi bir de ‘hepimiz aynı gemideyiz’ şarkısını söylüyor. Şu fotoğraflara, herkesin çok dikkatli bakmasını rica ediyorum. Bir tarafta ucuz yağ almak için soğukta kuyruklarda saatlerce bekleyen Polatlılı hemşerilerimiz, diğer tarafta altın varaklı odalarda gezinen sarayın kibirlisi. Görmeyenler, gözünü kapayanlar için şöyle yakın plandan bir fotoğraf daha gösterelim: Altın varaklı tahtta oturan kaçak sarayın kibirlisi. Bu nasıl bir aynı gemide olmak? Bunlar bıraktık gemilerini, evlatlarının gemiciklerine bile, milletimizi yolcu olarak almaz.

KADINA VE ÇOCUĞA YÖNELEN HER SUÇ EN AĞIR ŞEKİLDE CEZALANDIRILMALI: Ne yazık ki bu ülke, gencecik evlatlarını, küçücük çocuklarını bile koruyamıyor. En son Giresun’da 16 yaşında bir evladımız Sıla Şentürk, hayatının baharında vahşice katledildi. Kelimeler boğazımıza düğümlendi. Öfkemiz sel oldu taştı. Kadına ve çocuğa yönelik şiddeti engellemeye yönelik, İstanbul Sözleşmesi’nden tek bir imzayla çıkanlar bunun vebalinin kendi omuzlarında olduğunu idrak ediyor mu? Bu yaşananlardan utanıyor mu? Hiç zannetmiyoruz… Bu ülkede çocuk istismarı da kadın cinayetleri de cezasız kalamaz. Kadına ve çocuğa yönelen her suç, en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Bunun lamı cimi yok. Söyledik, bir kez daha söylüyoruz. Biz iktidara gelir gelmez. Yapacağımız ilk işlerden birisi de İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden onaylamak olacak.

ALLAH'IN VE KULUN BİLDİĞİNİ ARTIK TÜİK DE SAKLAYAMAMIŞ: TÜİK, 2021 yılı Yaşam Memnuniyeti Araştırması’nı dün yayımladı. Ülkemizde genel mutluluk düzeyi, 2017’den itibaren istikrarlı bir şekilde azalıyor. Bu sebepsiz değil. 2017 yılında OHAL şartlarında yapılan referandumda, kullanılan mühürsüz oylarla, milletimize ucube tek adam rejimi dayatıldı. Milletimiz o gün bugün rahat yüzü görmedi. Allah’ın ve kulun bildiğini, TÜİK’in rakamları da artık saklayamamış. Hem 18-24 yaş hem de 25-34 yaş aralığındaki gençlerimizde, mutluluk düzeyindeki düşüş vahim. Gençlerini mutlu edemeyen, gençlerine umut veremeyen bir ülke, geleceğe de umutla bakamaz.

DAMADINA GÜVENİP NE DERSE BU MİLLET İNANIR ZANNEDİYOR: Kaçak saray mukimi, sadece gençlerimizin değil tüm milletimizin gelecek umutlarını çalmış. 2021’de bir yıl sonrası için, yani bu yıl için, ‘daha kötü olacağım’ diyenlerin oranı, ‘daha iyi olacağım’ diyenlerin oranını 13 puan aşmış. Böyle bir durumla 2003’ten bu yana, ilk kez karşılaşıyoruz. Ülkeyi bu hale getiren sarayın kibirlisi hala ülkeyi dünyanın en büyük ekonomisi ligine sokacağından bahsediyor. Ülkeyi dünyanın en büyük 20 ekonomisi liginden düşürdüğünün ya farkında değil ya da damadına güvenip ne derse bu millet inanır zannediyor. Liyakate değil sadakate bakan, kural tanımayan, birinin ak dediğine diğerinin kara dediği bir yönetimin, millete hayrı olmaz.

AHLATLIBEL'DEKİ MASA TARİHİ BİR MASADIR: Sayın Genel Başkanımızın davetiyle, altı siyasi parti genel başkanının bir araya gelmesi, sarayın kibirlisini ve bekçisini çok telaşlandırmış ama korkunun ecele faydası yok. Geliyor gelmekte olan… Otokrat bir yönetimi, sandıkta değiştirmeyi amaçlayan, farklı partilerin birlikteliği, tabii ki zorbaların yüreğine korku salacaktır. Ahlatlıbel’deki yuvarlak masa, tüm milletimizi kucaklayarak, milletimizin meselelerini istişareyle uzlaşmayla çözmeye, ülkeye adaleti ve demokrasiyi getirmeye kararlı, siyaset anlayışını benimseyen partilerin genel başkanlarının bir araya geldiği tarihi bir masadır. Bu toplantıdan sonra, Türkiyemizin ortak geleceğinin inşası, karşıtlıklar üzerinden değil, ortaklıklar üzerinden, istişare ve uzlaşıyla olacaktır. Liderlerimiz 28 Şubat’ta, demokrasiyi raftan indirme yürüyüşünün, bir diğer tarihi etabını geçmeye hazırlanıyor.

SADECE HDP'Yİ DEĞİL HİÇBİR PARTİYİ YOK SAYMAYACAĞIZ: (CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun "HDP'nin demokrasi konusunda özel bir vurgusu var. 'Bizi yok sayamazsınız' diyorlar. Biz zaten onları yok sayamayız. Siyasi partilere saygımız var" sözlerinin sorulması üzerine) Şimdi bu soruyu soranlar Genel Başkanımızın sözlerinin başını sonunu makaslamış. Ne olduğu anlaşılmıyor. Sayın Genel Başkanımızın söylediği nettir. Sadece HDP’yi değil meşru hiçbir partiyi yok saymayacağız. Bunu baştan beri ifade ediyoruz. Havuz medyasının cımbız operasyonları bu gerçeği değiştirmez. Biz bütün siyasi partileri dinlemeye devam ederiz. İttifakımız ayrıdır. Diğer işler ayrıdır.

KİBİR HASTALIĞININ ZİRVE YAPTIĞINI GÖSTERMEKTEDİR: (Çanakkale Köprüsü’nün, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın doğum günü olan 26 Şubat’ta açılması) Erdoğan şov yapmayı her zaman seviyor. Çanakkale Boğazı’na yapılan bir köprünün açılması gereken tarih Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümüdür. Kendi doğum günün açmaya kalkması, kibir hastalığının zirve yaptığını göstermektedir. Kimse kendini cumhuriyetin önsözünün yazıldığı Çanakkale Zaferi’nin üstünde göremez, görmemelidir.

TARKAN İNSANLARA UMUT VERECEK BİR ŞARKI YAPMIŞ: (Tarkan’ın “Geççek” şarkısına gelen destekler ve eleştirileri değerlendirmesine dair soru üzerine) Tarkan dünyanın, memleketinin, kendisinin içinde bulunduğu sıkıntıları sanatçı duyarlılığıyla notalara dökmüş. İnsanlara umut verecek çok güzel bir şarkı yapmış. Kimse öküzün altında buzağı aramasın. Öküz altında buzağı arayanlar ‘eski dostlar’ şarkısını dinleyip, yollarına gül döktüklerini, yağan yağmurda beraber ıslandıklarını yad etmeye devam etsinler. (ANKA)