Öztrak'tan Özdağ'ın bakanlık iddialarına yalanlama

Zafer Partisi ve CHP arasında genel seçimler öncesi bakanlık ve MİT Başkanlığı için anlaşma yapıldığı iddiasıyla ilgili konuşan CHP Sözcüsü Öztrak, bu maddelerin protokollerde yer almadığını söyledi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile seçimden önce yaptıkları protokolde üç bakanlık ve MİT Müsteşarlığı konusunda anlaştıklarını söylemesi gündemdeki yerini koruyor.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Merkezi’nde MYK toplantısı devam ederken yaptığı açıklamada Özdağ'ı yalanlayarak, "Zafer Partisi ile partimiz arasında kamuoyuna açıklanan bir protokol imzalanmıştı. Ayrıca 2 genel başkan arasında yapılan bir protokol daha vardı. Her iki protokolde de 3 bakanlık ve MİT müsteşarlığına dair bir düzenleme ve madde yer almamaktadır" ifadelerini kullandı.

MTV düzenlemesinin TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmelerine çok sayıda muhalefet milletvekilinin katılmamasına ilişkin eleştirilere yanıt veren Öztrak, “Biz işin başından bu MTV ile ilgili düzenlemeyi AYM’ye götüreceğimizi ifade etmiştik. Milletvekillerimizin bir kısmının sahada görevli olmasına rağmen Genel Kurul’a oldukça yüksek bir oranda katılım da sağladık. MTV konusunda sorumluluğumuzu Anayasa’dan kaynaklanan hakkımız çerçevesinde AYM’ye giderek de gerçekleştireceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 'Esad ile görüşmeye kapalı değilim, yaklaşım tarzı önemli’ açıklamasına ise, “Erdoğan tükürdüğünü yalama alışkanlığını sürdürüyor. İşe Esad diye başladı, Esed diye bitirdi. Bu, artık gelecek günlerde neler olacağının habercisi, bunu da not ettik" diyerek tepki gösterdi.

Öztrak’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

 

KÖRFEZ ŞEYHLERİNİN, PRENSLERİNİN KAPISINI AŞINDIRIYORLAR: AK Parti ve onun Genel Başkanı Erdoğan getirdiği ucube rejimle hukuk devletini bitirdi. Küresel piyasalardan uygun şartlarda para bulma imkanını da yitirdi. Erdoğan, daha birkaç yıl önce millete, ‘IMF geldi, 5 milyar dolar borç istedi, verin gitsin dedim’ hikayeleri anlatıyordu. Şimdi Erdoğan ve şürekası, bir dönem meydanlarda, darbe yapmakla, darbe destekçisi olmakla suçladıkları, Körfez şeyhlerinin, prenslerinin kapısını aşındırıyorlar. El etek öpüyorlar, hükümetin kalan itibarını da yerle bir ediyorlar. Bu kepazeliği de ‘milyarlarca dolarlık yatırım’ diye milletimize, pazarlamaya kalkıyorlar. Ama ortada güvenilir bir ekonomik program olmayınca, Körfez ülkeleri, geri alamayacakları endişesiyle, istedikleri parayı vermiyorlar. Biz buradan bir kere daha uyaralım, İkili ilişkiler kullanılarak alınacak borcun bedeli, ‘Faiz değil, tavizdir.’ Borç alan emir alır. Erdoğan da bugün Körfez’e emir almaya gidiyor. Hükümet seçimden önce akıl dışı politikalarla, ekonomiyi batırdı, hayat pahalılığını azdırdı. Ülkede dövizi kuruttu. Seçim öncesinde oy uğruna, ekonomide ne kaldıysa sonuna kadar kullandı. Seçim bitti. Şimdi seçim öncesinde göz boyamak için, ücretliye, dar gelirliye çay kaşığıyla verdiklerini, devalüasyonla, vergilerle ve zamlarla, insafsızca, acımasızca, zalimce, kepçeyle geri almaya başladılar. Erdoğan’ın kazanın dibini nasıl deldiğini bugün açıklanan haziran ayı bütçe verileri ortaya koyuyor. Yılın ilk 6 ayında milletten toplanan vergiler önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 55 arttı. 1 trilyon 602 milyar liraya ulaştı. Aynı dönemde faize ödenen para ise önceki yıla göre ikiye katlandı. 275 milyar 243 milyon lira oldu. Zenginin mevduatına döviz garantisi anlamına gelen, ‘Hazine’ye yük getirmeyecek’ dedikleri Kur Korumalı Mevduat için milletin kesesinden ödenen para tamı tamına 25 milyar lira. Bu ödemeler şimdi torba yasayla bütçeden alınıp, Merkez Bankası’nın sırtına yıkıldı. Sadece haziran ayında 20 milyar liradan fazla para, milletin cebinden alınmış, dolar cinsinden garantili hesap sahiplerinin cebine konmuş. Oysa haziranda yapılacak ödemenin bunun en az 3 katı olacağı tahmin ediliyordu. Hayırdır, KKM yükünü daha yasa çıkmadan Merkez Bankası’na mı yıktınız?

ERDOĞAN HATALARININ FATURASINI MİLLETE KESİYOR: Yine, ‘Bir kuruş vermeden yapıyoruz’ dedikleri geçilmeyen yolların, köprülerin, uçulmayan havalimanlarının işleten yandaşlara, döviz cinsinden verilen garantiler karşılığında ödenen para 25 milyar 461 milyon lira. İlk 6 ayda toplam harcamalar geçen yıla göre yüzde 102 artmış. Gelirlerdeki artış ise yüzde 49… Hal böyle olunca, geçen yılın ilk 6 ayında 94 milyar lira fazla veren bütçe, bu yılın aynı döneminde 483 milyar lira açık vermiş. Yılın tamamı için öngörülen açığın yüzde 73’ü ilk altı ayda gerçekleşmiş. Yılın ilk 6 ayında bütçe dengesi geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 600 milyar lira bozulmuş. Bunu sürdürmek mümkün değil. Şimdi Erdoğan hatalarının faturasını millete kesiyor. Kamuda hiçbir tasarruf yok, israf diz boyu. Bugün bir genelge yayınlamışlar. Nereden, ne kadar harcamanın kesileceği belli değil. Laf olsun torba dolsun diye tasarruf genelgesi çıkarmışlar. Sarayın itibarından tasarruf etmek yok, milletin sırtına dağ gibi zamları yüklemek var. Cumhurbaşkanı kararlarıyla ve torba yasayla KDV’ye, ÖTV’ye, kurumlar vergisine, harçlara zam yaptılar. Arabası, traktörü, taksisi, minibüsü olup, bunların bu yıl MTV’sini ödeyen yurttaşlarımıza, ‘Bir kere daha ödeyeceksin’ dediler. Yetmedi, torba yasayla 5 kata kadar artırdıkları, Cumhurbaşkanının ÖTV’yi artırma yetkisini, acımasızca kullandılar. Erdoğan, 15 Temmuz 2023 tarihinde, imzalayıp yayımladığı kararla, Benzine ve motorine tek seferde 6 lira zam yaptı. Fukara dostu LPG’ye de 4 lira zam geldi. Benzin ve mazot 35 liraya, LPG 15 liraya dayandı. Konutlarda kullanılan doğal gazın ÖTV’si de üçe katlandı. Meğer 15 Temmuz gecesi duyulan salalar, bir litre benzinin 35 lira olduğu ekonomi ve onun altında kalan aziz milletimiz için okunuyormuş.

AKARYAKITA YAPTIĞINIZ ZAMLARLA MİLLETİMİZİ EKMEK ALAMAZ HALE GETİRİYORSUNUZ: Erdoğan, önce devalüasyonun önünü açtı. Sonra KDV oranlarını artırdı. Üstüne ÖTV’yi bindirdi. Seçim öncesinde 20 lira olan bir litre benzinin fiyatını 35 liraya; 19 lira olan bir litre mazotun fiyatını 33 liraya çıkardı. 12 Mayıs’tan bugüne dünyada petrol fiyatları yüzde 8 artarken, bizde pompa fiyatları yüzde 73 arttı. Bu zulmün ‘dışarıda da fiyatlar böyle’ diye açıklanacak, bir yanı yok. Seçimden önce Cudi’den, Gabar’dan petrol, Karadeniz’den gaz fışkırıyordu. Buralardan o kadar çok gelir elde edilecekti ki bu parayla Aile ve Gençlik Bankası kurulacaktı. Aileler ve gençler desteklenecekti. Ne oldu da şimdi akaryakıta yaptığınız zamlarla milletimizi ekmek alamaz hale getiriyorsunuz?

BU ENFLASYONUN SEBEBİ KİM?: Dünyada petrol üreten ülkeler benzinin litresini 1 doların altında satıyor. Bizdeki benzin fiyatları ise dünya ortalamasının üstünde. Bugün benzinin litresine Japon 1 dolar 22 sent, Amerikalı 1 dolar 2 sent veriyor. Okyanusun ötesindeki Avustralyalı 1 dolar 10 sent ödüyor. Bizim kişi başına gelirimiz de, asgari ücretimiz de, bu ülkelerin çok altında. Ama biz 1 litre benzine, son zamla 1 dolar 32 sent ödüyoruz. Zammın vatandaşlarımızda yarattığı infial nedeniyle, Hazine ve Maliye Bakanlığı açıklama yaptı. Önce ‘Bu zam deprem zararlarını telafi için’ demişler. Onu geçsinler bir kalem… Deprem olalı kaç ay geçti? Açıklamanın devamı ise tam bir rezalet. ‘ÖTV tutarları, maktu olması hasebiyle’ enflasyon karşısında erimişmiş. Bu enflasyonun sebebi kim? Dış güçler mi? Sizsiniz, siz. 2016 yılından bugüne kadar uluslararası petrol fiyatları ve döviz kurundaki artışlara rağmen neredeyse hiç vergi artışı yapılmamışmış. Vergi oranı da fiyat da düşükmüş. Siz bunu bir de milletin yüzüne söyleyin. Bakalım bu sabah kontağı nasıl çevireceğini düşünen, ödediği MTV üstüne bir MTV daha ödettiğiniz, vatandaş, taksici, minibüsçü, kamyoncu size ne diyecek? Oğluna, ‘Traktörü tarlada bırak da gel’ diyen çiftçi size ne diyecek?

ZAMMIN TOPLU TAŞIMA ÜCRETLERİNE YANSIMAMASI İÇİN, BELEDİYELERE AKARYAKITI VERGİSİZ VERİN: Emeklilerden sonra Erdoğan’ın ekonomik soykırımından, araç sahipleri de nasibini aldı. Ama bundan tüm milletimiz de payını alacak. Akaryakıt fiyatındaki bu artış, iğneden ipliğe her şeye zam olarak geri dönecek. ‘Kilosuna 9 lira 25 kuruş vereceğim’ dediğiniz buğdayı TMO almadığı için 6 liraya tüccara satan çiftçi bu mazot fiyatlarıyla, tarlasına giremezse somunu 10 liraya bile ekmek bulamayız. Şimdi, akaryakıt fiyatı arttı. Kamyoncu zam yapacak. Hal esnafı örtüsüydü, poşetiydi deyip zam yapacak. Bunların hepsi meyve, sebze fiyatlarının üstüne binecek. Bu fiyat artışları çiftçiye yaramayacak. Başta kiraz olmak üzere pek çok meyve dalda kaldı. Ama pazarda, markette fiyatlar uçmaya devam ediyor. Ve sonunda, ‘Yaz zamanı 40 liraya domates mi olur?’ ‘18 liraya patates, 19 liraya soğan mı olur?’ diye şikayet ettiğimiz, fiyatları bile mumla arayacağız. Bu zamların dar gelirliler üzerindeki yükünü bir nebze hafifletmek için, Eskişehir Büyük Şehir Belediye Başkanımızın sesine kulak verin. En azından zammın toplu taşıma ücretlerine yansımaması için, belediyelere akaryakıtı vergisiz verin.

15 TEMMUZ İÇİN OKUTULAN SALALARIN ARKASINA SAKLANARAK, OPERASYONU YAPAN BİZZAT ERDOĞAN: Vatandaşın infiali arşı kaplayınca, AK Parti kadroları da yine bildik, ‘Biz yapmadık, onlar yaptı’ oyununa döndü. Bir AK Parti MKYK üyesi; ‘15 Temmuz salâları okunurken yapılan bu zam, kirli bir operasyon’ dedi. Milleti aptal yerine koymaya kalktı. Hayrola kim kime karşı operasyon yapıyor? Peki, şu elimdeki ne? Cumhurbaşkanı kararı değil mi? Karar Sayısı: 7390. Karar tarihi: 15 Temmuz 2023, Resmi Gazete tarihi: 16 Temmuz 2023. Özetle şöyle yazıyor: ‘ÖTV Kanunun ilgili maddeleri gereği, listede yer alan mallar üzerindeki ÖTV yeniden belirlenmiştir.’ Altında kimin imzası var. Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı… Ekte de zamların listesi. 15 Temmuz için okutulan salaların arkasına saklanarak, operasyonu yapan bizzat Erdoğan. Altında kapı gibi imzası var. millete operasyon yapan, bu milleti hayat pahalılığı altında acımadan ezen, kendi hatalarının bedelini millete ödeten, başta cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Genel Başkanınız, sizsiniz, siz. Bir de Aynı AK Parti MKYK üyesi bu zamlara sebebiyet verenin ‘Derhal görevden alınması’ gerektiğini söylemiş. Zamlara sebep olan Genel Başkanınız, zam kararının altında imzası olan da Genel Başkanınız. Yüreğiniz yetiyorsa, açık açık genel başkanınızın istifasını isteyin. Yok, eğer Genel Başkanınız ‘Bu kararı bana başkaları imzalattı’ diyorsa, o zaman kendisi çıksın, bu kararı imzalatan kimdir, hangi gerekçeyle imzalatmıştır açıklasın. Kimse, bu kirli zam operasyonunu cami avlusuna bırakmaya kalkmasın. Bu zulmün nesebi sahihtir. Anası da babası da Erdoğan’dır.

 

VATANDAŞLARIMIZ BÜYÜK SIKINTI İÇİNDEYKEN TBMM TATİL YAPAMAZ: MYK toplantımızda CHP grubumuzun, Meclis’i bu konuda olağanüstü toplantıya çağırması kararını aldık. Türkiye’de mutfaklar yangın yerine dönmüşken, vatandaşlarımız büyük sıkıntı içindeyken, Millet iradesinin tecelligahı TBMM tatil yapamaz. Oysa vatandaşlarımız hem kendilerini acilen rahatlatacak düzenlemeler hem de ekonomideki sorunlara çözüm bekliyor. Enflasyonu düşürecek bir programı bekliyor. Bunlar yapılmadıkça sosyal huzursuzluklar da hızla artıyor. Aslında yapılması gereken belli ama hükümet bunu yapmıyor, yapamıyor. Sonuç ortada. Görmek için sadece bugünün ekonomi başlıklarına bakmak yeterli… Dolar’da, Avro’da, gram altında üçlü rekor, bütçede tarihi açık, temmuz enflasyonunda rekor beklentisi, kredi faizleri tam gaz, kısa vadeli dış borçta yeni rekor… Bunların, sorunları çözecek bir vizyonları, bir kadroları yok. Biz, ‘Ekonomi politikaları çevresel sürdürülebilirliği de gözetmeli. Bunun yanında maliye ve para politikaları da uyumlu olmalı’ diyoruz. Bunlar çevreyi katletmeye devam ediyor. maliye politikasıyla, para politikası arasında uyum falan bırakmıyor. Biz, ‘Türkiye’nin bu işleri yapacak ehil kadrolara ihtiyacı var’ diyoruz. Bunlar, kadro diye bir tek görevden aldığı eski bakanı, Amerika’dan ithal Merkez Bankası başkanını vitrine koyup, borç bulabileceklerini sanıyorlar. Hükümet, bugüne kadar yaptığı hataların, 2018 seçimleri öncesinde buharlaştırılan 128 milyar doların, bu seçimden önce da savurdukları 199 milyar doların hesabını millete vermeli. Kur Korumalı Mevduatın maliyetinden, deprem harcamalarına Rusya’nın almayı ertelediği doğal gaz borcundan, TÜİK’in makyajlı büyüme, enflasyon işsizlik verilerine, güveni bozan ne varsa hepsini açıklamalı ki milletimiz oyunun kurallarının değiştiğine inansın.

 

 

 

 

Ne olmuştu?

14 Mayıs’ta yapılan seçimler 28 Mayıs’taki ikinci tura kalmıştı. İkinci turda adaylar Kemal Kılıçdaroğlu ve Recep Tayyip Erdoğan, Sinan Oğan ve Ümit Özdağ ile görüşmüştü. Sinan Oğan Erdoğan’a desteğini açıklarken Özdağ, Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı almıştı. Özdağ ve Kılıçdaroğlu’nun anlaşması sonrası kamuoyunda ‘Özdağ’a İçişleri Bakanlığı verilecek’ iddiaları gündeme gelmişti.

Ümit Özdağ bugün verdiği söyleşide anlaşma sürecine ilişkin, "Söz vermek değil, yazılı mutabakatımız var. Biz İçişleri Bakanlığı dahil üç bakanlık ve Millî İstihbarat Teşkilatı konusunda Kemal Bey'le mutabık kaldık" ifadelerini kullanmıştı.

Özdağ, "MİT Başkanlığı da Zafer Partisi'ne verilecekti. Ama o sözlü anlaşmaydı. Bakanlıklar yazılı mutabakatta vardı. Ben İçişleri Bakanı olacaktım. Kemal Bey, zerre kadar oy faydası olmayan altılı masadaki ortaklarının İçişleri Bakanlığı'nın Zafer Partisi’ne verilmesine tepki göstereceğini bildiği için benim bu konuda anlayışlı davranmamı rica etti. 'Bunu çok vurgulamayın' dedi. Ben de kabul ettim. Kılıçdaroğlu bu seçimi kazanabilirdi eğer ortakları engellemeseydi" demişti. (HABER MERKEZİ)