Pandemide kadına şiddet arttı ancak başvurular azaldı

Kadın örgütleri, salgın döneminde erkek şiddetinin arttığını ancak Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesiyle kadınların güvencesiz hissettiği için sessiz kalmaya başladıklarını söyledi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA- Covid-19 tedbirleri kapsamında ülkelerdeki "tam kapanma uygulamaları, toplumsal hareketliliğin kısıtlanması ve ekonomik güvensizlik", dünyanın her tarafında kadınların 'ev içi şiddete' karşı savunmasızlığını artırdı.

BAKANLIK YÜZDE 32 DEDİ

Türkiye’de ise Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 11–23 Mart tarihleri arasında bakanlığa bağlı konuk evlerinde kalan 450 kadının katılımıyla şiddet araştırması yaptı. Söz konusu araştırmada “Maruz kaldığınız şiddet salgın döneminde artı mı?” sorusuna kadınların yüzde 53'ü hayır derken, yüzde 32'si evet, yüzde 15'i ise kısmen arttı yanıtını verdi. Araştırmada yer alan bulgular arasında şiddete maruz kalan kadınların büyük bölümünün erken yaşta evlendikleri ve evliliklerini kendi istekleri ile gerçekleştirdikleri yer aldı.

Bakanlık tarafından yapılan bu araştırmaya karşı kadın örgütleri, pandemi döneminin ve salgın tedbirleri kapsamında 17 gün süren 'tam kapanma'nın ev içi şiddeti ciddi oranda artırdığına dikkat çekti. Kadın örgütlerine göre; özellikle Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini açıkladığı mart ayından bu yana erkekler bu durumu “kadınlara şiddet aracı” olarak kullanıyor, kadınlar ise bu süreçte güvenlik birimlerine başvuru yapmakta çekiniyor.

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü

'TAM KAPANMA SÜRECİNDE KADINLAR SIĞINMA EVLERİNE KABUL EDİLMEDİ, ONLARDAN TEST İSTENDİ'

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, pandemi dönemini kapsayan bir yıllık süreçte acil yardım telefon hatlarına gelen aramaların oldukça arttığını söyledi. Güllü, “Kadın sivil toplum örgütü olarak sadece geçen sene 9 bin 630 bildirim yaptık. Kadınlar, kamu başvuru hattı olan 183'ü de aradıklarını ancak bir türlü ulaşamadıklarını söylüyorlar. Mesela pandemi döneminde Alo 183 kapasite azlığı nedeniyle yetersiz kaldı, cevap veremedi. Vardiyalı usulle çalışanlar bizim yaptığımız ihbara neredeyse 20 gün sonra bile gidemediler. En önemlisi de tam kapanma sürecinde şiddete maruz kalan kadınlar sığınma evlerine kabul edilmedi, onlardan test istendi” ifadelerine yer verdi.

'GÜNDE EN AZ 8 İLA 15 ARASI TELEFON GELİYOR'

Ankara Barosu Gelincik Merkezi de 17 günlük tam kapanma sürecinde 7 gün 24 saat hizmet vermeyi sürdürdü. Merkezin Başkanı Aslı Arıhan, “Ankara Barosu Gelincik Merkezi hattı 7/24 açıktı ve başvuru almayı sürdürdü. Günde en az 8 ila 15 arası telefon geldi. Bu süreçte Ankara dışındaki illerden de çok sayıda telefon aldık. Arayan kişilerden bazıları bilgi almak amacıyla arıyor, bazıları avukat ataması için gerekli belgeleri soruyor. Aramalar arasında şiddet nedeniyle sığınma evine yerleşmiş eşinin adresini öğrenmeye çalışan erkekler bile vardı” diye konuştu.

'KADINA ŞİDDET TOLERE EDİLEMEZ'
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Üyesi Dilber Sünnetçioğlu

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Üyesi Dilber Sünnetçioğlu, pandemi döneminde kadına yönelik şiddetin arttığını ifade etti, “Bunun yanında çocuk istismarında da artış yaşandı. Pandemi döneminde kapanan birçok işyerinde ve işten çıkarmalarda öncelikli olarak kadınlar etkilendi. Kadınların bu süreçte evde olmaları, ekonomik kayıpları, tam kapanma da eklenince şiddetin daha da artmasına neden oldu. Kadınlar korona virüsü korkusundan sağlık kuruluşlarına, güvenlik birimlerine başvurmakta zorlandı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın basına yansıyan “kadına şiddet tolere edilebilir” sözleri ise çok vahim. Kadına şiddet tolere edilemez. Kadın cinayetleri ancak 6284 sayılı yasa ile İstanbul Sözleşmesi’nin etkin uygulanmasıyla tolere edilebilir” ifadelerine yer verdi.

'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇIKILMASIYLA KADINLAR GÜVENCESİZ KALDIKLARINI DÜŞÜNÜYOR'

Kadın örgütleri, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini açıkladığı mart ayından bu yana erkek şiddetinin daha da arttığını; ancak kadınların kendilerini güvencesiz hissettiği için şiddet başvurusu ile güvenlik birimlerine başvurmaktan vazgeçmeye başladıklarını aktardı.

Aslı Arıhan’a göre son dönemde kadın örgütlerine yapılan başvuruların içeriği kadınların nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığını gösteriyor. Arıhan, “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının kamuoyuna yansımasıyla saldırgan erkeklerin bu durumu referans göstererek kadını tehdit ve darp ettiği bir süreç oluştu. Kadınlarda ise 'Devlet artık bizi korumayacak. Gitsek de çare bulamayacağız; o zaman gitmeyelim' gibi bir algı gelişti. Bu da şiddet gören kadınların 'Ne olsa beni korumayacaklar' düşüncesiyle kolluğa başvurmamalarına yol açıyor. Bunu bize yapılan başvurulardan biliyoruz. Arayan kadınlardan, 'artık bizi korumayacak mısınız', 'İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldı, koruma tedbir kararı çıkaramaz mıyım' gibi çok sayıda telefon alıyoruz” dedi.

'TÜRKİYE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇEKİLDİĞİNİ AÇIKLADIKTAN SONRA ARAMALAR AZALDI'

Canan Güllü de kendilerine gelen başvuruların İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldıktan sonra azalmaya başladığına dikkat çekerek, en sık karşılaştıkları soruların yine İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili olduğuna vurgu yaptı:

“Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden çekildikten sonra aramalar azaldı. Mart ayında acil yardım hattına gelen aramalar 632 iken, nisan ayında 471 çağrı geldi. Mart ayında gelen çağrılardan 112’si ev içi şiddet başvurusuydu, bu sayı nisan ayında 80’e düştü. Bu durum şiddetin azalmasıyla değil, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldıktan sonra kadınların güvencesiz kaldığını düşünmesiyle açıklanabilir. Hatta bu durum kadınların kolluğa gitmemesine neden oluyor. Bize şiddet nedeniyle başvuran kadınlar, 'gittiğim her yerden geri çevrildim' diyor. 'Şiddete uğruyorum beyanı' bile kalmadı artık. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, pandemide şiddetin yüzde 32 arttığını, bunun tolere edilebileceğini söylüyor. İstanbul Sözleşmesi 1 Temmuz 2021 tarihine kadar geçerli ama bakan yok hükmünde görüyor. Sözleşmeyi görmeyen bakan da yok hükmündedir.”

Dilber Sünnetçioğlu, İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırdığı haberlerinin kamuoyuna yansımasıyla kadına yönelik şiddette ciddi oranda artış olduğunu söyledi. “Kadına şiddetin ve kadın cinayetlerinin önü açıldı” diyen Sünnetçioğlu, “Kadına şiddet uygulayanlara bir güvence ve cesaret geldi. İstanbul Sözleşmesi kadınlar için büyük bir güvenceydi, kapının kilidiydi. Şu an o güvence kilidi açılıyor. Bu da kadınları çok endişelendiriyor. Bu durumu kabul etmemiz mümkün değil” dedi.

'BÖYLE GİDERSE ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE 'ŞİDDET AZALIYOR' DİYECEKLER'
Ankara Barosu Gelincik Merkezi Başkanı Aslı Koçak Arıhan

İstanbul Sözleşmesi’nin temmuz ayına kadar yürürlükte olduğunu hatırlatan ve kadınların 6284 sayılı kanundan doğan haklarının devam ettiğini belirten Aslı Arıhan, “Böyle giderse önümüzdeki günlerde 'şiddet azalıyor' diyecekler. Hatta şiddet, istatistiki açıdan düşmeye başlayacak. Ama bu Türkiye gerçeği değil, şiddet pandemi döneminde arttı. Çok basit bir mantıkla ekonomik kaygıların olduğu olağanüstü bir dönemden geçerken şiddet azalabilir mi? Kadınlar mutlaka 6284’den doğan haklarına sahip çıksınlar, tedbir kararları almak için başvurmaya devam etsinler. Biz bu konuda elimizden geleni yapıyoruz. Mücadele her alanda devam ediyor. Korkmayın 6284 sayılı yasa hala yürüklükte” diye konuştu.

Kadına şiddetin görünür olmamaya başlayacağı bir sürecin tehlikesine dikkat çeken Canan Güllü de “2021 yılının sonunda 'bakın şiddet nedeniyle kolluğa giden yok, kadına şiddet vakaları düştü' diyecekler. Tarih 'kol kırılır yel içinde kalır' denilen dönemlere doğru gidecek. Acilen 6284 sayılı yasa etkin bir şekilde uygulansın. Kadınların temel haklarını oluşturan 6284 sayılı yasa ile ilgili tüm haklarının geçerli olduğuna dair güvenin verilmesi gerekiyor. Veri Bankası detaylı şekilde hayata geçmeli. Veri analizleri ile önleyici tedbirler uygulanmalı. Sığınak sayısı arttırılmalı, kurumsal kapasite güçlendirilmeli. Sivil toplum iş birliği yeniden ve acilen ihdas edilmelidir” talebinde bulundu.