‘Pandemide yaş ayrımcılığına en çok yoksul yaşlılar maruz kaldı’
Senex Yaşlanma Çalışmaları Derneği, Covid-19 salgını sürecinde yaşlılara yönelik hak ihlallerine dair yaptığı araştırmayı kitaplaştırdı. Çalışmaya göre, medya ayrımcılığı besledi.
ANKARA- Korona virüsü salgını sürecinde sosyal yaşamı sınırlamaya dönük bir dizi karar alındı. Hastalığın yaşlılarda daha olumsuz seyrettiği ön kabulüyle sokağa çıkma sınırlaması, seyahat kısıtlaması başta olmak üzere yaşlıların çok sayıda temel hakkı sınırlandırıldı.
Senex Yaşlanma Çalışmaları Derneği, Türkiye’de Covid-19 sürecinde yaşanan “yaş ayrımcılığına” ilişkin araştırma yaptı. Dernek yaşanan hak ihlallerini “Covid-19 Gündeminde Yaşlılara Yönelik Hak İhlalleri ve Ayrımcı Uygulamalar” başlıklı kitapta bir araya getirdi.
Yaşlı ihbar hattı kuran belediye, sokağa çıkma yasağı nedeniyle nikahları kıyılmayan çift gibi örnek ayrımcı uygulamaları hatırlatan araştırmaya göre medyanın söylemleri süreç içindeki ihlalleri besledi ve yaş ayrımcılığının yaygınlaşmasına gerekçe oluşturdu.
AYRIMCI UYGULAMALAR VE İHLALLER BEŞ BAŞLIK ALTINDA TOPLANDI
Araştırma direktörlüğünü Senex Yaşlanma Çalışmaları Derneği Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Özgür Arun’un yürüttüğü çalışma kapsamında, Türkiye’de Covid-19 salgını sürecinde yaşlılara yönelik hak ihlallerini ve ayrımcı uygulamaları tespit edebilmek amacıyla 2020 yılı ocak ayından başlayarak haziran ayına kadar devam eden 6 aylık zaman diliminde medya izlemesi gerçekleştirildi.
Bu kapsamda Birgün, Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet, Sabah ve Yeni Şafak gazeteleri mercek altına alındı. ‘Yaşlılar ve Covid-19’ anahtar sözcüklerinin kesişimiyle bu gazetelerde yayınlanan 197 haber incelendi. Araştırma kapsamında incelenen yayınların yüzde 85’i yaşlılığa ve yaşlılara karşı ayrımcı söyleme sahip içeriklerden oluşurken, yüzde 4’ü pozitif, yüzde 11’i ise nötr içeriklere sahipti.
Covid-19 gündeminde gerçekleştirilen medya izlemesi sonucunda yaşlılara yönelik en yaygın biçimde gözlemlenen ayrımcı uygulamalar ve hak ihlalleri 5 ana başlıkta toplandı. Bunlar “Seyahat özgürlüğünün engellenmesi”, “Adalete erişim hakkının engellenmesi”, “Çalışma hakkının engellenmesi”, “Medeni hakların engellenmesi” ve “Sağlık ve bakım hakkının engellenmesi” başlıklarıyla sıralandı.
‘SÜREÇ YAŞILARA KARŞI AYRIMCI TUTUMLARIN DAVRANIŞA DÖNÜŞMESİNİ TETİKLEDİ
Covid-19 salgını döneminde medyanın söyleminin ihlalleri beslediği, yaş ayrımcılığının yaygınlaşmasında bir gerekçe oluşturduğu vurgulandı. İncelenen yayınlarda, “hasta”, “düşkün”, “çağdışı”, “yeniliklere kapalı”, “muhafazakâr”, “içe dönük” gibi kalıp yargılarla yaşlıların damgalandığı belirtilen araştırmaya göre Türkiye’de Covid-19 salgınında süresiz biçimde eve kapatılmaları sonucunda yaşlılarla ilgili negatif önyargılar daha da pekiştirildi:
“Yaşlılar, eğitimsiz, sözden anlamayan, söz dinlemeyen, kuralları ihlal eden, riskli, güvenliğe tehdit oluşturan ve nihayetinde devlete karşı çıkan kimseler olarak damgalandılar. Medyada, ‘gençler ve yaşlılar’, ‘vatandaşlar ve yaşlılar’, ‘toplum ve yaşlılar’ karşıtlıkları içinde sunulan haberler, yaşlı insanların yalnızlaştırılmasına, marjinalleştirilmesine neden oldu. Bu süreç yaşlılara karşı ayrımcı tutumların davranışa dönüşmesini de tetikledi.”
‘YAŞLILAR KORKULAN İNSANLARA DÖNÜŞTÜRÜLDÜLER’
İçişleri Bakanlığı’nın 21 Mart 2020 tarihinde yayınladığı genelgeyle yaşlıların sokağa çıkmasının yasaklanmasının ardından, yaşlılara karşı ayrımcı tutumların davranışa dönüştüğü belirtilen araştırmada, “Yaş ayrımcılığının tutum olmaktan çıkıp bireysel düzeydeki bir şiddete evrilmesi, yaşlı nefretini de görünür kıldı. Sokağa çıkma yasakları tehlike altında olan yaşlıları tehlikeli insanlara dönüştürdü” ifadelerine yer verildi ve şu değerlendirmeler yapıldı:
“Yaşlıların tehlike altında olduğu düşünülen insanlardan tehlikeli insanlara dönüşmesi sürecinde Türkiye’de medyanın söylemi oldukça belirleyici oldu. Öteden beri var olan negatif toplumsal imge de kullanılarak, yaşlılar Covid-19 salgını döneminde korkulan, kaçınılan ve izole edilmesi gereken insanlara dönüştürüldüler.”
‘YAŞ AYRIMCILIĞINDAN EN FAZLA ETKİLENEN İNSANLAR YOKSUL YAŞLILAR’
“Türkiye’de Covid-19 salgın döneminde medyada yer alan haberlerde kriminalize edilen, damgalanan, dışlanan ve kötü muameleye uğrayan yaşlılara bakın, temel niteliklerinden biri yoksullukları. Medyada haberlere konu olan ve yaşlı kimlikleriyle betimlenen kimseler yoksul yaşlılar. Covid-19 döneminde yaş ayrımcılığından en fazla etkilenen insanlar yoksul yaşlılar. Ulaşımları engelleniyor, kenti kullanmaları engelleniyor, düşmanca davranışlar ve nefretle karşılanarak üzerlerine su atılıyor, kolluk güçleri tarafından kovalanıyor, kıstırılıyor ve yakalanıyorlar. Kendilerinden rahatsız olan ‘vatandaşlar’ yaşlıları ihbar ediyorlar; yaşlı insanlar kent içinde paniğe neden oluyorlar. Sokakta zorla durduruluyor, başına kolonya dökülüyor, ağzına maske takılıyor ve ‘virüs’ olarak damgalanıyorlar.”
‘YAŞLI İHBAR HATTI’ KURAN BELEDİYE
Araştırmada, korona salgını döneminde yaşlılara ilişkin bazı kurum ve kuruluşların ayrımcı uygulamaları da örnek haberlerle aktarıldı. Nevşehir Büyükşehir Belediyesi’nin 21 Mart 2020 tarihinde sosyal medyada yaptığı “Yaşlı İhbar Hattı kuruldu” çağrısının hatırlatıldığı araştırmada, "‘65 yaş üstü insanları sokakta görürseniz arayın’ çağrısı yapılarak yaşlı insanların ihbar edilmesi isteniyordu. Kamusal düzeyde sergilenen ayrımcılık yanında bu tip çağrılar, yaşlılarla bireysel düzeyde mücadele edilmesi algısını da oluşturmuştu. Nitekim çok sayıda ihbar başvurusuyla yaşlı insanların yaşamı daha da zorlaştı” denildi.
Pandemi döneminde yaşlılara ilişkin ayrımcı bir diğer uygulamanın da Manavgat Belediyesi tarafından yapıldığı araştırmada yer aldı. Resmi nikahlarını gerçekleştirmek üzere belediyeye başvuran çiftelerden birine, İçişleri Bakanlığı’nın sokağa çıkma yasağı hatırlatılarak “yaşı nedeniyle nikah yapılamayacağı” belirtilmişti.
YAŞ AYRIMCILIĞIYLA MÜCADELE İÇİN ATILMASI GEREKEN ÜÇ ADIM
Araştırmanın sonuç bölümünde, medyanın söyleminin süreç içerisindeki ihlalleri beslediği, yaş ayrımcılığının yaygınlaşmasında “gerekçe” olduğu belirtildi. Covid-19 salgını sürecinde yaşlıların karşılaştığı hak ihlalleri ve ayrımcı uygulamaların, yaş ayrımcılığıyla mücadele etmeyi kaçınılmaz bir gereklilik haline getirdiği belirtilen araştırmada atılması gereken üç kritik yapısal adım şu şekilde ifade edildi:
-Birincisi Türkiye’nin yaş ayrımcılığıyla mücadelesinde yasal düzenlemelere gereksinimi olacak. Yasal düzenlemeleri gerçekleştirmek üzere belirsizlikleri ortadan kaldırmak için sivil toplumla işbirliklerini genişletmek gerekiyor.
-İkinci adım, izleme ve değerlendirme sürecini başlatmak olmalı. Yaşlılar hakkında ve yaşlananların yaşlanma algıları üzerine araştırmaları desteklemek izleme ve değerlendirme sürecinin ilk girişimi olabilir. TUBİTAK ve ulusal düzeydeki fon veren kurumların araştırma destekleri stratejilerine ‘Yaşlanma Çalışmaları’ başlığı eklenmeli.
-Üçüncü adım Türkiye Ulusal Yaşlanma Enstitüsü’nün kurulması olacaktır. Yasal düzeydeki düzenlemeleri takip edecek, ulusal ve uluslararası işbirlikleri kurarak, ihtiyaç duyulan alanlarda araştırmaları destekleyecek, bulguya dayalı olarak politika geliştirilmesine ve uygulanmasına gözcülük edecek, kurumlar arasındaki eş güdümü sağlayarak yön verecek özerk bir enstitü kurulmalı.
Özgür Arun’un araştırma direktörlüğünü üstlendiği, Doğukan Durmuş Çobanoğlu, Gizem Polat, Gül Şahinkaya, Mine Çapkur, Nil Meral ve Tuğçe Keleş’in araştırmacı olarak yer aldıkları çalışmanın kitabına www.senex.org.tr/ yayinlar bağlantısından ulaşılabiliyor.