Piyasalarda Biden-Trump etkisi: Bugünden itibaren yansıması başlayacak
Bugün itibarıyla, Biden’ın açıklamasının piyasalara nasıl yansıyacağını göreceğiz. Biden’ın adaylıktan çekilmeyeceğini ve Trump’ın seçimleri kazanacağını satın alan piyasalarda, şimdi işler karışacak.
NOT ARTIRIMI BORSAYI HAREKETLENDİRECEK
Geçen hafta yatırımcısına en çok kazandıran yatırım araçları fonlar oldu. Altın geçen haftaya yükselişle başladı, ancak haftayı hafif bir düşüşle sonlandırdı. BIST 100 endeksi, en düşük 11,045.57 ve en yüksek 11,252.11 puanı gördükten sonra geçen haftayı, br önceki hafta kapanışına göre yüzde 0.83 değer kazanarak 11,156.20 puandan tamamladı. 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı geçen hafta yüzde 0.27 azalışla 2,552 TL’ye, cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 0.12 düşüşle 16,720 TL’ye indi. Bir önceki hafta sonu 4,201 TL olan çeyrek altının satış fiyatı, 4,190 TL’ye geriledi. ABD Doları yüzde 0.05 değer kaybederek 33.0580, Euro da yüzde 0.05 azalışla 36,0230 TL’ye indi. Yatırım fonları geçen hafta yüzde 0.99 ve emeklilik fonları yüzde 1.03 değer kazandı. Yatırım fonları içinde en çok kazandıran yüzde 4.39 ile ‘Kıymetli Maden’ fonları oldu. Bu hafta, Moody’s’in iki kademe birden not artırımının etkilerini özellikle borsa üzerinde göreceğiz. Zaten endeksi yukarı taşıyacak neredeyse tek etken artık kredi derecelendirme kuruluşlarının not artırımları olabilir kısa vadede... Sıkılaştırma politikalarının etkilerinin daha fazla hissedileceği bu süreçte, halka açık şirketlerinin piyasa değerlerinin artması için başka herhangi bir sebep görünmüyor.
BIDEN SONUNDA ÇEKİLDİ VE HESAPLAR İYİCE KARIŞTI!
Dünyanın en büyük siyasi, ekonomik ve askeri gücü, devlet başkanlığı için aday çıkarmakta büyük güçlük çekiyor. Bu Demokrat Parti tarihindeki en sıkıntılı dönem büyük olasılıkla... Artık hem fiziki hem de zihinsel becerilerini kaybetmiş bir başkanla ne yapacağı pek kestirilemeyen aşırı sağcı bir milyarder arasında sıkışan Amerikan seçmeni, şimdi yeni bir bilinmezlikle karşı karşıya... Joe Biden, dün adaylıktan çekileceğini açıklayıp halefi olarak en az onun kadar başarısız başkan yardımcısı Kamala Harris’i aday olarak önerdi. Trump’ın ilk tepkisi, “Harris’i yenmek Biden’ı yenmekten de kolay” oldu. Ki büyük olasılıkla doğru bir tespit! Demokrat Parti'nin yaklaşık bir aylık bir süre içinde yeni başkan adayını belirlemesi gerekiyor. Bu süreçte ise ABD’yi gerilimler ve belirsizlikler bekliyor. Bugün itibarıyla, Biden’ın açıklamasının piyasalara nasıl yansıyacağını göreceğiz. Artık Biden’ın adaylıktan çekilmeyeceğini ve Trump’ın seçimleri kazanacağını satın alan piyasalarda, şimdi işler biraz karışacak. Oysaki, biraz da iyimserlikle piyasa aktörleri Trump yönetiminin ekonomiyi yeniden canlandıracağı beklentisi içine girmişti. Gerçi bu beklenti değişmeyebilir, zira gerek Demokratların dış politika yaklaşımları gerekse ekonomide yaşanan sıkıntılar sebebiyle Amerikan seçmeni zaten Trump’a yönelmişti. Üstüne üstlük Demokratların adayı halen belirsiz ve güçlü bir isim yok. Büyük olasılıkla hesap, seçimlerde en az farkla mağlup olacak adayı belirlemek üzerine kurgulanacak. Yani Trump çok büyük ihtimalle ikinci kez Beyaz Saray’daki koltuğa oturacak.
İKİ KADEMELİ NOT ARTIRIMININ BAŞAT SEBEBİ SİYASİ OLABİLİR
Kredi derecelendirme kuruluşları Fitch ve Standard&Poor’s’un ardından Moody’s de Türkiye’nin kredi notunu yükseltti. Moody’s tarhinin en radikal not artırımlarından birini yaptı ve Türkiye’nin B3 olan kredi notunu iki kademe birden artırarak B1'e çıkardı. Kredi notu görünümünü ise 'pozitif' olarak korudu. Moody’s 12 Ocak 2024 tarihinde yayımladığı son raporunda, B3 olan kredi notunu sabit bırakmış, fakat kredi notu görünümünü ‘durağan’dan ‘pozitif’e çevirmişti. Moody's'den yapılan açıklamada, “Kredi notunun B1'e yükseltilmesinin temel itici gücü yönetişimdeki iyileşmeler, daha spesifik olarak da ortodoks para politikasına kararlı ve giderek daha iyi yerleşen geri dönüş... Bu, Türkiye'nin başlıca makroekonomik dengesizliklerinin azaltılması açısından gözle görülür sonuçları vermekte... Enflasyon ve iç talebin ılımlı bir seyir izlemeye başlaması, önümüzdeki aylarda ve 2025 yılında enflasyonist baskıların önemli ölçüde azalacağına dair güvenimizi artırmakta... Ilımlı politika duruşu, Türkiye'nin yüksek dış kırılganlığını halihazırda önemli ölçüde azaltmakta... Siyasi risk bir derecelendirme kısıtlaması olmaya devam etmekte... Pozitif görünüm, yukarı yönlü risk dengesini yansıtmakta... Para politikasının kredibilitesi ve etkinliği arttıkça, makroekonomik istikrar ve güçlendirilmiş kurumlar, Türkiye'nin çeşitlendirilmiş ve rekabetçi ekonomisi ve nispeten güçlü mali ve borç ölçütleri gibi temel kredi güçlü yönlerinin yeniden ön plana çıkmasını sağlayabilir” tespitlerine yer verildi. Bu kredi derecelendirme kuruluşlarının not artırımları ve not düşürmelerine yönelik Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daha önceki tespitleri geliyor aklıma! Not indirimlerini, ‘kumpas’ ve ‘operasyon’ olarak nitelendirirdi hatırlarsanız. Bu sürpriz not artırımı için de bunun tersi bir tespit yapılabilir. TÜİK’in enflasyon oranını nasıl belirlediği ortaya çıkmış, ona rağmen temmuz enflasyonunun yüzde 3 üzerinde gelmesi beklenirken biraz garip değil mi, bu açıklamadaki bazı tespitler? Bence bu not artırımının en temel sebebi, ‘ılımlı politika duruşu’ olsa gerek! Tüm geri kalanı yeni ekonomi yönetimine biraz torpil geçmek sanki...
ANCAK KARNE HÂLÂ PEK PARLAK DEĞİL!
Türkiye’nin Moody's ile ilişkileri 5 Mayıs 1992’de başladı. Türkiye'yi yatırım yapılabilir seviye olan Baa3 ile değerlendirmeye başlamıştı kredi derecelendirme kuruluşu. Ocak 1994'te ise Ba1 ile yatırım yapılabilir seviyenin altına indirdi. Aynı yıl not, Ba3'e kadar geriledi. Ba3'ten B1'e inmesi ise 1997'de gerçekleşti. 2005'te yeniden Ba3'e yükselen Türkiye'nin notu, beş yıl sonra da Ba2'yi gördü. 20 Haziran 2012'de Ba1'i gören not, 16 Mayıs 2013'te Baa3 ile yeniden yatırım yapılabilir seviyeye yükseldi. Ancak bu durum üç yıl sürdü. Bu noktadan sonra, AK Parti hükümetlerinin ekonomi yönetimlerindeki başarısızlıklar doğrultusunda düşüş devam etti. 23 Eylül 2016'de açıklanan kararla Moody's, Türkiye'nin notunu ‘yatırım yapılabilir’ seviyenin altına indirdi. 17 Mart 2017'de ‘durağan’ olan görünüm ‘negatif’e düşürüldü, Ba1 seviyesi değiştirilmedi. 7 Mart 2018'de 'negatif' olan görünüm yeniden 'durağan'a dönse de kredi notu, Ba2'ye çekildi. Döviz krizine yaklaşıldığı günlerde 27 Haziran 2018'de kredi notunu bir kez daha Ba3'e düşüren Moody's, görünümü de ‘negatif’ olarak belirledi. Türkiye 14 Haziran 2019'da ‘spekülatif seviyede’ gerilemeye devam etti ve kredi derecelendirmesi B1 oldu. Bu not, 2020'de B2'ye çekildi. Moody's'in son Türkiye derecelendirmesi açıklaması Aralık 2021'deydi. Kredi notu B2'de, görünüm ‘negatif’te bırakıldı. Böylelikle, Türkiye'nin notu 30 yılda beş basamak geriledi.