Piyasalarda Trump etkisi: Altın, dolar, kripto nasıl tepki verecek?
Trump'ın göreve başlamasıyla birlikte, kripto varlıklara ilişkin yeni düzenlemelerin gelmesi bekleniyor.
BİR KEZ DAHA ALTININ HAFTASI
BIST 100 endeksi, en düşük 9,659.51 puanı ve en yüksek 9,989.36 puanı gördükten sonra geçen haftayı, önceki hafta kapanışının yüzde 0.68 üstünde 9,977.94 puandan tamamladı. Böylelikle, Borsa İstanbul’un 10,000 puanlık psikolojik eşiği aşma çabası geçen hafta da boşa çıkmış oldu. Ons altın 2,700 dolar sınırını aştı ve yükselişini sürdürecek gibi görünüyor. Pek çok kurum 2025 yılı ons altın beklentilerini yukarı yönlü revize ediyor. Yılın son çeyreğine kadar altının yukarı yönlü hareketinin devam etmesi bekleniyor. 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı geçen hafta yüzde 1.21 artışla 3,097 TL’ye, cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 1.20 yükselişle 21,000 TL’ye çıktı. Bir önceki hafta sonu 5,126 TL olan çeyrek altının satış fiyatı yüzde 1.19 artarak 5,187 TL’ye yükseldi. Gerek dolar gerekse Euro’da yukarı yönlü hareket sürüyor. Geçen hafta ABD Doları yüzde 0.45 değer kazanarak 35.57 TL’ye, Euro yüzde 0.60 artışla 36.55 TL’ye çıktı. Yatırım fonları geçen hafta yüzde 0.03 değer kaybederken, emeklilik fonları yüzde 0.14 değer kazandı. Kategorilerine göre bakıldığında, yatırım fonları arasında en çok kazandıranlar yüzde 1.68 ile ‘kıymetli maden’ fonları oldu. Kripto varlıklara ilgi ve talep ise artarak sürüyor. Geçen hafta da dalgalı bir seyir izlemelerine karşın pek çok coin değer kazandı. Bitcoin 104,922 dolara gelirken, Ethereum geçen haftayı yüzde 1.41 düşüş kaydederek 3,412 dolardan kapadı. XRP, Solana, Dogecoin, Avalanche, Chainlink, Hedera, Litecoin geçen haftayı yükselişle kapatan coin’ler arasındaydı. Bu hafta, Donald Trump’ın resmen başkanlık koltuğunu devralmasıyla birlikte, kripto varlıklarda hızlı bir yükseliş beklenebilir. Tabii Trump’ın memecoin’i ‘$TRUMP’ın piyasalarda nasıl bir tepkiye neden olacağını da bakmak gerek!..
EMEKLİYE SADECE HÜSRAN DÜŞÜYOR
Emekliler hüsran içinde... Zaten asgari ücrete yapılan yüzde 30’luk zammın ardından umutlarını kaybetmişlerdi. En düşük emekli maaşına yönelik yapılması beklenen düzenlemeden de pek umutlu değillerdi. Sonuç da öyle oldu! Yeni yılın ilk yarısında yüzde 15.75 oranında maaş artışı alan emekliler, ek bir seyyanen zam beklerken, bu umutları TBMM’deki son görüşmelerle suya düştü. Emekli maaşlarına yönelik düzenlemeyi içeren kanun teklifi, herhangi bir iyileştirme yapılmadan kabul edildi. Emeklilerin seyyanen zam beklentisi ise temmuz ayına ertelendi. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nda yapılan değişiklikle, yaşlılık, malûliyet ve ölüm aylığı alan emeklilerle hak sahiplerine sağlanan asgari ödeme tutarı 2025 Ocak ödeme döneminden itibaren artırıldı. Bu kapsamda, emeklilere yapılan aylık asgari ödeme tutarı 12,500 TL’den 14,469 TL’ye çıkarıldı. Ancak, yapılan bu düzenlemeyle emeklilere yönelik ek bir seyyanen zam yapılması kararı alınmadı. Bu durum, emeklilerin maaşlarındaki artışın yetersiz olduğunu düşünen kesimleri hayal kırıklığına uğrattı. Temmuz ayında yeni bir düzenleme alacağına ilişkin söylentiler var. Aslına bakarsanız, emeklilerin temmuzda da çok fazla bir şey beklememeleri gerek. Hele ki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın ‘emekli maaşlarını ödemekte sıkıntı yaşandığı’nı belirten açıklamasının ardından! Şimdi emeklinin tek umudu, bayram ikramiyesi... Söylentilere göre ikramiye tutarının 10,000 TL olması tartışılıyormuş. Hükûmetin alışkanlık haline getirdiği taktiği bundan sonra da süreceği kesin. Önce ölümü gösterip, bayramdan bayrama bir ikramiyeyle sıtmaya razı etmek. Bu arada hemen belirtelim; Türkiye’de emeklilere yapılan harcamaların toplam gelir içindeki payı yüzde 4.4 civarında... Bu oran pek çok ülkeye göre oldukça düşük, yani bakmayın siz yetkililerin ‘emekli maaşları Türkiye ekonomisinin en büyük kamburlarından biri’ demelerine, gözünüzün içine baka baka gerçeği çarpıtıyorlar!
YÜZDE 5 AYLIK ENFLASYON BEKLENİRKEN 250 BAZ PUANLIK POLİTİKA FAİZİ İNDİRİMİ Mİ?
Bu ülkede ekonomi üzerine tartışmak; aslında gerçek olmayan veriler üzerinden öngörülerde bulunmak gibi bir anlamsızlıklar manzumesinden öteye gidemiyor. Tabii ki başta enflasyon için geçerli bu, ama enflasyon oranlarıyla sıkı sıkıya bağlı olan politika faizi için de bir o kadar geçerli. Piyasaların genel beklentisi bu ay da TCMB’nin politika faizinde indirime gideceği... Bloomberg HT’nin ocak ayı TCMB faiz kararına ilişkin anketi sonuçlandı. Ankete 25 kurum katılım sağladı. Ankete katılan kurumların tamamı, TCMB’nin 23 Ocak’ta gerçekleşecek toplantısında faizi 250 baz puan indirimle yüzde 47.5’den yüzde 45 seviyesine düşürmesini bekliyor. Ayrıca piyasanın ocak ayı itibarıyla, 2025’in sonuna dair politika faizi tahmini yüzde 30 seviyesini işaret ediyor. Önceki ankette tahmin yüzde 31 seviyesindeydi. Katılımcıların 2025’in sonuna dair faiz tahminlerinde en yüksek beklenti yüzde 35, en düşük ise yüzde 25 seviyesi oldu. Tüm bu beklentilerin başka verilere dayanması gerekmiyor mu? Mesela enflasyon beklentisine, ancak hiçbir zaman tutmayan TCMB ve Orta Vadeli Program (OVP) beklentilerine değil!.. Tamam, hanehalklarının beklentisini bir köşeye koyalım, ancak reel sektör beklentisini baz alsalardı bari. Belirtmekte fayda var, bu ay aylık bazda enflasyon TÜİK rakamlarıyla bile yüzde 5 civarında gelecek. Bunun anlamı, gerçek aylık enflasyonun en az yüzde 8 olacağı... Ekonomi yönetimi kamu hizmetlerine yönelik zamları ocak ve şubat aylarında yaparak yılın ikinci yarısında baz etkisiyle enflasyon oranlarının görece düşük gelmesini hedefliyor. Bunun sonucu ise her iki ayda da yine TÜİK verilerine göre yüzde 5 civarlarında enflasyon demek. Ve bu ortamda, TCMB’den beklenen 250 baz puanlık bir politika faizi indirimi!.. İşin kötüsü büyük olasılıkla TCMB bu beklentiyi boşa çıkarmayacak. Zira siyasi iktidarın tercihi de bu yönde... Eğer böyle olursa, artık enflasyonla mücadeleden vaz geçildiğini söylemek şart olacak. Tabii ki Para Piyasası Kurulu (PPK) notunda böyle bir cümle yer almayacak!
VE CARİ DENGE BEŞ AY SONRA YİNE AÇIK VERDİ
Ekonomi yönetiminin bir başarı hikâyesi gibi anlattığı cari dengede fazla verme döneminin sürdürülebilir olamayacağını öngörmek için kâhin olmaya gerek yoktu! Ve beklenen oldu... Cari denge mayıs ayından sonra, ilk kez kasım ayında 2.87 milyar dolar açık verdi. TCMB verilerine göre, kasımda 12 aylık açık 7.4 milyar dolara yükseldi. Ekim ayında 12 aylık açık 7.1 milyar dolar düzeyindeydi. Yıllıklandırılmış verilere göre, ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret dengesinde açık 54.6 milyar dolar oldu. Çekirdek denge, yani altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı 3.4 milyar dolar fazla verdi. Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 5.2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Hizmetler dengesi kaynaklı net girişler kasımda 3.7 milyar dolar seviyesinde kaydedilirken, bu kalem altında taşımacılık hizmetleri ve seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler sırasıyla 1.3 milyar dolar ve 2.6 milyar dolar oldu. 2024 Kasım ayı yıllıklandırılmış cari açığın finansmanına net doğrudan yatırımlar 4.2 milyar dolar, net portföy yatırımları 14.1 milyar dolar ve krediler 24.6 milyar dolar katkı verdi. Net efektif ve mevduatlar 8 milyar dolar, ticari krediler 4.9 milyar dolar negatif yönlü etki yaptı. TCMB net rezerv artışı 4 milyar dolar oldu. Kasım ayında doğrudan yatırımlar kaynaklı net girişler 582 milyon dolar olarak kaydedildi. Yurtdışı yerleşiklerin Türkiye’ye toplam doğrudan yatırımları 1.1 milyar dolar, yurtiçi yerleşiklerin yurtdışındaki doğrudan yatırımları 557 milyon dolar arttı. Portföy yatırımları kasım ayında 1.2 milyar dolar tutarında net giriş kaydetti. Resmi rezervlerde bu ay 1.3 milyar dolar net artış oldu. Kasım ayında net hata noksan 1.5 milyar dolar açık verdi. Ekim ayında açık 153 milyon dolar civarındaydı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu rakamları şöyle yorumladı: “Cari açığın sürdürülebilir seviyelere gerilemesi programımızın en önemli kazanımlarından biri oldu. Cari açığın milli gelire oranının yüzde 1’in altında ve 2024 yılı hedefimizden çok daha olumlu gerçekleşmesini bekliyoruz. Avrupa Birliği’ndeki zayıf talep, artan petrol fiyatları, güçlenen ABD Doları ve düşen Euro/dolar paritesi cari dengeyi önümüzdeki dönemde olumsuz etkileyebilecektir. Sürdürülebilir cari dengeyi korumak ve finansman kalitesini daha da artırmak için programımızı kararlılıkla uygulamaya devam ediyoruz”. İlginç değil mi cari dengenin tekrar açık verdiği bir dönemde bu kadar iyimser olabilmek!