Plastik atık ithalatında yeni dönem: ‘Yasak fiilen devam ediyor’
Kontaminasyon oranının yüzde 1’i geçmemesi şartıyla plastik atık ithalatı serbest bırakıldı. Doç. Dr. Gündoğdu, belirlenen bu oranla yasağın fiili olarak sürdüğünü söylüyor.
DUVAR - Her yıl çok büyük miktarlarda plastik atık, gelişmiş ülkelerden az gelişmiş ülkelere gönderiliyor. Avrupa İstatistik Ofisi Eurostat verilerine göre Avrupa Birliği'nde (AB) toplanan plastiklerin yalnızca yüzde 41,5'i AB sınırları içinde geri dönüştürülüyor. Çin’in 2018’de plastik atık ithalatını yasaklamasıyla Avrupa’dan en çok atık alan ülke konumuna gelen Türkiye'nin plastik atık ithalatı son 16 yılda 196 kat arttı.
Ekosisteme geri dönüşü olmayan zararlar veren bu durum, Türkiye’nin AB’nin yeni plastik çöp rotası haline gelmesi nedeniyle başta çevre örgütleri olmak üzere çok çeşitli kesimler tarafından eleştiriliyor. Öte yandan atıkların bir kısmının doğaya bırakıldığının ve yakıldığının ortaya çıkmasıyla plastik atık ithalatına gösterilen tepki büyüyor.
Doç. Dr. Sedat Gündoğdu’nun da içinde bulunduğu Mikroplastik Araştırma Grubu’nun verilerine göre plastik üretim ve geri dönüşüm fabrikalarında meydana gelen yangınların sayısı son yıllarda arttı. Söz konusu tesislerde 2016’da 8, 2017’de 7, 2018’de 15, 2019’da 33, 2020’de 65 adet yangın çıktı. Bu senenin ilk 6 ayında çıkan yangınların sayısı ise geçen yılı geride bırakarak 68’e ulaştı. Bu oran her 2-3 günde bir, yangın çıktığını anlamına geliyor.
'2020'DE İTHAL EDİLEN 660 BİN TON PLASTİĞİN YÜZDE 74'Ü ETİLEN POLİMER'
Yürütülen kampanyalar sonucunda 18 Mayıs’ta yayımlanan “Çevrenin Korunması Yönünden Kontrol Altında Tutulan Atıkların İthalat Denetimi Tebliği”yle plastik atık ithalatında en büyük paya sahip olan -ambalaj atıkları diye de bilinen- etilen polimer grubundaki atıkların ithalatı yasaklandı. Greenpeace’in Avrupa İstatistik Ofisi ve İngiltere Ulusal İstatistik Dairesi’nden derlediği verilere göre 2020 yılında ithal edilen yaklaşık 660 bin ton plastik atığın yüzde 74’ü etilen polimer grubu plastiklerden oluşuyor.
Plastik sanayicilerinin tepkiyle karşıladığı yasak, uzun ömürlü olmadı. İlan edildikten 45 gün sonra 2 Temmuz’da Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan tebliğle kaldırıldı. 16 Temmuz tarihine gelindiğinde ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yeni bir genelge yayımlayarak kontaminasyon oranı yüzde 1 ve altında olan plastik atıkların ithalatına izin verildiğini duyurdu. Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, “Bu seviye atık ithalatını imkansız hale getiren bir seviye” diyor ve plastik atık yasağının fiilen devam ettiğini söylüyor.
Kontaminasyon oranı plastiklerin saflık seviyesini ifade ediyor. Ülkeler, bu oranı sınırlandırarak kirli, karışık ve geri dönüştürülmesi mümkün olmayan plastiklerin ithalatını engelliyor. Sıkı bir atık yasağı uygulamasına geçen Çin’de, kontaminasyon oranı yüzde 0,5’in altında olan atıkların ithal edilmesine izin veriliyor.
’18 MAYIS’TAKİ DÜZENLEMEYLE AYNI NOKTAYIZ’
Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, plastik sanayicilerinin yürüttüğü lobi faaliyetleri nedeniyle ortaya çıkan “Yasaktan geri adım atıldı” algısının doğru olmadığını söylüyor. “Bakanlık açısından hoş bir görüntü olmadı. Çünkü mevcut düzenleme hâlâ 18 Mayıs’taki düzenlemeyle aynı noktada olduğumuzu gösteriyor. Gereksiz geri adım attırıldı algısına hiç gerek yoktu.”
TON BAŞINA 100 TL TEMİNAT GETİRİLİYOR
Hafta başında 81 ildeki Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerine atık ithalatı genelgesi gönderen Bakanlık, atık yasağının ilan edildiği 18 Mayıs tarihli genelgedeki şartları korudu. Buna göre sayıları bin 300’ün üzerinde olan atık ithalatçısı firmaların lisansları tekrar gözden geçirilecek. Yalnızca gerekli şartları sağlayan firmalara lisans verilecek. Firmaların lisans alabilmesi için farklı plastik polimerlerini ayırma, ayrıştırma; plastik atıkların içerdiği plastik dışı atıkları ayırma, arındırma, boyutlandırma, temizleme, mamul haline getirme proseslerini yapabilecekleri teknik donanıma sahip olmaları gerekiyor. Bununla beraber firmalara ton başına 100 TL olmak üzere 3 yıl süreyle teminat şartı getiriliyor. Öte yandan ithal edilen atıklar, limandan fabrikaya kadar çipli takip sistemleriyle izlenecek.
Düzenlemeyi değerlendiren Doç. Dr. Gündoğdu, “Tek başına kontaminasyon seviyesinin de caydırıcılığı vardı ama yanına teminat meselesi de gelince ithalatta ciddi bir caydırıcılık söz konusu oldu” diyor ve ekliyor:
“Çöp ithal eden sektör hem bu yüzde 1 kontaminasyon seviyesine hem de bu teminat meselesine sıcak yaklaşmıyor, itiraz ediyor. Ancak bu, ‘Biz çöp ithal etmiyoruz, hammadde ithal ediyoruz’ diye belirttikleri durumlarla biraz çelişiyor. Çünkü madem hammadde ithal ediliyor o zaman kontaminasyon seviyesine itiraz edilmemesi gerekiyor. Ancak görünen durum bu işin böyle olmadığını ortaya koyuyor.”
‘KAĞIT ÜZERİNDE SIKI BİR SAFLIK SEVİYESİNDE ATIK İTHAL EDİLEBİLECEK’
Greenpeace Biyoçeşitlilik Projeler Lideri Nihan Temiz Ataş, uluslararası standartlara bakıldığında yüzde 1 kontaminasyon seviyesinin ilk aşamada kabul edilebilir ve iyi bir oran olduğu görüşünde.
Temiz Ataş, Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında kontaminasyon oranı belirten az sayıda ülkeden biri olduğunu belirtiyor. “Kontaminasyon; sevkiyatı yapılan plastik polimer olmayan her şey demek. Örneğin sevk edilen atık pet şişe ise etiket, yapıştırıcı, içecek ve yiyecek atıkları, kirler kontaminasyonu oluşturur. Genelge ile artık kağıt üzerinde sıkı bir saflık seviyesinde plastik atık ithalatı yapılabileceğini söylemek mümkün. Bu karara rağmen, bugüne kadar her şeyin geri dönüştürüldüğünü ileri süren sektör yüzde 1 kontaminasyon seviyesinde bir atık bulunamayacağını ileri sürüyor. Demek ki senelerdir dile getirdiğimiz ‘Atık ithalatı geri dönüşüme eşit değildir’ savını ve ayrıca bugüne kadar ithal ettikleri atığın temiz olmadığını kendileri de doğruluyor.”
‘SEKTÖR, YASA DIŞI YOLLARLA YA DA YANLIŞ BEYANLA ATIK GETİRME SEVDASINA SAHİP’
Genelge, çok yönlü ve kapsayıcı denetim sistemlerini içerse de uzmanlar, Türkiye’nin denetim sicilinin pek parlak olmadığını hatırlatıyor ve düzenlemelere temkinli yaklaşılması gerektiği görüşünü paylaşıyor.
Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, hali hazırda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bunu denetleyecek yeterlilikte bir kapasitesi olmadığını ve bu durumun Bakanlık tarafından da bilindiğini ifade ediyor. “Zaten olsaydı daha önce denetlerlerdi. Her türlü fırsattan istifade edip yasa dışı yollarla ya da yanlış beyanla atık getirme sevdasına sahip bir sektör söz konusu. Bunların denetlenip çöp ithal edilmesi yani kontamine plastik ithal edilmesinin engellenmesi pek olası görünmüyor. Ama burada caydırıcı olan nokta, sınırlı da olsa denetim yapıldığında bir usulsüzlük tespit edildiğinde ciddi bir yaptırım söz konusu. Hem cezai yaptırımı var hem de teminatın yanması durumu.”
Gündoğdu, kar marjı oldukça yüksek olan plastik atık ithalatında, yanlış etkiletlendirme, içeriği farklı etiketi farklı şekilde kargolama gibi yasa dışı yollara başvurulabileceğinin altını çiziyor.
'LOJİSTİK FİRMALARI DAHA ÇOK SORUMLULUK ALACAK'
Türkiye’nin uygulamaya koyduğu yasal yaptırımlarla ilgili herhangi bir tereddütün gönderici firmaları da tedirgin edeceğini belirten Doç. Dr. Gündoğdu, Bu durumun uluslararası bir krize dönüşebileceği uyarısında bulunuyor.
“Dünya genelinde bir konteyner sıkıntısı söz konusu, bu da navlun ücretlerinde ton başına 15-16 bin dolarlara kadar yükselen ciddi bir artış getiriyor. Eskiden kontaminasyon seviyesi yoktu ve lojistik firmaları bu konuda çok fazla sorumluluk almıyorlardı. Ama artık kontaminasyon seviyesi de söz konusu olduğu için bu durumda lojistik firmaların bu tarz kontamine olma ihtimali yüksek olan atıkları taşıyıp taşımama durumunda çekinceli davranacaklarını düşünüyorum.”
‘DENETİMLE ÇÖZÜLMEZ’
Greenpeace Akdeniz Biyoçeşitlilik Projeler Lideri Nihan Temiz Ataş, atık ithalatı probleminin denetimle çözülemeyeceğini belirterek bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Artan denetim mekanizmalarına rağmen kirli, geri dönüştürülmeyen, sonu yakılmakla biten atık ithal edildiğini en son Nisan 2021’de saha araştırmalarımızdan gördük ve kamuoyuyla paylaştık. Dolayısıyla sektörün, zaten bakanlığın yapmaya çalıştığı ancak kontrol edilemeyen denetim mekanizmalarını, yine bakanlıktan yeni bir çözümmüş gibi talep etmesi ve yine hiçbir sorumluluk üstlenmemesi rasyonel değil.”
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un 2020 yılında verdiği sıfır atık sözünü hatırlatan Temiz Ataş, “Greenpeace olarak biz bu yeni kuralların nasıl uygulanıp uygulanmayacağının ve bakanlığın verdiği sıfır atık sözünün sıkı takipçisi olacağız” diyor.
Temiz Ataş, sıfır atık hedefi doğrultusunda atığın kaynağında toplanması, ayrıştırılması ve geri dönüştürülmesi için detaylı bir yerel yönetim planı hazırlanması gerektiğine dikkat çekiyor.
DÜZENLEME, PLASTİK ATIK KAYNAKLI ÇEVRE KİRLİLİĞİNİ ÖNLEYEBİLİR Mİ?
Peki söz konusu düzenleme plastik atık ithalatından kaynaklanan kirliliğe çözüm olabilir mi? Doç. Dr. Sedat Gündoğdu’ya göre bu soruya yanıt vermek için sürecin nasıl işleyeceğini izlemek gerekiyor. “Birkaç ay sonra, belki yıl sonuna doğru anlayabiliriz. Sahadan tekrar yasa dışı yakım döküm faaliyetleri raporları bildirimleri gelirse alınan önlemlerin hiçbir anlamı olmadığını söyleyebiliriz. Ama bunu söylemek için henüz erken.”