'AK Parti içinde kaynayan kazan var'

Eski HDP Milletvekili Zozani "15 Temmuz’un siyasetteki sarsıcı etkisini henüz idrak etmiş değiliz" dedi. Zozani'ye göre AK Parti içinde de kaynayan bir kazan var.

Google Haberlere Abone ol

Hülya Karabağlı  [email protected]

DUVAR - Eski HDP Hakkari Milletvekili, gazeteci Adil Zozani, "15 Temmuz darbe girişiminin siyasal yapılar içinde neden olacağı yıkıcı etki henüz görünmedi" dedi. Zozani'ye göre siyasetin ciddi bir iç sorgulamaya girmesi gerekiyor.

“Muhalefet partileri olarak HDP, CHP ve MHP bu sorgulamadan muaf olamayacaklardır” görüşünü dile getiren  Zozani, şunları söyledi:

“Sadece AK Parti değil, diğer partilerde de koltuğu sallananlar darbe girişiminin arkasına saklanarak yeni bir hikaye yazdırma gayreti içine girmişlerdir. Açık söylüyorum, bu tutumdan Aziz Nesinlik bir hikaye çıkar. Buna da herkes güler geçer.”

KILIÇDAROĞLU VE BAHÇELİ'NİN KOLTUĞU

AK Parti’nin 'kendisi dışındaki siyasi yapıların gündemlerini dizayn arayışı içinde olduğunu” savunan  Zozani,”15 Temmuz, şimdilik Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin koltuğunu sağlama almış gibi görünüyor. Ama öyle olmayacaktır” diye konuştu.

Duvar’a değerlendirmelerde bulunan Zozani, ‘15 Temmuz’da parlamentoya sahip çıkmak ne kadar doğru ve elzem bir görev ise polis zoruyla yasama faaliyeti yürütmekle sorumlu milletvekillerinin yargı önüne çıkarmalarına karşı çıkmak o kadar doğru ve zorunlu görevdir’ dedi.

Zozani’nin değerlendirmeleri şöyle:

DARBE DİNAMİĞİ İKİ KAYNAKTAN BESLENİYOR

15 Temmuz darbe girişimiyle birlikte Türkiye’de yeni bir sürecin kapısı aralandı. Bu noktada tüm kesimler hem fikir. Ancak, aralanan kapının önümüze koyduğu güzergahın yol haritasını oluşturmak bizlerin elinde. Geride bıraktığımız günler itibarıyla başarılı bir tablo oluşturulduğunu söylemek mümkün değildir. Öncelikle darbeye kaynaklık eden zeminin doğru tahlilinin yapılamadığını düşünüyorum. Darbe dinamiğinin beslendiği iki temel kaynak vardır. Bunlar, Kürt sorununun çözümsüz hali ve devletin sistemsel krizidir. Darbe girişimi sonrasında yapılan tartışma ve değerlendirmelerin bu iki esastan uzak olduğunu söyleyebiliriz. Kürt sorununun çözümsüzlük hali devam ediyor. Cumhuriyetin kuruluşu itibarıyla sistemin temel dinamiği olan ‘tunç bileşeni’ görev başındadır. MHP, CHP ve AKParti ekseninde şekillenen bu bileşen güvenlikçi politikalarda mutabık kaldıklarını gösteriyor. Bu mutabakat beraberinde daha çok ölüm ve gözyaşı getirdi/getiriyor.

SİYASET HAD BİLDİRME MEKANİZMASI OLAMAZ

HDP’nin dolayısıyla Kürtlerin mutabakat dışı bırakılmalarının bir tek anlamı var; ya ‘tunç bileşenine’ dahil olacaksınız ya da hedef olacaksınız. Mevcut durum da Kürtlerin hedeftekiler olduğunu gösteriyor. Buna rıza göstermek, bu tabloya eyvallah etmek kaosa ve dolayısıyla toplumsal kopuşa kapı aralamaktır. Böyle bir atmosfer içinde halkın oylarıyla seçilmiş milletvekillerinin yargı tahakkümüne terk edilmeleri yanlış bir politikadır. 15 Temmuz darbe girişimiyle birlikte hedef haline getirilen parlamentoya sahip çıkmak ne kadar doğru ve elzem bir görev ise bugün polis zoruyla yasama faaliyeti yürütmekle sorumlu milletvekillerinin yargı önüne çıkarmalarına karşı çıkmak o kadar doğru ve zorunlu görevdir. Siyaseti ‘had bildirme mekanizması’ olarak görmek anlamına gelen bu davranışın terk edilmesinde yarar vardır.

BARIŞ EVRESİNE KAPI ARALAMAK

Siyasetin kaosu fırsata çevirme kabiliyetini gösteremediğini görmek gerekir. Darbe karşıtlığının ortaya çıkardığı ortak sorumluluk bilinciyle hareket edilmesinde yarar görüyorum. Darbeye kaynaklık eden etkenlerin ortadan kaldırılması ve sürekli toplumsal barış evresine kapı aralamak siyasetin ortak sorumluluğudur. Bunun hem hükümetin hem de muhalefetin üstlenmek zorunda olduğu sorumlulukları mevcuttur. Birilerinin hamaset yaparak günü kurtarma arayışı içine girdiklerini görebiliyorum. Unutmamak gerekir ki, hamaset kısa ömürlü bir propaganda yöntemidir. Bu durum ülkeye bir şey kazandırmaz. Tersine kaybettirir.

TEMEL MESAJ İÇ HESAPLAŞMA

15 Temmuz darbe girişimi, partilerin lider tayfasının koltuklarını sağlamlaştırmış gibi görünüyor. Sadece AK Parti değil, diğer partilerde de koltuğu sallananlar darbe girişiminin arkasına saklanarak yeni bir hikaye yazdırma gayreti içine girmişlerdir. Açık söylüyorum, bu tutumdan Aziz Nesinlik bir hikaye çıkar. Buna da her kes güler geçer.  15 Temmuz’un siyasi mesajı aynı zamanda tüm partilerin kendilerine dönük iç hesaplaşma yapmaları demektir. Siyasetin kendi doğal seyri içinde işlemesine olanak sağlayarak bu kaostan çıkmak mümkündür. Dışardan yapılan müdahalelerle hizaya çekme gayreti yanlışın yanlışla düzeltme gayretinden başka bir şey değildir.

15 TEMMUZ'LA AYNI

Ben, Mart 2015’ten itibaren HDP’ye egemen olan söyleme itiraz eden biri olarak, bugün daha rahat konuşabilecek olanlardanım. Halkın oylarıyla seçilmiş yasama organı mensuplarının yargı organın insafına terk etmek demokrasiye ihanettir. Halkın teslim ettiği iradeyi başkasının insafına terk etmek doğru değildir. 15 Temmuz’da parlamentonun bombalanması ne ise halkın oylarıyla seçilmiş yasama organının üyelerini polis zoruyla ifadeye götürmek aynı şeydir. Türkiye demokratikleşme mücadelesine böyle bir lekenin sürülmesi hepimizi ziyadesiyle incitecektir.

AK PARTİ İÇİNDE KAYNAYAN KAZAN VAR

Yeni süreçle birlikte AK Parti içinde de kaynayan bir kazan vardır. Darbe girişiminin siyasal yapılar içinde neden olacağı yıkıcı etkiyi henüz görmüş değiliz. Bu AK Parti ile sınırlı bir süreç değildir. Siyasetin ciddi bir iç sorgulama sürecine girmek durumunda olduğunu söylemek mümkündür. Muhalefet partileri olarak HDP, CHP ve MHP bu sorgulamadan muaf olamayacaklardır. AK Parti’nin temel yanlışlarından birini söyleyin derseniz; şunu söylerim: Kendisi dışındaki siyasi yapıların gündemlerini dizayn arayışıdır. 15 Temmuz, şimdilik Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin koltuğunu sağlama almış gibi görünüyor. Ama öyle olmayacaktır.

TÜRKİYE'YE YAPILACAK EN BÜYÜK KÖTÜLÜK

15 Temmuz’un siyasetteki sarsıcı etkisini henüz idrak etmiş değiliz. Söylenecekse, şimdi söylenmeli; asıl siyasette hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Siyasetteki kan değişimi ihtiyacını ertelemek Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülüktür. Mevcutların hali AK Parti’ye yarar sağlıyor gibi görünebilir. Ancak, bu durumun ülkeye yarar sağlamadığını söylemek durumundayım.

Bu kaostan kurtulmanın bir tek yolu var. Türkiye’nin yapısal sorununu doğru tahlil edeceksiniz. Yapısal sorunu çözmek için doğru siyasal iradeyi ortaya çıkarmak gibi bir sorumluluğumuz vardır. Kürt sorununun çözümü de bu başlık altında kimliksel doyum esasına göre çözebilirsiniz. Yeter ki doğru iradeyi açığa çıkaralım. Her gün onlarca gencimiz ölüyor. Ocaklara ateş düşüyor. Ülke yangın yerine dönmüş. Biz neyle uğraşıyoruz? Toplum eninde sonunda bunun hesabını hepimizden soracaktır.