Binali Yıldırım: YPG'yi atmasını da biliriz
Başbakan Binali Yıldırım, Fırat Kalkanı Harekatı için "Nasıl ÖSO'yla terör örgütlerini püskürttüysek gerektiği anda YPG ve PYD'yi de atmasını biliriz" dedi. Yıldırım, darbe soruşturmasını siyasi ayağıyla ilgili eleştirilere de "Hiç kimse FETÖ'nün oyununa gelmesin" yanıtını verdi.
DUVAR - TBMM'nin 1 Ekim'de yeni yasama yılına başlamasının ardından partiler bugün ilk grup toplantılarını yaptı. AK Parti Grubu'nda konuşan Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlatılan operasyonların siyasi ayağına ilişkin getirilen eleştiriler için, "Neymiş, alt düzeydeki FETÖ'cüler tasfiye edilirken, siyasi gücü olanlar korunuyormuş. Bu fitnenin ta kendisidir" dedi. Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında Cerablus operasyonunun başarıya ulaştığını söyleyen Yıldırım, Menbiç için "Münbiç'in DAEŞ'ten temizlenmesine rağmen, PYD ve YPG o boşluğu doldurmuş durumda. Nasıl ÖSO'yla terör örgütlerini püskürttüysek gerektiği anda YPG ve PYD'yi de atmasını biliriz" ifadesini kullandı.
Başbakan Yıldırım'ın konuşmasında özetle şunları söyledi:
YENİ YASAMA DÖNEMİ: Bize düşen tek görev daha çok çalışmak, daha çok üretmektir. Daha fazla yatırım yapmaktır. TBMM'nin yeni yasama dönemi bu bakımdan hayırlı çalışmalara vesile olacaktır.
DARBE GİRİŞİMİ: Türkiye, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, sorunlarını birlik ve beraberlik içinde çözebileceğini göstermiştir. FETÖ, PKK, DAEŞ alayı, bütün terör örgütleriyle mücadelenin sürdüğü bu dönemde, diğer siyasi partilerden de aynı tavrı bekliyoruz. FETÖ'nün zehir gibi, her yere sızabilen, nüfuz edebilen fitne söylemlerine karşı dikkatli olmanızı istiyorum. AK Parti teşkilatlarına da şunları söylemek istiyorum: Hiç kimse FETÖ'nün oyununa gelmesin. FETÖ AK Parti teşkilatları içinde de, diğer partiler içinde de tereddütleri ortaya çıkarmak için her türlü hileye, yalana başvuruyor. Neymiş, alt düzeydeki FETÖ'cüler tasfiye edilirken, siyasi gücü olanlar korunuyormuş. Bu fitnenin ta kendisidir. Diğer partilerden de aynı hassasiyet içinde davranmalarını bekliyoruz. AK Parti'ye ayar vermeye çalışanlar, kendi içinde de aynı temizliği yapmak zorundadır. AK Parti'den yüz bulamayan FETÖ'cüler soluğu diğer partilerde alıyor.
OPERASYONLAR: PKK ile mücadele konusunda da benzer sıkıntılar çıkabiliyor. Suçlu olan her kim olursa olsun mutlaka cezasını çekecek, suçsuz olanların da en küçük mağduriyet yaşamasına izin vermeyeceğiz. Bu ölçüde mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. 15 Temmuz'da boşvermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz.
FIRAT KALKANI HAREKATI: Terör örgütlerinin hayat kaynağı Suriye'dir, Irak'tır. İstikrarsızlık ortadan kalktığı zaman, Türkiye'de de büyük bir mesafeyi katetmiş olacağız. Fırat Kalkanı harekatı çok önemlidir. Suriye'de bir güvenli alan oluşturulmasını, bölgedeki terör ve mülteci sorunun çözümü için gerekli olduğunu ifade ediyoruz. Bu teklifimize itiraz olmamasına rağmen, istediğimiz desteği de bugüne kadar göremedik. Bunun için iş başa düştü, güney hudutlarımızı emniyet altına almak için ÖSO'nun öncülüğünde Fırat Kalkanı harekatını başlattık. Cerablus terör unsurlarından temizlendi. Şu anda 3 bine yakın nüfusu oldu. Fırat Kalkanı harekatı başarılı bir şekilde ilerliyor. El Bab ve kuzeyindeki bütün bölgeyi her türlü terör unsurundan, DAEŞ, PYD/YPG'den temizleninceye kadar bu harekat devam edecek. Münbiç'in DAEŞ'ten temizlenmesine rağmen, PYD ve YPG o boşluğu doldurmuş durumda.Bugüne kadar tam anlamıyla Münbiç terör unsurlarından boşaltılmış değil. İpe un seriyorlar, çekilmeyi gerçekleştirmiyorlar. Bizim için PKK neyse YPG de, PYD de aynıdır. Nasıl ÖSO'yla terör örgütlerini püskürttüysek gerektiği anda YPG ve PYD'yi de atmasını biliriz. Türkiye'nin bekaa sorunu haline gelen Suriye'deki gelişmelere seyirci kalmamız söz konusu olamaz. Her ne adım atılacaksa bunun bir tarafı da Türkiye olacak. 911 kilometre hududu, 3 milyonu bulan mültecisiyle Türkiye'yi Suriye sorununun çözümünde dikkate almamak tarihi bir hatadır.
IRAK: Musul ve Telafer'de de bir hareketlilik gözüküyor. DAEŞ operasyonu sonrası mezhepler çatışması merkezi haline gelmesinden kaygı duyuyoruz. Müttefiklerimizin Musul harekatı kurgusu saydam değil. ABD yönetimi Musul konusunda da farklı görüşlerin etkisi altında ilerlemeye devam ediyor. Bu yol Irak için de, Iraklılar için de, bölge kardeşliği için de pek hayırlı değil. Şii milislere teslim etmek, işin içinde YPG/PYD terör örgütünü eklemek yeni bir ateşin fitilini yakmak demektir. Biz bunun için temaslarımızı sürdürüyoruz. Telafer Sünni ve Şii nüfusunun yaşadığı bölge. Bu yapının bozulması büyük bir felaketin başlaması anlamına geliyor. Yapılan veya yapılmaya çalışan şey, Türkmenleri birbiriyle çatışmaya sürüklemek ve yeni bir çatışma alanı oluşturmak. Demografik yapıların bozulması ve etnik alanların kaşınması istikrar getirmeyeceği gibi çatışmaları derinleştirecektir. Osmanlı'nun bu topraklardan ayrılmasından beri kandan ve gözyaşından kurtulamayan bu coğrafyanın istikrarına kavuşması çözümle mümkündür. Suriye'nin toprak bütünlüğü bizim için önemlidir. Bütün etnik grupların birlikte, kardeşçe yaşaması bizim en önemli önceliğimizdir. Irak'ta da kardeş kanının akmasına sebep olacak tehlikeli girişimlere müsamaha gösterilmemelidir. Bölgenin huzuru, insanların geleceğine göre projeler yapılması gerek.
EKONOMİK SALDIRI VAR: Son yıllarda çok daha sistematik ekonomik, sosyal ve siyasi saldırılara maruz kalıyoruz. 2013 Gezi olaylarından beri, her hamlenin bir tarafında da ekonomiyi bozma hesabı vardı. Gezi'nin söylemlerinden birinin de ekonomiyi durdurma olduğunu hatırlatırım. Aradığını bulamadıktan sonra 17-25 Aralık'ta ekonomimizi bozmaya, çökertmeye gayret ettiler. 17-25 Aralık'ın hedefleri arasında, büyük projeleri yöneten finans dünyası yöneticilerinin bulunması tesadüf değildir. 15 Temmuz'da altın vuruşlarını denediler. FETÖ neredeyse 40 yıl boyunca büyük bir gizlilikle ordu içine yerleştirdiği kadroları harekete geçirdi. Milletimizin kahramanlığıyla bu ihanet girişiminin de üstesinden gelmeyi başardık.
NOT İNDİRİMLERİ CİDDİYE ALINMADI: 15 Temmuz'dan sonra belaltı vuruşlarını devreye soktular. Önce derecelendirme kuruluşlarını devreye soktular. Zorlama gerekçelerle Türkiye'nin kredi notunu düşürdüler. Bu not indirimlerini ne piyasa ne uluslararası piyasa ciddiye almadı. Not düştükten sonra enflasyon düşmeye başladı. Şu anda enflasyon 7.28, ihracat ve güven endeksi arttı. Senin notun oysa, bizim notumuz da bu. 3-5 tane derecelendirme kuruluşu bize not veremez, bize notu millet verir. Orta vadeli planı açıkladık. Nasıl bir Türkiye hayal ediyoruz, neler yapacağız, hangi yatırımları yapacağız, hangi reformları yapacağız, hangi alanda ülkeyi büyüteceğiz. Kapsamlı bir rapor hazırlandı. 2017 bütçemiz lazım. 16'sında Meclis'e teslim ediyoruz. Orada bütün planlarımız var. Büyümeye devam, enflasyonla mücadeleye devam, istihdam oluşturmaya devam. Büyümeden, enflasyondan, istihdamdan taviz yok. Bunları yaparken bazı yasalar çıkaracağız. İş hayatını, eğitimi, yargıyı, altyapıyı, sanayiyi, mali sistemin iyileştirilmesini öngören yasalar var. 15 Temmuz darbe girişimiyle patlama yapması beklenen döviz hareketleri maalesef spekülatörlerin beklediği gibi olmadı. Vatandaş hem darbecileri, hem de onları halletti. 12 milyar dolar parayı devlete yatırdı. Bizi 2023 hedeflerine ulaştırmaktan hiçbir güç alıkoyamaz."