Dursun Çiçek: Hükümet FETÖ'nün hesabını verecek
CHP Milletvekili Dursun Çiçek'ten hükümete FETÖ çıkışı: "Aynı suçları birlikte işledikleri siyasi iktidarın yöneticileri de ilk seçimlerde hem genelde hem yerelde kaybedecekler. Millete ve onun adına yargılama yapan Türk adaletine hesap verecekler. Bu kaçınılmaz sondur."
ANKARA - Başbakan Binali Yıldırım'ın, 22 Ekim Cumartesi akşamı, bazı televizyonların ortak yayınında gazetecilerin sorularını yanıtlarken yaptığı, "Ergenekon ve Balyoz davasına dönelim. O darbeler vardı. Yapılmak istendiğini biliyorduk ama bu FETÖ'cüler orada da yapacaklarını yaptılar! İşi sulandırdılar, sulandırdılar, gerçek yalan oldu" açıklamasını CHP Milletvekili Dursun Çiçek, Duvar'a değerlendirdi. Devlet Bahçeli'nin başkanlık için Hükümet'e yaktığı yeşil ışığı parti içindeki muhaliflere yönelik bir hamle olarak yorumlayan Dursun Çiçek'e göre Cumhurbaşkanı Erdoğan MHP'lilerle bire bir temasa geçerek 330'u garantilemeye çalışacak.
Ergenekon davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Balyoz'da ise 16 yıl hapis cezası alan ve 5 yılı aşkın süre tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen CHP İstanbul Milletvekili emekli Albay Dursun Çiçek, Başbakan Yıldırım'ın sözleriyle ilgili şu açıklamayı yaptı:
BU KAÇINILMAZ SONDUR: Kumpas davalarının ve başkanlık siteminin tekrar gündeme taşınarak milleti bu konularla meşgul etmek, geçmişte işlediği suçların ve şu gündemde yaşanan mağduriyetlerin konuşulmasını engellemek bir hükümet politikası haline geldi. Bunların kamuoyuna bilinçli olarak verilen mesajlar olduğunu düşünüyorum. Esas maksat birlikte hesap vereceği sabit olan AKP-FETÖ suç ortaklığında, iktidarın FETÖ'nün yöntemlerini kullanarak hesap vermekten kaçmaya çalışmasıdır. 5 Ağustos 2013 tarihindeki Ergenekon kumpas mahkemesi, hüküm verirken ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarını sayarken başta avukat İrem Çiçek olmak üzere şöyle seslenmiştik mahkemeye, 'Esas örgüt sizsiniz ve burada sizleri yargılayacağız'. Bunu dediğimizde o örgütün militanı hâkim cüppeli şahıslar bize alaylı bir şekilde gülmüşlerdi. Şimdi suç ortaklarıyla araları açıldı ve emperyalizmin maşası FETÖ örgütü militanları cezaevlerine atıldı, suçlarının hesabını vermek üzere bekliyorlar. Aynı suçları birlikte işledikleri siyasi iktidarın yöneticileri de ilk seçimlerde hem genelde hem yerelde kaybedecekler. Millete ve onun adına yargılama yapan Türk adaletine hesap verecekler. Bu kaçınılmaz sondur.
MİLAT 2013'TEN 2004'E TAŞININCA ALGI OPERASYONUNA BAŞLADILAR: (Başbakan Binali Yıldırım'ın, Meclis Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'na '2004 yılında MGK'da Hükümet'i uyardık' diyen Genelkurmay eski Başkanı Hilmi Özkök'e verdiği sert yanıt) Esas çatışma alanı milat konusu. Onlar Aralık 2013 diyorlar çünkü 2004'e gittiği zaman hesap verecekler. Bundan kaçmak için ret noktasına geldiler ama bu saatten sonra akışı tersine çeviremeyecekler. O belgede imzaları sabit. Milli Güvenlik Kurulu, 25 Ağustos 2004 tarihli toplantısında bu yapının hem ticari boyutuna hem de devlet içindeki yapılanmasına yönelik Hükümet'i ikaz ediyor. O dönemki MGK kararları bugüne göre daha güçlüydü.
2004'te MGK'da alınan kararlar somut olduğuna göre kaçacak yerleri yok. Ne kalıyor geriye? Eski söylemlere dönüp 'darbe teşebbüsü, askeri vesayet vardı, o yüzden bu kararları uygulamayamadık' demek. Miladın Aralık 2013'ten 2004'e taşınması Hükümet'i hukuki ve vicdani sorumluluk altına alıyor. Bundan kaçmak için yine algı operasyonları başlamış durumda ama bu kez sonuç alacaklarını tahmin etmiyorum. Birlikte suç işledikleri dönemin yargılama konusu olmasından kaçamayacaklar.
Cezaevi psikolojisi diye bir psikoloji var. Şayet masum değilseniz ve güçlü hedefleriniz, ideolojiniz yoksa cezaevindeki bir kişi oradan çıkmak için her türlü tavizi verebilir. Hatta cezaevine girip çıkmış bir kişiyse tekrar girmemek için yine her türlü tavizi verebilir. İktidarda olanların bu psikolojinin etkisiyle cezaevine girmemek, bu süreçte işlenen suçların hesabını vermemek adına her yolu deneyeceklerini, her türlü çareye başvuracaklarına inanmak gerekiyor. (DUVAR)