HDP, Meclis çalışmalarını durdurma kararı aldı
HDP, Diyarbakır'da iki gün süren toplantılarda aldığı kararları açıkladı. HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, "Meclis çalışmalarını durdurma kararı aldık" dedi.
DUVAR - HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, Diyarbakır'da toplanan HDP Meclis Grubu ve Merkez Yönetim Kurulu'nun (MYK) aldığı kararları açıkladı. Ayhan Bilgen, "Yasama organındaki çalışmalarımızı durdurmaya karar verdik" dedi. Bilgen, Meclis'te komisyonlara ve Genel Kurul'a katılmayacaklarını söyledi.
DTK, HDP'nin aldığı kararı desteklediğini açıkladı
HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ ve 7 milletvekilinin tutuklanmasından sonra 2 gündür Diyarbakır’da toplantı yapan HDP Meclis Grubu ve MYK aldığı kararları açıklayan sözcü Ayhan Bilgen, şu mesajları verdi:
MECLİS İŞLEVSİZLEŞTİRİLDİ: Önce milletvekili dokunulmazlıklarını kaldıran, daha sonra 15 Temmuz darbe girişimini bir fırsat olarak değerlendirip OHAL ve KHK'lerle ülkeyi yöneten ve kendi darbesini sürdüren Erdoğan-AKP iktidarı, Meclis’i de işlevsizleştirerek Türkiye’yi bir ‘Kayyum Cumhuriyeti’ haline getirmektedir. Son olarak halkın tercihlerine ve iradesine zerre kadar saygı duymadığını, Eş Genel Başkanlarımız dahil 9 vekil arkadaşımızı tutuklayarak açıkça göstermektedir. Ankara’da Genel Merkez binamızın abluka altına alınması, parti yöneticilerimizin ve üyelerimizin içeriye girişinin halen engelleniyor olması da demokratik siyasete bakışlarını ortaya koymaktadır.
HDP'nin 'Meclis' kararı ne anlama geliyor?
HALKIN ŞİKAYETLERİNİ DİNLEYECEĞİZ: Meclis Grubumuz ve Merkez Yürütme Kurulumuz ile birlikte yaptığımız tartışmalar sonucunda, demokratik siyaset tarihimizin bu en kapsamlı ve karanlık saldırısı karşısında, yasama organındaki çalışmalarımızı durdurmaya ve bir kez daha halklarımızla buluşmaya karar verdik. Önümüzdeki günlerde ev ev, mahalle mahalle, köy köy, ilçe ilçe, il il dolaşarak halkımızın şikayet ve önerilerini dinleyeceğiz. Bileşenlerimizle, bütün ittifak güçlerimizle, kurum ve kuruluşlarımızla, demokrasi, barış ve emek güçleriyle, sivil toplum örgütleriyle, sendika ve meslek birlikleriyle, inanç gruplarıyla, kadın, gençlik, çevre ve ekoloji hareketleriyle tartışarak önerilerini alacağız.
DEMOKRATİK SİYASET: Tüm bu istişarelerin sonunda, yapılan önerileri değerlendirerek sonuçları kamuoyu ile paylaşacağız. Sadece paylaşmakla kalmayacak, ortaya çıkan öneriler doğrultusunda geleceği birlikte örmek için adımlar atacağız. ‘Kayyum Cumhuriyeti’ karşısında ‘Demokratik Cumhuriyet’ mücadelesini büyüteceğiz. HDP, bütün kurum ve kuruluşları, ittifakları, bileşenleri, Eş Genel Başkanları, vekilleri, üye ve örgütleriyle Türkiye'deki demokratik siyasetin ve demokratik muhalefetin var olmasının ve gelişmesinin güvencesidir. Barış ve çözüm, demokrasi ve özgürlük, adalet ve eşitlik için mücadele eden arkadaşlarımızın hapse atılarak rehin alınmaları asla bizim bu ilkesel duruşumuzu değiştiremez. Demokratik siyaset alanındaki mücadelemizden geri adım attıramaz.
GERGİNLİK VE KUTUPLAŞMA BÜYÜYOR: Türkiye'deki halkların, inançların, kültürlerin eşit ve bir arada barış içinde yaşamasının yolu, HDP'nin ve ittifaklarının var olması ve güçlenmesidir. İktidar barış isteyeni, demokrasi, adalet ve özgürlük diyeni veya Eş Genel Başkanlarımızı hapse atabilir, şiddet kullanarak kendi varlığını sürdürmeyi öngörebilir, ama bu bizi demokratik siyaset mücadelemizden döndüremez. Ülkeyi 1,5 yıldır büyük bir yangın yerine çevirmiş olan Erdoğan-AKP iktidarı, 'Türk tipi başkanlık rejimi'ni gerçekleştirmek için binlerce insanın ölmesine, yaralanmasına, evinden barkından olmasına, işsiz kalmasına, toplumdaki gerginlik ve kutuplaşmanın büyümesine neden olmuştur. Çok açık ve net bir şekilde bir kez daha vurguluyoruz ki, 'Türk tipi başkanlık' adı altında topluma sunulan ‘tek adam yönetimi’ faşizm demektir, savaş, baskı, huzursuzluk ve zulüm demektir.
ULUSLARARASI TOPLUMA ÇAĞRI: Dünyanın bütün ülkelerindeki demokrasi güçlerine, demokratik kurumlara ve kuruluşlara, parlamentolara, siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına buradan çağrı yapıyoruz: Evrensel insan hakları ve demokratik hukuk ilkelerine bağlı kalınması için sesinizi yükseltin, politik tutum geliştirin, Erdoğan’ın tehditlerine boyun eğmeyin. Çünkü Erdoğan-AKP iktidarı, Türkiye’yi adım adım evrensel insan haklarının yok sayıldığı, uluslararası demokratik anlaşmaların ihlal edildiği bir totaliter rejime sürüklüyor. Buna dur denmemesi bütün bölge ülkeleri ve Avrupa halkları için de büyük bir tehdittir.
SADECE HDP'YLE DAYANIŞMA ÇAĞRISI DEĞİL: Türkiye demokrasi, emek ve barış güçlerine, Erdoğan-AKP iktidarının baskılarından ve adaletsizliklerinden bunalan vicdan sahibi tüm yurttaşlarımıza, sesleniyoruz: Çağrımız sadece HDP’yle dayanışma çağrısı değildir. Çağrımız özgürlük, eşitlik, demokratik laiklik ve adalet için çaba harcayanlara ve bu özlemler için bedel ödeyenlere birlikte ve ortak mücadele çağrısıdır. Biliyoruz ki, ortak özlemlerimizin toplumsal meşruiyeti ve haklılığı son derece yüksektir. O nedenle demokratik siyasete ve demokratik muhalefete, Türkiye’nin farklı halklarının, inançlarının, kültürlerinin ve kadın özgürlük hareketinin demokratik kazanımlarına yönelen 4 Kasım darbesi karşısında mücadelemizi bütün demokrasi ve barış güçleri ile birlikte geliştirme kararlılığındayız. Bu gidişe ve uygulamalara boyun eğmeyeceğiz, diktatörlük karşısında demokrasi önerilerimizi yaygınlaştıracağız."
EŞBAŞKANLIK İÇİN ATAMA OLACAK MI?
Bilgen, “Eş Genel Başkanlık için vekaleten atama olacak mı?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi: “Bunların hepsini önümüzdeki günlerde halkımızla tartışacağız. Bu ülkede yasama organının bir işlevi var mı, teknik tartışmaların anlamı var mı, halk karar verecek. Nerede, nereye kadar olacağımızı onlarla karar vereceğiz. Türkiye bir dönüm noktasındadır. Böyle küçük ayrıntılarla tartışma yapmak yerine, bu kararın Türkiye için, dünya için ne ifade ettiğini görmek istiyoruz. Biz çok net bir açıklama yaptık, bu açıklamanın gereğini yapacağız. Gündemimizde halkla beraber kararı vermek var.” (HABER MERKEZİ)