İnşaat var, Kılıçdaroğlu yok!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu grup konuşması Meclis TV'den yayınlanmadı. TBMM Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Dışarıdaki bir inşaat" nedeniyle yayın yapılamadığı belirtildi.
ANKARA - Meclis TV, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasını yayınlamadı. Grup Başkanvekili Engin Altay konuyu görüşmek için Meclis Başkanlığı ile görüştü. Engin Altay'ın görüşmeye gitmesinden kısa bir süre sonra Meclis TV yayınına ses verildi. Ancak bu kez de görüntü yoktu.
Ekranda ise, "Elimizde olmayan nedenlerden dolayı CHP Grup Toplantısı verilememektedir" altyazısı geçti. Bu sırada yayında ses ve işitme engelliler için tercüman yer aldı ancak salondan görüntü verilmedi. CHP Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Bina dışındaki bir inşaat çalışması dolayısıyla bir kablonun kesildiğini söylediler. Bu çalışmanın bizim grup toplantısı saatine gelmesi ilginç. Genel başkanımızın sesini de, görüntüsünü de kesemezler" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının başında salondaki ses sisteminde de sorun yaşandı. Bir süre konuşamayan Kılıçdaroğlu daha sonra Grup Başkanvekili kürsüsüne geçerek konuşmaya başladı. Kılıçdaroğlu cinsel taciz yasası nedeniyle hükümete eleştiriler yaptı. Kılıçdaroğlu da konuşmasında konuya değinerek cinsel taciz yasasını protesto için TBMM'ye gelen ve toplantıyı izleyen kadınlara, "Siz burada olduğunuz için ses sistemi bozuldu ve Meclis TV yayını kesti" dedi. Kılıçdaroğlu, "Kadınlardan korkan erkek değildir" diyerek TBMM Başkanı İsmail Kahraman'a seslenerek, "Bunun sorumlusunu Meclis kapısının önüne koy" dedi. Kılıçdaroğlu toplantı çıkışında yaptığı açıklamada da, "CHP'den korkuyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar CHP iktidara gelecek Türkiye'nin makus talihi değişecek. Çağdaş bir Türkiye'yi el birliğiyle kuracağız" dedi.
CHP grup toplantısı çıkışında arbede
Kılıçdaroğlu Meclis TV'den yayınlanmayan konuşmasında ne dedi?
KADINLAR GERİ ADIM ATTIRDI: Türkiye’nin bütün kadınlarıyla onur duyuyorum, gurur duyuyorum. Eğer bugün Adalet ve Kalkınma Partisi yani AKP geri adım atmışsa, bu adımı geri attıran bu ülkenin yiğit kadınlarıdır. Sevgili kadınlar, size hitap etmek istiyorum. Bu ülkenin geleceği sizin ellerinizde. Çocuklarımızı siz yetiştiriyorsunuz. En büyük dersi annemden aldım. Beethoven ödülünü Fazıl Say kazandı, tebrik ediyoruz. Bugün esnaf kardeşlerimizin sorunlarını aktaracaktım, ama gündem çok hızlı değişti, bunu önümüzdeki haftaya erteliyorum. Ama Türkiye tarihinin en ciddi krizlerinden birisini yaşıyor. Freni patlamış kamyon gibi gidiyor Türkiye. Hepimizin ‘ne olacak bu ülkenin hali’ kaygısı var. İşsizlik, dolar almış başını gidiyor. Bunların tek bir düşüncesi var, tecavüzcüleri hapishaneden nasıl kurtarırız diye.
YÜREKTEN TEŞEKKÜR EDİYORUM: Önce bu ülkenin bütün kadınlarına yürekten teşekkür ediyorum. Eğer bugün hiçbir ayrım yapmadan tarlada çalışan, dükkanında çalışan, evinde oturan, sokakta gezen vatandaşın halini hatırını soran, herhangi bir partiye oy isteyen bütün kadın kardeşlerime yürekten şükranlarımı sunuyorum. Onların gücü bu teklifin geri alınmasını sağladı. İlk kez kadınlar güçlerinin farklarına vardılar. Şimdi önümüzde önemli bir süreç daha var. Türkiye eğitimden dış politikasına, savunmasından teröre kadar bir bataklığın içine sürüklenmiş vaziyette. Bu bataklıktan Türkiye’yi kadınlar kurtaracak. Buna güveniyorum. Sizler genellikle televizyonlarda parlamentonun genel kurulunu görürsünüz. Ama parlamentoda komisyonlar vardır. Kanun teklifleri ve tasarıları bu komisyonlara gelir, görüşülür ve genel kurula iner. Komisyonlara uzmanlar, STK’lar davet edilir. Ve çıkacak olan kanun tasarısıyla ilgili görüşleri alınır. Bazen alt komisyonlar kurulur, STK’lar ile milletvekilleri çalışırlar. Sonra genel kurula inerler. Sizler televizyonda genel kurula inen kanunları görürsünüz. Bugün geri çekilen yasa önerisi, bir gece yarısı önergesiyle metne girmiştir, kanun metnine girmiştir. Yani komisyonlarda görüşülmemiştir, yani sivil toplumun görüşü alınmamıştır. Yani parlamentoda AKP dışındaki üç siyasi partinin görüşü sorulmamıştır. Önerge CHP’nin girişimi sonucu yeterli çoğunluk sağlanmadığı için bugüne sarkmıştır.
KABUL ETMEMELİYİZ: En büyük tepkiyi kadınlar vermiştir. 83 kadın örgütü ortak bir bildiri yayınlamışlardır. Bu teklifin kabul edilmemesiyle ilgili olarak. Ve teklif geri çekilme konusunda AKP içerisinde kabul görmüştür. Kadınlar ne kadar güçlü olduklarını ortaya koymuşlardır. Ve iktidardaki siyasi parti bu teklifi geri çekmek zorunda kalmıştır. Şu çok önemli, bugüne kadar Türkiye’de ne kadar ciddi sorunlar çıkmışsa, bu sorunların temelinde gece yarısı verilen önergeler yatmaktadır. Oturup adam gibi görüşmek varken, insan gibi görüşmek, tartışmak, uzlaşmak varken yeni sorunlara kaynaklık yapan önergeleri kabul etmemeliyiz. Ettirmediniz, tekrar size şükranlarımı sunuyorum.
AKP İÇİN OY TOPLAYAN KADIN KARDEŞLERİM AYRILIN GELİN... Bakınız profesör Adem Sözüer şu açıklamayı yapıyor “Bu önerge kanunlaşırsa, 10 kişi, 15 yaşından küçük bir çocuğa istismarda bulunursa hepsi affediliyor.” İşte tepkimiz bunlara. Bir şey daha söylemek isterim. Özellikle AKP için oy toplayan kadın kardeşlerime seslenmek isterim. Yıllarınızı verdiniz, kapı kapı dolaştınız, AKP’ye oy istediniz. Sizin yaptığınız çalışmaların değerini bilmediler. Sizin kız çocuklarınızın değerini bilmediler. Tecavüzcülere af getiriyorlar. Şimdi artık o çatının altından ayrılmak zorundasınız, ayrılın ve gelin. Adalet bakanı şu açıklamayı yapıyor. “tamamen ailelerin ve küçüğün rızasıyla” yapmış diyor. Elma şekeri vererek mi bu çocuğu kandıracaksınız, gel evlen sana tecavüz eden kişiyle… Size tekrar tekrar yürekten teşekkür ediyorum.
ONLARIN DA KULAĞINA KÜPE OLSUN: Bazıları da bunu dini referans vererek bir anlamda kabul edilebilir noktaya getirmek istediler. Kadın kardeşlerime şunu söylemek isterim. Din işleri yüksek kurulu üyesi Mehmet Keskin şunu diyor “evlenebilmek için reşit olmanın gerektiğini belirten keskin, İslam aleminde erkekte 18, kızda ise 17 olduğunda reşit olabileceğini söylüyor. Bu yaştan daha küçükler çocuk sayılırlar. İslamiyet’te toplumda huzuru esas alan yüce bir din olduğuna göre, küçük yaştaki çocukların evlendirilmeleri durumunda bu tür açmazlarla karşılaşacağı için, çocukların evlendirilmesi İslam’la bağdaşmaz” diyor. Onların da kulağına küpe olsun.
BU ÖNERGE KİMİN İÇİN VERİLDİ? Türkiye’nin derdine bakın, onların derdine bakın. Ama şu soruyu merak ediyorum. Bu önerge kimin için verildi? Kimin hapisten çıkması için verildi? Bunun yanıtını arkadaşlarımız soracaklar, hem komisyonda, hem de genel kurulda. Gördüğünüz her AKP’liye sorun.
ONLAR BİR TECAVÜZCÜYÜ NASIL HAPİSTEN KURTARABİLİRİZ, ONUN PEŞİNDELER: Dolar almış başını gidiyor. Yatırım yapmıyor iş adamı. Doların bir kuruş değer kazanmasının maliyeti, 2 milyar 100 milyon lira. Dolar değer kazanır, Türk lirası değer kaybederken hep beraber kaybediyoruz. Buna çözüm üretmemiz gerekiyor. Esnaf siftah yapamıyor, esnafın siftah yapması için ekonomiyi güçlendirmemiz gerekiyor. Ama onlar bir tecavüzcüyü nasıl hapisten kurtarabiliriz, onun peşindeler.
ŞEHİTLER ARASINDA AYRIM YAPMIŞLARDI, ŞİMDİ BU AYRIMI DERİNLEŞTİRİYORLAR: Türkiye’nin çok sorunları olduğunu söyledim. Ama iktidardaki parti, yani AKP’nin sorun çözme kapasitesi yeteneği yoktur. Bakın bugün bir KHK yayınlandı. Şehitler arasında ayrım yapmışlardı, şimdi bu ayrımı derinleştiriyorlar.
BU DÜZENLEMEYİ YAPANLAR HAİNDİRLER: 15 Temmuz şehitlerinin kardeşleri ve çocukları arzu ederlerse askerlik yapmayacaklar. Ama PKK’ya karşı mücadele eden şehitlerin çocukları ve kardeşleri askerlik yapacak. Bu düzenlemeyi yapmak açık ve net söylüyorum, Binali Yıldırım da duysun, bakanlar da duysun, sarayda oturan da duysun, bu düzenlemeyi yapanlar haindirler.
ŞEHİTLER ARASINDA AYRIM YAPILIR MI ALLAH AŞKINA: Şehitler arasında ayrım yapılır mı Allah aşkına. Evladını askere göndermiş bu ülkenin güzelliği için, bağımsızlığı için, ülkenin huzuru için çocuğunu şehit veren annenin gözyaşları arasına farklılık getirilir mi? Bütün şehit yakınlarına sesleniyorum.
AYRIMCILIK YAPIYOR, BÖLÜCÜLÜK YAPIYOR: Adalet ve Kalkınma Partisini, AKP’yi şimdi hepiniz çok daha net ve çok daha yakından tanıyorsunuz. Ayrımcılık yapıyor, bölücülük yapıyor. Şehitler arasında ayrımcılık yapan partiden ülkeye kadınlara çocuklara esnafa sanayiciye hayır gelmez. Ben son olarak şu mesajı vermek istiyorum. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın, hiç kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı da yok, yetkisi de yok. Çünkü bu ülkenin kadınları, bu ülkenin anneleri var.
SANIYORLAR Kİ BİZ CHP’Yİ DE KANDIRIRIZ... Şimdi rejimi değiştirmeye çalışıyorlar. Parlamenter demokratik sistemden, gazi meclisten, halkın seçtiği milletvekillerinden, medyanın özgürlüğünden, üniversitelerin özerkliğinden hoşlanmıyorlar. Diyorlar ki bütün yetkiyi bir kişiye verelim diyorlar. Bütün yetkiyi bir kişiye vermeyi arzu ediyor musunuz? Efendim diyorlar, rejimi değiştirmiyoruz diyorlar. 1923’te kaldı o diyorlar. Çocuk kandıracaklar… Sizi kandırdıklarını biliyoruz. PKK, FETÖ, IŞİD kandırdı. Sanıyorlar ki biz CHP’yi de kandırırız. Biz kandırılmayız. Binali Yıldırım’a açık ve net çağrıda bulunuyorum. Başbakansan başbakanlığını bil. Başbakansan koltuğuna sahip çık. Başbakansan, başbakanlığa sahip çık.
FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜYLE AYNI YATAKTA YATANLAR NEREDE ŞİMDİ? 100 binin üstünde kamu görevlisi, ya işine son verildi veya açığa alındı. İçlerinde bir tane siyasetçi var mı? Nerede bu işin siyasi sorumlusu? FETÖ terör örgütüyle aynı yatakta yatanlar nerede şimdi? FETÖ terör örgütüyle, paralel gidenler nerelerdeler şimdi? Hesabını soracağız. Siyasi ayağını çıkarmak için hesabını soracağız. Hesabını sormazsam namerdim ben.
KENDİNE GÜVENİYORSAN BERABER YARGILANALIM: Diyorlar ki FETÖ bizi kandırdı. Biz saftık, ama Kılıçdaroğlu bunun hepsini biliyordu, o zaman Kılıçdaroğlu yargılansın diyorlar. Kendine güveniyorsan, ben yargılanmaya hazırım, kendine güveniyorsan gel beraber yargılanalım. Kendilerinin içinde yüzlerce FETÖ’cü var, Bylock kullanan binlerce kişi var. Bunların gücü ere erbaşa yazarlara gazetecilere öğretmenlere yetiyor. Bunların gücü başkasına yetmiyor. Çünkü onlardan intikam almak istiyorlar.
SEN ZIKKIMIN KÖKÜNÜ YE: Size mağdur olan iki olaydan söz edeceğim. Bir polis eşi, polis tutuklanıyor FETÖ’den dolayı. Eşi, özel sektörde çalışıyor. Valilik yazı yazıyor, bunun işine son verin diye. Şimdi allah aşkına Türkiye’deki bütün kadınlara sesleniyorum. Cezaların şahsiliği diye bir kural vardır. Hadi kocası suç işledi, kadının ne günahı var? Çocuklarına nasıl bakacak o kadın? Hani bunlar ne diyorlardı? Ağacın kökünü yesin demişlerdi, o gariban çocuklara. Ben de onlara diyorum ki, onlar ağaç kökü asla yemeyecek, eğer yiyeceksen sen zıkkımın kökünü ye.
Yine bir yazı. Jandarmadan gidiyor. Diyor ki, “aşağıda kimlikleri yazılı şahısların ve çocuklarının kurumunuza herhangi bir kaydının bulunup bulunmadığını bildirin” diyor. Hadi adamı anladık da, çocuklarının ne günahı var? Ben diyorum ya, bunlarda din iman yok diye.
Veda hutbesi, sevgili peygamberimizin veda hutbesi. İnsan hakları bildirgesi olarak yorumlarlar. “Herkes kendi işlediği suçtan sorumludur. Bir kimsenin işlediği suç babasına annesine evladına yüklenemez” Onlar ne yapıyorlar? Hem Müslüman geçiniyorlar, hem de küçük çocukların nafakalarına göz dikiyorlar.