Erdoğan: Baskı 1948'de başladı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kudüs Sempozyumu'nda konuşuyor. Erdoğan, Birleşmiş Milletler'i eleştirdiği konuşmasında şunları söyledi: Üstünlerin hukukunun geçerli olduğu bu sistemde kararların hiçbiri uygulanamıyor. 1948 yılından bu yana baskı, tehcir, ayrımcılık politikaları devam etti.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeşilköy'de bir otelde düzenlenen Parlamentolar Arası Kudüs Platformu Kudüs ve Sürecin Problemleri Sempozyomu'nda konuştu. Erdoğan, "Bizim Suriye'nin topraklarında gözümüz yok. Mesele, toprakların gerçek sahipleri, topraklarına sahip olsunlar, bunu sağlamak için yani orada bir adaletin tesisi için varız. Devlet terörü estiren zalim Esed'in hükümranlığına son vermek için biz oraya girdik" dedi.

'BİZİM DİNİMİZ İSLAM'

Erdoğan, "Biz 'sabır sabır' dedik, en sonunda dayanamadık ve Suriye'ye ÖSO ile beraber girmek zorunda kaldık. Devlet terörü estiren, zalim Esed'in hükümdarlığına son vermek için biz oraya girdik. Başka bir şey için değil. Kimse de ırkçı milliyetçilik yapmasın. Bizim asabi bir milliyetçiliğe asla olumlu bakmamız mümkün değildir. Irkçılığı bir kenara bırakacağız. Mezhepçiliği bir kenara bırakacağız. Bizim dinimiz İslam" şeklinde konuştu.

'BM'DEN ADALET BEKLEMİYORUM'

BM Güvenlik Konseyinin mevcut yapısına yönelik eleştirilerini sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, " Şu andaki haliyle ben BM'den (Birleşmiş Milletler) adalet beklemiyorum. Böyle bir adalet oradan çıkmaz, bunu bilin" diye konuştu. Suriye meselesinde BM Güvenlik Konseyi'nin adım atmadığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye'deki ölümlerin 1 milyona ulaştığını söyledi. Erdoğan," BM'den Suriye'de Irak'ta bir şey görebildiniz mi? Şu anda 600'lü rakamlar konuşuluyor ama hayır bana göre Suriye'de 1 milyona yakın insan öldü. Ve bu ölümler hala devam ediyor. Çocuk, kadın, bebek, ayırım yapmaksızın devam ediyor. Nerede BM? Ne yapıyor? Irak'ta var mı? Yine yok" diye konuştu.

'FİLİSTİN'DE BASKI VE ZULÜM DÜZENİ VARDIR'

Erdoğan, şunları söyledi: "Bir çocuk düşünün. Her gün namlusu kendisine çevrilmiş silahların gölgesinde okula gidiyor. Bir genç düşünün. Geleceğe dair hayalleri dikenli tellerin vahşiliğinde kayboluyor. Bir kadın düşünün yıllarca gözü gibi baktığı evi bir anda buldozerlerle üzerine yıkılıyor. Bir baba düşünün sudan sebeplerle çocukları hapse atılıyor. Bir millet düşünün meskunu oldukları öz yurtlarında horlanıyor. Filistinli çocukların, gençlerin, kadınların, babaların her gün yaşadıkları hayat budur. Filistin'de her gün kendini tekrar eden baskı ve zulüm düzeni vardır. Bu adaletsizlik tüm dünyanın gözü önünde yarım asırdır katmerlenerek devam ediyor.

'İSRAİL KURULDUĞUNDAN BERİ BASKI VAR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarının satır başları şöyle: "1 milyar 700 milyonluk İslam aleminin içini yaralayan bu tablo değişmedikçe kalıcı huzurun olması mümkün değildir. Birçok sorunun temelinde buradaki hak gaspının yattığı aşikardır. BM kararları bu haksız durumu gidermeye yetmedi. Üstünlerin hukukunun geçerli olduğu bu sistemde kararların hiçbiri uygulanamıyor. 1948 yılından (İsrail Devleti'nin kuruluş yılı) bu yana baskı, tehcir, ayrımcılık politikaları devam etti. Filistin meselesinin BM Güvenlik Konseyi için turnusol kağıdı olduğunu düşünüyorum. Bu durum Müslümanlar nezdinde büyük bir güven kaybı oluşturdu. BM Güvenlik Konseyi gibi kurumlara yönelik güvensizlik DEAŞ gibi örgütlere zemin hazırlıyor.

'MÜTECAVİZ EYLEMLERE SESSİZ KALAMAYIZ'

Ortadoğu'nun kalbindeki bu yara tedavi edilmeden bölgenin huzur ve sükuna kavuşması düşünülemez. İsrail ve diğer ülkeler gerilimi artıracak adımlar atıyor. Filistinlilere yönelik pervasızlaşan saldırılar bunun en çarpıcı örneğidir. Müslümanların ibadetlerini kısıtlayan mütecaviz eylemlere sessiz kalamayız. Mescid-i Aksa'nın içinde yer aldığı Harem Ül-Şerif Müslümanlara aittir, öyle kalacaktır.

'EZAN TARTIŞMALARI TEHLİKELİ'

Yakın dönemde ezan konusunda yaşanan tartışmaları tehlikeli buluyorum. Böyle bir tartışmanın varlığı dahi akıl ve vicdan dışıdır. Bu tartışmanın kimseye faydası yoktur. Bu uygulama yalnızca Filistinlileri değil, tüm Müslümanları rencide etmektedir. Bu konuda endişelerimizi, böyle bir tasarının yasalaşması halinde ne tür tehlikeli sonuçlara yol açabileceğini İsrailli yetkililere ilettik.  Kalıcı barış için tek yol 1968 haritası temelinde bağımsız Filistin devletinin kurulmasıdır. Filistin'i tanıyan ülkelerin sayısını 137'nin üzerine çıkarmamız gerekiyor. Bu bir insanlık vazifesidir. Filistin'in İsrail ile aynı şekilde temsil edilmesini sağlamalıyız. Müslümanlar olarak uluslararası planlar yanındaki bu çalışmalar yanında Kudüs'teki tarihi mirasımızın üzerine titremeliyiz." (DHA)