MHP’li Günal: Ekonomideki sorun bakan enflasyonu!
MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Günal, ekonomi yönetimindeki sorunun 'bakan enflasyonu' olduğunu söyledi. Günal TMSF'nin el koyduğu şirketleri kimlerin yönettiğini de sordu.
ANKARA - Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu ile Sermaye Piyasası Kurulu 2017 Bütçesi üzerine MHP Grubu adına söz alan MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Mehmet Günal, AK Parti hükümetinin 'kişiye göre bakanlık' uygulamasından dolayı ekonomi kurumlarının farklı bakanlara bağlı olduğunu, bunun sonucunda da ekonomi yönetiminde koordinasyon sağlanamadığını söyledi.
Günal, MHP’nin önerdiği gibi ekonomik kurumların tek ve gerçek bir Ekonomi Bakanlığı altında birleşmesi gerektiğini vurguladı. Günal’ın konuşmasından başlıklar şöyle;
ŞAHSA GÖRE BAKANLIK: Bütçesini konuştuğumuz SPK, BDDK, Hazine gibi ekonomi kurumları, AKP Hükümetinin kişiye göre Bakanlık uygulamasından dolayı farklı bakanlara bağlı ve dolayısıyla da ekonomi yönetiminde davul başka tokmak başka bakanda. Örneğin; Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısındaki bakan sayısı şöyle; Reformlardan yani Hazineden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek bir; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı’nın ekonomi ile ilgili sanayi kısmı iki; Ekonomi Bakanı üç; Gümrük ve Ticaret Bakanı dört; Kalkınma Bakanı beş; Maliye Bakanı altı. Hangisi ile ekonominin neresini konuşacağız? Artık bürokrasiyi fazlasıyla artıran şahsa göre bakanlık işini bitirmeniz lazım. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zaman yapıcı, yol gösterici bir anlayışla hareket ettik ve bütün birimleri kapsayan tek bir tane Ekonomi Bakanlığı kuralım dedik.
FİZİKSEL MEKANLA OLMAZ: "İstanbul Finans Merkezine (İFM) BDDK, SPK'nın da binalarının temelini attık." dediniz ama üç tane kamu bankası ve sadece SPK, BDDK binaları yapmakla, fiziki mekân yapmakla finans merkezi olmaz. Bu gerçeği Fitch’in Türk bankalarıyla ilgili görünümü negatife çevirmesiyle AKP ekonomi yönetimi de görmüş oldu. Türkiye'de kaç tane banka var? Çoğu bankanın genel müdürlükleri Levent-Maslak hattında. Peki, onları İFM’ye getirebilecek misiniz? Kamu kurum ve bankalarını talimatınızla "Alın" dediniz, aldılar. Kaça mal oldu, arsaların değeri ne kadar, alındığında ne kadardı? Bu işin getirisi ne olacak? Oraya finans merkezi yaptık diye herkes gelecek mi? Ekonomik olarak güçlü olmazsanız sadece fiziki finans merkezi ile başarılı olma şansınız yok. En iyi finans merkezi olabilecek yerin Levent-Maslak hattı olduğunu söylemelerine rağmen dinlemediniz, İstinye Parktaki araziyi TOKİ'nin elinden nasıl zorla aldığımızı, sonrasında da Millî Eğitim Bakanlığına dolaylı olarak verildiğini biliyoruz. Orada güzel bir finans merkezi olacak yer varken, ne olduysa, kimlerin hayrınaysa, Ataşehir'e finans merkezi yapmaya kalktınız. Bütün finans kurumları, özel sektör Levent’teyken, Ataşehir sadece kamunun finans merkezi mi olacak? Böyle bir finans merkezi olur mu? Bunların altyapısını nasıl taşıyacaksınız?
TMSF ŞİRKETLERİNİ KİMLER YÖNETİYOR? Geçtiğimiz dönemde de birçok banka aynı anda SPK'dan TMSF'ye devredildiği zaman Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurulunda karar alınarak bir sıkıntı yaşanmıştı, Uzan'larla ilgili sıkıntıyı biliyorsunuz, birçok şirket onlara benzer şekilde devralınmıştı, o şirketleri devraldıktan sonra, kısa sürede tasfiyesi veya yeniden yapılandırılması devri gerçekleşmediği zaman, yönetimin profesyonel şekilde yapılması gerekiyor ve bir süre sonra Türkiye milyarlarca dolarlık tazminat ödemeye mahkûm kalabiliyor. FETÖ kapsamında ve daha önceden TMSF'ye alınmış olan şirketler var. Peki, bunların yönetim kurullarına kim giriyor; bu şirketlerin iştigal sahasıyla ilgili, faaliyet alanlarıyla ilgili deneyimleri nedir? Olağanüstü hâl şartlarında bazı kararlar alıyorsunuz ama bu şirketlerin profesyonel şekilde yönetilmesi lazım, daha sonra daha büyük zararlarla karşılaşabiliriz
HER ELEŞTİRİYE 'KUMPAS' DENMEZ: Ekonomide sorunların üstesinden, fiziki finans merkezi yaparak veya yapılan her eleştiriye, "Bunlar bize düşman, bize kumpas kuruyor" diyerek gelemezsiniz. Türkiye Cumhuriyeti devleti büyük bir devlettir, Türk Milleti büyük bir millettir! Bu bölgede olduğumuz sürece de üzerimizde oyunlar oynamak isteyenler, hesaplar yapanlar olabilir ama biz güçlü olmak zorundayız. Güçlü ekonomi olmanın yolu nedir? Söylenenleri dikkate almayıp "Biz doğru biliriz." demek değildir. Güçlü olmanın yolu, ortak aklı kullanarak ülkemiz için gerekli olan yapısal önlemleri almak ve çok uzağına düşmüş olduğumuz 2023 hedeflerini öncelikle revize ederek, gerçekçi hedefleri hep beraber koymak, sonra da bu hedeflere ulaşmaya çalışmaktadır. Bunun için turizm gibi, enerji gibi öncelikli sektörlerde yapısal önlemleri almamız lazım, bakanlıkları yeniden yapılandırmamız lazım. Bütün bunları yaptıktan sonra, yapısal reformlarla desteklenmiş, yüksek ve sürdürülebilir bir büyümeyi, yüksek katma değerli, yüksek teknoloji tabanlı yeni bir büyüme anlayışını hâkim kılmamız lazım. Yaşadıklarımızdan ders çıkararak, inşallah, hep birlikte Milliyetçi Hareket Partisinin söylediği "üreten ekonomi" anlayışına geçer, önce 2023'te Yükselen Ülke Türkiye, sonra 2053’te Fetih'in 600'üncü yıl dönümünde süper güç oluruz. (DUVAR)