Erdoğan: 16 Nisan'a çıkacağımın garantisi var mı?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önemli olanın kişiler değil sistemler olduğunu belirterek, "Benim 16 Nisan'a çıkacağımın garantisi mi var?" dedi.
DUVAR - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, SETA'nın düzenlediği Cumhurbaşkanlığı Sempozyomu'nda konuştu. 200 BM üyesi ülkenin her birinin yönetim sisteminin kendi tarihi, sosyal, kültürel özelliklerine göre farklılık gösterdiğini söyleyen Erdoğan, "Yönetim sistemleri konusunda yapılan çeşitli tasnifler varsa da bunlar sadece genel bir fikir edinmeye yarıyor. Örneğin parlamenter sistemle yönetilen ülkeler sistemini incelediğinizde pratikte birbirinden çok farklı idare tarzıyla yönetilen ülkelerin aynı başlık altında toplandığını görüyoruz" dedi. Erdoğan, "İşiniz gücünüz Tayyip Erdoğan. Tayyip Erdoğan baki değil fani! Benim 16 Nisan'a çıkacağıma dair bir garanti var mı? Millet ne derse o olacak!" dedi.
Erdoğan'ın açıklamalarından bazı başlıklar şöyle:
25 GÜN ÖMRÜ OLAN HÜKÜMETLER OLDU: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhurbaşkanlığı ve parti başkanlığı dönemi ile İnönü arasında önemli uygulama farklılıkları bulunur. 1950 yılından sonra demokrasimizi hep darbeler ve vesayetin gölgesi altında ayakta tutmaya çalıştık. Son 14 yıl boyunca bu sıkıntıların tamamını biz de iliklerimize kadar hissettik, yaşadık. Sorunları başarmış olmamız yapısal çarpıklıkları ortadan kaldırmıyor. İstikrar ve güven ortamının sürekli tehdit altında olması bu yapısal çarpıklıklardandır. Şu anda 65. Hükümet iş başındadır. Hale bakın? Bir başka ifade ile ülkemizde hükümetlerin ömrü 16 ay bile değildir. Türkiye böylesine kısa ömürlü hükümetler tarafından yönetilirken benzer şartlarda gelişme, kalkınma, büyüme yarışına girdiği ülkelerin hepsi tarafından birer birer geçilmiştir. 25 gün ömrü olan hükümetler olmuştur bu ülkede. Böyle devlet yönetilir mi?
NAL TOPLAMAYA DEVAM EDERDİK: 14 yılda sıçrama harekatı bizim hükümetimiz tarafından gerçekleştirilmesiydi kusura bakmayın nal toplamaya devam ederdik. Son yıllarda yaşadıklarımız bize bir gerçeği gösteriyor; şayet ülke ve millet olarak hedeflerimize ulaşmak istiyorsak öncelikle güçlü, etkin, yetki ve sorumluluk sahibinin tam olarak belli olduğu bir yönetim sistemine ihtiyacımız vardır. Bugün üzerinde konuştuğumuz Cumhurbaşkanlığı sistemi konusu bir günde ortaya çıkmış değildir. Gerisinde düşündürücü bir arkaplan vardır. Kesinlikle bu mesele bir Cumhuriyet meselesi değildir. Mesele kesinlikle demokrasi, özgürlük meselesi de değildir. Tartıştığımız sistem Türkiye'nin ve Türk Milleti'nin asırlardır devam eden beka sorunun en doğru çözüm yoludur, mesele budur.
TARİHİ OKUMALARI BİR ARAYA GETİRDİĞİMİZDE: Ey ana muhalefet önce kendini bir sigaya çek! Tek parti yönetimini. 1950'den sonra sık sık inkıtalara uğramasının sebebi belli bir kesimin olduğunu herhalde yanlış olmaz. Türkiye gücü ve yetkiyi elinde bulunduran millete karşı sorumluluğu bulunmayan vesayet kurumundan çok çekti. Ne zaman milli iradeye dayanan yönetimler işbaşında olursa o dönemde çok büyük sıçramalar yaşamıştır. Başbakanlık dönemimde bürokratik oligarşiden çok çektiğimi sizlerin hatırlıyor olması lazım. Tarihi okumaları biraraya getirdiğimizde ülkemizin yeni bir anayasaya ve yönetim sistemine olan ihtiyacı gün gibi ortaya çıkıyor. Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin ne rejimle, ne tek adamlıkla ne şahsilikle bir ilgisi var. Bu ülkede il başkanlarının vali olmasını herhalde AK Parti yapmadı. Veya AK Parti yaşamadı. Bunlar kime ait? Tamamıyla ana muhalefet partisinin geçmişine ait. CHP'nin il başkanları bu ülkede aynı zamanda valilik yapmıştır.
TAYYİP ERDOĞAN FANİDİR: Bu onlar için kara lekedir, demokrasi tarihine sürülmüş çok ciddi bir lekedir. Onun için gündeme getirmek istemiyorlar. Geçmişte yaşadığımız tecrübeler ışığında hedeflerimizi gerçekleştirmeye çok daha uygun bir sistem çabamızdır bu mesele. Sistemde milletimizin yarısından fazlasının teveccühüne mazhar olamayan hiç kimsenin ülkeyi yönetme imkanı yoktur. Millete, milli iradeye hesap vermek zorunda olanların Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne karşı çıkanlara hak verme olasılığı olamaz. Bu sisteme karşı çıkanlar Cumhurbaşkanına değil millete karşı olmaktır, mesele budur. İşiniz gücünüz Tayyip Erdoğan. Tayyip Erdoğan baki değil fani! Benim 16 Nisan'a çıkacağıma dair bir garanti var mı? Millet ne derse o olacak! Allah ne derse o olacak.
SORUN YAŞANMADIYSA UYUMUMUZDANDIR: Türkiye bu sisteme olan ilk adımlarını zaten atmıştı. 2007 yılındaki anayasa değişikliğinden söz ediyorum. Bu işleri az çok bilen herkes Cumhurbaşkanı doğrudan halkın seçmesiyle 16 Nisan'da oylayacak olan sistemin zaten işlemeye başladığını kabul edecek. Bu süreçte sorun yaşanmadıysa sebebin sistemin doğru işliyor olması değil; şahsımla veya Başbakanımızla birlikte uyumlu olmamızdan kaynaklanmaktadır. Anayasa değişikliğiyle konuyu şahsileştirmiyor, tam tersine şahsi inisiyatiflerle yürüyen bir yönetimi sisteme bağlıyoruz. Anayasa değişikliğinin ayrıntıları bu sempozyum boyunca hiç şüphesiz enine boyuna tartışılacaktır.