Kurtulmuş: Kararsız önemli bir kitle var
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, referanduma iki ay kala önemli bir kararsız kitlenin bulunduğunu ancak bunların önemli bölümünün 'evet'e yönleneceğini söyledi. Kurtulmuş, "çünkü evet'e dönmek daha kolay" dedi.
DUVAR - Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, anayasa referandumu konusunda henüz kararını vermemiş önemli bir kitle olduğunu söyledi. Kurtulmuş, bu kesimlerin önemli bir kesiminin 15 gün içinde 'evet'e doğru yönleneceğini söyledi.
Milliyet'te yer alan habere göre, "Eğer 15 Temmuz başarılı olsaydı şu an İstanbul sokak sokak semt semt bölünmüş, iç savaş başlamıştı" diyen Kurtulmuş, 16 Nisan referandumu sürecinde "Evet konusunda bir problem görünmüyor” dedi. Kurtulmuş, CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne gitmeme kararını da “CHP akıllanmış. Siyaset böyle yapılır” sözleriyle değerlendirdi. Kurtulmuş'un açıklamalarından satırbaşları şöyle:
RAHATLIKLA EVET ÇIKACAK: Şu anda ‘Evet’ konusunda bir problem görünmüyor. Bu seçimden rahatlıkla evet çıkacağını görüyoruz. Kararsız bir seçmen kitlesi var. Daha kampanyanın çok başındayız. Ben ilk 10-15 gün içerisinde bu kararsız seçmenin ‘evet’e doğru hareketleneceğini düşünüyorum. Kararsız önemli bir kitle var. Bu kitlenin de ‘evet’e dönmesi ‘hayır’a dönmesinden daha kolay. Çünkü insanlar daha çok olumlu yöne dönerler. İlk 10-15 gün içinde gözle görünür ciddi bir hareketlenme olacağını düşünüyorum. Zaten iki aylık bir süre var. Ben rahat bir şekilde geçeceğini düşünüyorum. Kampanya sürecinde gerilim olmaz. Türkiye bir Suriye olmadıysa bir Yemen olmadıysa sandığın ortada olmasından dolayıdır. Benim kanaatim güle oynaya bir süreç yapacağız. Buna karşı herkesin dikkatli olması lazım. Terör örgütlerinin bu süreçte hareketlenmesi muhtemeldir, bunlara karşı da her türlü güvenlik tedbirini de alıyoruz. Millete rağmen anayasa değişikliği yapamazsınız. Millete rağmen darbe yaparsınız. Ama bunu sürdüremezsiniz. Kenan Paşa, rahmetli Turgut Özal’ın, Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olacağını bilseydi 104’üncü maddeyi böyle yazdırmazdı.
HAYIR VEREN HERKES TERÖRİST DEĞİL: Sayın Cumhurbaşkanımızın da, Başbakanımızın da kastettiği ‘Hayır veren herkes teröristtir’ değil. Söylenen şu, PKK’nın üst düzey yöneticileri bütün networküne diyor ki ‘Hayır için sonuna kadar mücadele edin.’ DHKP-C ve irili ufaklı bütün sol örgütler açıkça hayır kampanyasına destek veriyor. FETÖ bütün çevresiyle kalan gücüyle aleni şekilde hayır kampanyasına destek veriyor. Söylediğimiz bu. Türkiye düşmanı ne kadar örgüt varsa hayır kampanyasına destek veriyor. Bu laf tersinden anlatılarak yanlış bir algı operasyonuna neden oldu. Buradan kasıt terör örgütlerinin aleni şekilde hayır kampanyasına destek verdiğidir. "Pozitif bir kampanya olacak. ‘Kararımız Evet’ ana sloganımız olacak. Bölgesel olarak belki bazı değişiklikler olabilir.
EL BAB'I BÜYÜK ORANDA GÜÇLERİMİZ ALDI: El Bab’da büyük oranda şehri bizim güçlerimiz aldı. Ama az sayıda da olsa şehir içerisinde kalan militanlar var. Bunlar Allah korusun son bir hamleyle intihar saldırıları yapabilir ya da araç saldırıları yapabilirler. Bu yüzden kuvvetlerimiz çok temkinli şekilde ilerliyor. Büyük oranda şehir temizlenmiştir. Umut ediyoruz bütünüyle temizlenecek. El Bab çok stratejik bir nokta. En baştan beri Fırat Kalkanı operasyonuna başlarken temel amacımız şuydu; biz Suriye’de herhangi bir yeri alalım, herhangi bir toprak Türkiye’nin eline geçsin, işgal amacıyla bu yapılmadı. Türkiye’nin ulusal güvenlik stratejisinin bir parçası olarak bu operasyona başlandı. El Bab’ı da içine alan 5 bin kilometrekarelik bir alanın terör örgütlerinden temizlenmesi, oralardan Türkiye’ye gelecek olan tehditlerin sonlandırılması ve orada şehirlerin halklarının da geri dönüşünün sağlanması amaçlandı. Güzel bir örneği de Cerablus oldu. Şimdi oraya 45 bin Cerabluslu geldi. El Bab ile mesele bitmiyor. Rakka, DEAŞ’ın başkenti kendilerince. Münbiç de PYD’nin önemsediği yerlerden birisi. Bildiğiniz gibi ABD en başından bütün PYD unsurlarının Münbiç’in doğusuna geçeceğini garanti etmişti. Dolayısıyla biz o bölgede PYD/YPG güçlerinin de olmasını istemiyoruz, DEAŞ’ın da o bölgede varlığının Türkiye için bir tehdit barındırdığını görüyoruz. Dolayısıyla bu bizim tek başımıza yapacağımız bir şey değil, şartların oluşmasıyla birlikte eğer orada bir imkan çıkarsa Türkiye bu imkanı değerlendirecektir. Aynı şeyi Musul için de söylüyoruz. Rakka meselesinde şartların oluşması değerlendiriliyor. Eğer şartlar oluşursa Türkiye DEAŞ’a son nihai darbeyi vurmak için bu planın içerisinde olur. Artık şunu görmemiz lazım, Suriye sorununu hiçbir ülke tek başına çözemez. İşin kilit noktası burasıdır. ABD’nin, Rusya’nın, Doğu’nun, Batı’nın anlaması gereken nokta burası. Artık vekalet savaşları üzerinden hiçbir ülkenin Suriye’den elde edeceği bir menfaat kalmamıştır.
TRUMP'TAN İKİ BEKLENTİ PYD ve 'FETÖ': Trump’ın verdiği demeçlerden anladığımız kadarıyla kendi yönetimi zamanında yeni bir küresel siyaset planı hazırlamış ve buna oynayacağı anlaşılıyor. Tabii en az 6 ay beklemek lazım. Türkiye ilişkileri için iki somut şey var. Birincisi, PYD meselesi. Artık ABD tek tek şehirler üzerinden de bölgesel olarak da sağdan say 5-6 bin kişi, soldan say 5-6 bin kişilik PYD ile mi işbirliği yapacaksınız, bölgenin istikrarı 80 milyonluk Türkiye ile mi işbirliği yapacaksınız? Yani nihayetinde Trump pragmatist bir adam, ticaretin içinden gelen bir adam. Sırf işadamı gözüyle dahi baksak Türkiye ile işbirliği yapması menfaatlerine daha uygun olandır. İkincisi de FETÖ meselesi. Orada da yine bir tercih yapacak. Birkaç on bin kişilik bir network FETÖ dediğiniz. Bunlar bir eşkıya çetesi, darbeci bir ihanet odağı ve Türkiye’de milletimizin kahir ekseriyetinin nefret ettiği bir örgütlenme. Onun başındaki adam Pensilvanya’da yaşıyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Başından beri söylüyoruz. Empati yapsınlar. ABD’yi yıkmaya çalışan birisi gelip bizde Ankara’da, Çankaya’da bir villada otursa ne hissederdi onlar? Burada da yine pragmatist davranacaklarını düşünüyorum. Bu hukuki bir süreç biliyoruz. Ama biz Amerikan yönetiminin niyetini görmek istiyoruz. Adam Pensilvanya’da sadece inzivaya çekilmiş bir adam değil. Adam hâlâ orada uluslararası networkünü yönlendiriyor, talimatlar veriyor. Dostluk bunu durdurmayı gerektirir.
CHP ŞAŞIRTTI: CHP AYM’ye gitmeyerek bizi şaşırttı. Akıllanmışlar. Siyaset böyle yapılır. Millete gidiyoruz kardeşim, niye Anayasa Mahkemesi’ne gidiyorsun? Orada bir elin parmakları kadar yargıca soracağına burada 80 milyona soruyorsun. 80 milyon ne derse başımız gözümüz üzerine.
FETÖ'NÜN DARBE TEHDİDİ KALMADI: FETÖ’nün Türkiye’de artık bir darbe yapma tehdidi, onlardan kaynaklanan bir tehdit kalmamıştır. Büyük oranda bu kırılmıştır. Ama Karlov cinayetinde de gördük ki, Harp okulları sınavlarında ilk soruyu çaldıkları zaman 1975. Adamlar 40 yılı aşkın bir süredir devletin içerisine girmiş. Çok sayıda insan tutuklanmış, çok sayıda insan hakkında da soruşturma devam ediyor. Ama hâlâ bir miktar karda yürüyüp izini belli etmemiş olanlar vardır. Çok kapsamlı bir örgütten bahsediyoruz. Böyle bir yapılanma ‘Evet biz yenildik, kenara çekilelim’ demeyecektir. Asla demez. Bunun bir faydası şu oldu, millet kenetlendi. FETÖ konusunda herkes kenetlendi. Anadolu topraklarının, Türk topraklarının tarih boyunca gördüğü en ağır ihanetti bu. Lamı cimi yok, Türkiye uçurumun kenarından döndü. Eğer 15 Temmuz başarılı olsaydı şu an İstanbul sokak sokak semt semt bölünmüş iç savaş başlamıştı. Belki birkaç sene sonra da Türkiye Suriye gibi Irak gibi dış işgale hazır hale getirilecekti. Adamların hedefi buydu. Millet tabanları yok, devlet içerisindeki adamlarından dolayı ayakta duruyorlardı. Bunu büyük oranda kaybettiler. Allah’ın izniyle milletimizin endişelenmesine gerek yok.