Duvar Arkası: Yüzde 49 'evet' çıkarsa ne olacak?
'Kafa kafaya' durumunun sonucu yüzde 49 'evet' olursa ne olur? Başbakan Yıldırım'ın 'torunları kartal yaptılar' serzenişi... Üç Kürt partisinin referandumda boykot kararı HDP'de nasıl karşılandı? CHP'nin 'sessiz ve derinden' kampanyası... Danıştay Başkanı'nın soğuk rüzgarlar estiren sözleri...
YÜZDE 49 'EVET' ÇIKARSA NE OLACAK?
Siyasi kulislerde, referandumdan ‘hayır’ çıkması durumunda ne olacağına dair çok farklı senaryolar dillendiriliyor. En çarpıcı olanı ise evet ile hayır arasındaki makasın çok dar olacağı olası bir durumda yaşanacaklara dair yapılan yorumlar. Yani yüzde 49 evet, yüzde 51 hayır çıkarsa ne olur?
Tecrübeli siyasetçilere göre böyle bir sonuç çıkarsa Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti, sonucu siyasi iktidarın lehine çevirmek için derhal erken seçim isteyecek.
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, geçen yıl haziran ayında yaptığı bir açıklamada, “7 Haziran’dan sonra gördük işte. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) karar alındıktan sonra 60 gün içinde seçim yapıyor. Daha sıkıştırılırsa bu 40-45 güne düşürülebilir…” demişti.
Peki referandumdan az bir farkla ‘hayır’ çıkması durumunda en kısa zamanda seçime gidilirse örneğin MHP’nin 'hayır'cı muhalifleri toparlanamadan seçmenin önüne konulacak sandıktan ne çıkar? HDP, yüzde 10 barajını aşabilir mi? CHP’de yönetime baş kaldıran isimler olursa parti bundan nasıl etkilenir? Sorular muhtelif, yanıtlar da öyle. Ancak AK Parti’nin önemli isimlerinden biri, bu süreçte Bahçeli’nin yıprandığı iddialarını anketlere dayanarak yalanlıyor, “Bahçeli’nin Genel Başkanlığındaki MHP, olası bir seçimde yüzde 15-17 oranında oy alır, anketler böyle söylüyor” diyor.
Muhalefet partilerinin alacağı oy oranı bir yana, referandumdan yüzde 49 ‘evet’ çıkarsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bunu ‘şahsına verilen oy’ olarak yorumlayacağı ve lehine çevireceği, AK Parti’nin yapılacak bir erken seçimde sandalye sayısını artırarak Meclis’e girmenin yollarını zorlayacağı konuşuluyor.
BAŞBAKAN YILDIRIM: TORUNLARI DA KARTAL YAPTILAR!
Ligin önemli karşılaşmalarından biri 27 Şubat Pazartesi günü gerçekleşen Galatasaray-Beşiktaş maçıydı. Maç, Başbakan Binali Yıldırım’ın evinde çok farklı bir atmosferde takip edildi. İki oğlu ve bir kızı bulunan Başbakan Yıldırım koyu Galatasaraylı, oğulları ise Beşiktaşlı.
Uzun yıllar çocuklarını Beşiktaş’tan vazgeçirememekten yakınan Başbakan’ın bir süredir torunlarıyla da başı dertte çünkü onlar da fanatik Beşiktaşlı. Başbakan Yıldırım ailedeki durumu yakınlarına anlatırken, “Oğlanlar Beşiktaşlı’ydı, yetmedi torunları da Kartal yaptılar. Benim üzüldüğümü düşünen torunlar, ‘dede biz iki takımı birden tutamaz mıyız?’ diye soruyorlar ama olan oldu bir kere” diyor gülümseyerek.
'BOYKOT' DİYEN KÜRT PARTİLERE HDP NE DİYOR?
"Barzani Kürtler'in Erdoğan'ıdır." Bu sözler, kendisini “yurtsever” olarak tanımlayan bir Kürt gencine ait. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani için “Kürtler’in Erdoğan’ı” ifadesini kullanan bu genç, son günlerde sıkça konuşulan “Boykot çağrısının arkasında Barzani var” iddiasını dile getiriyor. Barzani’ye yakın bazı sosyal medya hesaplarından bir süredir yapılan boykot çağrıları tartışılırken 3 Mart Cuma günü Diyarbakır’da 3 siyasi parti boykot açıklaması yaptı.
Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK), Kürdistan Demokratik Partisi-Türkiye(PDK-Bakur), Kürdistan Sosyalist Partisi(PSK), “Tercihimiz, demokratik ve federal bir anayasadan yanadır” diyerek 16 Nisan’da yapılacak Anayasa referandumunu boykot kararı aldıklarını açıkladı. Bu çağrının Barzani’nin Türkiye ziyaretinin hemen ertesinde yapılması, konunun Barzani’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti Hükümeti ile görüşmelerinde gündeme gelip gelmediği sorusunu gündeme getirdi.
Konuştuğumuz bir HDP yöneticisi Kürt seçmenin ağırlıklı çoğunluğunun sandığa gidip ‘hayır’ oyu vereceğinden emin olduklarını şu sözlerle ifade etti, "Bu referandumda ‘evet’ demek, Hükümetin iki yıllık Kürt düşmanlığı politikalarının ve savaşın tasdiki demektir; ‘hayır’ demek ise ‘savaşa hayır’ demektir. Bu nedenle Kürt coğrafyasından çıkacak ‘hayır’, seçmen için çok anlamlıdır. Bu, Kürt seçmen için hayat meselesidir."
Sandığa erişimin, az sayıda kişinin boykot ihtimalinden daha önemli bir sorun olduğunu da belirten HDP yöneticisi, “Bu referandumun sanki demokratik bir zemindeymişiz gibi tartışılması çok şaşırtıcıdır. Hâlihazırda yaşananlar ortadayken egemen medya her şey normalmiş gibi yapmaktadır. Kürt coğrafyasında insanların sandığa erişimine fırsat verilecek mi, o zamana kadar bölgede ne tür gelişmeler olacak? Bunların hepsi belirsizdir” dedi.
CHP’NİN ‘SESSİZ VE DERİNDEN’ YÜRÜTTÜĞÜ KAMPANYA
Referandumda ‘hayır’ diyecek olanların, ana muhalefet partisinden beklentisi büyük. CHP de sorumluluğunun farkında. Cumhuriyet Halk Partisi’nde ilk kez iç tartışmalar bu kadar az.
CHP 133 milletvekili ile sahada olacak. Milletvekilleri 81 ili paylaşarak hem kendi seçim bölgelerinde hem de referandumda sorumluluğunu aldıkları illerde çalışacaklar. CHP yöneticileri, “Basında yer almak gibi bir çabamız yok. Önceliğimiz, ‘hayır’ın ne kadar hayati olduğunu anlatıp seçmenleri ikna etmek” diyor. CHP’liler Anayasa değişikliği referandumunun bir 'varlık yokluk' meselesi olduğuna inanıyor. CHP mitingler yapacak ama AK Parti gibi çok sayıda ilde büyük mitingler planlamıyor. Seçmenle birebir temasın çok önemli olduğu vurgulanıyor.
Bu sürecin, partinin genel başkanlığına aday olan isimler için de -konuşulmasa bile- farklı bir anlamı var. Onlar da sahada olanın kazanacağının farkındalar.
CHP’liler ‘sessiz ve derinden yürütmeliyiz’ dedikleri kampanya için çoktan çalışmalara başladı bile. Bütün bunlar akıllara, CHP Milletvekili Gürsel Tekin’in, “Bu referandum sadece CHP’ye yarayacaktır” sözlerini getiriyor.
DANIŞTAY’DA İHSAS-I REY TARTIŞMASI
15 Temmuz darbe girişiminin ardından üye sayısı değişen Danıştay’a yapılan yeni atamalardan sonra gerçekleşen bir toplantıda, Danıştay Başkanı’nın ağzından çıktığı öne sürülen sözler aylardır tartışılıyor.
Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ün, Danıştay üyeleriyle yaptığı toplantıda, “Karar verirken idare lehine düşünün” deyince salonda buz gibi bir hava estiği, bir iki homurdanma ve mırıldanma dışında kimsenin açıkça karşı çıkmaya cesaret edemediği konuşuluyor.
Hukukçuların deyimiyle ‘ihsas-ı rey’ yani oyunu/tarafını önceden belli etme anlamına gelen bu ifadeyi Danıştay Başkanı’nın kullanması tam anlamıyla bir 'skandal' iken buna kimsenin karşı çıkmamış olması skandalı daha vahim hale getiriyor.
Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önünde düğmesi olmayan cübbesini iliklemeye çalışan fotoğrafıyla ve kızının Cumhurbaşkanlığı Kanunlar ve Kararlar Dairesi’nde çalışmaya başlamasıyla gündeme gelmişti.