Ahmet Türk: Ceylanpınar'da ne olduğunu çok iyi biliyorum
Ahmet Türk 'çözüm sürecinin' bitirilmesinin ardında yaşananları değerlendirdi. 'Suriye ve Irak'ta savaş varken PKK nasıl silah bırakacak' diye soran Türk "Ceylanpınar olayını PKK yapmadı" dedi.
DUVAR - Kayyım atanan Mardin Belediyesi'ndeki başkanlık görevinden alınan Ahmet Türk, 7 Haziran seçimlerinden sonra bitirilen çözüm süreciyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Ceylanpınar'da 2 polisin öldürülmesini gündeme getiren Ahmet Türk, çözüm sürecinin Erdoğan'ın açıklamasıyla "buzdolabına kaldırılması"na yol açan olay hakkında, "Ceylanpınar olayı meselâ. Çok iyi biliyorum ki, bunu PKK yapmadı. Zaten daha sonra da ortaya çıktı. Ama PKK yapmış gibi çok iyi kullanıldı" diye konuştu.
Türk, 16 Nisan referandumu sonuçları, bölgedeki oyların dağılımıyla ilgili de açıklamalarda bulundu. HDP’li seçmenin ‘kırgın’ olduğunu belirten Ahmet Türk, “Aslında bir kırgınlık, bir eleştiri vardı ama devlet öyle bir güvenlikçi politika izledi ki, halk bu kırgınlığa rağmen tepkisini ortaya koydu” dedi. Türk, Kürtlerle ilgili yürütülen politikadan umutsuz olduklarının altını çizerek, “Umutlu olmak isterdik. Bir partinin genel başkanları, belediye başkanları, bütün yöneticileri içeride. Nasıl umutlu olabilirsiniz?” diyor.
Al Jazeera Türk’ten Gonca Şenay’ın sorularını yanıtlayan Türk, şunları söyledi:
Bu kırgınlık unutulsa bile, HDP siyasetindeki değişim ihtiyacı ortadan kalkıyor mu sizce? Şöyle yakın geçmişe dönüp baktığınızda sizce, HDP için kırılma noktası neydi? “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışı mı, Türk solu ile birleşme mi oldu? Ya da, siz bir kırılma noktası olduğunu düşünüyor musunuz?
Siyaset bir sabır işidir. Gerçekten her cümleyi, her kelimeyi ölçüp tartmak gerekir. Hele hele bizim gibi demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren insanların ufku geniş, sabırlı olması gerekiyor. Başka bir örnek vermek istiyorum ben. Meselâ Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinde istediği sonucu almayınca Dolmabahçe sürecini bitirmeye karar vermişti. Ama hemen arkasından bazı eylemlerin yapılması, kimin bu süreci bozduğuna dair halkın kafasında soru işaretleri ortaya çıkardı. Ben olsaydım Erdoğan, Dolmabahçe mutabakatını bozduğunu ilan edinceye kadar sabırla beklerdim. Halk kimin bozduğunu görürdü. Burada bir sabırsızlık yaşandı. Buna benzer durumlar var. Yoksa, bence Kürt siyasetinin çok ciddi yanlışları olmadı. Demokratik siyasetin ciddi yanlışları olmadı. Sonuçta, “Seni başkan yaptırmayacağız” kelimesini Genel Başkan siyaseten kullandı. Belki ben olsam bunu kullanmazdım, gerek duymazdım. Ama bu, tamamen bu ifadeden kaynaklanan bir oy düşüşü denemez. Ceylanpınar olayı meselâ. Çok iyi biliyorum ki, bunu PKK yapmadı. Zaten daha sonra da ortaya çıktı. Ama PKK yapmış gibi çok iyi kullanıldı. (Al Jazeera Türk'ün notu: 22 Temmuz 2015 günü Şanlıurfa Ceylanpınar’da iki polis memuru evlerinde uyurken başlarına sıkılan kurşunla şehit edildi. PKK saldırıyı önce, “Suruç’taki canlı bomba saldırısına misilleme olarak” yapıldığını açıklayarak üstlendi. Birkaç gün sonra ise KCK’nın dış ilişkiler sorumlusu Demhat Agit, saldırıyı PKK’nın değil “Bağımsız, kendi içlerinde örgütlenmiş olan yerel güçlerin” yaptığını söyledi.) Tüm bunlar sabırsızlıktan kaynaklanıyor ve soru işaretlerini beraberinde getiriyor. Eğer siz demokrasi ve özgürlük mücadelesi veriyorsanız, kafalarda hiçbir soru işaretinin olmaması gerekir. Bence, Türk halkının da bu sürece müdahil olması lâzım. Gerçekten, kimin barıştan yana olduğunu, kimin olmadığını herkesin görmesi lâzım. Meselâ, Kolombiya’da FARC diyor ki, “Devlet üzerimize geldiğinde biz tüm dünyaya çağrı yapıyorduk. Savaşmak isteyenin biz olmadığını, devletin üzerimize geldiğini söylüyorduk” diyor. Buna benzer olaylarda çok hassas olmak, tartışmalara neden olmayacak bir açıklıkta siyaseti yürütmek gerekiyor. Neyse o, şahıslarla uğraşmak yerine ne istediğimizi, niçin bu mücadeleyi verdiğimizi çok doğru bir şekilde ortaya koymamız gerekiyor. Kürtler bugün ortak demokratik gelecek için mücadele veriyorsa taleplerini, isteklerini çok rahatlıkla açık bir şekilde ortaya koymalı. Meselâ, kafamızda Türkiye’yi bölme yok. Bunu açık bir şekilde ortaya koymak gerek. Herkesin kendini özgürce ifade edebileceği eşit ve adil bir yönetime ihtiyacımız var. Ama bilerek vatan, bayrak diyerek o milliyetçi, apolitik kesimi elinde tutmak için toplumu ayrıştırmaya çalıştılar. Birisi vatan haini, birisi vatansever olan bir siyaset izlendi. Buna izin vermemek lâzım.