Baydemir: Asıl cemevi yapılmasa laiklik zarar görürdü
Belediye başkanlığı döneminde Alevilere cemevi tahsis ettiği için hakkında 'Laikliğe aykırılık'tan fezleke hazırlanan Baydemir konuştu: Belediyecilik tüm inançlara hizmet etmekle yükümlüdür, bu bizim görevimizdir.
DUVAR - HDP Sözcüsü Osman Baydemir hakkında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde inşa edilen cemevi binasını, PSAKD’ye bedelsiz olarak 10 yıl süreyle tahsis etmesine dair fezleke hazırlandı. Anayasa’nın ‘Laiklik’ ilkesini yok saydığı iddia edilen Osman Baydemir yaptığı değerlendirmede, “Belediyecilik tüm inançlara hizmet etmekle yükümlüdür. Bu bizim görevimizdir. Biz eğer cemevi inşa etmemiş olsaydık, laiklik ilkesi zarar görmüş olacaktı” dedi.
'MÜSLİF TÜCCAR ESKİ DEFTERLERİ KARIŞTIRIR'
Fezlekenin 7 Haziran 2015 genel seçimleri sonrası başlayan süreçle alakalı olduğunu dile getiren Baydemir, “Birincisi; 8 Haziran sabahından itibaren başlayan 7 Haziran seçimleri sonrasındaki darbeler silsilesi eş genel başkanlarımızın tutuklanmasıyla en fütursuz seviyeye ulaştırılmış oldu. İçinde bulunduğumuz süreç halkın iradesine darbe vurulma sürecidir. Yıldönümünde hâlâ bu süreç devam etmektedir. İkincisi; bu fezleke sadece bir cumhuriyet savcısının işgüzarlığıyla hazırlanmış bir fezleke değildir. Bu fezleke hükümetin, cumhurbaşkanının ve daha doğrusu AKP genel başkanının talimatıyla oluşturulan fezlekeler silsilesinin somut örneklerinden bir tanesidir. Özetle demek gerekir ki, müflis tüccar eski defterleri karıştırır. Hükümet, HDP fikriyatı, çoğulculuk ve demokrasiyle baş edemediği için yargı sopasını devreye koymuş durumda” dedi.
'ŞEHİRLERİMİZDE BİR İNANCA MENSUP TEK KİŞİ DAHİ OLSA ONA HİZMET GÖTÜRMEKLE MÜKELLEFİZ'
Evrensel gazetesinden Hasan Akbaş'ın haberine göre, yaptıkları protokolün ve inanç hizmetlerinin arkasında olduklarını söyleyen Baydemir şöyle devam etti: “Belediyecilik tüm inançlara hizmet etmekle yükümlüdür. Kamusal alanda eşit mesafede yakınlıkta olmamız gerekmektedir. Bu bizim görevimizdir. Biz eğer cemevi inşa etmemiş olsaydık, laiklik ilkesi zarar görmüş olacaktı. Eğer biz, Ehmedê Xanî Camisini, Surp Giragos Kilisesini de cemevini de belediye hizmetleri çerçevesinde yapmamış olsaydık laiklik ilkesi esas o zaman zarar görecekti. Ya da bir inanca yönelik bir yaklaşım laiklik ilkesini yok saymış olacaktı. Biz, bizim şehirlerimizde bir inanca mensup tek kişi dahi olsa ona hizmet götürmekle mükellef olduğumuzu ve bu sorumlulukla hareket edilmesi gerektiğini savunuyoruz. O nedenle ben cami, cemevi, kilise inşa etmekle büyük bir onur duyuyorum. Bu sadece benim değil, temsil ettiğim siyasi anlayışın bir öğretisidir. Ben cemevi konusunda altına imzamı atmış olduğum bütün protokollerin de arkasında olduğumu ve bununla da gurur duyduğumu belirtmek istiyorum. Tarafların cemevinde cem olmasından, istişare etmesinden dolayı da bir rahatsızlık söz konusudur. Protokol açıkça diyor ki, ‘taraflar istişare eder’ bu nedenle cem demek istişare demektir. Bunlar ya kara cahiller ya da bin yıl geride yaşıyorlar. Ya da gerçekten diyalogdan korkuyorlar. Ya da inanç düşmanı bunlar. Başka bir anlam çıkaramıyorum. Ben o protokolün de canlara hizmetin de arkasındayım. Bizim için önemli olan çoğulculuğa karşı olanların değil, canların ne düşündüğüdür. Dolayısıyla, tüm hizmetlerimizin arkasındayız.”