TBMM'de 15 Temmuz özel oturumu
TBMM'deki 15 Temmuz Oturumu, 4 siyasi parti temsilcisinin polemiğine sahne oldu. Başbakan Yıldırım, CHP'nin 'kontrollü darbe' iddialarına tepki gösterdi. CHP lideri Kılıçdaroğlu ise MİT Müsteşarı Fidan ve Genelkurmay Başkanı Akar'ın TBMM Komisyonu'na bilgi vermemesini eleştirerek, 'FETÖ' çatı iddianamesini yazan savcıların neden görevden alındığını sordu. HDP adına konuşan Yıldırım, OHAL ve KHK uygulamaları ile eş genel başkanları ve vekillerin tutuklanmasını gündeme getirdi. MHP Genel Başkanı Bahçeli ise 15 Temmuz'un darbe ve işgal girişimi olduğunu söyledi, CHP'nin Adalet Yürüyüşü'nü eleştirdi.
DUVAR - Meclis'te 15 Temmuz oturumu yapılıyor.
Oturumun açılış konuşmasını TBMM Başkanı İsmail Kahraman yaptı.
Konuşmasını "Ya Allah nidalarıyla devirdik tiranları" şiiriyle bitiren Kahraman özetle şunları söyledi.
DEMOKRASİDE SANDIK HER ŞEYDİR: Sandık demokraside her şeydir, unsur değil asıldır. Bugün Türkiye demokratik bir sistemle yoluna devam etmektedir ve devam edecektir. Sosyal, laik, her düşünceye saygı gösteren, halk hakimiyetine dayalı bir hukuk devletidir. 15 Temmuz'da her kurum ve kuruluşla başarılı bir sınav verdik. Bombalar ve kurşunlara rağmen Meclis'i açık tutarak, Meclis'in sesinin ne kadar gür olduğunu gösterdik. 15 Temmuz'de TBMM'de grubu bulunan 4 partinin imzasıyla ortak bildiri yayınladık. Örnek bir olağanüstü toplantı yaptık.
KADERDE MİLLİ GÖRÜŞ GÖMLEĞİNİ GİYMEK DE VARMIŞ: Size bir anektodu aktarmak isterim. Özgür (CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel Özel) Bey'in o zaman ceketi yoktu. 3 grup başkanvekili beraber oturduk. Ahmet Gündoğdu bey geldi, Özgür Bey'e "Birazdan televizyoncular gelir, çekim yapılır ben ceketimi sana vereyim" dedi. Özgür Bey hay hay dedi ceketi aldı. Ve güzel bir konuşma yaptı. Kaderde milli görüş gömleğini giymek de varmış. Partiler olarak ayrı olabiliriz ama aynı bilekteyiz. Gerektiğinde bir yumruk olabiliriz. 15 temmuz bunun bir ispatıdır. Darbenin engellenmesinde en büyük pay Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın milletimizi meydanlara çağırması olmuştur. Lider nasıl olmalıdır sorusunun cevabını en açık şekilde verdi.
4 PARTİ TEMSİLCİSİ ADINA KONUŞMA
Kahraman'ın ardından AK Parti Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP Genel Başkanı yerine Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli sırasıyla konuşma yaptı.
Başbakan Binali Yıldırım, bugün yeniden Meclis'te birarada olmalarını, darbeye karşı koyan halka borçlu olduklarını vurgulayarak, şunları söyledi:
TANKLARIN EZİLDİĞİ GÜN: 15 Temmuz iman dolu çılgın Türklerin tankları ezdiği gündür. 15 Temmuz bir işgal hareketini milletin çıplak elleriyle erittiği gündür. Milletim korkmadı, zafer korkmayanlarındır. 15 Temmuz gecesi ikinci kurtuluş mücadelesi başlatıldı. 15 Temmuz'da destanların en güzeli yazıldı. 15 Temmuz'da millet ilk kez darbelere boyun eğmedi.
YENİKAPI RUHUNA LAYIK OLAMAYANLAR: Türk ordusu bugün 15 Temmuz öncesine göre çok daha güçlüdür. Türk ordusu aziz milletin ordusudur. Türkiye her inançtan, her kültürden oluşan bir millettir. FETÖ'nün ağzıyla konuşanlar, 15 Temmuz ruhunu hissedemeyenler, Yenikapı ruhuna layık olamayanlar, onlar ancak kontrollü ruhlarla bir arada olabilir.
ADİL ÖKSÜZ SORULARI
Başbakan Yıldırım'dan sonra söz alan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise 15 Temmuz sonrası MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın TBMM Darbe Komisyonu'na gelmemesini eleştirerek, Adil Öksüz'le ilgili sorular yöneltti, 'FETÖ çatı iddianamesi'ni yazan savcıların neden görevden alındığını sordu.
Kılıçdaroğlu konuşmasında özetle şunları söyledi:
ONUR VERDİ: FETÖ'nün darbe girişiminin 1. yıl dönümündeyiz. Tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Gazi Meclisimizin siz değerli mensuplarına şükranlarımı iletiyorum. Ordumuzun, parlamenter demokrasimize sahip çıkarak terör örgütüne karşı direnmesi de bizlere onur vermiştir. Şehit Astsubay Ömer Halisdemir'in şahsında tüm şehitlere Allah'tan rahmet diliyorum, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. FETÖ'nün ülkemiz demokrasisine yönelik darbe girişiminin başarısız kılınması halkımızın demokrasiye sahip çıkmasıyla sağlanmıştır.
AKAR VE FİDAN NEDEN KOMİSYONA BİLGİ VERMEDİ: 16 Temmuz 2016 günü toplanan TBMM Genel Kurulu'nda da ifade ettim, darbe girişiminin bütün boyutları ile masaya yatırılması ve gerçeklerin gün yüzüne çıkarılması sağlanmalı. Bu çatı altında gösterilen kararlılık, araştırma komisyonunun çalışmalarına üzülerek ifade edeyim ki yansıtılmamıştır. Darbe girişiminin bütün ayrıntılarına vakıf, MİT Müsteşarı ve Genelkurmay Başkanı'nın milli irade temsilcilerine bilgi vermesi sağlanamadı. Bu iki değerli bürokratın komisyona gelerek, milli iradenin sorularına yanıt vermek yerine yazılı bilgi vermeyi tercih etmeleri kabul edilebilir değil. Hangi gerekçe ile komisyona gelmesi engellenmiştir."
MİT, ADİL ÖKSÜZ'Ü NEDEN İZLEMEDİ: MİT'in raporunda "MİT'in daha önce dış makamlarla paylaşılan notlarda cemaatin darbe girişiminde bulunabileceğini bildirdiğini ancak istihbarat toplayamadığından net bir istihbarata ulaşamadığı" ifade edilmiştir. Bu açıklama pek çok noktadan sorunludur. 2012'den itibaren Adil Öksüz'ün Hava Kuvvetleri imamı olduğu bilinmektedir. Darbe toplantılarının büyük bir kısmı TSK dışında, yani özel evlerde yapılmıştır. Adil Öksüz, 2 telefon ve 1 GPS cihazı ile serbest bırakılmıştır. Haydi diyelim serbest bırakıldı, MİT, Adil Öksüz'ü neden izlememiştir.
O.K'NIN İKİNCİ KEZ İFADESİNE BAŞVURULMASI NEDEN ENGELLENDİ?: "MİT'in verdiği bilgiler bizi tatmin etmemiştir. 15 Temmuz günü darbeden bilgi var mıydı, o da çok tartışıldı. Genelkurmay'dan bir yetkili köşe yazarı Mehmet Yılmaz'ı arar ve der ki, "MİT bize bilgi verdi, darbe bilgisi vermedi" der. Daha sonra O.K bilgi verdi. "Ben darbe faaliyeti olabileceğini söyledim" dedi. Bunlar, üzerinde durulması gereken konular. Bir daha Türkiye darbe girişimi ile kalmasın diye bütün ayrıntılarının ortaya çıkması gereken konular. Savcı ikinci kez O.K'nın ifadesine başvurmak ister ama MİT kadrosuna alınır, ifadesine başvurulamaz. Bu savcılar kimin bilgisine başvurmak istediler de görevlerinden alındılar. Bu bilgiyi sayın Cumhurbaşkanı da dahil hepsine soruyorum. FETÖ ana iddianamesini yazan savcılar neden görevden alındılar.
SİZE MAYISTA BİLDİRİLMİŞ NEDEN 15 TEMMUZ BEKLENDİ?: İlgili makamlarla eş zamanlı olarak paylaşılmıştır diyor MİT. Peki, FETÖ'ye operasyon için neden 15 Temmuz beklenmiştir. Size mayıs ayında bildirmişler ama bekleniyor. 250 şehidimiz ve 2193 gazimiz var. En azından aziz hatıralarına 15 Temmuz hain darbe girişiminin tüm ayrıntılarının ortaya çıkması lazım ama öyle görünüyor ki bu ayrıntıların ortaya çıkması engelleniyor.
SİYASİ AYAĞI BİLEREK KAPATILIYOR: Hesaplaşmak hukuk dışına çıkmış, adalet yok edilmiştir. Darbe araştırma komisyonu, soruşturmayı savuşturma çabasına girmiştir. Bu gazi Meclis devre dışı bırakılmış yetkileri elinden alınmıştır. Darbenin siyasi ayağını ortaya çıkarmaya dönük çabaların önü bilinçli olarak kapatılmaktadır. Darbecileri devletin en hassas yerlerine yerleştirenlerin hesap vermesi sağlanmadan, hesap sorulamaz. TSK'nın cumhuriyetli kadroları tasfiye edilip FETÖ'cülerin önü açılırken bu örgüte destek verenler ortaya çıkarılmalıdır.
'ÇÖZÜM BARIŞ, DEMOKRASİ VE ADALET'
HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, 15 Temmuz öncesi yapılan tüm uyarıları iktidarın görmezden geldiğini belirterek, "Siyasi iktidarın girmiş olduğu milliyetçi-muhafazakar ittifakın ülkeye hayır getirmeyeceğini ifade ettik. Çözüm barış, demokrasi ve adalettir" dedi.
Yıldırım konuşmasında özetle şunları söyledi:
DEMİRTAŞ VE YÜKSEKDAĞ HİTAP EDECEKTİ: 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümünde, Meclis Genel Kurulu’ndan Eş Genel Başkanlarımız Sayın Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere tutsak durumda olan milletvekillerimizi, Belediye Eş Başkanlarımızı, parti yöneticilerimizi, tutuklu gazetecileri, açlık grevine devam eden Nuriye ve Semih’i, OHAL kapsamında mağdur edilen masum yurttaşlarımızı; HDP Grubu, Genel Merkezi ve tüm teşkilatları ile çalışanları adına selamlıyorum. Aslında 4 Kasım öncesi ve sonrasında iktidar sahiplerinin demeçlerinde çok net ortaya çıktığı üzere siyasi operasyonlarla tutsak edilmemiş olsalardı, Eşbaşkanlarımız sayın Yüksekdağ ve sayın Demirtaş bu kürsüden selamlanacak değil, hitap edecek liderlerdir.
DARBELER TARİHİ: 100 yılını tamamlamaya yaklaşmakta olan ülkemizin tarihi, bir yönüyle darbeler tarihidir. 100 yıllık tarihin ilk çeyrek bölümünü tek parti dönemi olarak demokrasiden uzak geçiren Türkiye, ondan sonraki 70 yıllık dönemine sayısız askeri, sivil, siyasi, yargısal, modern ve post-modern darbeler sığdırmıştır. Darbecilerin veya yeltenenlerin art niyetini, kirli ruhunu ve demokrasi düşmanlığını hiç tartışma konusu yapmadan, buna zemin sunan koşulları tartışmamanın ve üstünü örtmeye çalışmanın da yeni darbeleri besleyeceği unutulmamalıdır. 15 Temmuz darbe girişimi de darbecilere siyasi iktidar tarafından öncesinde sunulan olanaklarla, tanınan imtiyazlarla, getirilen dokunulmazlıklarla, verilen yargılanmazlık taahhütleri ile göstere göstere gelmiştir.
DARBE MEKANİĞİNE DEFALARCA DİKKAT ÇEKTİK: Sadece 15 Temmuz darbesinden bir önceki yasama yılının meclis tutanaklarına bakıldığında partimiz hatiplerince, bu kürsüden sayısız kez bir darbe mekaniği, potansiyeli ve yakın ihtimaline dikkat çekilmiş, siyasi iktidar uyarılmıştır.
MİLLİYETÇİ-MUHAFAZAKAR İTTİFAK HAYIR GETİRMEZ: 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde, çözüm sürecinin bitirilmesiye başlatılan çatışmaların ve siyasi iktidarın girdiği milliyetçi muhafazakâr ittifakların ülkeye hayır getirmeyeceğini defalarca söyledik. Böylesi bir atmosferin ülkeyi darbe mekaniğinin içerisinde tutacağını; ekonomik, sosyal, siyasi, diplomatik krizlerin içinde debeleyeceğini ısrarla belirttik.
16 TEMMUZA SİYASET DAMGA VURDU: 16 Temmuz’da tüm partiler tarafından imzalanan ortak deklarasyonda demokratik siyaset ve güçlendirilmiş parlamenter demokrasi vurgusu yapılmıştı. O gün Türkiye’de darbe karşıtlığına, siyasi partilerin farklı görüşlerine saygı gösterilmek kaydını düşen siyaset kurumu damgasını vurmuştu.
KRAVATLI DARBE: 16 Temmuz 2016 tarihinde partimiz bu kürsüden darbenin sadece askeri yollarla olmayabileceğini ifade etmişti. Ancak hemen akabinde darbe lütuf olarak görülmüş ve OHAL ilan edilmiştir. Tekrar belirtmek gerekir ki; darbeler sadece askeri apoletler ile gerçekleştirilmez. Dünya tarihinde, Demokratik işleyişe yönelik kravatlı ve takım elbiseli darbelerin sayısız örneği vardır. Ne yazık ki, Türkiye’nin son bir yılı da buna örneklerden biridir. 20 Temmuz itibariyle bir darbe daha gerçekleştirildi bu ülkede. Bu darbeyi müteakip Eş Başkanlarımız ve Milletvekillerimiz tutuklandı. Belediyelerimize kayyım atandı. Gazeteciler tutuklandı. 15 Temmuz Darbe girişimine karşı duran çok sayıda kamu emekçisi işinden edildi. 15 Temmuz’da cesaretle darbe karşıtı yayın yapan birçok medya organı ve sivil toplum kuruluşu KHK ucubesiyle kapatıldı. Tüm bu KHK zulmüne uğrayanların ortak iki yönü vardı; Birincisi bu kişiler ve kurumlar darbe karşıtı idi, ikincisi ise AKP’li değildiler. Bu durum bile yalnız başına darbe girişimi ile buna bağlı olarak OHAL ve KHK'ların nasıl da amacından koparılarak kullanıldığının göstergesidir. Oysa 15 Temmuz darbe girişimine karşı TBMM’nin ve bütün halkımızın gösterdiği ortak duruş için önemli bir fırsat sunuyordu.
Kılıçdaroğlu Meclis'teki gece törenine katılmayacak
BOYUN EĞMEYECEĞİZ: Yine Eş Genel Başkanımız Sayın Demirtaş tutukluluğunun 9. ayında olmasına, mahkeme karşısına çıkarılmamış ve ifadesi dahi alınmamış olmasına rağmen, hakkında iktidar Partisi Genel Başkanı tarafından asla kabul edilemeyecek ağır ifadelerle kesin hüküm verilmiştir. Yargıya açık müdahale ve talimat anlamına da gelen bu hakareti olduğu gibi iade ediyoruz. Eş Başkanlarımız hepimizin onuru ve halkın iradesi olan demokrasi mücadelesinin kahramanlarıdır. Ne FETÖ darbesini ne de sonraki darbeyi kabul etmeyeceğiz, asla boyun eğmeyeceğiz. Ortak vatan paydasında demokrasi ve özgürlükler temelinde bütün farklılıklarımızla birlikte kardeşçe ve eşitçe yaşamanın mücadelesini vermeye devam edeceğiz.
ÇÖZÜM DEMOKRASİ VE ADALET: Darbe girişimlerinin ve güvenlik açıklarının tek çözümü vardır. Demokratik siyaseti, eşitliği ve adaleti güçlendirmek. Dünyada güvenliğin baskıyla ve zulümle kalıcı sağlandığı, darbelerin önlendiği tek bir örnek ülke bile yoktur. Bu şekilde devam edilmesi halinde, 10 OHAL bile ilan edilse darbe mekaniği canlı kalmaya devam edecek, toplumsal kamplaşma ve yarılma derinleşecektir. Türkiye’nin içeride yaşadığı toplumsal, siyasal ve ekonomik sorunların çözümü demokrasidir, barıştır, eşitliktir, adalettir. Bunun dışında, bir çözüm, 80 milyon insanın bu ülkeye dair aidiyet ve sahiplenme duygusunu arttıracak hiçbir çözüm reçetesi yoktur. Ne dış politikadaki iflaslar, ne ekonomideki çöküş, ne de insan hakları ihlallerinin seyri daha fazla baskıyla engellenemez.
'ESİR VE TUTSAK' SÖZLERİNE KAHRAMAN'DAN ELEŞTİRİ
Yıldırım'ın konuşmasının ardından TBMM Başkanı Kahraman yeniden bir konuşma yaptı. Yıldırım'ın konuşmasında 'tutsak' kelimelerini kullandığını belirten Kahraman, "Sayın Yıldırım, Türkiye'de tutsak yok. Bu noktada buna benzer sözler milli birlik ve bütünlüğü zedeleyen sözlerdir. Türkiye anarşizme müsaade etmeyecek bir ülkedir. Türkiye'de tutsak yoktur. Hukuki terimlerle konuşun. Yargılama ve mahkum vardır" dedi.
Kendisine sataşma olduğu gerekçesiyle söz alan Yıldırım ise konuşmasından cımbızlanarak alınan sözlerine müdahale edilemeyeceğini belirterek, "Aylardır mahkemeye çıkarılmayan bir parti genel başkanına değinseniz daha saygın bir iş yapardınız. Sizin, benim darbe ihtimaline dair söylediklerime cevaben söylediklerinizi anlamakta güçlük çekiyorum. Biz bir darbe ihtimaline dikkat çekerken siz yine şimdi düşündüğünüz gibi düşünüyordunuz" yanıtını verdi.
KONTROLLÜ DARBE DEMEK AKLIN İFLASI
Yıldırım'dan sonra söz alan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "15 Temmuz'a kontrollü darbe demek aklın iflasıdır" diyerek, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu eleştirdi.
Bahçeli konuşmasında şunları söyledi:
15 TEMMUZ DARBE VE İŞGAL DENEMESİDİR: Türk milleti tarih boyunca belaları alt etmeyi başarmıştır. Üzerinde yaşadığımız çetin ve zorlu coğrafyada yaşamanın ağır sonuçları olacaktır. Türk milletinin hedefte olması tesadüfi görülmemelidir. Böylesi bir ihanet kuşatması yeni de değildir. Birbirimize düşersek ya bizi bu vatandan söküp atacaklar ya da burada bizi gömük üzerimizden aşacaklardır. 15 Temmuz öncelikle bir darbe teşebbüsüdür. Ayrıca, taşeronları, planlayıcıları belli olan bir işgal denemesidir. Kontrollü darbe demek aklın inkarı, yalın gerçeklerin imhasıdır."
TARAFLAR ÇOK NET: TBMM defalarca bombalanmış, kurşun yağmuruna tutulmuştur. Tarih sayfalarını karıştırdığımızda örneğine neredeyse hiç rastlanmayacak sahneler 15 Temmuz gecesi yaşanmıştır. Çanakkale'de yarım kalan zulmü hain FETÖ'cüler tamamlamak istemişlerdir. 15 Temmuz tarihi bir hesaplaşma, tarifsiz bir ihanettir. Bir yanda Türkiye diğer yanda yedi düvel vardır. Taraflar çok nettir. FETÖ, Türkiye'ye kastetmek için eline geçirdiği bütün imkanları kullanmıştır.
MİLLİ MUTABAKAT ŞART: Tanklar, silahlar 80 milyona doğrultulmuştur. Milli bir mutabakatın varlığı şarttır. Neden hep birlikte zalimlere karşı gelemiyoruz. Nedir bizleri ayrı düşüren, nelerdir ayrı düşüren? FETÖ asırlardır devam edegelen Anadolu'nun istila komplosunun bu çağdaki adıdır. FETÖ haçlı zihniyetinin su katılmamış bir barbarlığıdır. İç barış ve huzur ortamını birlikte temin ve tamir etmezsek biliniz ki yeni saldırılar önümüzdedir. Bunu görmek, bunu artık bilmek lazımdır. Bugün batılı devletlerin acıklı ve aciz durumları, ikircikli tavırları tehditlerinin sönmediğini somut örneğidir.
ADALET YOLLLARDA DEĞİL: Adaletse yollarda değil milli vicdanın kendisinde bulacağız. Kumpas kuruyorlarmış, alayı birden üzerimize geliyorlarmış. Varsın olsun. Yeterki safları sıklaştıralım, öleceksek de adam gibi ölelim. Varsa haksızlıkları giderelim. Son olarak ifade etmek isterim ki, TSK içerisindeki bir kısım darbeci hainle mehmetçiğe ayırt etmek gerekir. Şehitlerin hepsi bizim için eşittir. Mehmetler bizimdir, biz Mehmediz.