Bahçeli: Yüzde 10 ağır bir baraj
MHP lideri Bahçeli yüzde 10 barajının bağımsız adaylar ve kimi ittifaklarla aşıldığına dikkat çekerek, “Bir başka partiyi yok sayıp, ezerek kendine bir yol çizmeye çalıştığınızda bunun anlamı olmadığı görüldü. Bunlardan ders çıkartmak lazım” dedi.
ANKARA - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yüzde 10 barajıyla ilgili, “Artık bu zorlamalar, dayatmalarla, birilerini öldürerek kendini yaşatmak yerine ‘hep beraber demokrasi içinde nasıl yaşarız, bunu nasıl başarırız, Türkiye’yi demokrasi ve normalleşme sürecine getirebiliriz’ noktasında bir uzlaşmaya varacak çalışma yapmak lazım” dedi.
MHP lideri Bahçeli, dün haftalık olağan grup toplantısının ardından Meclis’teki makam odasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erken seçim çağrılarından uyum yasalarına, ABD-Türkiye arasındaki vize krizinden Başbakan Binali Yıldırım’ın oğullarının off-shore hesapları bulunduğu iddialarına kadar gündemdeki birçok konuyu değerlendiren Bahçeli, MHP’yi baraj altı gösteren kamuoyu araştırmalarını, “kamuoyu oluşturmaya dönük” olarak nitelendirdi, “MHP, Türk siyasi hayatında baraj sorunu olmayan siyasi partilerden bir tanesi” dedi. "Klasik araba merakınız biliniyor. Yerli otomobil çıkarsa alır mısınız?" sorusuna ise, "Ben epey kullanıldıktan sonra alırım. Bakalım ne olacak" yanıtını verdi.
Meclis Başkanlığı seçiminde MHP’nin kendi adayını göstereceğini söyleyen Bahçeli, AK Parti’den aday adaylığını ilan eden Burhan Kuzu’nun da destek için MHP’yi ziyaret ettiğini anlattı. Bahçeli’nin gündeminde yabancı futbolcu sayısındaki artış da vardı. Galatasaray’a dönük eleştirilerini yineleyen Bahçeli, “Beşiktaş 11 yabancı futbolcuyla sahaya çıksın, koyu bir Beşiktaşlı olmama rağmen kulüpten ayrılırım” dedi. Bahçeli’nin değerlendirmeleri şöyle:
MHP’NİN BARAJ SORUNU YOK: Kamuoyu araştırmaları, kamuoyu araştırmasından ziyade kamuoyu oluşturmaya dönük araştırmalardır. Bunu bildiğimiz için hiçbir araştırmaya güvenmiyoruz. Bugüne kadar yapılmış araştırmalarda MHP’nin yüzde 10 barajını geçtiği hemen hemen hiç yazılıp çizilmedi ama seçimlerde başka sonuçlar elde edildi. Bizi genelde yüzde 2-8 arasında getirip götürdüler ama öyle olmadı. MHP Türk siyasi hayatında baraj sorunu olmayan siyasi partilerden bir tanesi. Amma ille bir barajın altında kalma baskısı var. “Öyle olursa da iyi olur” diye düşünenler var. O da sakat bir düşünce.
YÜZDE 10 BARAJI AĞIR BİR BARAJ: Yüzde 10 barajı Türkiye’de çok ağır bir baraj. 12 Eylül sonrasında darbe teşebbüsünde bulunan zihniyetin himayelerinde faaliyetlere başlayanlar için böyle bir baraj söz konusu olmadı. MSP-MHP üzerinden tartışıldı. Bunların baraj altında kalarak Türk siyasi hayatından silinmesi arzu edildi. Öyle bir dönem içinde siyasi hayatın nasıl devam etmesi gerektiği, barajın nereye kadar çekilmesi gerektiği konuları gündeme geldiğinde sonuç alınamadığı için RP-MHP ve IDP (Islahatçı Demokrasi Partisi) arasında ittifak oldu. Bu uygulamanın öncülüğünü de MHP yaptı. Biz daha sonra bölücü unsurların TBMM’de temsiline imkan vermeyecek bir baraj oranı olarak yüzde 10’un devamından yana olduk. Bize de yüzde 7-8 oranları söylenmesine rağmen savunduk, Allah nasip etti, oldu. Bazen de baraj altı kaldık. Ama o günkü uygulamalarda bölücü unsurlar olarak TBMM’de temsil imkanını baraj engeliyle aşamayacaklarını anlayanlar bir parti disiplini içinde hareket ederek bir yapılanma sağladılar ve bağımsız adaylarla TBMM’ye girip orada mücadelelerini devam ettirdiler. Demek ki yüzde 10 barajı ittifaklarla veya başka türlü kararlılıklarla aşılır duruma geldi. Türkiye’de iki şeye dikkat etmek gerekiyor. Artık bu zorlamalar dayatmalarla, birilerini öldürerek kendini yaşatmak yerine ‘hep beraber nasıl yaşarız, demokrasi içinde bunu nasıl başarırız, Türkiye’yi nasıl bir istikrar ve normalleşme sürecine getirebiliriz’ noktasında bir uzlaşmaya varacak çalışma yapmak lazım. Bu yüzde 5 mi olur, batı demokrasilerindeki gibi, yoksa yüzde 7 mi olur ya da yüzde 10 olarak kalıp böyle mi devam eder bunları görmek lazım. Bunları yaparken bir başka partiyi yok sayıp, ezerek kendine bir yol çizmeye çalıştığında bunun da bir anlamı olmadığı görüldü. Bunlardan ders çıkartmak lazım.
UYUM YASALARINDA PARTİLERLE DİYALOG KURULMALI: Uyum süreci 16 Nisan’dan sonra 6 aydı. Sanırım süresi doldu. Bütçe görüşmeleri gerekçe olarak sunulmadığı takdirde bugünlerde TBMM’ye uyum yasalarıyla ilgili hükümetin bir hazırlığının gelmesinde yarar var. Genel Kurul’da sunmadan evvel, TBMM’de temsil edilen partilerin yönetimi ile bir diyalog içine girilmeli. Bize ulaşmış bir metin yok.
BURHAN KUZU MHP’DE DESTEK ARADI: MHP, geçmişten bu yana TBMM Başkanlık seçimlerinde aday çıkardı. Bu ilkemize devam edeceğiz. Ama Meclis’in bugünkü yapısına bakıldığında 3. turda oy şartı yakalanır ve kolaylıkla seçilir. Ama Meclis Başkanı seçiminin köklü bir tartışma ve kamplaşmaya zemin teşkil etmemesi lazım. Burhan (Kuzu) Bey gruptan çıktıktan sonra ziyaret etti. Adaylık düşüncesi olduğunu ifade etti. Biz de gelişmeleri takip ettiğimizi ifade ettik. Zaten böyle konularda erken cevap verilmez. Siyasilerin de çok kurnazca bir tabiri var -aslı astarı olmayan- 'yetkili organlarımızda değerlendireceğiz'. Sonuç olarak 3. turda kendi adaylarını seçebilirler. Önemli olan Meclis’te bugüne kadarki yönetim şeklinden dersler çıkartabilecek, Meclis’i verimli çalıştırabilecek, çatışmalardan uzak tutacak anlayışta biri olması gerekir. İsmail (Kahraman) Bey’den bizim bir şikayetimiz olmadı.
OFF SHORE İDDİALARIYLA İLGİLİ BİLGİ VERİLMELİ: Bu konuda doğru bilgiye de, kaynağına da inme şansına sahip değiliz. Basına yansıyan üzerinden tartışmalarla bir şey söylemek doğru olmaz. Görelim bakalım nereye kadar gidecek. Böyle bir iddia basında yer almışsa bir şeyler söylemeleri lazım. Bu konuyla ilgili bir değerlendirmeyi gerçekleştirmeli ve topluma bu konuda doğru bir bilgi akışı sağlamalılar.
DİKTATÖR HEVESLİSİ VARSA VAZGEÇMELİ: (Faşit diktatör tartışması için) Bu tartışmayı ben yersiz buluyorum. Türkiye’de diktatör olmayı gerekli kılacak bir durum da söz konusu değil. Geçmişteki diktatör örneklerini dikkate aldığınız vakit, diktatör olma hevesi içinde olanlar da bu örneklerden ders çıkartıp varsa düşüncesi, hevesi vazgeçmesi lazım.
MHP ERKEN SEÇİMDEN YANA DEĞİLDİR: CHP’nin erken seçim talebine parti görüşü olarak saygı duyulur ama MHP bir erken seçimden yana değildir. Hem Türkiye içinde yaşanan terör ve uluslararası ilişkiler bağlamında hem de gelecekteki birtakım konuları erken tartışmaya açıp gölgelemeye veya onu zafiyete uğratmaya, itibarsızlaştırmaya gerek yoktur. Seçimlere karşı bu kadar ihtiraslı görünmüyordu ama şu an CHP herhalde bir yerlerden çok büyük güç alıyor ki cesaretlendi birden. Bu güç Adalet Yürüyüşü’ne dayanıyorsa mesele yok, ama başka yerlerden alıyorsa onu düşünmek lazım.
CHP’YE İKTİDARLA DİYALOG ÇAĞRISI: (Kılıçdaroğlu’nun 'yüzde 43 seçilmiş belediye başkanlarınca yönetilmiyor' sözlerine karşı) Güneydoğu Anadolu’da çok ciddi terörle ilgili bir operasyon varken, bu terörle mücadelede belediyelerin açık veya kapalı birtakım faaliyetler içinde bulunduğu bilinirken, orada bazı kayyum atamaları ile o bölgedeki hizmetin halka yönelmesini sağlama teşebbüsü varken, oradaki belediye başkanlıklarını “halk seçmedi” düşüncesi, zannediyorum terörle mücadelede yanlış bir algılama. Önce burada bir karara varılması lazım. CHP’nin kamuoyuna düşüncelerini açıklamadan iktidarla diyaloga girip bazı görüşlerini kabul ettirecek bir yaklaşım ortaya koymasında fayda var. Öbür türlü muhalefet sonuç vermiyor, gerginlik yaratıyor. Ülke için de fayda getirmiyor.
GÜLDÜKLERİ GÜN DE AĞLADIKLARI GÜN DE YANLARINDA OLMAYIZ: (İstifa eden belediye başkanlarıyla ilgili) Bir başka partinin iç işleri meselesine karışamayız. Güldükleri gün yanlarında olmadığımız gibi ağladıkları gün de yanlarında olmayız.
İKİ KONUDA HÜKÜMETE TAM DESTEK VERİYORUZ: (Başbakan’ın ABD gezisi) Uluslararası ilişkileri güçlendirecek, telefon diplomasisi başta olmak üzere yerinde ziyaretleri faydalı görüyorum. Çünkü karşılıklı anlatmak suretiyle Ortadoğu'daki milyonları aşan eziyeti, zulmü durdurmak lazım. Ben iki konuda bugünkü hükümete tam destek veriyorum. Birisi uluslararası ilişkiler, diğeri terörle mücadele. Bu desteği kim nasıl algılıyorsa ona da bir şey demiyor, saygı duyuyoruz. Türkiye'nin bugünkü şartlarında buna ihtiyaç olduğu kanaatindeyiz. Çünkü bugün böyle bir particiliğin anlamı yok. Her şeyi kendine yontmak, her konuda parti çıkarı gözeten bir yaklaşım içinde olmak doğru değil. O bakımdan bu ziyaretleri faydalı görüyorum.
İTTİFAKA ÇOK HEVESLİ İNSANLAR VAR: (Seçim öncesi siyasi partilere ittifak imkanı getirileceğiyle ilgili) İttifak meselesiyle ilgili çok hızlı çıkanlar oldu. İttifaka çok hevesli insanlar var. Bunların o hızını bir görmek lazım nereye kadar gidiyorlar. (Gazetecilerin 'Hız kesiliyor' sözleri üzerine) Dün akşam televizyonları takip ettim. Hız kesilmemiş de sürat ayarında anlaşmazlıklar var.
ABD KENDİNİ GÖZDEN GEÇİRMELİ: ABD yıllardan beri dost ve müttefik bir ülke olarak Türkiye ile ilişkilerini sürdürdüğü iddiasını taşıyor. Ancak ne dostluğa ne müttefikliğe yakışmayan, sadece ABD çıkarları doğrultusunda hareket eden bir anlayışla ilişkileri anlamaya, kavramaya veyahut uygulamaya çalışıyor. Benim şahsi kanaatim ABD süper güç olma, dost ve müttefik olma niteliklerini ortadan kaldıran güvensiz bir ülke haline gelmiştir. ABD önce Türkiye’nin taleplerine iyi niyetli bir yaklaşım içinde olursa ondan sonra Türk milleti gereğini yapar. Ama hâlâ bunu yapmıyor. ABD’nin kendisini gözden geçirmesinde yarar var, diye düşünüyoruz.
BEŞİKTAŞ KULÜBÜNDEN AYRILIRIM: Bir maça çıkıyorsunuz 11 yabancı futbolcu ile oynuyorsunuz. Bu Galatasaray’ın kuruluş gününden bugüne kadarki zaferlerini gölgeleyen bir yaklaşımdır. Galatasaray’da hiç kimse kalmadı mı? Arada sırada birkaç tane Türk futbolcusuna, yerli futbolcuya yer vermelerinde fayda var. 11 futbolcu var, 11’i de yabancı. Antrenör de yabancı olursa hangi ülkenin takımıyız, nerede oynuyoruz? Galatasaraylıların bunu düşünmesi lazım. Ya isim değiştirsinler ya da bu huydan vazgeçsinler. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş 1900’lü yıllardan kulüpler. 2-3 tane yabancı olur. Bizden de yurt dışına gidip oynayanlar var. Ama 11 tane gelirse düşünmek lazım. Beşiktaş’ta olsa, -şimdi manşetlik bir laf söyleyeceğim- Beşiktaş 11 yabancı futbolcuyla sahaya çıksın, koyu bir Beşiktaşlı olmama rağmen kulüpten ayrılırım. Futbolcunun hangisinin ayağında top var, ismi nedir şaşırıyorsun. Dilin de dönmüyor bazılarına. Bizim gençlerimize yol vermek lazım. Bunun için de altyapı denilen unsuru eleştirmekte fayda var. Altyapıda da Beşiktaş üstattır. Güzel futbolcular çıkartmıştır. Şenol, Birol, Yusuf Zanlı gibi. Yine de çıkar. Futbolcu gözümüzle gözümüze takılan birkaç kişi var ama 11’ini say desen 7-8 tanesine dilim dönmez. (En beğendiğiniz futbolcu kim sorusuna) Alayını beğeniyorum. Birisini söylesek olmaz.