Yıldırım: KHK'de hiçbir düzeltme yapılmayacak
Başbakan Binali Yıldırım, tartışma yaratan bazı sivillere yargı muafiyeti tartışmaları hakkında konuştu ve olası bir değişiklik taleplerine son noktayı koydu: Hiçbir düzeltme yapılmayacak...
DUVAR - Başbakan Binali Yıldırım, Suudi Arabistan ziyareti öncesinde soruları yanıtladı. Yıldırım, kamuoyunda tartışmalara neden olan ve KHK'yle sivillere yargı muafiyeti getiren düzenlemeyle ilgili ''Hiçbir düzeltme yapılmayacak, dilinde falan da bir sorun yok'' dedi.
Yıldırım'ın bu açıklaması, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e de bir yanıt olarak yorumlandı. Gül, twitter hesabı üzerinden, "KHK’nın yazımındaki hukuk diliyle bağdaşmayan muğlaklık, hukuk devleti anlayışı açısından kaygı vericidir" açıklamasında bulunmuştu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın danışmanlarından Mehmet Uçum da, "Yersiz tartışmaları önlemek, yalan ve çarpıtmaya dayalı siyasi polemiklerin önüne geçmek için esası değiştirmeyen ama lafzı somut tarihle belirgin hale getiren bir küçük değişiklik yapılabilir" demişti.
Ancak Başbakan Yıldırım, bu sabah yaptığı açıklamayla, söz konusu açıklamaları boşa düşürmüş oldu. Yıldırım, 696 sayılı KHK ile sivillere yargı muafiyeti getiren düzenlemeyle ilgili şunları söyledi:
DURUMDAN VAZİFE ÇIKARAN VATANDAŞLA SOKAĞA İNDİ: Darbeyi önlemek adına memleketin, milletin geleceği yönünde durumdan vazife çıkaran vatandaş varsa ki oldu 15 Temmuz gecesi, milyonlar sokağa indi. Bu insanları korumak bizim boynumuzun borcudur. Aksi halde darbelere göz kırpmak anlamına gelir. Darbelere karşı vatandaşın kararlı duruşunu, cesaretini kırmak anlamına gelir. Mesele doğru zeminde ele alınmalıdır. Yapılan düzenleme darbe teşebbüsü ve akabinde meydana gelen olayları önlemek için sokağa inen, hayatına ortaya koyan vatandaşlarımızı korumaya yönelik bir düzenlemedir. Mesele bu kadar açık ve nettir. Kimse başka bir tarafa çekmesin.
ANA MUHALEFET DARBEYE KARŞI MI?: Bu konuşmaların hepsi boş konuşmalardır, onu açıkça söyleyeyim. Sebebi şu, ülkemizde bir 15 Temmuz darbesi olmuştur, 16 Temmuz günü de darbe girişimi ve akabindeki terör olayları bastırılarak milli irade hakim hale gelmiştir. Ben şunu sormak istiyorum, bu görüşlerini ifade edenler özellikle ana muhalefet partisi darbeye karşı mıdır, değil midir? Darbe zamanı millet sokağa çıkmış, resmi görevli olan, olmayan, ülkesine, bayrağına, vatanına sahip çıkan herkes bu darbeye karşı koymuştur. Dolayısıyla darbeye karşı koyan vatandaşlarımızın kanuni koruma altına alınmasından daha doğru bir şey yoktur. Buna karşı çıkmak demek vatandaşlarımıza 'Niye bu darbeye karşı çıktınız' demektir. CHP'nin belli ki darbe konusunda kafa karışıklığı devam ediyor. Başından beri bu darbe teşebbüsüne bir türlü inanmamıştı ve aynı tutumunu belli ki sürdürüyor. Ana muhalefet partisi böyle davranmakla şehitlerimizin kemiklerini sızlatıyor, gazilerimizi ve yakınlarını fevkalade rahatsız ediyor. Bu tutum ve davranış asla kabul edilemez.
KHK'DE HİÇBİR SORUN YOK: Hiçbir düzeltme yapılmayacak, dilinde falan da bir sorun yok. Düzenleme, 667-668'deki düzenlemedeki kullanılan hukuki terimlerin tamamen aynısıdır. Darbe zamanı yapılmış bu düzenleme hiç konuşulmuyor, ona yapılan küçük bir ilave, sivillerin de o darbede karşı koyan, darbecilerle mücadele eden sivillerin de korunmasını esas alan bir ilave yapılmıştır. O zaman gündem olmayan, sorun olmayan şey bugün neden gündeme taşınmıştır; bunu anlamak mümkün değil.
UÇUM 'DEĞİŞİKLİK OLABİLİR' DEMİŞTİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hukukçu danışmalarından Mehmet Uçum, 15 Temmuz darbe girişimi ve devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması için hareket eden sivillere yargı zırhı veren KHK maddesinde polemiklerin önüne geçmek için değişiklik yapılabileceğini söylemişti.
Habertürk Gazetesi Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya'ya konuşan Uçum'un ifadesi şöyle:
“Bunu yangını engellemek için bir evin kapısını kırıp içeri girmek gibi değerlendirmek lazım. Darbeyi halk bastırdı. Bu düzenlemenin amacı da sivil eylemlerde zarar gören kamu mallarına ilişkin soruşturma açılmasın, tazminat davası açılmasın diye… Devletin kurumları bunu yapmak zorunda; ama eğer bir dava açılmışsa da düşmesi için getirildi.
Burada başlangıç darbe kalkışması (15 Temmuz), bitiş darbenin bastırılmasıdır (16 Temmuz’dur). Metindeki devam terimi de bu başlangıç ile bitiş arasındaki olaylar zincirini ifade ediyor. Bana kalırsa metin açık ve değişmesine ihtiyaç yoktur. Ancak yersiz tartışmaları önlemek, yalan ve çarpıtmaya dayalı siyasi polemiklerin önüne geçmek için esası değiştirmeyen ama lafzı somut tarihle belirgin hale getiren bir küçük değişiklik yapılabilir.”
(HABER MERKEZİ)