Beştaş: Afrin'de zaten Afrinliler oturuyor
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş: O topraklarda zaten sahipleri oturuyor. Afrinliler, Afrinlilere misafir gidenler oturuyor. Savaş nedeniyle Türkiye’ye sığınanlar mı Afrin’e yerleştirilecek? Afrin’in sahipleri El Bab’dan kaçanlar mı? Bu sorunun cevabını bilmiyoruz. Çünkü açıklamalar çok muğlak.
DUVAR - HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, hükümetin "Afrin’i gerçek sahiplerine teslim edeceğiz" tepki göstererek, "Bu halkı kandırmaya yönelik bir söylem. O topraklarda zaten sahipleri oturuyor. Afrinliler, Afrinlilere misafir gidenler oturuyor" dedi.
Beştaş'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
AFRİN'İN SAHİPLERİ EL BAB'DAN KAÇANLAR MI? En temel gündemlerimizden biri Afrin. Afrin, 52 gündür ana haber bültenlerinin birinci sırasında. Daha önceden hazırlanan haberler tek taraflı propagandayla duyuruluyor. Afrin’de 53 gün öncesine kadar hiçbir çatışma yoktu. Afrin Suriye içinde en güvenli yerdi. Diğer bölgelerden Afrin’e bir akış vardı. Afrin’de savaş yoktu. 52. Günde Afrin sadece ölüm ve kanla anılıyor. Şimdi Türkiye’nin saldırısıyla Afrin yıkım bölgesi olma yolunda ilerliyor. Bu konuda Cumhurbaşkanı’nın ve Hükümet yetkililerinin açıklamaları gerçeği yansıtmıyor. Son söylemleri Afrin’i gerçek sahiplerine teslim edeceğiz. Bu halkı kandırmaya yönelik bir söylem. O topraklarda zaten sahipleri oturuyor. Afrinliler, Afrinlilere misafir gidenler oturuyor. Savaş nedeniyle Türkiye’ye sığınanlar mı Afrin’e yerleştirilecek? Afrin’in sahipleri El Bab’dan kaçanlar mı? Bu sorunun cevabını bilmiyoruz. Çünkü açıklamalar çok muğlak. Türkiye’nin başka bir ülkenin topraklarına gidişinden söz ediyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğüne saldırı var. Bu uluslararası hukuka göre suçtur. Birleşmiş Milletler’e göre bu bir saldırı savaşıdır. Bu aynı zamanda Afrin’in demografik yapısıyla oynamaktır. Türkiye’nin iç işine nasıl başka bir ülke karışamayacaksa Türkiye de başka bir ülkenin demografik yapısıyla oynayamaz. Başka ülkenin topraklarında ne işimiz var bizim? Niye askerler orada?
YÜKSEK SESLE SÖYLEMEZSEK... Diyorlar ki, “biz Afrin’i işgal etmeye gitmedik”. Peki Afrin’de Türk bayrağı ile görüntüleri nasıl izah edeceğiz? Neden oraya Türk bayrağı çekiliyor? “Vatan savunması” diyorlar ya oradaki hem askerin hem de AKP Genel Başkanı’nın yaptığı bozkurt işaretini nereye koyacağız? Afrin Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı bir yer mi? Vatanın savunması değil bu, AKP-MHP ittifakını kurtarma çalışması. Amaç AKP ve MHP’ye içeride 50+1’i aldırmaktır. Kendi iktidarlarının bekası için bu ülkeyi topyekün savaşa soktular. AKP-MHP kongrelerinin, basına açık tüm demeçlerinin tek gündemi Afrin. Toprağa düşen canlar kongre salonlarının gündemi oluyor. Malzeme olarak kullanılıyor. Ölümler üzerinden oy hesapları yapılıyor. Artık yüksek sesle gerçekleri söylemezsek sorumluluğu bizim de boynumuzun borcu olur.
KOBANİ GİBİ KIRILMA YARATTI: Bu işin dayanağında ne var? Türkiye neden Afrin’e saldırıyor? Çünkü orada Kürtler, Araplar, Türkmenler, Ezidiler demokratik bir yönetim kurduklarını söylüyorlar. Bunun aksini gösteren bir bilgi yok. Orada en çok Kürtler yaşıyor. Türkiye’de de nüfusun dörtte biri Kürtler. 20 milyon Kürt Türkiye Cumhuriyet, vatandaşı. Afrin’e saldırıldığında buradaki Kürtlerin canı yanmıyor mu? Oradaki halaları, büyük babaları, yeğenleri bombaların hedefi olduğunda bunu içerideki Kürde nasıl anlatacaksınız? Hala Kürtler kardeşimiz mi diyeceksiniz. Buna kim inanır? Siz her gün “Çanakkale’de birlikte savaştık, Kürtler bizim kardeşimiz” diye siyaset yapıyorsunuz, ama her gün Kürtlere saldırıyorsunuz. Biz her türlü tartışmaya açığız. Nasıl dün Kobanî meselesinde “Kobanî düştü düşecek” denildiğinde Kürtlerde kırılma yaşandıysa bugün de Afrin meselesinde Kürtlerde büyük bir kırılma, öfke var. Bir Kürt uzaya gitmeye çalışsa oradan indirmeye çalışacaklar. Eğer biz eşitsek aynı haklara sahip olmamız gerekiyor. Kürtlerin bu ülkenin yurttaşı olarak Afrin’e yönelik saldırıyı sorma hakkı vardır. 20 milyon yurttaş yok sayılamaz. AKP-MHP ittifakı da bunun yanıtını en yakın seçiminde alacak.
MÜHÜRSÜZ PUSULALAR AKLANACAK: Bugün Genel Kurul’a ittifak yasası geliyor. Adına “cumhur ittifakı” denen yasa seçim güvenliğini ortadan kaldırma ve halk iradesini gasp etme yasası. 17-25 Aralık’ta sıfırlanan paralar vardı şimdi de sandıklarda halk iradesini sıfırlamaya yönelik yasa geliyor önümüze. Yüzde 10’luk seçim barajı korunuyor. Ama ittifaka dahil olan partiler yüzde 0.99 bile alsa Parlamento’ya giriyor. Vekil sayısını da artıracaklar bu yolla. İttifak yasası sayesinde daha fazla vekillik alacaklar bu da gasp demektir. İttifak sayesinde diğer partilerin illerde vekil sayılarını düşürme amacı açık. Sandık Kurulu Başkanlıklarına AKP’in kamuda militan kadrolarından sandık kurulu başkanları tespit edilecek. Bunlar da her türlü şaibeye aldıkları emir gereğince yol açacaklar. AKP emir ve talimatlarıyla hareket eden ne kadar kolluk kuvveti varsa bölgedeki sandıklarda konuşlandırılacak. Halk üzerinde baskı oluşturacaklar. Mühürsüz pusulaların geçersiz sayılması, 16 Nisan’da yaşadık bunu. Kara para aklar gibi mühürsüz pusulalar aklanacak. Daha birçok oyunla bu yasa ile istenilen sonucu çıkarma amacı sır değil. Bu bir seçim dolandırıcılığı yasasıdır. Seçimde dolandırıcılık yapacaklar. Bu telaş 7 Haziran korkusu nedeniyle. Halk iradesinin nasıl gasp edildiğini görüyoruz. Vekillikler düşürülerek gasp iradelerini ortaya koyuyorlar. Bu ayrıca toplumu kutuplaştırma yasasıdır. Erdoğan aynı zamanda bu yerli ittifaktır diyor. Bu cumhur ittifakında olmayanlar yerli ve milli olmuyor mu, onları nereye koyacağız? Bu, ülkeyi karpuz gibi ikiye bölmektir.
TOĞRUL'A 50 VEKİL SALDIRDI: Geçen hafta Meclis’te bir linç girişimi yaşandı. Antep Milletvekilimiz Mahmut Toğrul’a 50’yi aşkın milletvekili saldırdı. Orada kürsü dokunulmazlığına bir saldırı oldu. Mahmut Toğrul Afrin konusunda konuştu. Buna sözle cevap veremeyenler şiddete başvurdu. Bir milletvekili kürsüde konuşamayacaksa nerede konuşacaktır? Bu da tahammülsüzlüklerinin başka bir resmidir. Meclis’te yaşanan bir linç girişimidir. Bu linç girişimine karşı her türlü başvuruyu yapacağız. Meclis’te bir milletvekilini konuşması sebebiyle bu uygulamayı reva görenler cezaevlerinde, gözaltı merkezlerinde, Afrin’de neler yapıyordur; bir düşününüz.
KÜRDE KURT OLMA POLİTİKASI: Bu ittifak yasası, Meclis’teki linç yaklaşımı, Afrin’e yaklaşım Kürde karşı kurt olma politikasının göstergesidir. Bu aslına dönüştür ama bu politika kazandırmayacak. Bu, Kürde karşı kurt olma politikasıdır. Bu birbirlerinden hiçbir farkları olmadığının göstergesidir. Bahçeli, Erdoğan, Kılıçdaroğlu ve Akşener’in kurt işaretlerinin aralarındaki farkın ne kadar inceleştiği ve Kürtlerin özgürlük talebi söz konusu olunca nasıl kurda dönüştüklerinin göstergesidir.