Orhan Miroğlu: Suskunluk OHAL'den değil
AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu: Suskunluk kapladı her yanı. Kimileri OHAL’e filan bağlıyorlar bu suskunluğu ama alakası yok.
DUVAR - AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu 'Kürtlerin suskunluğu'nun OHAL koşullarından değil "PKK/PYD’ye karşı Türkiye’nin verdiği mücadeleyi, kendilerine karşı girişilmiş bir savaş olarak görmemelerinden kaynaklandığını söyledi.
Star gazetesinden Fadime Özkan'a açıklamalar yapan Miroğlu, HDP eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş'ın mahkemede söylediği, “İster silahlı ister silahsız hiçbir Kürt örgütünün Türkiye’ye karşı savaşmaması lazım” sözlerini de hatırlatarak, "Eee, yıllardır bunu söylüyorduk zaten. Bunca kan ve gözyaşı dökmek mi gerekiyordu, bunu anlamak için? PKK, çözüm süreci dahil önüne çıkan tüm fırsatların altına bomba koydu. Ortadoğu’da PKK’nın elinde kala kala HDP kaldı. PKK’nın hikayesi bitti bitiyor" şeklinde konuştu.
Miroğlu'nun açıklamalarından bazı başlıklar şöyle: MİROĞLU: PKK, hendek stratejisiyle ona oy verenlerin onurunu kırdı, evlerini başlarına yıktı, bir ekmeğe muhtaç etti. Devlet bölgede sadece inşaat yapmıyor, insan onurunu da onarıyor. PKK’nın ABD hizmetinde olduğunu gördü bölge insanı.
‘RABİA’DAN KÜRTLER DE VAZGEÇMEZ: Rabia, Kürtler’in de vazgeçemeyeceği, vazgeçmediğidir. Kürtler, beka sorunu söz konusu olduğunda daha hassas ve endişeli. Türkiye’nin bekasına yönelik tezgahlanan küresel oyunlar Kürtler üzerinden kurgulansa da Kürtler bu oyuna gelmiyor gelmeyecek. Türkiye onların da vatanı, devletse, -birbirimizi çok üzdük ama- onların da devleti, bu bayrak için Kürtler de kan döktü.
7 HAZİRAN'DA TEK BAŞINA İKTİDARA KOBANİ ENGEL OLDU: Afrin operasyonu başladığında, PKK ve onu Ortadoğu’da kontrol eden küresel ve bölgesel güçler, Kobani’de olduğuna benzer bir sonuç bekliyordu. Kürt siyasi oluşumlarının çeşitli kanatları, Erbil, AB, ABD ve hatta Rusya, Türkiye’ye karşı bir blok halinde karşı çıkacak ve Afrin, Kürtler’in bir çeşit Vietnam’ı olarak bütün dünyaya servis edilecekti. Ki hatırlayalım, Kobani’nin DAİŞ işgaline karşı savunulması biraz böyle bir sonuç yaratmıştı. Kobani Haziran seçimlerinde tek başımıza iktidar olmamıza engel olan başlıca sebeptir. Ama Afrin’de benzer bir gelişme olacağını umanlar, fena halde yanılıyorlardı. Birincisi, Kürtler bu defa vekalet savaşlarının bir enstrümanına dönüşmüş olan PKK/PYD’ye karşı Türkiye’nin verdiği mücadeleyi, kendilerine karşı girişilmiş bir savaş olarak görmediler. Suskunluk kapladı her yanı. Kimileri OHAL’e filan bağlıyorlar bu suskunluğu ama alakası yok. PKK, hendek/çukur stratejisinde, ona oy verenlerin adeta onurunu kırdı, evlerini başlarına yıktı, bir ekmeğe muhtaç etti. Devlet şimdi bölgede sadece inşaat yapmıyor, PKK’nın kırdığı insan onurunu yeniden onarıyor. Üçüncüsü, Avrupa soğuk savaş döneminden kalan bir örgüt olan PKK’dan yoruldu artık ve bu örgütün ABD’yle giriştiği maceralar Avrupalıları çok da ilgilendirmiyor, belki de endişelendiriyor. Dördüncüsü, Kürt halkı bilhassa doksanlı yıllarda, bu örgüte duygusal ve belli bir ulusal psikolojinin etkisiyle yaklaşıyordu.
PKK'NIN PARADİGMASI ÇÖKTÜ: Kandil coğrafya olarak eski önemini kaybetmiş görünüyor. Lider kadronun korku ve endişeleri arttıkça, daha mobilize bir hareket tarzı gelişiyor. Kandil’in İran kontrolünde olması yine de önemli. PKK’nın asıl sorunu, hiçbir haklı ve meşru yanının kalmamış olması. Çeşitli ülkelerde, kullanışlı bir kart olmaktan çıkıyor PKK. Çünkü Türkiye’de temel paradigması çöktü. Sincar’daki varlığı sadece Türkiye’ye karşı değil, hem bölgesel hükümetin anayasasına, hem Irak anayasasına göre suç. Irak’ta PKK’nın varlığından kimse mutlu ve memnun değil.
HDP TABANI KARARSIZ: Bir kere, tarihi bir kırılma anı yaşanıyor. Mardin’de iki seçim bir referandum yaşadım. Güvenlik açısından sorunlu yerler vardı, çok gidemedik. Şimdi o bölgelerin muhtarlarıyla bir zamanlar giremediğimiz Nusaybin gibi ilçelerimizde buluşuyoruz. Sizinle aramızdaki duvar yıkıldı diyorum, sizi AK Partiye davet etmiyorum, oy da istemiyorum, ama bir muhasebe yapmanızı istiyorum. Nusaybin’in geleceğini yeni maceralara atamayız diyorum. Bu yaklaşımdan etkilendiklerini duyuyorum. Şimdiye dek PKK/HDP’yi destekleyen insanlarda müthiş bir kararsızlık var. AK Parti’ye ve devlete güvenmek istiyorlar. Öte yandan, otuz yıldır peşinden gidip ağır bedeller ödedikleri bir siyasi mecra var. Ama bir yandan da Afrin’den sonra hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağı gerçekliği var. Hâlâ bir “ öbür Mardin” “öbür Diyarbakır” var. Dozu yüksek, enerjisi kusursuz siyaset yapma zamanıdır. AK Parti 2019 seçimlerine dışa dönük ve halkı kazanmaya yönelik bir siyaset tarzıyla hazırlanmalıdır. Meseleye yengi, yenilgi mantığıyla yaklaşamayız. Yenilen Kürt halkı ve haklı talepleri değil, PKK ve onun yanlış anlayışıdır. Son kitabımda, PKK paradigması hem Türkiye’de hem Suriye’de çöktü, kantonlar da çöktü. Yerine ne konulacak bu önemli.
KALA KALA HDP KALDI: KCK şehirlerde çökertildi. Militan sayısı çok azaldı, eylem kabiliyetleri kalmadı. Afrin’i bu kadar müttefikle elde tutamadılar, kalkmış Şemdinli’yi kuşatacağız diyorlar. Yaşananlar PKK’nın müzakereyle değil mecbur edilerek tasfiye edileceğini gösteriyor. Selahattin Bey geçen mahkemede şunu söyledi, bütün HDP’liler görmeli bu gerçeği: “İster silahlı ister silahsız hiçbir Kürt örgütünün Türkiye’ye karşı savaşmaması lazım.” Eee, yıllardır bunu söylüyorduk zaten. Bunca kan ve gözyaşı dökmek mi gerekiyordu, bunu anlamak için? PKK, çözüm süreci dahil önüne çıkan tüm fırsatların altına bomba koydu. Ortadoğu’da PKK’nın elinde kala kala HDP kaldı. PKK’nın hikayesi bitti bitiyor.
MHP İTTİFAKIN ZAYIF KARNI DEĞİL: MHP, Cumhur ittifakının zayıf karnıymış gibi sunuluyor ama değil. HDP eski HDP ama MHP eski MHP değil. Türk milliyetçiliği, Devlet Bey’le beraber yeni ufuklar edindi, kapsayıcı bir milliyetçiliği ifade ediyor. Beka sorunu, Kürtler için, MHP’yle kurulan ittifaktan daha öncelikli. Muhafazakar Kürtler’in eleştirileri olsa da MHP’yi Kürtlerle, Kürtleri MHP’yle korkutmanın siyasi karşılığı yok. Etnik fay hatlarının geçmişte en sert yaşandığı Mersin gibi şehirlere bakın, HDP tabanı ve MHP tabanı arasında sorun yaşamadığını görürsünüz. İttifak belki MHP’nin isterse eğer, kendisini Kürtlere yeniden anlatmasına da yol açabilir. Beğenen beğenir. Ama ittifakı felaket gibi sunmak art niyettir. Siz gidip Amerikalılarla iş tutacak, bu uğurda size inanan binlerce Kürt gencinin ölmesine sebep olacaksınız, sonra da son çeyrek yüzyılda, Türk Milliyetçiliğini sokaktan, illegal ilişkilerden ve ihanetten uzak tutmuş bir parti ve lideriyle cumhur ittifakı yapılmasını eleştirip, inandırıcı olacağınıza kanaat getireceksiniz. Boş şeyler bunlar.
AHMET KAYA VE YILMAZ GÜNEY'İN MEZARINI ZİYARET ETTİ
DUVAR - AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, Paris'te Yılmaz Güney ile Ahmet Kaya'nın mezarlarını ziyaret etti.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Bilim Kültür ve Medya Komitesi'nin toplantısına katılmak üzere Fransa'ya giden AK Parti'li Miroğlu ile eşi Canan Miroğlu, toplantı sonrası Paris'te bulunan Père Lachaise Mezarlığı'na uğradı. Miroğlu ve eşi, Ahmet Kaya ile Yılmaz Güney'in mezarlarını ziyaret ederek, çiçek bıraktı.Miroğlu, ziyarete ilişkin sosyal medya hesabından fotoğraflarla birlikte şu mesajı paylaştı:
"Paris'te yağmurlu bir gün. Canan'la beraber Père Lachaise Mezarlığı'na elimizde iki demet çiçekle giriyoruz. Biri Ahmet Kaya, diğeri Yılmaz Güney için. Aklımda De Gaulle'un ünlü sözü, De Gaulle 'Jean Paul Sartre, Fransa'dır' demişti. Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya'nın Türkiye olması gibi. İkisi de çok sevdikleri ülkelerinden uzakta, ebedi uykularındalar. Onlara çok sevdikleri ülkelerinden selam söyledim. Zaman akıp gidiyor, ama Ahmet Kaya'nın şarkıları hiç eskimiyor ve aşılamıyor. Allah'ın rahmetiyle uyu sevgili Ahmet, seni unutmadık ve sana olan sevgimiz hiç azalmadı. Siverek'te başlayıp, Paris'te noktalanan bir hayat. Sürü, Yol ve Umutsuzlar'ın yönetmeni Yılmaz Güney burada yatıyor. Sinemamızın 'Çirkin Kralı'na Türkiye'den ve Siverekli, Adanalı hemşehrilerinden selam götürdük." (PARİS/DHA)