Mahir Ünal: Kılıçdaroğlu, ağır bir 'Erdoğanfobia' yaşıyor
CHP'nin açıklamalarını eleştiren AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal, "Burada yeni olan şey Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'sinin yeni Marksist Leninist angajmanlarıdır" dedi. Avrupa'daki yeni Marksist hareketlerin düşünce geleneğine katkıda bulunduğunu belirten Ünal, "Maalesef bizdeki Marksist gelenek anakronik, arkaik ve geçmişte kalmış" diye konuştu.
DUVAR - AK Parti MYK toplantısının ardından Parti Sözcüsü Mahir Ünal, basın toplantısı düzenledi.
CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun tutuklu milletvekilleri için "rehin" demesini eleştiren Mahir Ünal, CHP'nin "Marksist Leninist angajmanlar kullandığı"nı söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "baskı yüzünden yatırım yapılmaz" açıklamasına da tepki gösteren Ünal, "Kılıçdaroğlu, ağır bir 'Erdoğanfobia' yaşıyor. Ve bu 'Erdoğanfobia'nın geldiği nokta, Erdoğan düşmanlığı, Erdoğan korkusu onda Türkiye düşmanlığına dönüşmüş durumda" dedi.
Uyum yasalarıyla ilgili 19 Nisan'da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında bir toplantı yapacaklarını belirten Ünal, değerlendirmelerin ardından yasaların Meclis'e getirileceğini söyledi.
Saadet Partisi Temel Karamollaoğlu'nun eleştirileri sorulan Ünal, "Bunları değerlendirmeye değer görmüyorum" yanıtını verdi. Ünal'ın açıklamasından satır başları şöyle:
KILIÇDAROĞLU'NUN PARKALI GÜNLERİNİ YAD ETMESİ: Bugün gündemde dikkatimizi çeken 2 noktanın altını çizmek istiyorum. Bir tanesi CHP İstanbul İl Başkanı'nın tutuklu milletvekilleri için 'rehin' ifadesini kullanması. Bir diğeri CHP Genel Başkan Yardımcılarından bir tanesinin Deniz Gezmiş ve Selahattin Demirtaş benzetmesi. Ve tabi HDP milletvekillerin Selahattin Demirtaş'ı 7 kez ziyaret ederken CHP milletvekillerinin 17 kez ziyaret etmiş olmaları ve HDP'nin Kemal Kılıçdaroğlu'na Demirtaş'ı ziyaret etmesi konusundaki teklifleri. Aslında bütün bunlar anlaşılabilir. Buna şunu da eklemek gerekiyor: Geçtiğimiz günlerde Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun parka ve postal giydiği günleri yad etmesini de buraya eklemek gerekiyor.
HDP, 2014'TE 10 MARJİNAL ÖRGÜTLE İŞBİRLİĞİ YAPTI: Biliyorsunuz, 2014 yılında Marksist Leninist Komünist Parti ve 10 marjinal örgüt, HDP'yle işbirliğine gitti ve bunun sonucu olarak Figen Yüksekdağ HDP'nin Eş Başkanı olarak önümüze çıktı. Yani hem PKK'nın siyasi uzantısı HDP'nin hem Marksist Leninist Komünist Parti'nin, geçmişte Mahir Çayan tarafından kurulan ve daha sonra Dursun Karataş tarafından yeniden DHKPC olarak bir terör örgütü olarak kurulan yapıların hepsinin ortak özelliğine baktığımızda; bunların Marksist Leninist örgütler olduğunu ve Stalinist yöntemler kullandığını görürsünüz. Bu örgütlerin hepsinin ideolojik angajmanlarının aynı olduğunu ve benzer yöntemler kullandıklarını ve sorunların çözümünü siyaset olarak değil silahlı mücadele olarak gördüklerini ve bütün dünyada terör örgütü olarak nitelendirildiklerini biliyoruz.
Burada yeni olan şey Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'sinin yeni Marksist Leninist angajmanlarıdır. Yani CHP'nin HDP'yle, PKK'yla, DHKPC'yle bu terör örgütleriyle ortak angajmanlarını bizim doğru anlayabilmemiz ve İstanbul İl Başkanı'nın HDP ağzıyla 'rehin alınma' ifadesini kullanması ya da CHP Genel Başkan Yardımcısı'nın Deniz Gezmiş-Selahattin Demirtaş özdeşimini oluşturması...
YERLİ VE MİLLİ BİR DURUŞ BEKLEMEK HAM HAYAL: Burada bir noktada geriye gitmek lazım. Kemal Kılıçdaroğlu'nun içinden geldiği geleneğin 1974 yılında, parkalı ve postallı arkadaşlarının Kıbrıs Barış Harekatı'na nasıl karşı çıktıklarını. 'Yaşasın Bağımsız Birleşik Kıbrıs' diye slogan attıklarını, o dönem rahmetli Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan'a nasıl karşı çıktıklarını da biliyoruz. Yani biz Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'sinin, Atatürk'le ve CHP geleneğiyle bağını kopardığını söylerken kastımız budur. Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'sinin, angajmanlarına baktığımız da bu Marksist Leninist ideolojik angajmanların olduğunu ortak bir fikri altyapı ve işbirliği olduğu çok net bir şekilde gözüküyor. Böyle bir yapıdan yerli ve milli bir duruş beklemek ham hayal olur.
AVRUPA'DAKİ MARKSİST HAREKET DÜŞÜNCE GELENEĞİNE KATKIDA BULUNDU: Her ne kadar Avrupa'da yeni Marksist hareket, Avrupa düşünce geleneğinin gelişimine katkıda bulunmuş olsa da, maalesef bizdeki Marksist gelenek anakronik, arkaik ve geçmişte kalmış. İşte bazen Abdullah Öcalan'ın yorumlarında tamamen ütopik, bazen Dursun Karataş'ın açıklamalarıyla şiddet sarmalını ifade eden ama nihayetinde ortak bir işbirliği zemini olarak net bir tanım olarak ortaya koymamız gereken ortak fikri bir ideolojik işbirliğini ifade ediyor. O yüzden CHP'nin eylemlerini, protestolarını; CHP'nin sisteme, devlete karşı duruşunu; CHP'nin kutsallara, değerlere karşı aldığı tavrı ve açıklamaları da buradan okumak gerekir.
CHP, ESED'İ BİR KEZ ELEŞTİRMEDİ: Suriye'de kimyasal kullanımına ilişkin ABD, Fransa ve İngiltere'nin ortak bir hava harekatı oldu. Biz dedik ki, 'Esed rejiminin kimyasal kullanımına ilişkin bir uyarı olarak bu hava harekatını destekliyoruz.' Ama bu bizim ABD'nin YPG'yle, PYD'yle işbirliğini onayladığımız anlamına gelmiyor. Çünkü biz Suriye'de doğru olan, çözüme destek veren her türlü eylemin yanında olduğumuzu, çözümün katkı sunmayan eylemlerin de karşısında olduğumuzu ifade etti. Diktatör oğlu diktatör olan, Suriye'de 1 milyon insanı katletmiş olan, bir dönem reform yapacağım diyerek bizimle yakınlaşan ama halkına silah sıktığını gördüğümüzde masafe koyduğumuz ve karşı durduğumuz Esed'i, Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'sinin tek bir eleştirisini duymamışsınızdır.
UYUM YASALARI: 19 Nisan'da, Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında bir toplantı gerçekleştireceğiz. Şu ana kadar yapılan çalışmaların son değerlendirmesini yaptıktan sonra hızlı bir şekilde gerekli hukuki süreçleri başlatarak TBMM'ye havalesi süreci başlatılacak.
KARAMOLLAOĞLU, SPEKÜLASYON OLUŞTURMAK İÇİN KONUŞUYOR: (Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun açıklamalarının sorulması üzerine) Bunları değerlendirmeye değer görmüyorum. Nihayetinde bu yapılan değerlendirmeler daha çok bir spekülasyon oluşturmak ve yeni bir tartışma alanı oluşturmak ve bunlar üzerinden de siyasal bir pozisyon oluşturmak için söylendiği görülüyor. Bunlar Temel Karamollaoğlu'nun kendi siyasi görüşleri, değerlendirmeleridir. Bunlar da yeni değerlendirmeler değil. Bunlarla ilgili sadece söyle düşünüyorum: Temel Karamollaoğlu böyle düşünüyormuş.
KILIÇDAROĞLU'NUN SÖYLEMİ TÜRKİYE KARŞITI: (Kılıçdaroğlu'nun "Baskı ortamı olduğu için kimse yatırım yapmaz" açıklaması) Az önce söylemeye çalıştığım şey buydu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dili ve söylemi çok açık ve net Türkiye karşıtı bir dil ve söylem. Buradaki temel sorun şu: Kılıçdaroğlu, ağır bir 'Erdoğanfobia' yaşıyor. Ve bu 'Erdoğanfobia'nın geldiği nokta, Erdoğan düşmanlığı, Erdoğan korkusu onda Türkiye düşmanlığına dönüşmüş durumda. (HABER MERKEZİ)