HDP Eşbaşkanı Temelli: Korkunun ecele faydası yok, gidiyorsunuz
Erken seçim tartışmalarını değerlendiren HDP Eşbaşkanı Temelli, AK Parti ve MHP'ye "Korkunun ecele faydası yoktur. Gidiyorsunuz" diye seslendi. Kendilerinin demokrasi mücadelesi verdiğini belirterek "Seçim bizim için mücadelenin uğraklarından biridir" diyen Temelli, bir de çağrıda bulundu.
DUVAR - HDP, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin dünkü 'erken seçim' çıkışının ardından, bugün il eşbaşkanları ile 'olağanüstü' toplantı yaptı. Toplantıda HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli, bir konuşma yaptı. HDP Basın Bürosu'ndan yapılan açıklamaya göre, Temelli'nin mesajları şöyle:
ÜLKENİN ÇÖKÜŞE SÜRÜKLENDİĞİ KOŞULLARDA: Kritik bir süreçte bu toplantıyı gerçekleştiriyoruz. Türkiye önemli bir siyasi dönemeçten geçiyor. 2018 yılı stratejik bir yıldır, bu kritik yılın önemli eşiklerinden birindeyiz. Dün Bahçeli’nin açıklaması ile erken seçim konusunda bir netleşme sağlandı. Bundan 2 hafta önce Sayın Buldan erken seçim olacağına vurgu yapmıştı, dün de erken seçim tellalı bu açıklamayı yaptı. Böyle diyoruz kendisine, çünkü 2002 ve 2015’te de erken seçim tellallığı yapmıştı. Her ne kadar AKP İktidarı ve Genel Başkanı Erdoğan sürekli 'erken seçim gündemimizde yok' dese de içinde bulunduğumuz kriz koşulları, hatta ülkenin çöküşe sürüklendiği bu koşullar erken seçimin neden gündemimizde olduğunu otaya koyuyor. Artık sembolik tarihlerden bile medet uman bir koalisyon ile karşı karşıyayız.
TÜRKİYE HALKLARI HESAP SORACAKTIR: 2002’de ciddi bir yoksullaşma ve işsizlik söz konusu iken, sürdürülemez bir yönetim zafiyeti ortaya çıkmıştı. O tarihte de IMF, Ekonomi Bakanlığı’na kayyum atamıştı ve o seçimle AKP iktidara geldi. O zaman erken seçim çağrısı yapan Bahçeli barajın altında kalmıştı. Barajı geçemeyeceği belli olduğu için, yine kirli bir pazarlığın içine sürüklendi. Topyekûn bir kriz yumağının içindeyiz, bu kriz yumağı ülkeyi bir uçuruma sürüklemektedir. Erken seçimden medet umuyorlar, ama bu erken seçim ile onları tarihin çöp sepetine sürükleyeceğiz. Çünkü suçları çok, günahları çok, veballeri çok. Türkiye halkları onlardan hesap soracaktır.
NE KADAR ÇABUK GİDERSENİZ ÜLKENİN O DENLİ HAYIRINA: Korkunun ecele faydası yoktur. Gidiyorsunuz, ne kadar çabuk giderseniz bu ülkenin o denli hayrınadır. Türkiye 21 aydır OHAL koşullarında yaşıyor. Bugün Meclis’e 3 ay daha OHAL’in uzatılması ile ilgili öneri gelecek. 24 aya kadar uzamış olacak. Son 2 yılını OHAL koşullarında yaşamış bir ülkeden söz ediyoruz. 7 Haziran’dan bu güne baktığımızda, o günden bu güne ülkenin içine sürüklendiği durum ortadadır. Bir yanı ile iktidar iktidarda kalabilmek için savaş politikaları ile ayakta durmaya çalışmaktadır. Bugün Afrin’de yaşananlar da bu iktidarın ömrünü uzatması için seçim endeksli bir işgal girişimidir. Bugün çıkıp sürekli ÖSO kahramanlığından bahsedebilecek kadar acz içindedirler. Bu ülkenin onurlu yurttaşlarının vergileri ile finanse edilen bir çeteden bahsediyor, bu çeteyi bir kahraman olarak dillendiriyor.
YOKSULLUK EKONOMİSİ OLAĞANLAŞTI: Bugün iktisadi krizin en önemli nedenlerinden biri AKP’nin sürdüregeldiği yolsuzluk ekonomisidir. 16 yıl boyunca özelleştirme politikalarından borçlanma politikalarına kadar bu yolsuzluk ekonomisinin çarklarını göz önüne seriyor. Yakın çevresine dağıtmış oldukları bunları gösteriyor. Millete küfreden bir müteahhide tüm imkanlar sunuluyor, şeker fabrikası da bu müteahhide veriliyor. Yolsuzluk ekonomisi olağanlaşmıştır. Bu iktisadi krizin en önemli nedenidir. Dolar 4 lira 10 kuruş oldu. 15 gün içinde artan 20 kuruşun ekonomiye maaliyeti 80 milyar liradır. Bu, topluma vergi ve zam olarak geri dönecektir, ama bundan rant elde edenler vardır.
SADECE İKTİSADİ KRİZ YOK: Bugün ekonomide, ekonomik aktiviteyi yükselten firmalar bir yıl içinde 220 milyar dolar borç ödemek zorundadır. Sadece iktisadi kriz yok, ciddi bir siyasi kriz var. Siyasi krizin en temel nedeni bugünkü iktidardır. Bugünkü iktidar kendi partisine bile vesayet uygulayan, Meclis’i hiçleştiren bir iktidardır. Bu iktidardan önce de Türkiye’de vesayet sisteminin krizleri doğuran bir sistem olduğuna vurgu yapıyorduk. Çünkü bu merkezi sistem Türkiye’yi her 10 yılda bir krizlere sürüklemektedir. Bugün de AKP eli ile bunu yaşıyoruz. Bu vesayet sistemini ortadan kaldıracak demokratik bir yol bulalım diye çağrı yapıyoruz.
SEÇİM BİZİM İÇİN UĞRAKLARDAN BİRİDİR: Bizler, demokratik cumhuriyeti inşa edemeden ülkenin özgürlük ve barış sorununu çözemeyeceğimizi söylüyorduk. Şimdi yeniden bunun mücadelesini örgütlemenin zamanıdır. Seçim bizim için mücadelenin uğraklarından biridir. Biz uzun soluklu mücadeleyi örgütleyen bir partiyiz. Bu mücadele barış, özgürlükler ve demokrasi mücadelesidir.
Seçimlere kitlenmiş bir anlayışla değil, bu mücadeleye kilitlenerek bunu başarabiliriz. OHAL koşullarında seçime gitmeyi hedefleyen iktidara karşı OHAL’e yönelik mücadeleyi örgütlemeliyiz. Bugün faşizmin kurumsallaşmasına karşı mücadeleyi konuşmalıyız. Bu vesayetçi anlayışı kökünden yıkmak için nasıl mücadele ederiz, onu konuşmalıyız. Sandıklarda oyumuzu çalanlara, siyasi irademize ipotek koyanlara karşı, kayyumcu zihniyeti defetmek için neler yapabiliriz, bunu konuşmalıyız. Biz tüm bunları nasıl değiştirebiliriz, işte bunları konuşmalıyız. Bu aynı zamanda bizim seçim çalışmamızdır. Bizi diğerlerinden ayıran budur.
GEÇMİŞİN DENEYİMLERİNDEN YARARLANARAK: 5 yaşındayız, 5 kez seçime girmişiz. Ama bizim seçim çalışmalarımız sadece seçime odaklı bir çalışma değildir. Bir yan yana gelme, çoğalma çalışmasıdır. Önümüzdeki seçimler ister erken olsun ister baskın olsun, bir bütün olarak bu mücadele programı içinde önemli uğraklardır. Geçmişin deneyimlerinden yararlanarak, bugünün dinamiklerini dikkate alarak yürüyeceğiz.
Bu mücadeleye bütün emek ve demokrasi güçlerini davet ediyoruz. Kadınları, gençleri çağırıyoruz. 1 Mayıs’a gidiyoruz, emekçilerle ve işçilerle buluşacak, bu mücadeleyi büyüteceğiz. Güçlü bir demokrasi mücadelesi, toplumsal dinamiklerin yan yana gelmesi ile başarılabilir. (HABER MERKEZİ)