Diyarbakır son sözünü miting alanında söyledi: Bu kalabalığı beklemeyenler şaşırsın!

HDP’nin Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda düzenlediği mitingine yüz binlerce kişi katıldı. Mitingin kalabalık olması, HDP’nin rakip partilere mesajı olarak değerlendirildi. Miting bitiminde dağılan kitlenin şehirde uzun süre slogan atması ise “Diyarbakır seçim sonuçlarını kutlamaya başladı” şeklinde yorumlandı.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - AK Parti, CHP, Saadet Partisi'nin ardından nihayet dün sırada HDP’nin Diyarbakır mitingi vardı. Mitinge gitme hazırlığı yaparken diğer partilerin mitinglerini şöyle bir aklımdan geçirdim. AK Parti’nin mitingi kalabalıktı ama heyecansızdı. Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşma yaptığı platformun önünü dolduranları saymazsak, arka taraftakilerde “bitse de gitsek” havası hakimdi. Belki büyük çoğunluğu şehir dışından geldiği içindi ya da yaş ortalamaları yüksek olduğu içindi. Konuşmaları dinlemiyorlardı ve gölgede kendi aralarında sohbet ediyorlardı.

CHP’nin mitinginden aklımda kalan şey ise meraklı bakışlar ve gülen yüzlerdi. İlk kez Diyarbakır’da miting düzenleyen Muharrem İnce’nin söyleyecekleri merak ediliyordu. Eğleniyordu mitinge katılanlar çünkü İnce arada espri yapıyordu ve Erdoğan’a yükleniyordu. Erdoğan’ı eleştirdikçe neşeyle alkışlandı alandakiler tarafından. Miting dağıldığında da insanların yüzünde tebessüm, dillerinde İnce’nin kimi iğneleyici sözleri vardı.

Saadet Partisi yaş ortalaması yüksek bir kitle ile miting yaptı. Orta yaşın üstündekiler Necmettin Erbakan’ın hatırı için mitinge katılmıştı sanki. Ama asıl kitle Haşim Haşimi’nin anonsuyla gösterdi kendisini. Birkaç bin kişinin büyük çoğunluğu sanki sadece Haşimi için gelmişti meydana. İktidarla başının belaya girmesinden çekinen ve mitinge katılmak yerine 24 Haziran’da oy kullanmayı bekleyen bir kısım Saadet Partili de vardır mutlaka.

BAĞLAR TARAFINDAN GELEN GRUPLAR

HDP’nin mitingi kalabalık olacak mıydı? Son birkaç gündür bu soruyu soruyordu herkes. HDP’liler “Olacak” diyordu elbette ama nasıl bir kalabalık toplanacaktı, kimsenin doğru bir tahmini yoktu. Kalabalık, böyle seçimler öncesi, şehrin nabzını tutmak için önemli.

Bayramoğlu tarafından slogan sesleri geliyordu. O tarafa doğru yönelince, hatırı sayılır bir kalabalığın Ofis semtine doğru ilerlediğini gördüm.

Arkadan bir grup daha geliyordu. Onlar da zaman zaman slogan atıyordu. HDP’nin anons aracı geçince, miting alanına ters yönde giden insanlar da durup zafer işareti yaptı, bir iki kişi zılgıt çekti.

Koşuyolu Parkı’nın içinden Bağlar’a doğru ilerledim. Mitinge kestirmeden gitmeyi düşünüyordum. Saat 17.30’du ve mitinge yarım saat vardı çünkü. Bağlar Caddesi'nden Ofis semtine giden dar kaldırım her zamankinden daha kalabalıktı. Gençler slogan atarak mitinge gidiyordu. Araçlardan HDP bayrakları sallanıyordu ve esnaf her geçen arabaya destek niyetine el sallıyordu. Konuk Evi’nin oradan gelen slogan sesleri yankılanarak ulaşıyordu bize.

Şaşırtıcıydı çünkü 2015’ten bu yana Diyarbakır ilk kez sokağa çıkmıştı.

KALABALIĞI TAŞIYAMAYAN BARİYERLER

İstasyon Caddesi’nde, polis kontrol noktasına ulaşmadan önce, iki TOMA konumlandırılmıştı. Polis bariyerlerinin arkasında belki 5 bin insan vardı miting alanına girmeye çalışan. Öyle anlaşılıyordu ki polis yetişemiyordu gelenlerin üst aramasını yapmaya. Bariyerlerden geçmeye çalışanlar slogan atıyordu ve alkışlarla protesto ediyorlardı bu gecikmeyi.

Daha önceki mitinglere hep bu taraftan katılmıştım. Bu sayede insanlarla konuşmak ve mitingle ilgili düşüncelerini almak imkanı buluyordum. Bir süre bekledim. Ama sıra bitecek gibi görünmüyordu. Genç bir erkekle bir kadın, kendi aralarında konuşuyorlardı. Kadın, “Gidelim, burada beklersek sıra gelmez bize” diyordu. Kalabalığı gösteren adam, “Yav o kalabalığa nasıl girelim?” diyerek itiraz ediyordu.

Öndekilerin sloganlarına kaldırımdan destek veren yaşlı adamın gözü de kesmiyordu kalabalığa girmeye. “Daha ne kadar bekleyeceksin burada” dedim. “Maşallah” dedi, “Çok kalabalık. Ben yaşlıyım, gençlerin arasına giremem. Hele onlar gitsin, sıra bana da gelir.” HDP bayrağını sallayıp tanıdığı birkaç kişinin yanına gitti. Yüzünde sevinç vardı.

Bu bariyer kalabalığı taşıyamamıştı ve miting başladığında daha geriye çekilecekti.

Miting alanından konuşma sesleri geliyordu. Burada beklersem konuşmaları kaçıracağımı düşündüm. Protokol kapısından rahatça girebilecektim ama bunun için uzun bir yol yürümem gerekecekti.

‘MÜDAHALE’ KELİMESİNİN MASUMİYETİ

Protokol kapısına doğru ilerlerken Şehitlik tarafından bir kalabalık üstüme üstüme geliyordu sanki. Kadınlar, erkekler, çocuklar… Her yaştan insan giriş kapısına doğru ilerliyordu. Simitçiler, dürümcüler, su ve mısır satıcıları… “Bozuk paraları içeri almıyorlar”, “İçeride su yok, susuz kalmayın” diye bağırıyor, insanları ceplerindeki bozuklukları harcamaya davet ediyorlardı.

Protokol tarafında da çok sayıda polis vardı. Polislerden biri, arkadaşına içecek ikram etti. Arkadaşı istemeyince, “Bak devrem” dedi “Bakarsın müdahale olur, ararsın o zaman.” Güldüler kendi aralarında ama benim içimden gülmek yerine bir tedirginlik geçti. Kendi başına masum olan “Müdahale” kelimesi sadece cop, gaz, su çağrıştırıyor buralarda.

Dışarıdan gelen çok sayıda gazeteci vardı platformun arkasında. Demek sadece Diyarbakırlılar merak etmiyordu mitingi. Milletvekilleri, milletvekili adayları, HDP Diyarbakır İl Örgütü çalışanları… Epey kalabalıktı sahne arkası. Gazeteciler platformun hazırlanış şekline itiraz ediyorlardı. Konuşmacıların fotoğraflarını ters ışıktan dolayı çekmek mümkün değildi.

Platforma gazetecilerin çıkmasına izin verilmiyordu ama merdivenlerden bakınca bile muazzam bir kalabalığın biriktiğini görmek mümkündü. Kalabalık, alabildiğinde coşkuluydu.

AHMET ŞIK’I DİNLEMEK

Sonra konuşmalar yapıldı ve kalabalığın coşkusu hiç dinmedi. Yıllardır haber yapmak üzere Diyarbakır’a gelen Ahmet Şık’ın, bu kez milletvekili adayı olarak binlerce insana seçim konuşması yapması şaşırtıcıydı biraz. Onu dinlerken, mahkemelerde daha mı az heyecanlıydı, diye düşünmeden edemedim. Yüz binlerce insan vardı karşısında ve konuşmasını sık sık sloganlarla kesiyordu. Arada su içiyordu, heyecandan mı yoksa sıcaktan mı, belli değildi.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın gelmesine yakın, geldiğim yoldan geri döndüm. Polisler herhangi bir müdahaleye hazırlık içinde değillerdi.

BİR ‘ESKİ’ SİYASETÇİ

Konuşmalar bittiğinde Ofis tarafındaydım. Mitinge katılanlar yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı ama daha konser vardı. Gençler konseri bekliyordu.

Siyaset bırakılan bir şey değil ama sözün gelişi bir eski siyasetçiyle karşılaştım. “Miting nasıldı?” diye sordum. Hiç heyecansız, “Normaldi” cevabını verdi. Sonra şöyle dedi: “Normaldi benim için çünkü ben bekliyordum bu kalabalığı. Beklemeyenler şaşırsın. Bir de bu halka yanlış yapanlar, borçlu olanlar bir kez daha düşünsün. Halkın verdiği mesajı iyi okusunlar.”

Mesajı hem HDP’ye idi hem de iktidara. Yorgundu, arkadaşları bekliyordu. Gitti ve ben, ‘eski’ siyasetçinin doğru söylediğini düşündüm.

COŞKULU, UMUTLU, ÖFKELİ

Yukarıda diğer partilerin mitingleri hakkında kısaca yazdım. HDP’nin mitingi hepsinden farklıydı. Bir defa gençti. Gençten kastım, miting alanındaki herkesin içinden bayrak sallayarak, slogan atarak taşırdığı coşkudur. Yoksa her yaştan insan vardı miting alanında.

Öfkeliydi miting alanı. HDP’nin Eş Başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları, partinin binlerce yönetici ve üyeleri tutukluydu. Hükümet yeni operasyonlardan söz ediyordu. Suruç olayı daha çok tazeydi. Öfke çok tazeydi ve 5 Haziran 2015’te patlayan bombalara kafa tutuyordu.

Kitle bir umudu büyütüyordu. Birlikte bir şeyleri değiştirebilme olanağına çok yakındılar. Hiçbir şeyi değiştiremeseler de bir kez daha ve çokça acıya rağmen, “Em liv irin” (Buradayız) demenin cesaretini gösteriyordu.

Bunları düşünürken konser bitti. Alanı boşaltan kitle ile birlikte yürüdüm. Gruplar halinde dağılıyorlardı. Bütün gruplar slogan atıyordu. Saat 21.00 olmuştu ve sanki bütün Diyarbakır sloganlarla uğulduyordu.

Seçim çalışmaları başladığından beri sakince bekleyen Diyarbakırlı HDP’liler, sanki seçim sonuçları açıklanmış, partileri barajı aşmış ve kutlamaya başlamışlardı. Diyarbakır dosta düşmana son sözünü miting alanında söyledi.