'Basın özgürlüğüne vurulan kelepçe çözülmeli'
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Anayasa Mahkemesi’nin Berberoğlu ile ilgili ret kararının Balbay kararı ile çeliştiğine dikkat çekerek, “Bu karar AYM’nin kendisini inkarıdır ve tarafsızlığını da gölge düşürmektedir” dedi. Tutuklu gazetecilere dikkat çeken Çakırözer, "İfade ve basın özgürlüğünün önündeki engeller artık ortadan kaldırılmalı ve gazeteciliğe vurulan kelepçe açılmalıdır” çağrısı yaptı.
ANKARA - CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Meclis’te Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Can Güleryüzlü ile derneğin 14’üncüsünü hazırladığı üç aylık Medya Raporu’nu kamuoyu ile paylaştı. Konuşmasında düşündüğü, yazdığı için tutuklu olan milletvekilleri, gazeteci Enis Berberoğlu, Eren Erdem ve tüm gazetecilere özgürlük çağrısında bulunan CHP’li Çakırözer, “Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğüne vurulan kelepçe derhal açılmalı” dedi.
'BALBAY KARARI İLE AÇIKÇA ÇELİŞMEKTEDİR'
ÇGD’nin basın raporunu kamuoyu ile paylaşırken açıklamalarda bulunan Çakırözer, Anayasa Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu için verdiği ‘kabuledilemezlik’ kararına tepki gösterdi. Anayasa Mahkemesi’nin Berberoğlu için verdiği kararın daha önce tutuklu Mustafa Balbay için verdiği karar ile tamamen çeliştiğini dile getiren Çakırözer, “Anayasa Mahkemesi daha önce tutuklu Balbay için ‘görevinin yerine getirilmesine engel olan tutukluluk halinin milletvekili olarak siyasi faaliyet ve temsil hakkını engellemesi nedeniyle seçilme hakkına bir müdahale teşkil ettiği açıktır’ kararını vermişti. Şimdi Berberoğlu için ise verdiği kararda tutuklama halinin siyasi faaliyette bulunma ve seçilme hakkını ihlal ettiği yönündeki iddiaları ‘açıkca dayanaktan yoksun’ olarak nitelemekti. Ayrıca tutukluluk yargıcın takdirine dayalı bir husus olduğundan dayanaksız tanımlaması yapılamaz. Bu karar ile Berberoğlu’nun suçsuz olduğuna ilişkin sayısız kanıt görmezden gelinmiştir. Berberoğlu hakkında verilen bu karar Balbay kararı ile açıkca çelişmektedir ve AYM kendisini inkar etmektedir” dedi.
'BERBEROĞLU’NUN MİLLETVEKİLİ OLDUĞU GÖRMEZDEN GELİNMİŞTİR'
Kararda Berberoğlu’nun Milletvekili olduğunun da görmezden gelindiğini belirten Çakırözer, “ AYM, Berberoğlu’nun yeniden seçilerek Milletvekili olduğunu ve Anayasanın 83/3 maddesine göre yeniden yasama dokunulmazlığı kazandığı gerçeğini görmezden gelmiştir. AYM, tıpkı KHK’lar da olduğu gibi bir kez daha tarafsızlığı, bağımsızlığı ve güvenirliği konusunda kuşku yaratmıştır” diye konuştu.
ÇGD: OKUYUCULARA YÖNELİK SALDIRILAR BAŞLADI
Gazeteciliğin özü itibariyle bir karşı duruş, gerçeklerin bilgisinin paylaşıldığı bir meslek olduğunu vurgulayan ÇGD Başkanı Güleryüzlü ise, “ Nisan-Mayıs-Haziran aylarını kapsayan son raporumuz basının kimler tarafından kuşatıldığı gerçeğini tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktadır. Geçmişte tek tek haberler sorunken şimdi yayın politikaları sorun haline gelmiştir. Okuyuculara yönelik saldırılar başlamıştır. Mahkemeler gazetecilere çifte standart uygulanmaktadır. Bizler bunu kabul etmiyoruz ve ‘Gazeteciliğe dönük saldırılara karşı artık hattı müdafa yoktur sathı müdafa vardır’ diyoruz” dedi.
'315 GAZETECİ HAPİS İSTEMİYLE YARGILANIYOR'
Konuşmasında, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü önündeki engellere değinen Çakırözer, Anayasa’da güvence altına alınmasına rağmen basının özgürlüğünün sadece sözde var olduğunu aktardı. Türkiye’de sadece gazetecilik yaptığı için hapiste olan insan sayısının dünyada en yüksek olan sayı olduğunu vurgulayan Çakırözer, “Hapsedilmese bile ceza alan, hakkında ceza ve tazminat davaları açılan gazeteci sayısı son derece yüksek. Tazminat, hukuk ve ceza davaları ifade ve medya özgürlüğünü kısıtlayan uygulamalar. Bugün 144 gazeteci özgürlüğünden mahkum. 315 gazeteci binlerce yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Gazeteciler İdris Sayılgan, İsminaz Temel, Kemal Özer ve Sıddık Damar bu gazetecilerden sadece bir kaçı. İfade ve basın özgürlüğünün önündeki engeller artık ortadan kaldırılmalı ve gazeteciliğe vurulan kelepçe açılmalıdır” dedi.
'ALTAN VE ILICAK İÇİN DE UYGULANMALI'
Anayasa Mahkemesi’nin suçsuz ilan ettiği gazetecileri alt mahkemelerin rahatlıkla ömür boyu hapse ve tazminat cezalarına mahkum ettiğini de hatırlatan Çakırözer, “Gazeteciler Şahin Alpay ve Mehmet Altan Anayasa Mahkemesi kararıyla tahliye edildi. Fakat Mehmet Altan’la aynı gün AYM’ye başvuran, dosyası aynı nitelikte olan ve hatta aynı TV programından dolayı suçlanan Nazlı Ilıcak’ın dosyası 1 yıl dokuz aydır hâlâ AYM’nin önünde beklemekte. Aynı davalarda aynı deliller üzerinden yargılanan Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak için de aynı kararlar uygulanmalıdır” dedi.
'WİKİPEDİA 14 AYDIR YASAKLI'
Basın ve ifade özgürlüğü konusundaki kısıtlamalardan ve sansürden Wikipedia’nın da payına düşeni aldığını vurgulayan Çakırözer, “Wikipedia da 14 aydır yasaklı durumda. Bu durum ülkemizin ifade ve kamuoyunun bilgi alma hakkını doğrudan engellemekte. Nisan-Mayıs-Haziran 2018 döneminde, kamu yararı gözeten 2 haber, 77 Tweet, 22 Facebook paylaşımı, 5 Youtube videosuna sansür getirildi” diye konuştu.
'YIPRANMA PAYLARI 5 YIL OLARAK DÜZENLENMELİ'
Açıklamalarında gazetecilerin yaşadığı sorunlara ve işsizlik konusuna da vurgu yapan Çakırözer, gazetecilerin yıpranma payının 2008 yılında olduğu gibi yeniden 5 yıl olarak düzenlenmesini istedi. Çakırözer, konuya ilişkin Kanun teklifi verdiklerini ve konunun takipçisi olacaklarının bilgisini paylaştı. Çakırözer, “Gazetecilerin en önemli sorunlarından birisi de işsizlik. Resmi verilere göre 12 bin olan işsiz sayısı, kapatılan ve kapanmak zorunda olan gazetelerle birlikte giderek artmakta. Yazılı basının bir nebze de olsa sürdürebilirliğini sağlamak için artan mali baskılar karşısında kağıt fiyatları için dolar kuru sabitlemesi yapılmalıdır” dedi.
'2 BİN 100 TRT ÇALIŞANI SÜRGÜNE VE EMEKLİLİĞE ZORLANMAKTA'
Deneyimli gazetecilerin işlerine son verilmek istenerek, birçok basın emekçisin de sürgün ve zorla emeklilik baskısı altında bırakıldığını da belirten Çakırözer, TRT'nin yetiştirdiği deneyimli 2 bin 100 TRT emekçisinin ikna odaları kurularak emekliliğe zorlandığını, emekli olmak istemeyenlerin de sürgün tehdidi altında bırakıldığını belirtti.
'TARAFSIZLIKLARINI YİTİRDİLER'
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile TRT’nin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na, RTÜK’ün ise Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlanmasını da eleştiren Çakırözer, “Basında sansürün kaldırılışının 110’uncu yıldönümünde yapılan bu uygulama ile yayınlarında tarafsız olması gereken iki kurum kamu hizmetinden uzaklaşarak, tamamen bağımlı kuruluşlar haline geldi. TRT ve RTÜK bütün sıfatlarından arındırılmış, sıradan devlet dairesine dönüştürüldü” şeklinde konuştu. (DUVAR)