Sezai Temelli: HDP'li bulamadıklarında soğanları alıyorlar
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli'nin konuştuğu grup toplantısına Karadeniz'den gelen partililer de katıldı. Temelli HDP üye ve yöneticilerine yönelik gözaltıları eleştirdi.
DUVAR - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Temelli parti üyelerine yönelik gözaltıları eleştirerek, "Sürekli gözaltına almak için HDP'li arıyorlar; HDP'li bulamadıklarında soğanları gözaltına alıyorlar. Yarın, 'terör örgütü kurmaya çalışan soğanlar ele geçirildi' diye manşet atabilirler" dedi.
Temelli'nin konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
HUKUKSUZLUKLA YAŞIYORLAR: Dün sabah yine gözaltılarla uyandık. Birçok arkadaşımız ve sendikacı gözaltına alındı, bugün de bunlar devam etti. Onlar gözaltılara devam ettikçe biz de direnişe devam edeceğiz. Bunlar hukuksuzlukla yaşıyorlar. AİHM'nin Selahattin Demirtaş'a dair verdiği kararı tanımamak hukuksuzluktur. AİHM ilk defa çok önemli bir karara imza attı. Bugün hukuğa ve mevcut yasalara rağmen tutsak edilmiş tüm yoldaşlarımız için emsal olacak bir karardır. Bu karar açıklandığı sırada, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Saray'da talimat alıyor. Hakimler, yargıçlar bu ülkede hukuku uygulamaktan acizler. Gelin yargının üzerindeki bu vesayete son verin. Yargıçlar olarak, mesleğinizin etiğinden aldığınız güçle bu kararı yerine getirin. Getirmezseniz bu ülkenin geleceğine büyük kötülük yapmış olacaksınız, buna hakkınız yok. gün gelir bu ülkeye bağımsız, tarafsız yargı gelir, bunun hesabını sizden sorarız.
LEYLA GÜVEN AÇLIK GREVİNİN 20'NCİ GÜNÜNDE: Bugün Leyla Güven, açlık grevinin 20'nci gününde. Bugün cezaevlerinde açlık grevleri başlıyor. Bu arkadaşlarımız bir çağrı yapıyor, 'Gelin tecriti bitirin' diyor. Bugün Tahir Elçi'nin katledilmesinin 3'üncü yılı. 3 yıldır dosyada hiçbir gelişme yok, buna karşın Tahir Elçi'nin adının verildiği parkın ismi değiştiriliyor. Hep birlikte o parklara isimlerini 31 Mart'tan sonra geri vereceğiz.
LİSTEDE KADIN GÖREMEDİK: İçişleri Bakanlığındaki o vazifeli, 25 Kasım'da sokağa çıkan kadınlar için diyor ki 'İlla polise saldıracaklar'. Görüntülerde görülüyor, polis kadınlara saldırıyor. Cumhurbaşkanı farklı mı? Fransa'daki şiddeti kınayan bir İçişleri Bakanı var ama Türkiye'de her saat uygulanan şiddeti görmüyor. Cumhurbaşkanı da diyor ki, 'Kadın ile erkek 100 metreyi beraber koşamaz'. Bunun bakışı böyle, sadece kaba güç üzerinden insanları tartan bir zihniyet. İşte biraz önce belediye başkanları açıkladı, listede bir tane kadın görmedik.
ÜRETİCİ MAĞDUR: Uzun yıllardır Karadeniz deyince ırkçılık, milliyetçilik ve yoz kültürün öne çıkarıldığını görüyoruz. Bu Karadeniz halkına haksızlıktır. Bir tanesi Trabzon milletvekili, İçişleri Bakanı. Diğeri de Rize'den. Talihsizlik... Fındık kadar aklı olanlar iktidarda. Bir de o fındık kadar akılda kurt çıkıyor kurt! Karadeniz'de hamsi neredeyse tükenecek. Fındık üreten aileler perişan. Fiskobirlik'e devletin desteği kesilmiş. Bu destek Fiskobirlik'e gitmiyor, bize küfreden müteahhide gidiyor. ÇAYKUR'da satış kısmını özelleştiriyorlar. Nerede rant alanı var, oradan kazanmaya çalışıyorlar. Bunlar üreticiye, çiftçiye, emekçiye düşman. Üretici mağdur, Saray refah içindedir. Madem Osmaniye'den öteye gidemiyorlar, o zaman Karadeniz'e de gelemesinler. Karadeniz devrimci dayanışmayla, Mahir Çayan'larla, Cihan Alptekin'lerle anılmalı. Cezaevleri için bacasız fabrika diyorlar. Cezaevlerinde de emek sömürüsü var yani. HDP Türkiye partisi olmaktan uzaklaşıyor diyorlar. Bunu söyleyenler coğrafya dersi görmemiş. Osmaniye'den öteye geçemeyenler Hakkari'de vekillerimizi gasbediyor. Doğayı talanlarının ardından Karadeniz'de yaşanan en önemli sorun yoksulluk. İşsizlik ve yoksulluk burada had safhada. Bu bölge sürekli göç veriyor. Göç edenler yoksulluğunu giderebiliyor mu; hayır.
YEREL SEÇİM: Sürekli gözaltına almak için HDP'li arıyorlar; HDP'li bulamadıklarında soğanları gözaltına alıyorlar. Yarın, 'terör örgütü kurmaya çalışan soğanlar ele geçirildi' diye manşet atabilirler. Diyarbakır'da kayyım aday gösterildi. Ankara'da yolsuzluk dosyasını saklayan kişiyi aday gösteriyorlar. İzmir'de ekonomiyi perişan edip gitmiş birini aday gösteriyorlar. Biz her yerde halkların adaylarını göstereceğiz. Şimdi temizlik zamanı; süpürgeleri hazırlamalıyız. Türkiye'nin her yerinde halkın iradesine saygı göstereceğiz. Tek önceliğimiz ceberrut iktidarı göndermektir. Bunun için yerellerde oluşan ittifak olanaklarını değerlendireceğiz. Türkiye'de 12 milyon sosyal medya kullanıcısı var. Sosyal medyayı takip ediyorum; oradaki paylaşımlarınızı okuyorum. Sosyal medya güzeldir; ama sokak daha güzeldir. Şimdi çalışma zamanı.
Leyla Güven'in mektubu
Sezai Temelli grup toplantısında tutuklu milletvekili Leyla Güven'in mektubunu da okudu. 27 gündür açlık grevinde olan Güven'in 20 Kasım günü HDP Genel Merkezi'ne ulaşan mektubundan satırbaşları şöyle
KÜRT SORUNU ÇÖZÜMSÜZ BIRAKILIYOR: Mevcut kaos ve krizin bir nedeni de çözümsüz bırakılan Kürt sorunudur. Sorunu çözmeye çalışan tarafların da görmezden gelindiğini biliyoruz. Ben Sayın Öcalan Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için büyük bir çaba sahibi olduğunu düşünüyorum. Sayın Öcalan’ın çözüm önerileri ve düşünceleri, sadece Kürt sorunu için değil, aynı zamanda Ortadoğu ve dünya halkları için de önemli bir perspektif sunmaktadır. Demokratik Ulus ve Demokratik Konfederal Sistem inşaları haklarımızın özlem duyduğu kalıcı barışın temel taşlarıdır. Sayın Öcalan üzerindeki mutlak tecrit tam da bu hakikati toplumdan gizleme yöntemidir. İnsanlık tarihi benzer örneklerle doludur. Hakikat arayışçıları ve savunucuları bu uğurda nice bedeller ödemişlerdir. Dolayısıyla günümüzdeki benzer uygulamalarda geçmişi aratmayacak kadar bir yoğunluk içindedir. Sayın Öcalan’ın İmralı özel sisteminde ağır tecride maruz bırakılması bu zihniyet dünyasının bir göstergesidir.
MUHALEFET ROLÜNÜ OYNAYAMIYOR: Özgür irademle başlattığım açlık grevinin 20’inci günündedir. Türkiye siyaseti içerisinde geçmişten günümüze tüm siyasi partilerin ortak bir söylemi vardır. “Biz bu ülkeyi seviyoruz” söylemi. İşin gerçeği bu bir “vatan, millet, Sakarya” edebiyatıdır. Eğer bu söylemlerin samimiyeti olsaydı, meclis ve meclis çatısı altında bulunan bütün siyasi partiler Türkiye’nin köklü sorunlarına, toplumsal barışına çözüm bulurlardı. Bugün bu sorunların çözümsüz bırakılmasının nedeni siyasi sorumsuzluktur. Kürt sorununa yaklaşımı belirleyen bu siyasi anlayıştır. Kim Kürdü en iyi inkar ve imha ederse, onlar en iyi vatanseverlerdir. Bu milliyetçi zihniyet kendisini en solda yer alıyorum diyen partiyi bile etkisine almaktadır. Muhalefet bu nedenle gerçek rolünü oynayamamaktadır. Muhalefet tek başına HDP bileşenleri olan demokrasi cephesinin omuzlarında kalmaktadır. Tüm bunlara rağmen hakikatin daha fazla karanlıkta kalmayacağını bilen ve bunun mücadelesini veren partimizin, bu tarihi sürece denk bir duruş içerisinde olacağını biliyor ve inanıyorum.
MİLYONLARIN DERDİ: 31 Mart Yerel Seçimleri için çalışmaların başladığını biliyorum. Bu seçimin gasp ve hile yoluyla halkların ellerinden alınan kazanımlarının, yeniden hak ettiği zemin olan “halklara” iade edilecek bir kazanımı getireceğine inanıyorum. Kadınların ve gençlerin aktif katılımı seçimin sonucunu muhteşem kılacaktır. Ben özgür irademle başlattığım açlık grevinin 20. Günündeyim. İnsanlık suçu olduğunu düşündüğüm tecrit uygulamasına karşı bir şeyler yapıyor olmanın huzuru içindeyim. Bunun milyonların talebi olduğunun farkındayım. Dışarıda başta kadın meclisimiz ve kurumlarımız olmak üzere halkımızın geliştirdiği sahiplenme etkinliklerinin benim için çok değerli ve anlamlı olduğunu belirtmek isterim. Barış Anneleri. Cumartesi Anneleri şahsında bütün annelerin ellerinden öpüyorum. Uğrunda mücadele verdikleri kalıcı barışın bu topraklarda hakim olacağı günlerin yakın olduğunun farkındayım. Ben, yaşamı uğrunda ölecek kadar sevenlerin yoldaşıyım.