Karamollaoğlu: Ben olsam İstanbul sizin olsun derdim

SAADET lideri Temel Karamollaoğlu, Binali Yıldırım'ın muhtemel İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığıyla ilgili konuştu. Yıldırım'ın birçok pozisyonda görev aldığını ve Meclis Başkanlığı'nın 'gelebileceği en üst makam' olduğunu değerlendiren Karamollaoğlu, "Şahsen ben de o noktaya gelsem ‘İstanbul sizin olsun ben burada kalayım' derim" ifadelerini kullandı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu, AK Parti'nin yerel seçim politikalarını değerlendirdi. İktidar partisinin, eski bakan ve milletvekillerini belediye başkan adayı olarak tercih etmesinin 'aday bulmakta zorlandıkları' anlamına geldiğini söyledi.

SAADET Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu TV5'de Mustafa Yılmaz'ın sorularını yanıtladı. Karamollaoğlu, "Artık herkes bir makam ve mevki sahibi olayım diye AK Parti'nin kapısına koşmuyor. Bazı sıkıntıları görüyorlar demektir, bu sevindirici bir tavır. Çünkü düne kadar herkes belli bir makamı işgal edebilmek için normalde razı olmadığı şartlara peki diyordu şimdi artık onu diyemiyor manası çıkıyor bundan" diye konuştu.

AK Parti'nin açıklanan belediye başkan adaylarından bazılarının kendisini şaşırttığını ancak bunların isimlerini söylemeyeceğini belirten Karamollaoğlu, "Bir, o kişi aday olmaz kanaatindeydim, iki AK Parti yahut başka bir parti onu aday göstermez kanaatindeydim" dedi.

'BİNALİ YILDIRIM HEP JOKER GİBİ GÖREV ALDI'

TBMM Başkanı Binali Yıldırım'ın AK Parti'nin olası İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı da sorulan Karamollaoğlu, şu ifadeleri kullandı: "Sayın Binali Yıldırım ile ilgili bir yorum yapmak istemem ama Sayın Yıldırım çok farklı pozisyonlarda hep joker gibi görev aldı. Bakanlık yaptı, Ulaştırma Bakanlığı, zaten eskiden beri Sayın Cumhurbaşkanı ile beraber çalışmıştı. Onun arkasından İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu daha sonra başbakanlık yaptı şimdi TBMM Başkanı. Bundan sonra gideceği yer yok yani Meclis Başkanı şu anda gelebileceği en üst makam, cumhurbaşkanlığı hariç. Şahsen ben de o noktaya gelsem ‘İstanbul sizin olsun ben burada kalayım' derim. Bizim prensibimiz neydi, bizim prensiplerimize uymak kaydıyla, değerlerimize uymak kaydıyla seçilebilecek bir aday arıyoruz. Tayyip Bey de seçilebilecek bir aday arıyor, kim olduğuna bakmıyor. Sayın Yıldırım İstanbul'dan olduğu için kendisiyle birlikte çalıştığı için de en büyük şansı orada görüyor ama bu dönem İstanbul'u alma ihtimali artık eskisi gibi değil. Herkes biliyor bunu. Bu ihtimal zayıfladı, kaybetme ihtimali çok yüksek. Bundan dolayı da bir Meclis Başkanı'nın aday olup bir de kaybetmesi tabi itibari yönünden düşündürücüdür."

'HÜKÜMETİ UYARACAKLAR'

Bu seçimlerde vatandaşın hükümeti uyaracağını kaydeden Karamollaoğlu, "Sen artık benim ihtiyaçlarımı karşılayamıyorsun, beklentilerime cevap veremiyorsun, uzun zamandır iktidardasın yoruldun, biraz dinlen' diyecek. Bende ki kanaat bu" diye konuştu.

Saadet lideri soru üzerine Necmettin Erbakan'ın oğlu Fatih Erbakan'ın ‘Yeniden Refah Partisi' adıyla parti kurmasını da değerlendirdi. "Eğer Erbakan Hoca olsaydı, herhalde falakayı yerdi zannediyorum" şeklinde sözlerini ‘latife' olarak niteleyen Karamollaoğlu, şöyle konuştu:

"Yanlış yaptılar. Böyle bir şeyin şu anda Türk siyasetinde yerinin olduğunu zannetmiyorum. Yani sadece çok sevilen, itibar görülen bir zatın oğlu olmak, oradan gelmek, halkın teveccühünü kazanacak manasına gelmiyor. Bu millet Erbakan hocamız hayatta iken de bir yanılgının içine düştü, ‘Hocayı destekliyoruz' diye Tayyip Erdoğan'a destek verdiler 2002 seçimlerinde özellikle. Ondan sonra hoca bütün çabasına rağmen onu değiştiremedi. Hayatta iken en az 5-6 seçim yaşadık, o seçimlerde de bizim oy nispetimiz meydana getirilen algı sebebiyle düşük kaldı. Ama cenazesine 3-4 milyon insan katıldı, onu da gördük. Sevgi başka oy başka… Ben bu konuda konuşmak istemiyorum artık, üzülüyorum çünkü. Erbakan hocamız bu partinin Saadet Partisi'nin genel başkanı olarak hayata veda etti. ‘Oradan uzaklaştırıldı' gibi sözler sadece bir söylemden ibaret. Bundan dolayı da ben biraz da latife olsun diye söyledim, hocamız buna razı olmazdı böyle bir şeye. Ama niyet ettiler, çıktılar, önlerini de zorla kesecek halimiz yok. Sonu inşallah hayırlı olur diyoruz."