Tunç Soyer: Babam hukuku korumak için elinden geleni yaptı
CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer, babası Nurettin Soyer'in 12 Eylül döneminde açılan MHP davasında savcı olarak görev yapması gerekçesiyle yaşanan tartışma hakkında konuştu. "O günün koşullarında hukuku korumak için elinden geleni yaptı" diyen Soyer, "Babam Fetullah Gülen'in hapse atılmasıyla ilgili kararı veren hakimdir. Bu benim için gurur vesilesidir" ifadelerini kullandı.
DUVAR - CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer, babası Nurettin Soyer'in 12 Eylül darbesi döneminde açılan "MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası"nın savcısı olması nedeniyle gelen tepkilere yanıt verdi. Soyer, "12 Eylül'le ilgili hiç iyi şeyler düşünmüyorum. Bunun savunulur yanı yok. Babam bir devlet memuru, hukukçu. O günün koşullarında hukuku korumak için elinden geleni yaptığını biliyorum. Babam Fetullah Gülen'in hapse atılmasıyla ilgili kararı veren hakimdir. Bu benim için gurur vesilesidir" dedi.
Kent konseylerini aktif mecralar olarak kullanacaklarını söyleyen Soyer, "Dijital teknolojilerini çok yoğun kullanacağız. Çocuk belediyelerini kuracağız. Mahallelerde mahalle kütüphaneleri kuracağız. Ücretsiz internet erişimi, çorba ve ısıtma olacak. Burada kast ettiğimiz şey gençler oraya geldiklerinde internet üzerinden her türlü bilgi, belgeye ulaşabilir olsunlar" diye konuştu.
Habertürk Televizyonu'nda Didem Arslan Yılmaz'ın "Türkiye'nin Nabzı" programında katılan CHP'nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ve Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, soruları yanıtladı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun aday adaylık açıklamasını beklemediğini söyleyen Tunç Soyer, "Başka bir zaman 'aday olmayacağım' demişti. Bunu da anlamaya çalışıyorum. Sonuç olarak Aziz Başkan kendi yerine başka birisini öngörmüş olabilir. Bunu kendisine sormak daha doğru olur. Muhtemelen Aziz Bey, bir başka ismin aday olması gerektiğini düşünüyordu" dedi.
Görev yaptığı sürede Kocaoğlu ile hiç tartışmadıklarını belirten Soyer, "Mevzuat gereği biz büyükşehir belediyesine çok bağlıyız. Bizim zaten Büyükşehir'e saygıda kusur etmemiz söz konusu değil. Ayrıca parti sorumlulukları gereği de öyle bir saygımız var. Aziz Başkan her halükarda bizim büyüğümüz. 10 yıl içinde hiçbir sorun yaşamadık. İzmir çantada keklik değil. Ne kadar anket yaparsanız yapın, sonunda insanlar sandığa oylarını atacaklar. Kim bilir o güne kadar ne gelişmeler yaşanacak memlekette" ifadelerini kullandı.
'BABAMLA ŞEREFLİ BİR TÜRK SUBAYIDIR'
Babası Nurettin Soyer'in 12 Eylül darbesi döneminde açılan "MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası"nın savcısı olması nedeniyle yaşanan tartışmalara yanıt veren Tunç Soyer, suçları söyledi:
"Ben 10 yıllık başkanlığım döneminde bir kez babamla ilgili cümle kurdum. O da 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde bir şey hatırladım. Babam Fetullah Gülen'in hapse atılmasıyla ilgili kararı veren hakimdir. Bu benim için gurur vesilesidir. Bunu paylaşmak istedim. Babamla ilgili, geçmişte yaptıklarıyla ilgili hiçbir cümle kurmadım. Babam Türk ordusunun şerefli bir subayıdır. Dedem Kuvayı Milliye'nin kahramanıdır. Onlarla gurur duyuyorum. Darbeye karşıyız tabii ki. Demokrasi tabii ki sonuna kadar sahip çıkmamız gereken bir şey. 10 yıldır belediye başkanıyım ama bu tartışmalar büyükşehir belediye başkanı olunca bu tartışmalar gündeme getirildi."
'SEFERİHİSAR'DA, MHP'YLE GRUP TOPLANTILARI YAPIYORUZ'
2014 yılında seçildiğinde MHP'nin belediye meclis üyesi olmadığını söyleyen Soyer, "Seferihisar'da yüzde 10'un üzerinde MHP oyu vardır. Biz bir davet yaptık MHP'ye, dedik ki, 'Siz Seferihisar'da belediye meclisinde temsil edilmiyorsunuz. O nedenle gelin sizinle her ay grup toplantısı yapalım.' Biz yıllardır MHP ile toplantı yapıyoruz. Bizim demokrasi anlayışımız böyle bir anlayış. O gün yaşanan acıların, karanlık günler tabii ki tartışılsın" dedi.
Soyer'in açıklamalarından satır başları şöyle:
BABAM HİYERARŞİ İÇİNDE ELİNDEN GELENİ YAPTI: 12 Eylül'le ilgili hiç iyi şeyler düşünmüyorum. Bunun savunulur yanı yok. Benim babam askeri savcı, devlet memuru ve bir asker. O hiyerarşi içinde önüne gelen davanın gereğini yapmak zorunda. Bu bazen MHP'ye, bazen Dev-Genç'e, bazen TÖBDER, rahmetli Ecevit... Babam bir devlet memuru, hukukçu. O günün koşullarında hukuku korumak için elinden geleni yaptığını biliyorum.
12 EYLÜL DÖNEMİNİN NERESİNİ SAVUNACAKSINIZ: O dönem karanlık dönem. Neresini savunacaksınız. Babamla konuşurduk. Uğur Mumcu'yla yaptıkları bir kitap var 12 Eylül adaleti üzerine. Bende o dönem ve demokrat ve görevini yapan birisi olarak bir algısı var bende babamın.
YEREL SİYASETİN FARKI AYRIŞTIRICI DEĞİL: Ben özellikle yerel siyasette çok daha geniş ittifaklar kurulması gerektiğini düşünüyorum. Yerel siyasetin merkezi siyasetten çok önemli farkı, ayrıştırıcı değil, kucaklaştırıcı olması gerektiğini düşünüyorum. İYİ Parti ittifakının mutlaka iyi olacağını düşünüyorum. İYİ Parti yöneticilerin ittifak ruhuna uygun, vicdanen sahip çıktıklarını görüyorum. İYİ Parti'yle birlikte çalışacağız. Merkezi siyasetin ayrıştırdığı sonuçları bir tarafa bırakmak zorundayız. Bir parkta aydınlatma yok diyelim. O parktaki insanların hangi partide olursa olsun hepsi birlikte etkileniyorlar. İnsanlar zaten ona bakıp, bakmadığınıza göre size oy verirler.
ŞU ANDAKİ SİSTEM BİZİ DEMOKRASİDEN UZAKLAŞTIRIYOR: Sistem tartışması her daim olacak. Hayatın akışını geri çeviremezsiniz. Otoriteyi merkezleştirdikçe demokrasiden uzaklaşıyorsunuz. Demokrasi hepimizin nefes alması, refahın anahtarı aslında. Demokrasi yoksa belki büyürsünüz ama Çin gibi büyürsünüz. Demokrasiyle kalkınmak zorundayız. Daha çok işler hale getirmek durumundayız. Sistem bizi demokrasiden uzaklaştırıyor. Demokrasi katılımcılıktır, şeffaflıktır, yerelde birlikte yaşamayı becermek ve oradan daha farklı sesi kendini ifade etmesidir.
DEMOKRASİDEN UZAKLAŞIRSANIZ HUKUKTAN DA UZAKLAŞIRSINIZ: Cumhurbaşkanlığı sistemi otoritenin giderek merkezileştirdiği, giderek Cumhurbaşkanının iki dudağı arasında kararların aldığı bir sisteme gidiyor. Ben sistemle ilgili konuşuyorum. Eğer hukukun üstünden uzaklaşırsanız, demokrasiden uzaklaşırsanız eğitimin kalitesiyle ilgili bir sorun yaşamaya başlarsınız. Hukukun üstünlüğüne dayanmak zorundasınız. Bunlar fırsat eşitliğini, adaleti getirir. O nedenle demokrasinin vazgeçilmez olduğunu düşünüyorum.
AK PARTİLİ GENÇLER BANA OY VERECEK: HDP'le ne örtülü ne açık, böyle bir ittifak yok. Ben AK Parti tabanından da oy almak istiyorum. Gençleri bana oy verecek. Kadınlar oy verecekler. Yerel yönetim başka bir şey. O sokak lambası yanmayan parkın lambasını onaracak mı? Yerel seçim dinamikleri çok farklı işliyor. İyi ki de öyle işliyor. Çünkü demokrasi ancak o zaman gelişiyor. Her şeye rağmen demokrasi de daha çok nefes alıyor. Demokrasiyi savunarak, birlikte yaşam kültürünü savunarak, birlikte yönetmeye davet ederek HDP'den oy alacağız.
TEKNOLOJİYİ NET BİR ŞEKİLDE KULLANACAĞIZ: Demokrasinin erdemleriyle, değerleriyle teknolojiyi buluşturmak demek. Cep telefonunuza yükleyeceğiniz aplikasyonlarla kimin hangi mahallede neye ihtiyacı var. Bütün bunları öğrenip ona göre irade ortaya koyacağız. Bunun için net bir biçimde teknolojiyi kullanmanız lazım. Biz İzmirlilerin oyuna talibiz. Sadece demokrasiye inansınlar yeter.
İZMİR'E YENİ KİMLİK ARAYIŞINDA DEĞİLİZ: Ben Expo'nun Genel Sekreterliği'ni yaptım. Dünyanın birçok yerinde İzmir'i anlattım. İzmir'i anlatırken gördük ki, aslında mucize bir İzmir. Biz İzmir'i "herkes için sağlık" temasıyla anlattık. İzmir'de flamingo yaşıyor. Bu toprağının, denizinin hâlâ temiz olduğunu gösteriyor. Biz şunu söyledik dünyanın her yerinde, tıbbın sembolü o çift başlı yılan burada doğmuş. Biz İzmir'i buradan anlatacağız. Yeni kimlik arayışında değiliz. İzmir'in köklerinde var olanı anlatacağız.
AKDENİZ KENTLER BİRLİĞİ KURUYORUZ: Akdeniz çanağında göz kamaştıran İzmir'i ortaya koymak gerekiyor. Öncelikle altyapı, ulaşım, trafik, çöp, katı atık bertarafıyla ilgili meselelere odaklanacağız. İki temel şey var. 1 Nisan sabahı 6 belediye başkanı: İskenderiye, Atina, Roma, Marsilya, Barcelona'ya mektup yazacağız. Akdeniz kentler birliği kuruyoruz. Kentler ağını bütün Akdeniz çanağına yaymayı planlıyoruz.
SEFERİHİSAR'DA İLK YIL 280 TÜR TOHUM TOPLADIK: Seferihisar deneyimi bizim için inanılmaz bir süreçti. Bir amcamız buğday tohumu vermişti. Hiç oynanmamış tamamen doğal. Binlerce yıldır o topraklarda üretilen bir tohum. Biz 280 tür tohum toplamıştık ilk yıl. Kavanoz diplerinden, çeyiz sandıklarından topladık. 80 türünü çimlendirmeyi başardık. Her yıl çoğaldı. O bir avuç karakılçık tohumunu yıllarca uğraştık. Önce saksılarda, sonra 6 dönümlük bahçeye döndük. Bu yıl 500 dönümün üzerinde Seferihisar'da karakılçık üretiliyor.
ELEKTRİK İÇİN GÜNEŞTEN FAYDALANACAĞIZ: Biz senede 300 gün güneşi olmakla övünen bir şehiriz. Eğer siz güneşten elektrik elde etmiyorsanız bunun mazereti olamaz. Enerji üretim kooperatifi kurduk Seferihisar ölçeğinde. Paneller kurduk, belediye binasının elektriğini oradan sağladık. Bu bir model. Hep birlikte enerjiden para kazanacağız, İzmir'in elektrik ihtiyacını bu kaynaklardan karşılayacağız.
ÇOCUK BELEDİYELERİ KURACAĞIZ: Kent konseylerini çok aktif mecralar olarak kullanacağız. Dijital teknolojilerini çok yoğun kullanacağız. Çocuk belediyelerini kuracağız. Mahallelerde mahalle kütüphaneleri kuracağız. Ücretsiz internet erişimi, çorba ve ısıtma olacak. Burada kast ettiğimiz şey gençler oraya geldiklerinde internet üzerinden her türlü bilgi, belgeye ulaşabilir olsunlar, sosyalleşsinler.
KOOPERATİFLE BİRLİKTE KADINLARIN TOPLUMDAKİ YERİ DEĞİŞTİ: Seferihisar'da 75 yaş üstü partisi yaptık. Onlara sorular hazırlamıştık: Anneannen ne yemek yapardı, baban kızınca ne yapardı gibi. İnanılmaz güzel hikayeler, yemek tarifleri ortaya çıktı. Sonra kadın kooperatifi kurduk. Eşimin başında olduğu. Onlar Sefertası adı altında lokanta kurdular. Para kazanmaya başladılar. Ondan sonra sanal ortama taşıyalım dediler. Bir site açtık. Türkiye'nin her yerine ürün gönderdiler. Giderek büyüdüler. Bu kadın kooperatifi ile beraber kadınların toplum içindeki yeri değişmeye başladılar, aile ekonomisine katkı verdiler.
KAYNAK YARATMA KONUSUNDA BİR SORUN GÖRMÜYORUM: Seferihisar'da göreve geldiğimizde bütçemiz 10 milyon lira, borcumuz 40 milyon liraydı. Bugün bütçemiz 90 milyon lira, borcumuz 90 milyon lira. Reel olarak 40 milyondan 90'a çıkmış gibi gözüküyor ama gerçekte 1'e 4'ten 1'e 1 oranını yakalamış durumdayız. Büyükşehir Belediyesi şanslı bir belediye. Bu şans Aziz Kocaoğlu'nun sıkı para ve tasarruf politikası çok ilgili. Kaynak problemi olduğu diye bir şey düşünmüyorum. Mesele kaynak yaratmakla ilgili. Burada kaynak yaratmak konusunda hiçbir sorun görmüyorum. (Kaynak: Habertürk)