Zeki Sezer: Parti değiştirmeler ilkesel yapılmalı
DSP'nin eski Genel Başkanı Zeki Sezer'e, yerel seçimlerin gelmesiyle başlayan aday transferlerini sorduk. Sezer, "adayların parti değiştirmeleri normal ancak değişiklikler ilkesel bazda yapılmalı" yorumunda bulunuyor.
DUVAR - Belediye başkan adaylarının kesinleşmesi ile birlikte 'şansı olduğunu düşünen' başkan adayları da parti arayışına girdi. CHP’den aday olamayanların ikinci adresi ise politik etkisi eski günlerinin çok gerisinde olan Demokratik Sol Parti (DSP) oldu. Eski Genel Başkan Zeki Sezer’e, neden bu adayların DSP’ye yöneldiğini sorduk.
Parti değiştirmelerin yaşanabileceğini belirten Sezer'e göre, "Partisinin değiştiğini, durduğu yerde durmadığını düşünenler kendisine daha yakın bulduğu partilere geçebilirler. Ama bunların ilkeler bazında olması tercih edilir." 1985 yılındaki DSP'ye ihtiyaç olduğunu söyleyen Sezer, "Batı demokrasisini göz ardı etmeyen ama yerel değerleri savunan, bir yerli sola ihtiyaç var" yorumunda bulundu.
'ZAMAN ZAMAN PARTİ DEĞİŞTİRMELER OLABİLİR'
Yerel seçimler ile birlikte kendi partilerinden aday gösterilmeyen ve sorun yaşayan bazı partilerin adayları DSP’den aday olmayı tercih ettiler. Bunlardan bazıları çok tartışılan isimler. Siz bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ne söyleyebilirim. İlkeler bazlı siyaset yapma Türkiye’de bitmiş durumda. Ama tek tek partiler bazında adayların durumuna girersek, bunu değerlendirmenin şu aşamada bir yararı yok gibi geliyor bana… CHP bu süreçte daha kapsayıcı olabilirdi diye düşünüyorum ama AKP’nin bugün yereldeki iktidarına son verebilecek gibi gözüken de CHP.
Demin söylediğim gibi ilke bazlı siyasetin söylediğiniz kesimler açısından bittiğini görüyorum. Buna çok üzülüyorum. Ben Ecevitler ile birlikte ilke bazlı bir gelenekten geliyorum. O yüzden bugün olanları anlayamıyorum. Bunu her kesim için söylüyorum. Özellikle sağda kaba, ranta dayalı bir siyaset anlayışı var. Bunun karşısında solda daha tutarlı bir siyaset anlayışını beklemek hayata soldan bakan biri olarak benim hakkım. Ama orada da sorun yaşıyoruz. Bu sorunlara rağmen ben Türkiye’nin önünün açık olduğunu düşünüyorum. Bunlar aşılacaktır. Türkiye artık daha sağlıklı değerlendiren bir konuma geldi diye düşünüyorum.
Parti değiştirmeler zaman zaman olabilir. Partisinin değiştiğini, durduğu yerde durmadığını düşünenler kendisine daha yakın bulduğu partilere geçebilirler. Ama bunların ilkeler bazında olması tercih edilir. Türkiye’ye gereken budur diye düşünüyorum. Yoksa karşı tarafa zarar vermek yada benzeri nedenler ile hareket etmek çok doğru olmaz diye düşünüyorum.
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, 'DSP'nin CHP'li adaylara yer vermesinin arkasında AKP'nin olabileceğini' söyledi. Olabilir mi?
AKP bu durumdan yarar umuyor olabilir. Ama, bu durum DSP yönetiminin dışındadır. CHP ve DSP solu iki koldan büyütebilir. Farklı hassasiyetler nedeniyle iki parti farklı kesimlere ulaşabiliyor. Bunu geçmişte çok gördük. Birbirlerini değil bugün Türkiye’yi farklı bir kulvara sokma çabasındaki AKP'yi rakip olarak görmeleri doğru olandır.
'BATI DEMOKRASİSİNİ GÖZARDI ETMEYEN YERLİ SOLA İHTİYAÇ VAR'
Peki, yıllardır sosyal demokrasinin bir krizde olduğu konuşuluyor. Yerel seçimlerden sonra seçimdeki duruma bağlı olarak belki değişebilecek olsa da, yeni bir partinin kurulabileceği tartışılıyor. Benzer bir şey sağda da var. Siz sosyal demokrasinin yeni bir partiye ihtiyacı olduğunu düşünüyor musunuz?
Bu ihtiyacı giderebilecek olan parti DSP’dir. 1985 yılındaki Demokratik Sol Parti’nin ortaya koyduğu programın ruhuna ihtiyaç var. İçtenlikle buna inanıyorum. Bugün mesela tarımsal üretim bitti. Buna baştan beri çözüm getiren, toplumsal uzlaşıya önem veren, sanayi üretimini öne alan ama işçi haklarını savunan, Batı demokrasisini göz ardı etmeyen ama yerel değerleri savunan, bir yerli sola ihtiyaç var. Bu 1985 Demokratik Sol Parti programıdır. Elbette bu programda temel şeyler dışında bugüne uyarlanacak şeyler olabilir. Bu ihtiyacı karşılaması gereken de Demokratik Sol Parti'dir. Ama bunu karşılayabiliyor mu? Buna bir şey demeyeyim.
'KÖKENE BAKILDIĞINDA İŞ İYİ GİTMİYOR'
Peki yeni bir siyasi partinin Kürt meselesi konusundaki tavrı nasıl olmalıdır?
İnanç siyasetini güden sağ partilerin kulvarına girmemeli. İnancı, kökeni ne olursa olsun, bizim toplumumuzda siyasetçinin ayrıştırması olmasa, ayrışmak isteyen bir kişi görmüyorum. Türkiye’yi adım, adım dolaşmış, Türkiye’nin dolaşılmadık bir köyünü bırakmamış biri olarak söylüyorum. 'O Kürt'tür onların oyunu almamız gerek' diye baktığınızda işi ayrıştırmaya götürüyorsunuz. O zaman siyasetin evrensel ilkeleri yok oluyor. Çalışandan yana mısınız? Emekten yana mısınız? Siyasetin evrensel ilkeleri bir kenara bırakılınca toplum kutuplaştırılmış oluyor. Bunu bugün Türkiye’yi yönetenler yapıyor. Ama solun bundan kurtulması lazım. Kökene bakıldığında iş iyiye gitmiyor.
Sizin bulunduğunuz dönemle bugünkü parlamento arasındaki farklar neler? Malum artık parlamentonun işlevsiz hale geldiği şeklinde bir tespit var...
Cumhurbaşkanı Türkiye’nin herhangi bir yerinde bir söz söylüyor. Parlamento onu emir kabul ediyor. Hatta bu durum dizilerde gözüküyor. Cumhurbaşkanı bir laf ediyor. Ertesi gün o laf diziye monte ediliyor. Elbette içinde dürüst, iyi niyetli görev yapmaya çalışanları tenzih ediyorum. Parlamentonun artık bir işlevi kalmamış gözüküyor. Artık bir şekli şartını yerine getiren bir kuruma dönüştü. Bundan önce de eksikleri vardı. Tam parlamenter sistemin gereği gibi işleyemiyordu. Atılması gereken adımlar vardı. Ama şimdi bu adımlar yanlışa doğru, geriye doğru atıldı.