Avcı: Kayyımların ördüğü duvarlar, korku duvarını hatırlatıyor
"Hiçbir zaman belediye başkanlarımızın görev sürelerini doldurmalarına izin vermediler. Bir şekilde derdest ettiler. Ona rağmen büyük işler başardılar," diyen HDP Van Büyükşehir Eş Başkan Adayı olan Mustafa Avcı, "Halkımız politik düzeyi yüksek olan bir halktır. Önceki kayyım atamalarına karşı da sesini yükselten bir halk gerçekliği vardı. Fakat bu ses askeri-polisiye baskılarla baskılandı. Bu dönem de iradesine el konulmak istenen seçmen buna sessiz kalmayacaktır," diye konuştu.
Oktay Candemir
VAN - HDP Van Milletvekili ve MYK Üyesi Bedia Özgökçe Ertan ile birlikte Van Büyükşehir Eş Başkan Adayı olan Mustafa Avcı, 1975 yılından bu yana aktif olarak “Emek, Demokrasi ve Özgürlük” mücadelesi yürütüyor. 1990 yılında kurulan HEP’ten bu yana da aktif olarak Kürt siyasetinde görev alan Avcı’yı Türkiye’nin doğasıyla en güzel kentlerinden biri olan ancak son zamanlarda uygulanan yanlış politikalarla adeta beton yığınına çevrilen Van’ın yeniden imarı, ulaşım sorununun çözümü, artan işsizlik gibi ağır sorunlar bekliyor. Avcı, 45 yıllık siyasi birikimi ve deneyimini şimdi Van’da bu sorunların çözümü için kullanacak.
Avcı ile HDP’nin yerel yönetim anlayışını, Kürt sorununun geldiği aşamayı ve diğer toplumsal sorunları konuştuk.
Türkiye’de neredeyse 2-3 yılda bir genel seçim yapılırken yine bir yerel seçim arifesine daha giriyoruz. Öncelikle buruma ilişkin değerlendirmeniz nedir? Türkiye’de halk nasıl bir ortamda sandığa gidiyor?
Batılı ülkeler festivalleri, kültür sanat vb. organizasyonları ile nam salmışken; Avrupa Birliğine aday olan Türkiye ise iki yılda bir seçime giden “Seçim Ülkesi” olarak tarihe not düşüyor. Siyasi karmaşa ve ekonomik krizler açısından derin sarsılmaların olduğu bir ülkede istikrar olmaz. İstikrar olmadığı için de iki yılda bir büyük bir ekonomik külfeti olan seçimler habire yapıla durulur. Neyse ki yerel seçimler zamanında yapılıyor. Tabi ki yerel seçimler birçok noktada genel seçimlerden ayrıldığı için AKP hükümeti bu konuda temkinli yaklaşmak zorunda kalıyor. Lakin Kürt siyaseti açısında da olay farklı, neredeyse hiçbir belediye başkanımız görev süresini doldurmadan görevinden alınmıştır. Yani son tahlilde yerel seçimler bazında da bizler açısından durum aynı.
Van’da seçim çalışmalarınızda sona geldiniz, şimdiye kadar seçmenin yüzde kaçına ulaşabildiniz? Ulaşabildiğiniz seçmenlerin sizden en büyük talebi ne oldu?
26 Ocak günü Van’da 13 ilçe ve büyükşehir belediye eş başkanları tanıtım toplantımızla seçimlerin startını verdik. Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanları olarak ben ve Eş Başkanım Bedia Özgökçe Ertan da büyük bir sorumluluk bilinciyle seçim çalışmalarına bilfiil çalışmalarımıza başladık. Tabii ki seçim çalışmalarımızın temelini, programını partimizin belirlemiş olduğu üst ve alt komisyon çalışmalarıyla sistematize etmiş durumdaydı. Görev verildikten sonra gelip dahil olduk. Van’da iki aydır her gün seçim çalışmalarındayız. Kentin tüm dinamiklerine ulaşabilmek üzerinden HDP-DBP il eş başkanlarımız, yöneticilerimiz, milletvekillerimiz, kurum çalışanlarımızla yoğun bir çalışma temposuyla çalışmalarımızı yürüttük. Şimdiye kadar Van’da seçmenin yüzde 85’ine varacak şekilde çalışmalarımız yürüttük. Seçmenlerimizin ve bizim dışımızdaki seçmenlerin, buna ilk defa HDP’ye oy verecek olan AKP’li seçmeni de katabiliriz; tek ve öncelikli talebi kayyımların gitmesi, halkın iradesinin tecelli etmesidir.
Van bölgenin üç büyükşehir belediyesinden biri olduğu gibi coğrafik önemi ve kültür-turizm değerleri açısında da ülkede önemli bir yere sahip. HDP olarak Van’a ilişkin projeleriniz nelerdir?
Van, Gutilerden Urartulara, Medlere varan nice uygarlığa ev sahipliği yapmış ve onlardan hala büyük izler taşıyan bir medeniyet şehri. Aynı zamanda 1600 rakım yükseklikte, Artos ve Süphan dağlarının arasında bir atlas gibi uzanan masmavi gölüyle büyük bir ihtişama sahip. Bu kentin bu değerlerini korumak ve ileriye taşımak adına elbette projelerimiz olacaktır. Belediye olarak bizlere düşen görev ve sorumluluklarımızı kesinlikle yerine getireceğiz. Van’da mevcut sorun ve talepler üzerinden ilk etapta hayata geçirmeyi planladığımız 25 projemizi geniş katılımlı bir “Proje Tanıtım” toplantısıyla kamuoyuna deklere ettik. İşsizlik, çarpık kentleşme, kültürel-tarihi dokunun korunması, kadına ve çocuklara dönük çalışmalar, turizm ve spora ilişkin çalışmalar, sağlık, ulaşım, tarım ve hayvancılık konuları dahil birçok alanda ilk etap projelerimizi halkımıza açıkladık ve olumlu dönüşler yaşadık. Köyjin projesi, ulaşımda hafif raylı sistem, bölge halkının en büyük geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılığın doğrudan desteklenmesi vb. birçok projemiz halkımızda büyük bir umut yaratmıştır.
Geçmiş dönemde HDP’nin 96 belediyesine kayyım atandı ve belediye eş başkanları tutuklandı. Yeni dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yine kayyım atarız” sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hiçbir zaman belediye başkanlarımızın görev sürelerini doldurmalarına izin vermediler. Bir şekilde derdest ettiler. Ona rağmen büyük işler başardılar. Öncelikle kayyım atamaları milyonlarca seçmenin iradesine büyük bir saygısızlıktır. Yüz kızartıcı bir suç olan gasp suçu işlenmiştir. Belediyelerimizde aylarca kalan Sayıştay müfettişleri tek bir yolsuzluk-hırsızlık olayı tespit edememişlerdir. Belediye eş başkanlarımız ve meclis üyelerimiz belki de bu ülkede hiçbir devlet kurumunun temiz olamayacağı kadar bir dürüstlüğe ve temizliğe sahipti fakat sorun bu değil. Onlar bu halkın kazanımlarına illaki bir şekilde el koymak için bir şeyleri bahane ettiler. Ve içinde başka siyasi partilerin de olduğu belediye meclisini feshettiler. Kenan Evren nasıl darbe yapıp meclisi feshettiyse; AKP zihniyeti de kentlerde halkın oyuyla seçilen belediye meclislerini feshederek aslında bu kentlere darbe dönemi prosedürleri uygulamıştır. Erdoğan öyle elini kolunu sallaya sallaya bir daha kayyım atayamaz. Önceki dönemde bir darbe süreci yaşanmış, ülkede OHAL ilan edilmiş ve bundan doğan siyasi-hukuki boşluktan yararlanarak kayyım atamasını gerçekleştirmiştir. O günler geçti artık. Bu durumun tekrarı için ya bu ülkede yine bir darbe olur, OHAL ilan edilir, yoksa başka bir şekilde siyaseten ve hukuken kayyım atamaları mümkün değildir!
Şayet tekrar kayyım atamaları gerçekleşirse halkın ve sizin tavrınız ne olacak?
Halkımız politik düzeyi yüksek olan bir halktır. Önceki kayyım atamalarına karşı da sesini yükselten bir halk gerçekliği vardı. Fakat bu ses askeri-polisiye baskılarla baskılandı. Van Büyükşehir Belediyesi’nde Belediye Eş Başkanının tutuklanmasını protesto eden ve kayyımı istemeyen yüzlerce kişiye davalar açıldı. Halk OHAL koşullarının yarattığı siyasi-hukuki boşlukta zor aygıtlarıyla bir şekilde susturulmaya çalışıldı. Bu dönem de iradesine el konulmak istenen seçmen buna sessiz kalmayacaktır. Bizler, seçilmişler olarak bu konuya ilişkin asla sessiz durmayacağız. Ulusal ve uluslararası arenada bununla elbette mücadele edeceğiz.
Her geçen yıl Van Gölü’ndeki kirlilik oranı artıyor. Van Gölü ve havzasındaki endemik bitki türlerini korumaya dönük çalışmalarınız olacak mı?
Van Gölü dünyanın en büyük sodalı gölüdür ve gölde yaşayan başta İnci Kefali olmak üzere birçok canlıyı da barındıran nadide bir göldür. Van Gölü ve havzasının korunmasına ilişkin HDP Milletvekilimiz ve aynı zamanda şuan Van Büyükşehir Belediye Eş Başkan Adayımız olan Sayın Bedia Özgökçe Ertan, Meclis’e bir kanun teklifi verdi fakat bu reddedildi. Van Büyükşehir Belediyesi olarak Van Gölü’ne kıyısı olana, siyasi parti farkı gözetmeksizin, bir belediyeler birliği ve koordinasyonu kuracağız. Tüm belediyelerle birlikte bu platformun içine çevre örgütlerini de katarak bir önlem ve mevcut kirliliği gidermeye ilişkin çalışmaların yapılmasını sağlayacağız. Atık suların göle akıtılmasıyla büyük bir kararlılıkla mücadele edeceğiz, arıtma tesislerini çoğaltarak bu kirliliğin büyümesini önleyip mevcut kirlilikten de arındırmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Van’da büyükşehir olmak üzere 14 belediye var. Kaç belediyeyi almayı hedefliyorsunuz?
Samimi bir beyanda bulunmak gerekirse, seçim çalışmalarına başlamadan önce iddiamız bu kadar büyük değildi belki de. Fakat seçim çalışmalarına başladıktan sonra gördüğümüz manzara beklediğimizin çok çok üstünde çıktı. Bunun için 14-0 HDP için Van’da sürpriz olmayacaktır.
Kayyım döneminde belediyenin etrafı metrelerce yükseklikte beton bariyerlerle çevrildi. Halk belediyelere girerken polisiye önlemlere maruz kaldı. Buna ilişkin bir planlamanız var mı?
İşte aslında o beton bariyerler bile kayyım haksızlığının, hukuksuzluğunun en net resmidir. Bu beton duvarlar bizlere neyi hatırlatıyor biliyor musun? Büyük insanlık utancı olan Berlin Duvarı’nı, İsrail’in Filistin’le arasına ördüğü korku duvarını, ABD’nin Meksika sınırına ördüğü göçmen duvarını hatırlatıyor. Ve maalesef bölgede de bu duvarlar kayyımlar eliyle halkla halkın kazanımı olan belediyenin arasına örüldü. Halkımız kayyımlara olan tepkisinden kaynaklı gitmek istemediği belediye binalarına gitmek zorunda kaldığında da büyük bir eziyet ve hakarete maruz kalıyor. Belediye girişlerine zırhlı araç ve X-ray cihazları ve onların başında bekleyen polislerle oluşturulan arama noktaları bu halka saygısızlıktır. Halk belediyesine gidemez oldu. Belediye yönetimlerini geri aldığımızda bu utanç duvarlarını kaldıracağız.
Van işten çıkarmaların en çok yaşandığı kent olarak biliniyor. DBP belediyelerinde 1500 kişiye yakın işçi-emekçi ihraç edildi, taşeron olanlar da ‘İltisak’ adı altında işlerinden edildi. Buna ilişkin bir çalışmanız olacak mı?
Van’da 4 bin işçi, emekçi OHAL sonrası işinden edildi. Büyük bir çoğunluğunun tek bir adli ya da idari soruşturması olmamasına rağmen keyfi bir şekilde ‘İltisak’ kelimesi ile işlerinden aşlarından edilmiş durumda. Bu insanlar suç işlemişse, önce savcılığa suç duyurusunda bulunursun. Hakim işçiyi suçlu bulursa sana yazı yazar ve sen o kişinin işine son verirsin. İşleyiş böyleyken, maalesef binlerce işçi, emekçi, sadece Van’da değil Türkiye’nin dört bir yanında hukuksuz yöntemlerle mağdur edildi. Bizler bu mağduriyetlerin elbette takipçisi olacağız. Buna ilişkin avukatla ve sendikal çalışmalar yürüten komisyonlarımız çalışmalarını sürdürüyor.
MUSTAFA AVCI KİMDİR?
Avcı olarak bu siyasal bilincin oluşumu daha ilkokul-ortaokul yıllarındayken başladı. Daha o dönemden itibaren “ Biz de bu ülkede yaşayan insanlarız ve insanca muamele görmüyoruz aksine ötekileştirme, ayrıştırma ile karşı karşıya kalıyoruz. Bütün insanların vazgeçilmez temel hakları aynı zamanda bizimde hakkımız olmalı ama bunu birilerinin insafına bırakılamayacağını, teslim edilmeyeceğini en temel hak ve özgürlükler için dolayısıyla örgütlü bir mücadelenin yürütülmesi gereklidir “ bilinci bende gelişti. Zamanla kulvarlar değişmiş olsa da mücadele devam etti. Öğrencilik yıllarında demokratik öğrenci hareketleri, öğretmen olduktan sonra sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi sürecine girdik ve emekli olduktan sonra da değişik bir kulvar olan legal demokratik siyaset alanında bu örgütlü mücadele sürecine girdik. Belli düzeylerde sorumluluklarımız da oldu örneğin emekli olmadan önce KESK genel sekreterliği görevini yürütmekteydim. Ve daha emekli işlemlerim tamamlanmadan legal demokratik alandaki siyasal sürece katıldım. O gün bugündür böyle devam ediyorum. Mücadele kesinti kabul etmiyor, demokrasi barış ve özgürlük mücadelesinden emeklilik de olmuyor. Bu gün de aynı mücadelenin bir parçası olarak önümüzdeki süreç için aldığımız görev ve sorumluluk; Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanlığı görevidir. Bu görev bittikten sonra da bir başka görev ve sorumluluk alanında çalışmaya devam edeceğime inanıyorum. Bütün farklılıklar bir arada eşit, özgür yaşamayı hak ediyor ve bu hedefe ulaşıncaya kadar Mustafa Avcı da mücadelenin bir neferi olarak yoluna devam edecektir.