İstanbul için Siirt formülü mü gündemde?
Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK), İstanbul'a ilişkin kararı henüz netleşmezken, AK Parti'nin iptal yönünde hazırlık yaptığı öne sürülüyor. Sözcü yazarı Saygı Öztürk, AK Parti'nin itiraz konularının, 2002'de iptal edilen Siirt seçiminin yeni senaryosunu çağrıştırdığına dikkat çekti. Cumhuriyet'ten Emine Kaplan ise AK Parti kulislerinde ağırlıklı beklentinin seçimin iptali yönünde olduğunu belirterek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 'Türkiye İttifakı' söyleminin de seçim hazırlığı olduğunu yazdı. Habertürk'ten Nagehan Alçı da YSK'deki havayı ve AK Parti'nin itirazında 'en güçlü' gördüğü başlığı aktardı.
DUVAR - İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için seçimin üzerinden 26 gün geçmesine karşın, Yüksek Seçim Kurulu (YSK), AK Parti'nin itirazlarını incelemeye devam ettiği için kesin sonuçları henüz açıklamadı. Beklenti, YSK'nin önümüzdeki hafta kararını açıklayacağı yönünde.
YSK'nin tutumu ve AK Parti'deki gelişmeler hakkında bugün iki dikkat çekici yazı yayınlandı.
Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk 'İstanbul için yeni Siirt senaryosu mu?' başlıklı yazısında özetle şu görüşleri kaleme aldı:
Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) içtihatlarını incelediğimizde yeni bir seçim gözükmüyor. Ama AKP'nin itiraz konuları, 2002'de iptal edilen Siirt seçiminin yeni senaryosunu çağrıştırıyor. Seçimler 3 Kasım 2002'de yapıldı. Dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Vecdi Gönül 10 Kasım, aynı partinin Siirt ikinci sıra Milletvekili Öner Gülyeşil 12 Kasım'da Siirt seçimi sonuçlarına itiraz etti. YSK, Siirt'te seçimin yeniden yapılmasına karar verdi. İşte yapılan yeni seçim, Recep Tayyip Erdoğan'ın milletvekili olmasıyla sonuçlandı. Yani, iptal senaryonun bir parçasıydı.
Murat Yetkin: AK Parti'de hedef 30 Haziran'da tekrar seçim
YSK, İstanbul ile ilgili son kararında sandık kurullarıyla ilgili araştırma yapılmasını öngördü. Sandık kurulları ile ilgili durum, hem son seçim, hem de 2018'de yapılan Cumhurbaşkanı ve genel seçimler için de söz konusu. Yargıtay C. Savcılığı döneminde siyasi partiler masasına bakan Ömer Faruk Eminağaoğlu, YSK'nın kararının arkasındaki senaryoyu şöyle anlattı: “2002'deki Siirt seçimi de bir kurgu içinde, sandık kurullarının oluşumundan hareketle iptal edilmişti. Erdoğan'ın, yeniden yapılan seçimde aday olduğu hatırlandığında, YSK'nın yeni bir Siirt senaryosu hazırladığı anlaşılıyor. Bunun asıl sorumlusu da YSK olacaktır. YSK hukuk dolanmamalı, halkın iradesinin önünde engel oluşturmamalı, varlık nedenine uygun hareket etmeli.”
YSK, AKP'den gelen itirazları adeta ilk derece mahkemesi gibi değerlendiriyor, YSK'da bulundurulmasını istediği belgeler için “Tensip zaptı” gibi karar alıyor. Böylesine bir karara, hem şekil, hem içerik olarak ilk kez tanık olunuyor. Böylesine toptancı, şüphe ve varsayım iddiaları üzerine karar alındığını YSK'da uzun süredir çalışanlar da hatırlamıyor.
'TÜRKİYE İTTİFAKI SÖYLEMİ TEKRAR SEÇİMDE OY AMAÇLI'
Cumhuriyet gazetesinden Emine Kaplan ise AK Parti kulislerine dayanarak, İstanbul'daki beklentiye ilişkin şunları yazdı:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye İttifakı” açıklaması “Seçim geride kaldı, sorunlar için artık birlikte hareket edelim” çağrısı gibi gözükse de “Arka planda daha derin bir strateji var” yorumları yapılıyor. Bazı AKP yöneticileri, Erdoğan’ın söylemini YSK’nin İstanbul seçimini iptal etme olasılığına karşı hazırlık olarak değerlendiriyor. Seçimin yenilenmesi durumunda İstanbul’un kazanılabilmesi için AKP’nin sandığa gitmeyen seçmeni kadar İmamoğlu’na oy veren HDP seçmenini de çekme hesapları yapılıyor. MHP ile ittifak ve halkı ayrıştırmanın yarattığı olumsuz algının giderilmesi de amaçlanırken, AKP’liler ağırlıklı olarak YSK’nin iptal kararı vereceğini düşünüyor.
YSK'DEKİ HAVA NASIL?
Habertürk yazarı Nagehan Alçı ise 'YSK toplantısında neler yaşandı? Süreç nasıl işleyecek?' başlıklı yazısında son durumu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın süreçle ilgili en çok güvendiği iki ismi, AK Parti'nin seçim iptali için üzerinde en çok durduğu itirazı yazdı:
Günlerdir bana telefonlar geliyor. İş dünyasının en tanınmış isimleri YSK kararının ne olacağını arayıp soruyor.
Hemen hepsinde de aynı duyum var... “YSK içinde 4 ülkücü üyenin İstanbul seçiminin tekrarından yana olduğu, 4 Kemalist üyenin karşı durduğu, 3 üyenin ise henüz kararsız olduğu iddiası doğru mu” diye soruyorlar.
Halbuki ilk olarak şunu açıklığa kavuşturalım: Süreç böyle bir süreç değil...
Yani YSK “Kim yeniden seçimden yana, kim karşı. Karar verin şu işi bitirelim” oylaması yapmayacak.
İddialar teker teker ele alınıp, kısıtlı ve ölü seçmen başlıkları hariç diğerlerinde oy çokluğu ile kabul ya da ret kararı çıkacak ve bunun sonuçlarından etkilenecek seçmen sayısı Ekrem İmamoğlu’na seçim kazandıran seçmen sayısından fazla ise yeniden seçim denecek, değil ise mevcut sonuç nihaileşecek.
Dünkü toplantı 11 gibi başladı. Hem AK Partili, hem CHP’li hem de MHP’li üyelerin hepsi bir konuda mutabık: YSK’nın içindeki hava gayet sakin.
Siyasetin gerginliği ve kutuplaşmasının yansıması YSK toplantılarında hissedilmiyor.
Burada gördüğüm kadarıyla iş tamamen matematiksel bir sürece dönüşmüş.
Yani itiraz maddeleri içinde kabul görecek olanların sonuçları hesaplanacak ve ortaya çıkan rakam kararı belirleyecek.
Ölü ve kısıtlı seçmen konusundaki itiraz diğer başlıklara göre daha net.
AK Parti, ölen 1229 kişi yerine oy kullanıldığını iddia ediyor.
Bu iddiayla ilgili söz konusu ilçe seçim kurulları tutanak gönderecek. Tabii söz konusu rakam belirleyici değil.
Kısıtlı seçmene gelince… AK Parti 21 binden fazla kısıtlının oy kullandığını iddia ediyor.
Oy kullanma önünde engel bulunması için kısıtlılığın mahkeme kararı ile teyit edilmiş olması gerek.
Şimdi bu bahsedilen rakamın ne kadarının mahkeme kararı ile kesinleşmiş kişiler olduğuna bakılacak.
Ancak konuştuğum birçok hukukçuya göre mahkeme kararı ile kısıtlı olduğu tescilli vatandaş sayısı genellikle 10 hatta 15’te 1’dir.
Dolayısıyla bu itiraz maddesinden de sonucu değiştirecek bir şey çıkma ihtimali çok zayıf.
DÜĞÜM SANDIK GÖREVLİLERİNE YÖNELİK İTİRAZDA
AK Parti’nin itirazları arasında en kuvvetli gördüğü başlık sandık başkanları ve üyelerine yönelik yaptıkları.
Burada iddia 6539 sandıkta sandık kurulu başkanının ve 13084 sandıkta da sandık üyelerinin kamu görevlisi olmadığı.
Özetle YSK, sandık kurulu başkanları ve üyelerinin kamu görevlisi olmadığı iddiasını inceleyecek ancak esas tartışma bu başlıkta çıkacak.
Zira diyelim bir sandık başkanının kamu görevlisi olmadığı teyit edildi. O zaman o sandık geçersiz mi sayılacak?
CHP’li Mehmet Hadimi Yakupoğlu’na göre bu karar verilirse görünüşte kanuna uygun olsa bile seçmene haksızlık.
Yakupoğlu, AK Parti’nin daha önce kendi savunduğu tezlerle çeliştiğini söylüyor.
Öte yandan MHP’li üye Kürşat Türker Ercan’a göre şayet usulsüzlük ve kaydırmalar tespit edilen sandıklar, başkanları ve üyelerinin kamu görevlisi olmadığı sandıklar ise o zaman böyle eşleşmelerin yapıldığı sandıklardaki seçmen sayısı hesaplanabilir.