'İstanbul'da çıkarınız ne?' sorusuna Temelli'den yanıt: Çıkar yok, halkların beklentisi var
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli gazetecilerle buluşması sırasında kendisine yöneltilen, "HDP’nin İstanbul seçiminde aday çıkarmamasında ne çıkarı var?" sorusuna, "Çıkar hesabı ile yaklaşmıyoruz. Türkiye halklarının partisiyiz. Türkiye halklarının, emekçilerinin kadınların, gençlerin beklentisi var" yanıtını verdi.
DUVAR - HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, seçim çalışmaları kapsamında İstanbul’da açıklamalar yaptı. Temelli gazetecilerle yaptığı sohbette, "HDP’nin olmadığı HDP tartışmalarından Türkiye toplumu bıktı" dedi. 23 Haziran seçiminin kendileri için çok önemli olduğunu belirten Temelli seçmenlere de çağrı yaptı: Eğer İstanbul seçmeni iseniz nerede olursanız 23 Haziran’da mutlaka İstanbul’da olun ve oyunuzu kullanın.
Temelli'nin açıklamalarından satır başları şöyle:
HDP'SİZ HDP TARTIŞMALARI: 23 Haziran seçimlerine kadar sık sık basınla buluşmak istiyoruz. Özellikle basının merak ettiği sormak istediği soruları almak istiyoruz. Biliyorsunuz seçimlere çok az bir zaman kaldı ama hala seçimlere yönelik tartışmalar sürüyor ve bu tartışmalar özellikle HDP üzerinden sürdürülüyor. HDP’nin tavrını başka bir yere bağlamak, HDP üzerinden suçlayıcı bir dil ile kamuoyu oluşturmak bizim de alışageldiğimiz bir durum oldu. HDP’nin olmadığı HDP tartışmalarından Türkiye toplumu bıktı. Ama bildiğiniz gibi çok ciddi bir basın ambargosu halen sürüyor. Topluma, halka sizler aracılığı ile ulaşmak istiyoruz. Bugün bu vesile ile bir araya geldik. Hem seçimleri hem de Türkiye toplumu üzerine sohbet etmek istiyoruz. Dün karneler alındı bugün de Yüksek Öğretim Kurumları sınavı gerçekleştiriliyor. Bunların peş peşe gelmesi eğitimdeki sorunların da ne denli büyük olduğunu önümüze seriyor.
EN KÖTÜ KARNEYİ HÜKÜMET ALDI: Dün milyonlarca çocuğumuz karne aldı hiç kimsenin mutlu olmadığı eğitim sistemine karşı insanların karamsar olduğu bir Türkiye’de yaşıyoruz. O yüzden bu gidişatı durdurabilmek, çocuklarımıza yönelik beklentilerimizi hayata geçirmek önceliklerimizden biri. Velilerin beklentileri bu yönde 4+4+4 sistemi diye bir sistem ile çocuk işçiliğinin, küçük yaşta evlenmelerin arttığı, eğitim sisteminin giderek karışık bir hal aldığı, hiçbir beklentinin karşılanmadığı bir yapı ile karşı karşıyayız. O yüzden bu seçim bir yönüyle velilerin seçimidir. İstanbul’da bulunan öğrenci sayısı ve velilere baktığımızda, velilerin bu seçimde inisiyatif almasını ve itirazlarını sandığa yansıtmalarını bekliyoruz. Dün karneler dağıtıldı en düşük notu yine bu hükümet aldı. Eğitim sistemini bu hale getiren çocuklarımızın geleceğini karartan bu iktidar en düşük notu aldı. O zaman gelin İstanbul seçimleri vesilesi ile bu iktidara bir karne verelim. Bu karne ile onu sınıfta bırakalım.
YANIT SANDIKTA VERİLMELİ: Eğer bu iktidar İstanbul seçimlerinden palazlanıp yoluna devam ederse, o zaman çocuklarımızın bir geleceği kalmayacak. Evet üniversite sınavları yapılıyor, üniversiteler çöle dönmüş, çoraklaşmış, üniversitede bilim insanı kalmamış. Özerk bilimsel demokratik üniversiteden bahsetmek mümkün değil. Bugün üniversite denilince Barış Akademisyenlerinin yargılanması akla geliyor. Üniversiteler varlığı nedeniyle barış dediğimiz mevzuya içrektir. Yani üniversiteler barışı var ederler, bilim insanların bir arada barış içinde yaşamaları için vardır. Oysa bugün barış istediği için binlerce akademisyen yargılanıyor. Yüzlercesi hüküm giydi. Füsun Üstel hocamız hâlâ cezaevinde. Böyle bir üniversite var karşımızda, özerk demokratik yapısını yitirmiş bir durumda. Gençlerimiz, üniversiteyi kazansalar bile geleceğe yönelik beklentileri karamsar. Üniversite mezunları arasında işsizlik oranları yüzde 30’ların üzerinde. Bir üniversiteyi bitirseniz iş bulma şansınız neredeyse yok. Kaldı ki üniversiteyi bitirenlerin kendi branşlarında iş bulma olanakları yok. 23 Haziran bir yerde üniversiteye yapılan bu kıyıma karşı üniversitelerin öğrencisi ve öğretim üyesiyle bütün bileşenlerin itiraz ettiği bir seçim olmalıdır. Üniversital anlayıştan yana bir tavır gerçekleştirmek için iktidara bir yanıt bu sandıkta verilmelidir.
15 HAZİRAN'I YARATANLARI ANIYORUZ: Bugün bildiğiniz gibi 15 Haziran. 49 yıl önce işçiler sokaklardaydı, hak mücadelesi veriliyordu, sendikaların kapatılmaması için emeklilik hakkından en temel haklara dair meydanlarda haklarını savunuyorlardı. İşçilere yönelik ciddi saldırılar vardı, ölümler oldu, yaralanmalar oldu ama hak mücadelesinden emekçiler vazgeçmedi. Ondan yıllar sonra Gezi'de yine emekçiler gençler yan yana geldi demokrasi ve emek mücadelesinde buluştu. 15 Haziran ve Gezi yakın tarihimizin en önemli hak mücadeleleridir. Bugün 15 Haziran vesilesi ile bu mücadelede aramızda olmayan herkesi minnetle anıyorum. Talihsizliğe bakın ki Türkiye 49 yıl sonra o gün savunulan hakları hâlâ savunuyor. Türkiye hala emeğin haklarını var etmiş bir ülke değil.
DEMOKRASİ REFERANDUMU OLDUĞUNU GÖSTERECEĞİZ: 31 Mart seçimlerine giderken önemli bir stratejiyi HDP olarak ortaya koyduk. Dedik ki biz Kürdistan’da kazanacağız batıda da AKP-MHP bloğuna kaybettireceğiz. Bu topyekün demokrasi mücadelesiydi. Bunda başarılı olduk. YSK marifeti ile bir çok yerde seçimler iptal edildi, belediyelerimiz gasp edildi. Kazanan arkadaşlarımız YSK tuzağı ile mazbatalarını alamadılar. KHK gerekçesi ile kazanmamış olanlara belediyeler peşkeş çekildi. 23 Haziran bu adaletsizliğe hep birlikte itiraz edeceğimiz bir seçimdi. Van’dan Iğdır’dan, Muş'tan Hınıs'tan, Digor'dan Türkiye’nin neresinde olursak olalım karşı karşıya kaldığımız haksızlığa itirazımızı yükselteceğiz. Sadece İstanbul’da sandıklara gideceğiz ama her yerde alanlarda olacağız, demokrasi buluşmaları gerçekleştireceğiz ve orada adeta 23 Haziran’ın bir demokrasi referandumu olduğunu bütün dünyaya göstereceğiz.
ÇÖZÜME İHTİYAÇ VAR: Sayın Öcalan ile görüşmelerde de bu konuların açığa çıkması ve 4 yıllık tecridin aşılması açısından önemlidir. Mutlak tecrit kırılmıştır ama Türkiye kırılması gereken bir çok tecrit dinamiği vardır. Örneğin yargı, baskı ve şiddet politikaları bunun en temel örnekleridir. Bu konuda adım atmamız için demokratik müzakere konusunda tüm Türkiye’nin inisiyatif alması, herkesin inisiyatif alması gerekiyor. Müzakereleri demokratik siyaset içerisinde, herkesin katıldığı, fikrini beyan ettiği bir zeminde gerçekleştirebiliriz. Tüm topluma bu çağrıyı yapıyoruz. Bizim ortaya koyduğumuz strateji bütün Türkiye’de bir umudun var olmasına yol açtı. Şimdi herkes umutlu, herkes bir şeyleri değiştirebileceği umuduna sahip, o zaman bunu yapmanın yolu 23 Haziran’dan sonra sandıktan çıkan sonuçları demokrasi ittifakı yoluyla daha güçlü biçimde örmekten geçer. İddiamız var, Türkiye’yi değiştireceğiz. Nasıl ki yerel yönetimlerde yerel iktidarları değiştirdik, 23 Haziran’dan sonra demokrasi buluşmaları ile de Türkiye’yi değiştireceğiz. Eşit yurttaşlık temelinde bir anayasayı var edeceğiz. Yargı reformları ile yargıdaki değişimlerle insan hakları alanındaki mücadelemizle, kadın mücadelemizle, üniversiteler mücadelemizle bugün Türkiye’nin tüm önemli sorunlarına ilişkin yöntemlerle Türkiye’yi değiştireceğiz.
TERCİHİMİZ NETTİR: 23 Haziran seçimi bizim açımızdan demokrasi mücadelesi olarak önümüzde durmaktadır. Böyle örgütlendik, sandığa da böyle gidiyoruz. 23 Haziran’da bizim tercihimiz nettir, seçmenimizin tercihi nettir. Tercihlerimiz sandığa yansıyacak. 31 Mart’tan çok daha güçlü biçimde tercihlerimiz sandığa yansıyacaktır. 23 Haziran’da sandıktan demokrasi, barış ve demokratik bir irade çıksın istiyoruz. 23 Haziran seçimlerine çok ciddi hazırlandık. Bugün Türkiye'nin her yerinde İstanbul seçimlerine yönelik gayretlerimiz sürmektedir. Türkiye’nin her yerinde bir çok arkadaşımız bu çalışmada görev almaktadır. Özellikle vekillerimiz mahalle mahalle, sokak sokak, pazar pazar işyeri işyeri çalışmalarını sürdürmektedir. 30’dan fazla vekilimiz çalışmalarını sürdürüyor. Bütün MYK ve PM üyelerimiz İstanbul’da çalışmalarını sürdürüyor. Yerel örgütümüz uzun süredir kapsamlı bir çalışma sürdürmektedir. Adeta İstanbul’da 23 Haziran’a giderken bir demokrasi şölenini bütün örgütümüzle hayata geçiriyoruz.
NEREDE OLURSANIZ OLUN İSTANBUL'A DÖNÜN: Seçmene çağrımızdır. Eğer İstanbul seçmeni iseniz nerede olursanız 23 Haziran’da mutlaka İstanbul’da olun ve oyunuzu kullanın. Biliyorum zahmetli, gittiğiniz yerden geri dönmenin külfeti var. Bu külfete katlanmaya değer, barış ve demokrasi için bu külfete katlanmaya değer. Türkiye’nin neresinde olursanız olun 23 Haziran seçimlerine ilişkin il ilçe örgütlerimiz çalışıyor. İstanbul’a gelmeniz konusunda hep birlikte katkılarımızı sunacağız. Geldiğiniz için teşekkür ediyoruz. Sorularınız varsa alalım.
SORU-CEVAP
Soru: Cumhur İttifakı’nın Kürt seçmene yönelik söylemleri artmaya başladı. Cumhur İttifakı'ndan muhafazakar Kürt seçmene yönelik verilen mesajları nasıl değerlendiriyorsunuz? Geçtiğimiz günlerde bir TV programında Ekrem İmamoğlu’na HDP ile ilgili bir soru soruldu. Kendisi de, "HDP Meclis'te bulunan siyasi partidir gerisini bilmem" demişti. Çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Seçimler yaklaşırken her seçimde olduğu gibi iktidar Kürt meselesine yönelik yaklaşımlarını yine samimiyetsiz şekilde ele alarak dile getiriyor. Samimi bulmuyoruz. Kürt meselesinin çözümü konusunda AKP’nin son 4 yıldır izlediği siyaset ortadadır. Bakın şu anda Pençe Harekatı diye bir harekat sürüyor daha önce Afrin’de aynı şeyi hep birlikte gördük. Ne zaman bir seçim olsa Türkiye’de bir yanıyla yoz milliyetçilik üzerinden oy devşirmeye yönelik bir harekat sürdürülüyor. Ama bir yandan da Bahçeli ve Erdoğan Kürt halkına bunca acıları yaşatan kendileri değilmiş gibi, bunca ölüme sebep olmamışlar gibi Kürt halkına samimiyetsiz bir şekilde yaklaşıyorlar. Samimi değiller, samimi olsalardı eğer parlamento 4 yıldır açıktır Kürt meselesinin çözümüne yönelik adımlar atarlardı. Bırakın adım atmayı Kürt meselesinin demokratik siyaset içinde çözülmesi için çalışan arkadaşlarımızı hapse attılar. Bugün cezaevlerinde olan milletvekillerimiz var. Geçmiş dönem eş genel başkanlarımız var. Onun ötesinde 5 bin HDP’li cezaevinde ve hepsi de demokratik siyaset içinde Kürt meselesinin demokratik çözümü için çalışmış ve barıştan başka bir derdi olmayan arkadaşlarımız. Eğer samimi olsalardı bunlar olmazdı.
Herkes analiz yapıyor. Tabii ki seçmenlerin partileri var ama gri bölgede olan seçmenler var. Bazen bir partiye bazen diğer partiye oy veren bazen sandığa gitmeyen seçmenler var. Her partinin kendi aralığında böyle gri alanlar var. Bizle CHP bizle AKP arasında böyle gri alanlar var. AKP, HDP ile arasındaki gri alanda bulunan muhafazakar Kürt seçmene yönelik bir söylem geliştirmeye ve sandığa gitme baskısı yaratmaya çalışıyor. Ama Kürtler geçmişte hangi partiye oy vermiş olursa olsun bu 4 yılı iyi değerlendirdiler. Artık bu türden kurnazlıklara prim vermeyeceklerdir. 31 Mart’ta vermediler 23 Haziran’da da vermeyecekler. Evet bu siyasi kurnazlıktır. Kürt seçmenin hangi inançtan olursa olsun bu tür tuzaklara düşmeyeceklerine inanıyorum. Yaptığımız çalışmalarda ve kamuoyu yoklamalarında, 31 Mart'ta çıkan eğilimler yönünde bir dağılım karşımıza çıkıyor. HDP seçmeni açısından bir sorun yok ama geçmişte AKP’ye oy veren Kürt seçmen ya sandığa gitmeyerek ya da Ekrem İmamoğlu'na destek vererek tepkisini gösterecektir. Çünkü bir tepki gösterilmelidir, bir itiraz sandığa yansımalıdır. İktidar her seferinde seçim atmosferini atlatır atlatmaz Kürt düşmanlığını sürdürmektedir. Sayın İmamoğlu'na çalışmalarında başarılar diliyoruz. İyi bir kampanya yürütüyorlar. İnanıyorum ki seçimlerden sonra bütün kimlikleri kucaklayan, bütün kimliklerle beraber emeğin, kadının ve doğanın haklarını savunan bir politikayı hayata geçirir. 23 Haziran seçimlerinden sonra meseleyi sadece belediye başkanlarına indirgeyerek değil bir kenti bütün halkı ve bütün emekçilerle yönetmek önemlidir. Kendisinden beklentimiz yerel demokrasi konusunda sağlıklı adımlar atmasıdır. Umarım bu hayata geçer.
Soru: HDP Türkiye 3’üncü büyük partisi. 31 Mart seçimlerinde de 23 Haziran’da da aday çıkarmadı. HDP’nin ne çıkarı var İstanbul seçimlerinde aday çıkarmamasında?
Çıkar hesabı ile yaklaşmıyoruz. 2 tane belediye başkanı 3 tane belediye meclis üyemiz olsun, orada rant peşinde koşalım diye bir yaklaşımımız hiç olmadı. Meseleye Türkiye’de bütünlüklü yaklaşıyoruz. Türkiye’nin yegane partisi olarak. Türkiye partisi misiniz? Evet Türkiye partisiyiz. Türkiye halklarının partisiyiz. Türkiye halklarının, emekçilerinin kadınların, gençlerin beklentisi var. Bu açmazdan çıkmak için umutvar bir hamlenin gerçekleşmesi gerekiyordu biz de üzerimize düşen sorumluluğun gereğini yerine getirdik. Yeni bir kulvar ve seçenek yarattık. Bu seçenek demokrasi ittifakıdır. Yoksa belediye başkanları sayısına indirgenmiş bir siyasetin Türkiye'nin önünü açmayacağını biliyoruz. O yüzden 31 Mart stratejimizi çok net bir şekilde hayata geçirdik. Bundan mutluyuz onur duyuyoruz. Türkiye halklarının, bütün kesimlerin HDP’ye olan yaklaşımları bizi mutlu ediyor. Bu konuda kararlı bir şekilde yürüyüşümüz devam edecek.