Çelik'ten CHP'ye 'siyasi etik' yanıtı: Önce İş Bankası hisselerini Hazine'ye devredin
CHP'nin Siyasi Etik Kanun Teklifi'ni değerlendiren AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Herhangi bir partinin siyasi etikle ilgili laf etmesi için kendi siyasetindeki toksinleri atması lazım. Bunun başlangıcı CHP için İş Bankası hisselerinin Hazine'ye devretmeleri olur" dedi.
DUVAR - AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapıldı. AK Parti Genel Merkezi'nde gerçekleşen ve 2 saat 40 dakika süren toplantının ardından AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik açıklama yaptı.
Suriye'de güvenli bölge kurulmasını istediklerini söyleyen Ömer Çelik, "Ama bu olmuyorsa Türkiye'nin önünde sürekli olarak uzatmalar, oylamalar söz konusu oluyorsa Türkiye kendi adımını kendi atacak kudrete, kapasiteye ve kararlılığa sahiptir. Cumhurbaşkanımız tarafından bunun altı bir kez daha çizilmiştir" dedi.
Suriye politikasıyla ilgili eleştirileri nedeniyle CHP'ye tepki gösteren Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:
SURİYE'DEN ÖNCE CHP'NİN TANSİYONU YÜKSELİYOR: Yabancı devletlerin bu tavırlarını anlayabiliriz. CHP'den şaşırmaktan usandığımız bir tavır geldi. CHP yönetimi, Fırat'ın doğusuna operasyon dillendirilmeye başlandığı andan itibaren 'Sırada seçim mi var, saf mı sıklaştırıyor' gibisinden son derece basiretsiz, Türkiye'nin milli güvenlik ihtiyaçlarına karşı saygısız bir ifade kullandı. Niye Türkiye Suriye ile ilgili güvenlik ihtiyaçlarını gidermek üzere her adım attığında Suriye'den önce CHP yönetiminde bir tansiyon yükselmesi oluyor? Bu giderek daha dikkat çekmeye başlamıştır.
TÜRKİYE'NİN ÖNÜNDE SEÇİM YOK: Daha önce de bizzat genel başkanları Suriye'nin kuzeyinden Türkye'ye tehdit olmadığını, YPG'nin Türkiye'ye saldırmayacağı yönünde açıklamalar yapılmıştı. Halbuki çok canımızı yakan Ankara Garı patlamasını Kuzey Suriye'den topraklarımıza giren unsurlarca gerçekleştirildiği ortaya çıktı. CHP'nin yaklaşımı son derece basittir. Türkiye'nin önünde seçim yoktur. Türkiye dış politikadaki ihtiyaçlarını, iç politikadaki reform süreçlerini kararlılıkla sürdürecektir.
CHP'NİN YAKLAŞIMI İÇİMİZE GİRMİŞ YABANCI BİR UNSURDUR: Yine basiretsiz bir açıklamaya şunu söylüyor CHP yönetimi: 'Orta Doğu meselesi Orta Doğu devletleri tarafından çözülmelidir.' Dış politika konusunda söylenecek en basiretsiz cümle budur. Bu yaklaşım Orta Doğu'nun gerçeğine ve şu anki fiili duruma aykırıdır. Orta Doğu'da dünyada ne kadar güçlü faaliyet gösteriyor. Bu tipik oryantalist Orta Doğu yaklaşımı sürekli dillendiriliyor. CHP'nin bu yaklaşımdan uzaklaşması söz konusu olmadı. Bu bizim içimize girmiş yabancı bir unsurdur, kendi yazılımımıza girmiş bir virüstür, Orta Doğu'yu aşağılamak ve Orta Doğu'yu Orta Doğululara bırakalım gibisinden.
TÜRKİYE'NİN EKSENİ ANKARA'DIR: Bu seneki büyükelçiler konferansının ana teması yenden Asya açılımı. Hemen yine geçmişteki birtakım eksen kayması tartışmalarının gündeme geldiğini görüyoruz. Türkiye'nin eksen şurası veya burası değil Ankara'dır. Ankara'dan verilen kararlarla Türkiye yönetilir. Türkiye'nin eksenini batıdaki bir başkent olarak görenler bunu eksen kayması olarak ifade ederler. Geçmişte Orta Doğu, Asya'ya, Afrika'ya ilgimizi 'Türkiye'de eksen kayması' diye sunuyorlardı. Dünya artık eski sabit eksenler üzerinden dönmüyor. Bilinen ittifaklarının çatladığını dikişlerin söküldüğünü net bir şekilde görüyoruz. Türkiye liberal konsensüse bağlı dünya düzen çözülürken müttefiklerine çağrı yapmaya devam etmektedir.
GÖÇMENLERLE İLGİLİ ÇIK FAZLA YALAN ÜRETİLİYOR: Göçmenlerle ilgili sosyal medyada çok fazla maalesef yalan üretiliyor. Bir rapora göre dezenformasyonda Türkiye neredeyse birinci sıradır. Türkiye'nin bir göç krizi yoktur, ama bu yönetilmesi gereken bir meseledir. İçişleri Bakanlığımız tarafından dirayetle, basiretle ve evrensel şartlarda gerçekleşmektedir. Hayat devam ediyorsa sorun ortaya çıkacaktır. Bu sorunun yönetilmesi ve düzeltilmesiyle ilgili birtakım düzenlemeler hem misafirlerimizin rahatı için hem de huzursuzluk çıkmaması için elzemdir.
VATANDAŞLARIMIZIN ÇEVRE HASSASİYETİNİ PAYLAŞIYORUZ: Sosyal medyada gündem olan bir konu var. Kaz Dağları etiketiyle yapılan bir gündem söz konusu. Kaz Dağları ve diğer çevre konularında çok yüksek hassasiyete sahibiz. Çevre Bakanımız bir sunum yapacaklar. Hükümetlerimiz döneminde yapılan ağaçlandırma faaliyetleri en çok gururlandığımız işlerdendir. Bu meselede bütün dostlarımızın, vatandaşlarımızın doğru hassasiyetlerini aynen paylaşırken, birtakım manipülif hareketlere karşı açıklamak yapmak zorunlu olmuştur.
SİYANÜRLE ARAMA SÖZ KONUSU DEĞİL: Arada 40 kilometre vardır. Bir kere oradaki olan yer Kaz Dağları değildir. Kesilen ağaçların tamamı yerine fidan başka bir alana dikilmiştir. Burada yapılacak işlemler bittikten sonra sözleşme gereği buranın ağaçlandırılması tam olarak gerçekleşecektir. Söz konusu yer Kaz Dağlarına 40 kilometre uzaklıkta. Bu izinler iktidarlarımızdan önce 2001 yılında verilmiştir. Burada 14 bin civarında yen ekim yapılmıştır. Sadece bu sene Çanakkale'de 2,5 milyon fidan dikilmiştir. Siyanürle ilgili söylentilerin doğru olmadığını uzmanlar söylüyor. Siyanürle arama söz konusu değil, izole ve kapalı mekanlarda gerçekleştiriliyor.
RADİKAL GRUPLARI ORADA GÖRÜYORUZ: Çevre konusunda hassasiyet gösteren bütün vatandaşlarımızın başımızın üstünde yer vardır. Bu hassasiyetler, vatandaşlarımızı kışkırtmaya çalışan birtakım radikal grupların, bunların mensubu bazı kişiler orada görüyoruz. Ortaya koyulan soruların hepsinin cevabı vardır. Sosyal medyada ortaya konulanların gerçeklerle alakası yoktur.
ESASINDA ATATÜRK HİSSELERİ HAZİNE'YE DEVRETTİ: (CHP'nin Siyasi Etik Kanun Teklifi'yle ilgili soru üzerine) Siyasi etik meselesi, siyasi etik, ahlak siyasetin nefes aldığı alandır. Siyaset sandıkta kurulur, etikle nefes alır. Bu konudan bahsedenlerin sürekli olarak bunun altına başka maddeler, hesaplaşmalar yerleştirdiklerini gördük. Herhangi bir odağın, partinin, kurumun siyasi etikle ilgili laf etmesi için kendi siyasetindeki toksinleri atması lazım. Bunun başlangıcı CHP için İş Bankası hisselerinin Hazine'ye devretmeleri olur. 1966'dan 1993'e kadar 5 defa Atatürk'ün vasiyetinde söz konusu edilen kendisinin bunu CHP'ye devretmesiyle ilgili olarak, bu gelirleri Türk Dil Kurumu ve Tarih Kurumu'na ödememişler mahkemelik olmuşlardır. Bu hisselerin CHP'ye verildiği zamanlarda CHP ile devlet özdeşti. Atatürk'ün esasında bu hisseleri aslında Türk milleti adına Hazine'ye bıraktığı açıktır. Devlet-parti özdeşliği ortadan kalktıktan sonra CHP'nin yapması gereken bunları Hazine'ye devretmektir. Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu Atatürk'ün vasiyetinde ortaya koyduğu Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu değil diyorlar. Peki bugünkü CHP, Atatürk'ün hisselerini devrettiği CHP midir? Önce hisseleri Hazine'ye devretsinler ve siyasi etikle ilgili söylediklerini ciddiye alalım. Önce herkes kendi evinin önünü süpürsün. (HABER MERKEZİ)