Atasay Müftüoğlu yazdı: İslam dünyasının radikal edilgenlikleri
Yazar Atasay Müftüoğlu, son yazısında "Sol-seküler kadrolar tarafından yönetilirken reddettiğimiz sistemi, muhafazakar-milliyetçi kadrolar yönetince cansiperane savunur hale geldik," tespitinde bulunurken bunun nedenlerini irdeledi.
DUVAR - Yazar Atasay Müftüoğlu, yayımlanan son yazısında Türkiye'deki Müslümanların sistem ile ilişkisini ele aldı. "Sol-seküler kadrolar tarafından yönetilirken reddettiğimiz sistemi, muhafazakar-milliyetçi kadrolar yönetince cansiperane savunur hale geldik," diyen Müftüoğlu, "İslam dünyası toplumlarının maruz kaldığı çok ağır entelektüel/siyasal bilinç kaybı ve radikal edilgenlikler sebebiyle, radikal edilgenliklerin bir kader haline gelmesi sebebiyle, bugün, İslami gerçeklik ve meşruiyet inşa etme özgürlüğüne ilişkin bir gündemimiz yok. Böyle bir gündemimiz olmadığı gibi, İslami gerçeklik oluşturma gücü, yeteneği ve iradesine sahip bulunmuyoruz. Müslümanlar olarak, hayatlarımızı, bilinçsizliğimiz, ufuksuzluğumuz, yetersizliğimiz, ilahi hakikati bütün boyutlarıyla temsil yeteneğini kaybettiğimiz için, pragmatik yorumlarla, tercihlerle, konumlarla sürdürüyoruz," diye yazdı.
Müftüoğlu, İslam'ı tek boyut, anlam ve değer sistemine hapsetmenin onun aykırı olduğunu şu şekilde ifade etti:
"İslam dünyası toplumlarında etnik-mezhepçi-partizan bağımlılıklar, yerel zincirlere dönüştüğü için, Müslümanlar olarak maalesef, entelektüel-kültürel bir yalıtılmışlık durumu yaşıyoruz. Zihinsel katılık temelinde şekillenen tek yorumun belirleyiciliği, toplumlarımızda otoriter/dogmatik bir iklim oluşturuyor. Tek yoruma, tek akla mecbur ve mahkum olmak, bir tür şiddete mahkum olmak anlamına geliyor. Bütün insanlığa hitap etme sorumluluğu taşıyan İslam’ı, tek boyuta, tek anlam ve değer sistemine hapsetmek, çeşitlilik ve çok anlamlılık, çokboyutluluk içeren İslam’ın ruhuna aykırıdır."