İYİ Parti’den mutabakat açıklaması: Başka güçlere tabi hale geldik
İYİ Parti, Türkiye ile ABD’nin Suriye mutabakatı için “Bu mutabakat, 911 kilometrelik sınırımızda, başka güçlere ya da uzaklardan gelen devletlere tabi hale geldiğimizin açık bir ifadesidir” açıklamasını yaptı. Açıklamada ayrıca ABD Başkanı Trump’ın mektubuna hamasetle değil hakkıyla cevap verilmesi çağrısı yapıldı.
ANKARA - İYİ Parti, Barış Pınarı harekatıyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, Türkiye ve ABD heyetleri arasında yapılan görüşmenin ardından yayınlanan ortak bildiri metni ve resmi açıklamalarda, birçok belirsizlikle beraber, bazı olumlu ilerlemeler görüldüğü ifade edildi. Türkiye’yi oldukça hassas bir sürecin beklediğine dikkat çekilen açıklamada şu uyarılarda bulunuldu:
GÜVENLİ BÖLGEDEN VAZ MI GEÇTİK? Bildirideki ifadeler, denetimimiz altındaki bölgeyle sınırlı tutulmuştur. Oysa, harekatın hedefleri anlatılırken, Suriye’de, Fırat’ın doğusundan Irak sınırına kadar olan bölgede söz sahibi olma hedefinden söz ediliyordu. Bu hedef, anılan alanda bir ‘Güvenli Bölge’yi tarif ediyordu. Bildirideki ifadelerden, bu hedeften vazgeçildiğini anlıyoruz. Şu an denetimimiz altındaki bölgelerin dışından, milli güvenliğimize yönelebilecek tehditleri bertaraf edebilmek için, Rusya ve önünde sonunda Suriye yönetimiyle müzakere etmemiz gerekecek.
TÜRKİYE KOBANİ’DEN VAZGEÇMİŞ GÖRÜNÜYOR: İdlib’de hâlâ ağır riskler var. Fırat’ın batısında da Rusya’nın hakimiyeti belirgin. Görünüşe göre, Türkiye operasyonu başlatırken kontrol sağlamayı hedeflediği bölgelerden Ayn-el-Arab’ın (Kobani) tamamından, ve Tel Abyad’a çok yakın olan sınır bölgelerinden de vazgeçmiştir. Keza Mümbiç de aynı durumdadır. Zaten harekatın başlamasının ardından bu bölgelerin tedricen Şam’ın eline geçmesi, buralarda Türkiye’nin kontrolünü imkansız olmasa da, çok zor hale getirmiştir. Bu konulardaki pozisyonumuzun ve planlamaların dikkatle yapılması, milli güvenliğimiz açısından hayati önem taşımaktadır.
BAŞKA GÜÇLERE TABİ HALE GELDİK: Bildiride, terör örgütlerinin ellerindeki ağır silahların toplanacağı ifade edilmektedir. Ancak, kim tarafından, nasıl ve hangi yöntemle toplanacağı muallaktadır. Bölgesel aktör olma iddiasıyla çıkılan yolun sonunda, bugün karşılaştığımız gerçek, ülkemizi başka akılların yol haritalarına mahkum hale getirmiştir. Bu mutabakat, 911 kilometrelik sınırımızda, başka güçlere ya da uzaklardan gelen devletlere tabi hale geldiğimizin açık bir ifadesidir.
DOLAYLI DA OLSA TERÖR ÖRGÜTÜYLE GÖRÜŞME RİSKİ: Mutabakat kapsamındaki bölgeler için ABD ile, Fırat’ın doğusundaki diğer alan için de Rusya’yla müzakere etmek zorundayız. ABD ve Rusya’yla yürütülen müzakerelerin, dolaylı da olsa, “terör örgütüyle görüşme” şeklinde değerlendirilmesine yol açacak adımlardan uzak durulması gerekmektedir. Bu noktada hiçbir telkin ya da baskıya boyun eğilmemeli, devlet ciddiyet ve ilkeleri asla unutulmamalıdır. Harekatın başındaki hedeflerden geriye düşülmemesi, bir ve bütün olarak devletinin arkasında duran milletimizin, haklı beklentisidir. “Güvenli bölge” esasen Suriye’nin tamamıdır”. Bölgesel istikrarın temel şartı, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasal bütünlüğüdür. Bunu sağlamak için gereğini yapmak durumundayız.
MEKTUBA HAMASETLE DEĞİL, HAKKIYLA CEVAP VERİN: ABD Başkanı’nın aşağılayıcı mektubunu ve bu mahiyetteki diğer ifadelerini asla kabul edilebilir bulmuyoruz. Sayın Erdoğan’ın bunları, geçiştirmeden ve geciktirmeden, Türkiye’nin onuruna ve büyüklüğüne yakışır tarzda cevaplamasını bekliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı’nın aksine; Türk Devleti ve Türk Milleti’nin onuruna yönelmiş seviyesiz üsluba, hak ettiği cevabın verilmesini “Önceliğimiz” olarak görüyoruz. Aksi halde bu, Türkiye’ye karşı yanıtlanamayan bir hakaret olarak, tarihin kayıtlarına geçecektir. (DUVAR)