İYİ Parti: Barış Pınarı’nı desteklememiz zorunluydu
Suriye’nin kuzeyine yapılan Barış Pınarı Harekâtı’na ilişkin açıklama yapan İYİ Parti’li Aytun Çıray, “Barış Pınarı Harekâtı’nı desteklememiz zorunluydu. Ancak bu, başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidar güçlerince alınan ve milli etiketi yapıştırılan her kararın peşine takılacağız anlamına gelmez” dedi.
ANKARA - İYİ Parti Milli Güvenlik Politikaları Başkanı Aytun Çıray yaptığı yazılı açıklamayla Barış Pınarı Harekâtı nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri’ni tebrik etti.
“Barış Pınarı Harekâtı’nı meşru kılan milli güvenliğimizin tehlikeye girmiş olmasıdır” diyen Çıray açıklamasında, “AKP iktidarının 2012’den bu yana uyguladığı yanlış dış politikaları ile alevlendirdiği Suriye iç savaş süreci sonunda gelinen noktada, vatanımız sınır güvenliğini çok aşan bir tehditle karşı karşıya kalmıştı. Bu tehdit ve tehlikenin bertaraf edilmesi için Türk Silahlı Kuvvetleri’nin devreye sokulması kaçınılmazdı” ifadelerini kullandı.
‘HER KARARIN PEŞİNE TAKILACAĞIZ ANLAMINA GELMEZ’
İYİ Parti’nin Barış Pınarı Harekâtı’nı desteklemesini “zorunlu” olarak nitelendiren Çıray, “Ancak bu, başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidar güçlerince alınan ve milli etiketi yapıştırılan her kararın peşine takılacağız anlamına gelmez. AKP’nin parti siyasetlerinin yansıdığı dış politika yanlışları milli siyaset değildir. Çünkü Suriye’de Barış Pınarı Harekât’ını zorunlu kılan noktaya Sayın Cumhurbaşkanı ve AKP iktidarlarına rağmen değil, maalesef onların genelde 18 yıllık dış politika anlayışlarının, özelde İhvancı-Müslüman Kardeşlerci ideolojilerinin ortaya çıkardığı yanlışları neticesinde gelinmiştir” dedi.
‘KUZEY IRAK BENZERİ ÖZERK BİR BÖLGE TATSIZ SONUÇLARDAN BİRİSİ’
Cenevre’de 30 Ekim’de 150 kişilik bir heyetle Suriye Anayasa Komitesi’nin toplanacağını hatırlatan Çıray’ın açıklaması şu ifadelerle devam etti:
“Ekim Tezkere görüşmesinde ne demiştim? Cenevre konferansına dikkat! Cenevre Konferansında ABD eliyle yaratılmış ve güçlendirilmiş SDG’nin, Barış Pınarı harekatıyla ortaya çıkan yeni durumda Rusya tarafından da Esat rejimini güçlendirmek için kullanışlı bir oluşuma dönüşmüş olmasının muhtemel tatsız sonuçları dikkate alınmalıdır. Suriye’nin kuzeyinde, ABD’nin de onayını alacak Kuzey Irak benzeri bir özerk bölge oluşturulması bu muhtemel tatsız sonuçlardan birisidir ve bunun gerçekleşme olasılığı hiç de düşük değildir. Çünkü işaretleri taslak anayasada vardır. Bu, Türkiye için bu çok tehlikeli bir senaryodur ve sınır ötesi harekâtımızı yaptığımızla kalırız. PYD terör örgütünün 21 Ocak 2014’te Cezire, 27 Ocak 2014’te Kobani ve 29 Ocak 2014’te Afrin’i kanton olarak ilan ettiğini unutmayalım. Bu çerçevede Suriye’nin yeni anayasa yazım süreci Türk Milleti’ni doğrudan ilgilendirmektedir. Irak’ın dönüştüğü 3 parçalı yapı ve yaşadığımız güvenlik tehditleri ortadayken Suriye’de özerk veya federal bir yapıya asla izin verilmemesi gerekmektedir. Bu çerçevede süper güçlerin liderleriyle sanki ‘tam bir senli benlilik içindeymiş gibi ‘dostum, arkadaşım’ gibi ibarelerle yürütülüp ‘aptal olma’ gibi Türk Milleti’ne de yönelik hakaretlere muhatap olunan kof dış politika retoriğinden vazgeçilmeli ve ülkemiz için ciddi önem arz eden bu konu hafifletilmemelidir. İvedilikle Türk Milleti’nin âli menfaatlerini merkezine alan bir yaklaşımla Suriye Anayasa Komitesi’nin çalışmaları yakından takip edilmelidir.” (DUVAR)