Buldan: Hangi resme baktınız Sayın Kılıçdaroğlu?
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Afrin'e İdlib’e çok iyi hizmetler gidiyor” diyen ve Suriye'nin kuzeyindeki harekatları olumlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na tepki gösterdi. Buldan, "ÖSO denen barbar tecavüz ordusunun Afrin’de yaptığı talanın resmini de gördünüz mü acaba Kürt halkı Afrin’de yaşadığı topraklardan sürüldü. Bu resmi gördünüz mü?" diye seslendi.
DUVAR - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Suriye'de askeri harekata 'evet' diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Resme baktım. Afrin’e İdlib’e çok iyi hizmetler gidiyor" sözlerine tepki gösterdi.
Partisinin grup toplantısında son siyasal gelişmeleri değerlendiren Buldan, "HDP’siz bir siyaset hayali kuranlar unutmasın ki sizin hayaliniz değil; direnen, mücadele eden, bu uğurda bedel ödeyen mazlum halklarımızın hayali gerçekleşecektir" dedi.
4 Kasım 2016'da HDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını ve önceki dönem HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın tutuklanmasını hatırlatan Buldan; Yüksekdağ, Demirtaş, Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak, İdris Baluken, Abdullah Zeydan, Selma Irmak, Aysel Tuğluk, Çağlar Demirel, Gürsel Yıldırım, Nurhayat Altun, Edibe Şahin ve Bekir Kaya’ya selam gönderdi.
Buldan'ın konuşmasından satır başları şöyle;
YANITI SANDIKTA VERDİK: Halkımız, 4 Kasım darbesine yanıtını 16 Nisan’da, 24 Haziran’da, 31 Mart’ta ve 23 Haziran’da sandıklarda en güçlü şekilde vermiştir. Vermeye de devam edecektir. Onların Kasım darbeleri varsa halklarımızın da Haziran direnişleri var! HDP zindanlara sığmaz! Bu halk zindanlara sığmaz! Bu mücadele zindanlara atarak bitirilemez! Zalimin zulmü karşısında bugüne değin kim susmuş ki biz susacağız! Zalimler tarih boyunca karşılarında mazlum halkların direnişini bulmuştur ve kazanan mutlaka mazlumlar olmuştur! Evet, 4 Kasım aynı zamanda kadın mücadelesine bir darbe girişimiydi. Kadınların demokratik siyasetteki temsiliyetine ve mücadelesine darbe vurulmak istendi. Ama onu da başaramadılar. Kadınları yıldıramadılar, yıldıramayacaklar. Kadınlar başarmaya, kazanmaya devam edecektir. Yüksekdağ’ın onurlu direnişi tüm kadınların ortak direnişi olmuştur. Yüksekdağ milyonlar olmuştur. Milyonlarca kadın da Figen Yüksekdağ’dır.
SİYASİ REHİNELER SERBEST BIRAKILSIN: Demokrasi ve barış mücadelesi yürüttüğü için siyasi rehine olarak tuttuğunuz tüm siyasetçileri derhal serbest bırakın. Demirtaş ve bütün arkadaşlarımız AKP iktidarı tarafından FETÖ’cü savcıların hazırladığı fezleke ve iddianamelerle rehine olarak cezaevlerinde tutulmaktadır. FETÖ’ye, darbeye karşı çıktığını iddia eden AKP iktidarı, cemaatin fezlekelerine sarılarak açıkça darbecilere sahip çıkmaktadır.
KAYYIMIN ANLAMI BUDUR: Hukuksuzlukla, siyasi darbe uygulamalarıyla ayakta duran tekçi iktidar, hukuk tanımazlığını kayyım atamalarıyla devam ettirmektedir. 31 Mart seçimlerinde halkımızın iradesiyle seçilen 15 belediyemizi gasp ettiler. En son yüzde 71 oyla kazandığımız Kızıltepe Belediyemize kayyım atadılar. Kayyım gaspıyla halkın seçme, seçilme ve yönetme hakkı ortadan kaldırılmıştır. “Kürtler seçemez, seçilemez, seçse bile yönetemez, yönettirmeyiz” denilmektedir. Tam anlamıyla kayyımların anlamı budur.
KÜRT DÜŞMANLIĞININ FARKINDAYIZ: Bakınız bir başka örnek daha vereyim: Cezaevinde yaşamını yitiren BDP Erentepe Belde Başkanı Aydın Kaya’nın mezar taşını sırf üzerinde Kürtçe 'seni unutmayacağız' yazıyor diye savcılık kararıyla parçalattılar. “Kürtlerle sorunumuz yok” diyenler Kürdü mezarında dahi rahat bırakmıyor. Dün Batman’da 11 yaşındaki çocuğa polislerce sokak ortasında yapılan işkenceyi herkes gördü ve buna tanık oldu. Bu denli çığırından çıkmışlar ve aciz bir durumdalar. Peki, bu yapılanları, bu zulmü halkımız, Kürtler görmüyor mu sanıyorsunuz? Sokaktaki 5 yaşındaki bir çocuk bile sizin Kürt düşmanlığınızın farkındadır. Sizin yalanlarınıza kanacak tek bir Kürt bulamazsanız artık. Biliyoruz Kürtlerle sorununuz var. Siz de iyi bilin ki Kürtlerin de sizinle sorunu var! Ve sizin bu karanlık zihniyetinize karşı sonuna kadar mücadele edecek bir Kürt halkı var. Ankara’dan atadığınız o kayyımlar halkımızın nezdinde gayrimeşrudur, hukuk dışıdır. Yasa dışı olarak o makamları işgal etmektedirler. Seçimle alamadığınız yerleri kayyımla gasp ederek tarihe siyasi talancılar olarak geçtiniz.
MIZRAKLI HIRSIZA HIRSIZ DEDİĞİ İÇİN TUTUKLANDI: Selçuk Mızraklı Diyarbakır halkının seçilmiş iradesidir. Buradan kendisine selamlarımızı gönderiyoruz. Mızraklı’nın tek suçu önceki kayyımın yolsuzluklarını, hırsızlıklarını kamuoyuna ifşa etmiş olmasıdır. Hırsıza hırsız dediği için tutuklanmıştır.
O TOPRAKLAR BİLAL'İN Mİ?: İçeride kayyımlarla sürdürdükleri halk karşıtı politikanın bir başka örneğini bugün Kuzey ve Doğu Suriye’de uygulamaktadırlar. İçeride akademisyeninden siyasetçisine, hukukçusundan sanatçı ve aydınına varıncaya kadar AKP’li olmayan, muhalif herkesi terörist olarak gören bu iktidar, Kuzey ve Doğu Suriye’de demokratik bir yönetim kurmaya çalışan Kürtleri, Alevileri, Arapları, Asurileri, Süryanileri, Ezidileri, Türkmenleri de “terörist” olarak görüyor. Sınırın o tarafında demokratik bir yönetim görmek istemiyorlar. Sınırın bu tarafı gibi o taraf da karışsın, çözümsüz kalsın, halklar ayrışsın, birlikte yaşam iradesi ortadan kalksın istiyorlar. Erdoğan “Gerekirse yeni şehirleri biz kurarız” derken aslında yıkım planlarını açıkça itiraf etmiştir. Bunların bir başka amacı da Suriye’deki yıkım üzerinden rant ortamı yaratmaktır. Suriye halkları büyük bir yıkım ve acı yaşarken, AKP ise şehir planlarıyla bu acıdan para kazanmanın derdindedir. Mülteci şehri kuracaklarmış. Cumhurbaşkanının ifade ettiği şey budur. Kimin arazisine, kimin toprağına şehir kuruyorsunuz. O topraklar TÜRGEV'in midir? Bilal’in toprağı mıdır? Kimi kimin toprağından çıkartıyorsunuz yaw var mı böyle bir şey! Haddinizi bileceksiniz! O topraklardan çıkacaksınız sahiplerine bırakacaksınız.
ÖCALAN DİNLENMEDİ: Sayın Öcalan 2013’teki çözüm sürecinde “Bu sorunu içeride kendimiz çözmezsek ileride karşınıza uluslararası büyük bir sorun olarak çıkar” diye uyarmıştı. Ama Hükümet bunu dikkate dikkate almadı. Çözüm masasını devirdi, İmralı’da tecridi başlattı. Öcalan, Kuzey Suriye için de demokratik çözüm ve barış projesi öneriyordu. Bu önerisi yaşam bulmasın diye tecrit başlattılar. Sonuç ne oldu? AKP iktidarı, izlediği güvenlikçi politikalarla Kürt sorununu uluslararası bir sorun haline getirdi. İşgal girişimiyle barış içerisindeki Kuzey Suriye’yi çatışmalı bölgeye çevirdi. Eğer İmralı’nın kapısını kapatmasalardı Moskova ile Washington arasında mekik dokuyor olmayacaklardı. Çözüm içerideydi. Kurulan masa bu ülkenin masasıydı, halkların masasıydı. İktidar ne yazık ki tüm bu tarihi fırsatı berhava etti! Oysa Kuzey Suriye’ye tankıyla, topuyla orduyu yığmak yerine İmralı’ya bir müzakere heyeti gönderilseydi, bugün tablo çok daha farklı olabilirdi. Halklar arası diyalog gelişir, demokratik Suriye’nin oluşumu hız kazanır, içeride de Kürt sorunu barışçıl adımlarla çözüm yoluna girerdi. Bu iktidar, güvenlikçi politikayla, sorunu inkar etmeyle Kürt sorununun çözülemeyeceğini halen anlayabilmiş ve kavrayabilmiş değildir.
KILIÇDAROĞLU HANGİ RESME BAKTINIZ?: Tam da bu süreçte Sayın Kılıçdaroğlu, “Resme baktım. Afrin’e İdlib’e çok iyi hizmetler gidiyor” demektedir. Hangi resme baktınız Sayın Kılıçdaroğlu? ÖSO denen barbar tecavüz ordusunun Afrin’de yaptığı talanın resmini de gördünüz mü acaba Kürt halkı Afrin’de yaşadığı topraklardan sürüldü. Bu resmi gördünüz mü? Zeytinliklerine varıncaya kadar halka ait ne varsa bir bir talan edildi. Bu resmi gördünüz mü? Kürtçe tabelalar tek tek indirildi. Bunları da gördünüz mü? (HABER MERKEZİ)