Karamollaoğlu: EYT'liler değil yanlış politikalar çökertiyor
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu haftalık basın toplantısında EYT'lilerin taleplerinin 'Türkiye ekonomisini çökertmek için atılmış bir adım' olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tepki gösterdi. Karamollaoğlu, "Saray'a giden CHP'li" tartışmasıyla ilgili de "Ortada hiçbir şey yokken 'pat' diye gündem maddesi oluştu" dedi.
DUVAR - SAADET Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın CHP'li bir siyasetçi ile görüştüğü iddialarına ilişkin, "Ben de bu konuyu kim icat etti, onu merak ediyorum. Ortada hiçbir şey yokken 'pat' diye gündem maddesi oluştu. Bütün dikkatler bu noktaya çevrildi" dedi.
Karamollaoğlu'nun haftalık basın toplantısında yaptığı açıklamalardan başlıklar şöyle:
ÖĞRETMENLERİMİZ HAK ETTİKLERİ DEĞERİ GÖRMÜYOR: Malumunuz olduğu üzere 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü geride bıraktık. Bu hafta içerisinde bulunmamız sebebiyle Türkiye’de öğretmenlerimizin yaşadığı sıkıntıları burada dile getirmek istiyorum. Çünkü bir öğretmen çocuğu olarak, yarınların inşa edilmesi yolunda gayret sarf eden, gecelerini gündüzlerine katan öğretmenlerimizin, içinde bulunduğu şartları ve yüreklerinde taşıdıkları eğitim aşkını canı gönülden anlayabiliyorum. Babam 1930 yılının başlarında öğretmenlik maaşına başladı. Bize o zaman; ilk aldığı maaşı hiçbir zaman alamadığını söylemişti. Merhum babam bu mesleği icra ederken o dönemde aldığı maaş ile 25 koyun alabiliyordu. Rakamları bugün ki ücret ile mukayese edersek 10 misli fark gözüküyor. Cumhuriyet’in başlarında İstiklal Harbinden çıkıldığı için yeni bir neslin yetiştirilmesi amacı ile eğitim bir numara mesele yapılmış ve öğretmenlere yüksek ücret verilmiş. Çünkü marifet iltifata tabidir. Öğretmenlik kıymetli bir meslek olarak görülmüş. Bugün ise geldiğimiz noktada öğretmenler hak ettikleri değeri göremiyorlar.
İNTİHARLAR ÜZERİNDE DÜŞÜNÜLMÜYOR: Türkiye, başta ekonomi olmak üzere devasa problemlerle karşı karşıya… En önemli meselemiz de ekonomi çünkü milletin canını yakıyor bu konu. Ama maalesef bu problemlerin üzerine kafa yormak yerine ülke suni gündemlerle meşgul ediliyor. Asıl konuşulması gereken gerçeklerin üzeri örtülüyor. Son zamanlarda ardı ardına intihar vakıaları ile karşılaşır olduk. Elbette hiçbir şey intiharın bahanesi olamaz. Burada şu soruyu da sormak istiyorum, intihar vakıalara yazar kasa fırlatılmasından daha mı az değersiz? Bu konu üzerinde tam manasıyla düşünülmüyor ve müzakere edilmiyor. Şu an bir gerçek var ki toplum bir infial yaşıyor. Bu infialin altında yatan en önemli sebeplerden birisi mevcut ekonomik şartlar milletimizin yaşadığı geçim sıkıntısı ve adalete olması gereken güvenin kaybolmasıdır. Siyaset çığırından çıkmış, ithamlarla, iftiralarla, hakaretlerle gündem oluşturulmaktadır. Bu sebeple Türkiye bir an evvel gerçek gündemine dönmelidir.
SİYASETİN ÜSLUBU DEĞİŞMELİ: Türkiye’nin ciddi meseleleri her zaman var lakin üzüldüğümüz nokta bunun iktidarın gündeminde olmaması. Şunu ölçemiyoruz ne yazık ki; konunun farkındalar yoksa çözemedikleri için mi gündeme getirmiyorlar. Yoksa farkında değiller mi? Tok açın halinden anlamaz derler, bu arkadaşların karnı tok olduğu için açın halinden anlamıyorlar. Bu ihtimal en az konuyu bilip de çözmemek kadar vahim. Bir defa bu ülkenin problemlerini çözmek istiyorsak siyasetin üslubunun değişmesinin şart olduğunu düşünüyoruz. Bir devlet adamına karşısındakilere hakaret etmek yakışmaz. Bir devlet adamı karşısındakine cevap veremiyor küfrediyorsa o makamda oturmaması gerekir. Meseleleri çözemiyorum 17 yıldır bu meseleyi anlamadım de, mert ol biraz! Ama vatandaşın derdi umurunuzda olmazsa bu meseleleri çözemezsiniz arkadaş. İş arayıp da bulamayanlar var deniyor. Bu konuda sizin ayıbınız. Neymiş! Sanayici ehil adam bulamıyormuş. Tamam da bu diplomalı ehil olmayan nesli kim yetiştirdi! 17 yıl önce ilkokula başlayan çocuk üniversite mezunu oldu. Ama bir beceri kazanamadıysa doğrudan doğruya bu eğitim sisteminin bozukluğunda yatıyor.
EYT DEĞİL YANLIŞ POLİTİKALAR ÇÖKERTİYOR: Burada ülkemizin asıl gündemi ile ilgili iki güncel başlığı ele almak istiyorum. Cumhurbaşkanı dün emeklilikte yaşa takılanlar ile ilgili bir açıklama yaptı. EYT meselesinin “ülke ekonomisini çökertmeye yönelik bir adım” olduğunu ifade etti. Şimdi güler miyiz ağlar mıyız? Bunların bu hale gelmesine sebep olan kim, 17 yıldır bu meselenin bu kadar büyümesine sebep olan kim? EYT’liler geçmişte kendilerine tanınan hakların verilmesini ve bugün karşılaştıkları problemlerin ortadan kalkmasını istiyorlar. Huzurlarınızda ülke ekonomisini çökerten asıl meseleyi sizlere açıklamak istiyorum! Bugün ülke ekonomisini EYT değil, betona gömülen ülke kaynakları, yanlış tarım ve hayvancılık politikaları, itibardan tasarruf edilmez denilerek kamu kaynaklarının israf edilmesi, yazlık kışlık sarayların inşa edilmesi, borçlanmanın temel bir politika haline getirilmesi, faize ayrılan milyarlarca dolar çökertmektedir.
ŞEHİR HASTANELERİNİN DURUMU ORTADA: Siz israfı, yanlış politikaları değil EYT’lileri ekonomik bir tehdit olarak görüyorsanız bu millete yapacağınız bir hizmet kalmamıştır. Bu iktidarın mantalitesi yanlış. Bakınız şehir hastanelerinin durumu ortada. Eğer Şehir hastaneleri projesi ciddi bir fizibilite etüdü yapılarak inşa edilseydi bugün ki manzara ile karşı karşıya kalınmazdı. Kendileri bile itiraf ediyor; “bu sistem İngilizlerden alındı, İngilizler bu işten vazgeçti bizimkiler vazgeçmedi.” Şehir Hastaneleri zarar etse de biz bu zarara katlanırız deniliyor. Bu ifade millete verilecek hizmet karşılığında zararsa elinizden öperiz ama bu birilerine peşkeş çekme yüzünden meydana gelen bir zararsa o zaman da hop deriz! Bu iktidar maalesef her alanda olduğu gibi bu konuda da kendisi ile çelişmektedir.
TARIM ŞURASI: Bir diğer değinmek istediğim konu geçtiğimiz hafta Beştepe’de düzenlenen Tarım ve Hayvancılık Şurası. Tarım ve hayvancılık konusunda atılacak her adımı adımı değerli bulduğumuzu belirtmek istiyorum. 60 madde ortaya konulmuş halbuki 6 temel madde ortaya konsa bu mesele çözülecek! Sormak istediğimiz soru şu bunun neticesinde bizim tarım ve hayvancılığımız gelişecek mi gelişmeyecek mi? Eğer çiftçi ekip biçmiyorsa onu eker biçer hale getirmek lazım! Cumhurbaşkanı konuşmasında “tarım meselesini milli güvenlik meselesi olduğu, dışa bağımlılığın en büyük tehlike olduğunu” vurguladı. Elbette bu noktada Sn. Erdoğan sonuna kadar haklı fakat kendisi bu konuda doğruyu söylüyor icraatı yanlış yapıyor. Tarımda dışa bağımlılık bu iktidar döneminde patlama yaptı. Türkiye kendi kendine yetebilen bir ülkeyken buğday ithal eder duruma getirildi.
GÜÇLÜ TÜRKİYE İÇİN 3 ÖNERİ: Ülkemizin durumu ortada yaşadığımız krizle alakalı bugüne kadar birçok öneride bulunduk bugün burada önerilerimizi yeniden tekrarlamak istiyorum. Güçlü bir Türkiye için şu üç konuda acilen harekete geçilmesi gerekmektedir. Bir ülkede adalet yoksa o ülkede huzur da yoktur güven de yoktur umut da yoktur. Bir ülkenin ekonomisi üretime dayanmıyorsa, o ülkede konjektürel rahatlamalar olsa da kalıcı bir refah düzeyi oluşturmak mümkün olmaz. Bunun da ilk şartı israf ve yolsuzluğun önlenmesidir. (HABER MERKEZİ)